Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

Mahkemece, taraf ve tanık beyanları ile kısıtlı adayının malvarlığını kötü yönetme durumunun bulunduğu, yargılama sırasında dahi ikinci bir iş kurduğu, aile fertleri arasında kısıtlı adayının borç yapma riskinin varlığı nedeniyle mirasa dahil malların paylaşımı yoluna gidildiği, TMKnun 406.maddesindeki şartların oluştuğu gerekçesiyle kısıtlanmasına ve davacı eşinin vasi olarak atanmasına karar verilmesi üzerine; hüküm, kısıtlı adayı vekili tarafından temyiz edilmiştir. TMKnun 406. maddesinde "Savurganlığı, alkol veya uyuşturucu madde bağımlılığı, kötü yaşama tarzı veya malvarlığını kötü yönetmesi sebebiyle kendisini veya ailesini darlık veya yoksulluğa düşürme tehlikesine yol açan ve bu yüzden devamlı korunmaya ve bakıma muhtaç olan ya da başkalarının güvenliğini tehdit eden her ergin kısıtlanır." hükmü yer almaktadır....

    TMKnun 594.maddesinde, miras bırakanın mirasçısı bulunup bulunmadığı veya mirasçılarının tamamı bilinmiyorsa, sulh hakiminin uygun araçlarla ve bir ay ara ile iki defa ilan yapıp hak sahiplerini son ilandan başlayarak en geç bir yıl içerisinde mirasçılık sıfatını bildirmeye davet edeceğini, ilan süresinde kimsenin başvurmaması halinde ve sulh hakiminin de hiçbir mirasçı tespit edememesi durumunda miras sebebiyle istihkak davası açma hakkı saklı kalmak üzere mirasın devlete geçeceği hükme bağlanmıştır....

      İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ : Dosya kapsamında dayanak belge bulunmadığı anlaşılmakla davacıların TMK'nun 1007.maddesinden kaynaklı tazminat talep etme hakkı olmadığı kanaati ile ispatlanamayan davanın esastan reddine, İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ : İstinaf kanun yoluna davacılar vekili tarafından başvurulmuştur, Davacılar vekil istinaf dilekçesinde özetle : Mahkemece, davayı, ön incelemeyi usulüne uygun olarak tamamlamadan davayı bitirdiğini, mahkemece ön inceleme aşamasında usul hükümlerine riayet edilmeden yargılama yapılarak hüküm verildiğinden müvekkillerin adil yargılanma haklarının ihlal edildiğini, dilekçeler aşaması tamamlandıktan sonra öncelikle dosya üzerinden dava şartları ve ilk itirazların incelenmesi; bu konularda olumlu veya olumsuz bir karar verilmesi, dosya üzerinden karar verilemeyen dava şartları ile ilk itirazlar hakkında karar verilmek ve diğer ön inceleme işlemlerini yapmak üzere tarafların ön inceleme duruşmasına davet edilmesi, 6100...

      Dava, 4721 sayılı Türk Medeni Kanununun 1007. maddesinden kaynaklanan tazminat istemine ilişkindir. İncelenen dosya kapsamına, kararın dayandığı gerekçeye göre, yerinde görülmeyen temyiz itirazlarının reddi ile usûl ve kanuna uygun olan hükmün ONANMASINA, aşağıda yazılı onama harcının temyiz edenlere yükletilmesine 11/04/2017 gününde oy birliği ile karar verildi....

        Hükmüne uyulan bozma kararında özetle; “...devletin kadastro işlemlerinden doğan sorumluluğunun, TMK'nın 1007. maddesi kapsamında kaldığı düşünüldüğünde, bu tür davalara adli yargıda bakılması gerektiği gözetilerek, işin esasına girilip hüküm kurulması gerekirken, yazılı gerekçelerle dava dilekçesinin görev yönünden reddine karar verilmesi doğru görülmemiştir...” denilmiştir. Mahkemece, bozma kararına uyulduktan sonra, davanın kısmen kabulüne karar verilmiş, hüküm davacı vekili ve davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir. Dava dilekçesindeki açıklamaya göre dava, 4721 sayılı TMK'nın 1007. maddesi gereğince tapu sicilinin tutulmasından kaynaklı tazminat davasıdır....

          Dava dilekçesindeki açıklamaya göre dava, 4721 sayılı TMK'nın 1007. maddesinden kaynaklanan tazminat isteğine ilişkindir. Tazminat isteğine dayanak 977 ada 5 parsel sayılı taşınmaz tarla niteliğiyle ve 4318,68 m² yüzölçümüyle davacıların murisleri olduğunu iddia ettikleri .... isimli kişi adına 1/2 oranında hisseli olarak tapuda kayıtlı iken, ... 1. Asliye Hukuk Mahkemesinin 19/12/2003 gün ve 2001/513 – 2003/849 sayılı kararı ile 977 ada 5 sayılı parselin kısmen kıyı kenar çizgisi içinde kaldığı gerekçesiyle, taşınmazın krokide (A) harfi ile gösterilen bölümünün (2786,38 m²’dir) tapu kaydının iptaline karar verilmiş ve bu karar Yargıtay denetiminden geçerek 16/03/2005 tarihinde kesinleşmiştir. Ancak anılan karar henüz infaz edilmemiş olup, taşınmaz halen 1/2 hissesi davacıların murisleri olduğunu iddia ettikleri ... ve 1/4’er hissesi ise ...i adına kayıtlı olup, beyanlar hanesinde “... 1....

