Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi DAVA TÜRÜ : Alacak Dava, bina sahibinin sorumluluğundan kaynaklanan tazminat istemine ilişkindir. Mahkemenin nitelemesi de bu yöndedir. Bu durumda hükmün temyiz inceleme görevi Dairemize ait olmayıp dosyanın görevli Yargıtay 3. Hukuk Dairesi Başkanlığı'na gönderilmesine, 10.02.2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi....

    Ankara Batı ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ KARAR TÜRK MİLLETİ ADINA ESAS NO : 2022/85 Esas KARAR NO : 2022/91 HAKİM : KATİP : DAVACI : VEKİLİ : DAVALI : DAVA : Tazminat (Posta İdaresinin Sorumluluğundan Kaynaklanan) DAVA TARİHİ:24/01/2022 KARAR TARİHİ:25/01/2022 K. YAZIM TARİHİ:25/01/2022 Mahkememizde görülmekte olan Tazminat (Posta İdaresinin Sorumluluğundan Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda, GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili 24/01/2022 tarihli dilekçesinde özetle; fazlaya ilişkin talep ve hakları saklı kalmak kaydıyla, şimdilik PTT kargo aracılığı ile ... Şehir Hastanesi'ne gönderilen soğuk zincire tabi kemoterapi ilaçlarının kargodan kaynaklı aksama nedeniyle soğuk zincirin kırılması üzerine uğranılan 104.116,24 TL'lik zararın olay tarihinden itibaren işleyecek ticari faiziyle birlikte davalı kurumdan alınarak müvekkili idareye verilmesini talep etmiştir. Dosyanın incelenmesinde; davacı idare adına Kütahya ......

      DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ, HUKUKİ SEBEPLER ve GEREKÇE: Taraflar arasındaki dava, Bina Malikinin Sorumluluğundan Kaynaklanan Tazminat Nedeniyle İtirazın İptali istemine ilişkindir. 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu'nun 69. (818 s. BK 58.) maddesinde düzenlenen bina ve yapı eseri malikinin sorumluluğu, kusursuz sorumluluk türü olan özen (olağan sebep) sorumluluğudur. 6098 sayılı TBK'nun 69/1. maddesinde "Bir bina veya imal olunan herhangi bir şeyin maliki, o şeyin fena yapılmasından yahut muhafazadaki kusurundan dolayı mesul olur" denilmektedir. Bina veya yapı eseri malikinin sorumluluğu, yapı eserinin yapımındaki bozukluğa veya bakımındaki eksikliğe dayanmaktadır. Sorumluluğun doğmasında, yapılıştaki bozukluk-bakım eksikliği ayrımının bir önemi bulunmamaktadır. Zira, malikin sorumlu olması için bakım eksikliği veya yapılıştaki bozukluktan herhangi birinin varlığı yeterli görülmektedir. Her iki olasılıkta da yalnızca malikin sorumluluğu söz konusu olmaktadır....

      Bu bakımdan sorumluluktan kurtulmak oldukça zorlaştırılmıştır (Erten Ali, Türk Borçlar Hukukuna Göre Bina ve İnşa Eseri Sahiplerinin Sorumluluğu, BK.58, Ankara 2000, s.230; Baş Ece, 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu Açısından Bina ve Yapı Eserlerinden Doğan Sorumluluk, XII Levha Yayınları, s.113; Deschenaux Henri, Tercier Pierre, Sorumluluk Hukuku, Çeviren Salim Özdemir, Ankara 1983, s.37). İlliyet bağını kesen hallerden birinin varlığı veya zarara yapım bozukluğu veya bakım eksikliği dışında ve bunların bir katkısı olmaksızın mücbir sebepten üçüncü bir kişinin kusurundan kaynaklanan başka bir kazanın sebep olduğu kanıtlanmadığı takdirde ispat yükü yerine getirilmiş sayılır. Eldeki davada ise illiyet bağını kesen bu sebeplerden; zarara “üçüncü bir kişinin kusurundan kaynaklanan başka bir kazanın sebep olması” tartışılmaktadır. Kural olmakla birlikte, hiçbir kimse, aynı zarardan üçüncü kişinin de sorumlu olduğunu ileri sürerek, kendi sorumluluğundan kurtulamaz....

        "İçtihat Metni"Mahkemesi :Asliye Hukuk (İş) Mahkemesi Dava, rücuan tazminat istemine ilişkindir. Mahkeme, bozma kararından sonra ilamında belirtildiği şekilde davanın kabulüne karar verilmiştir. Hükmün, davalı şirket avukatı tarafından temyiz edilmesi üzerine temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hâkimi ... tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi. Dava, 07.09.2004 tarihli trafik-iş kazasından doğan rücu tazminatı istemine ilişkin olup, 5510 sayılı Kanunun 21. maddesiyle getirilen “sigortalı veya hak sahiplerinin işverenden isteyebilecekleri tutarlarla sınırlı” tazmin hükmünün, 5510 sayılı Kanunun yürürlüğü öncesinde gerçekleşen iş kazalarından kaynaklanan rücuan tazminat davalarında uygulanmasına olanak veren bir düzenleme bulunmadığı gözetildiğinde, davanın yasal dayanağı 506 sayılı Kanunun 26. maddesidir....

          "İçtihat Metni" Mahkemesi :Asliye Hukuk (İş) Mahkemesi Dava, rücuan tazminat istemine ilişkindir. Mahkeme, ilamında belirtildiği şekilde davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir. Hükmün, davacı kurum avukatı tarafından temyiz edilmesi üzerine temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hâkimi ... tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi. Dava, 10.03.2006 tarihli trafik-iş kazasından doğan rücu tazminatı istemine ilişkin olup, 5510 sayılı Kanunun 21. maddesiyle yeniden getirilen “sigortalı veya hak sahiplerinin işverenden isteyebilecekleri tutarlarla sınırlı” tazmin hükmünün, 5510 sayılı Kanunun yürürlüğü öncesinde gerçekleşen iş kazalarından kaynaklanan rücuan tazminat davalarında uygulanmasına olanak veren bir düzenleme bulunmadığı gözetildiğinde, davanın yasal dayanağı 506 sayılı Kanunun 26. maddesidir....

            Bu durumda arazi malikinin mamelekinde sebepsiz bir zenginleşme meydana geleceğinden, bu zenginleşmeye karşılık taşınmaz malikinin malzeme malikine muhik bir tazminat ödemesi gerekir. Ödenecek olan tazminatın tutarı malzeme malikinin iyiniyetli olup olmamasına göre değişir. Somut olayda, davacıların iyiniyetli olduğu kanıtlanamadığından davalı arsa sahibinden bina bedeli değil, malzemenin kendisi yönünden taşıdığı en az değeri tahsil edilmelidir. Bu itibarla mahkemece davalının, davacılara ödemesi gerekli olan tazminat miktarının, Türk Medeni Kanununun 4. maddesinin hakime tanıdığı takdir yetkisinden yararlanılarak hesaplanması ve her bir dava konusu yapı yönünden hesaplanan tazminat miktarının ayrı ayrı 1/2 oranında o binanın yapımına katkıda bulunan davacıya ödenmesine karar verilmesi gerekir. Eksik inceleme ile yazılı şekilde karar verilmesi doğru görülmemiş, bu sebeple hükmün bozulması gerekmiştir....

              Yapı Malz....Tic.Ltd.Şti vekili davanın reddini talep etmiştir. Mahkemece, iddia, savunma ve toplanan kanıtlara göre; davalılar ..., ... ... A.Ş. ve ...'ya açılan davanın reddine, davanın davalılar ...,... Yapı İnşaat ve Gıda san. Tic. Ltd.şti, ...Mühendislik Tesisat Yerden Isıtma Klima imalat İnşaat ltd.şti, ... Anonim Türk ... A.ş. Yönünden ıslah edilmiş hali ile kabulü ile; davacı ... ... için 123.212,20 TL destekten yoksun kalma tazminatı ve 1.500 TL cenaze gideri olmak üzere toplam 124.712,20 TL maddi tazminatın, davacı ... ... için 72.851,61 TL maddi tazminatın bu davalılardan yasal faizi ile birlikte müşterek ve müteselsilen tahsili ile davacılara verilmesine, ... ... Şirketinin her iki araç için (...plakalı) düzenlenen poliçeler yönünden limitleri ile sınırlı olarak sorumlu tutulmasına, yasal faizin davalılar ..., ... Yapı İnşaat ve Gıda san. Tic. Ltd. Şti, ... Mühendislik Tesisat Yerden Isıtma Klima İmalat İnşaat Ltd....

                Davalı vekili istinafa cevap dilekçesinde özetle;Davacı yanın iddialarının hukuki dayanaktan yoksun olup kabulünün mümkün olmadığını, davacı yanın arabuluculuk başvurusunun ihtiyari arabulucuk kapsamında olduğundan, arabuluculukta geçirilen sürenin hak düşürücü süreler ve zamanaşımı sürelerinin hesabında dikkate alınmayacağını, davacı yanın, dava dilekçesinden açıkça anlaşıldığı üzere davasını TBK gereğince kiraya verenin ayıptan doğan sorumluluğuna, yapı malikinin sorumluluğuna ve haksız fiilden doğan tazminat sorumluluğuna, şeklinde birden çok sebebe dayandırdığını, Niğde Sulh Hukuk Mahkemesinin 2022/633 esas numaralı dosyasında yer alan 26.04.2022 tarihli tensip zaptında ve gerekçeli kararda dava konusunun "Haksız Eylemden Kaynaklanan Zarar Nedeniyle" şeklinde açtığını, yürürlükteki mevzuatta hangi davaların zorunlu arabuluculuğa tabi olduğunun sayıldığını, ilgili kanun maddeleri ve yüksek mahkeme içtihatları uyarınca davanın haksız fiilden, kira ilişkisinden veya yapı malikinin sorumluluğundan...

                Türk Medeni Kanununun 722. maddesinde bir kimsenin başkasının arazisi üzerine yapı inşa etmesinden bahsedilmekte olup Dairemizin yerleşik uygulamasına göre de kat ilavesi suretiyle yapılan inşaatlar nedeniyle temliken tescil talebinde bulunulamaz. Davacının tazminat talebine gelince; Bilindiği üzere başkasının taşınmazına temelli ve kalıcı nitelikte yapı inşa edilmesi durumunda, Türk Medeni Kanununun 684. ve 718. maddelerinin hükümleri gereğince yapı üzerinde bulunduğu taşınmazın mütemmim cüzü (tamamlayıcı parçası) haline geleceğinden ana taşınmazın mülkiyetine tabi olur. Bu konumdaki taşınmazın maliki ile yapıyı yapan kişi arasındaki ilişki Türk Medeni Kanununun 722, 723. ve 724. maddelerinde düzenlenmiştir. Davacının temliken tescil talebi reddedildiğine göre yapı yıkılamadığı takdirde taşınmaz malikinin malvarlığında sebepsiz bir zenginleşme meydana geleceğinden, taşınmaz malikinin malzeme sahibine muhik (haklı) bir tazminat vermesi gerekir....

                  UYAP Entegrasyonu