            Zira Dairemize aynı bölgeden TMK'nın 1007. maddesinden kaynaklanan ve iptal kararlarının kesinleşme tarihi yıllara göre farklılık gösteren pek çok dosya gelmiştir. Bu dosyaların incelenmesinde; metrekare tazminat bedellerinin, yıllara göre arttığı bilinmektedir. Kesinleşme tarihi 2016 yılı olan dosyalarda metrekare birim bedeli 41,22 TL'dir. Eldeki davada ise ; tapu iptal kararının kesinleşme tarihi 2015 yılı olup, metrekare birim değerinin 2016 yılından daha yüksek şekilde 45,34 TL olarak belirlenmesi hakkaniyete ve hayatın olağan akışına aykırıdır. Dairemiz işbölümü gereğince kamulaştırma bedel tespiti, kamulaştırmasız el atmadan kaynaklanan tazminat ve TMK'nın 1007. maddesinden kaynaklanan tazminat davalarına bakmaktadır. Karacabey bölgesinden yoğun bir şekilde tüm dava türlerinden dosyalar Dairemize gelmekte ve yıllara göre yapılan değerlendirmelerde bedellerde artış eğilimi olduğu bilinmektedir....

            Dava, 4721 sayılı TMK'nun 1007. Maddesine dayalı tapu sicilinin hatalı tutulması sebebine dayalı tazminat talebine ilişkindir. Konuya ilişkin Yargıtay 5. HD'nin 08/03/2022 gün ve 2021/8621 E.-2022/3871 K. Sayılı kararında özetle, "...6100 sayılı HMK’nın 33. maddesi gereğince; maddi olayları ileri sürmek taraflara, hukuki nitelendirme yapmak ve uygulanacak kanun maddelerini belirlemek hakime aittir. Dosyadaki bilgi ve belgelere göre; dava, taşınmazların kesinleşen orman tahdit sınırı içinde kalması nedeniyle uğranılan zararın 4721 sayılı TMK'nın 1007. maddesi uyarınca tazmini istemine ilişkindir. 4721 sayılı TMK'nın sorumluluk kenar başlığını taşıyan 1007. maddesinde “Tapu sicilinin tutulmasından doğan bütün zararlardan Devlet sorumludur. Devlet zararın doğmasında kusuru bulunan görevlilere rücu eder.” hükmü yer almakta olup, 4721 sayılı TMK’nın 1007. maddesi gereğince açılacak davalarda, zarardan Hazine sorumludur....

              Dava, 4721 sayılı TMK'nun 1007. Maddesine dayalı tapu sicilinin hatalı tutulması sebebine dayalı tazminat talebine ilişkindir. Konuya ilişkin Yargıtay 5. HD'nin 08/03/2022 gün ve 2021/8621 E.-2022/3871 K. Sayılı kararında özetle, "...6100 sayılı HMK’nın 33. maddesi gereğince; maddi olayları ileri sürmek taraflara, hukuki nitelendirme yapmak ve uygulanacak kanun maddelerini belirlemek hakime aittir. Dosyadaki bilgi ve belgelere göre; dava, taşınmazların kesinleşen orman tahdit sınırı içinde kalması nedeniyle uğranılan zararın 4721 sayılı TMK'nın 1007. maddesi uyarınca tazmini istemine ilişkindir. 4721 sayılı TMK'nın sorumluluk kenar başlığını taşıyan 1007. maddesinde “Tapu sicilinin tutulmasından doğan bütün zararlardan Devlet sorumludur. Devlet zararın doğmasında kusuru bulunan görevlilere rücu eder.” hükmü yer almakta olup, 4721 sayılı TMK’nın 1007. maddesi gereğince açılacak davalarda, zarardan Hazine sorumludur....

              Mahkemece yapılan yargılama sonucu: dava konusu 216 nolu parselle ilgili kütük sayfasının kapatılmadığı, davada baştan itibaren hukuka uygun bir tescilin söz konusu olmadığı, HMK'nın 1007. maddesindeki şartların olayda mevcut bulunmadığı, davanın davacı tarafından ... aleyhine açılması gerektiği belirtilerek husumet yönünden davanın reddine karar verilmiş, hüküm davacı vekili tarafından temyiz edilmştir. Dava, TMK’nın 1007. maddesinden kaynaklanan tazminat istemine ilişkindir. 4721 sayılı Türk Medenî Kanununun 1007. maddesi, tapu sicilinin aleniliği ve tapu siciline güven ilkelerinin yansımasının sonucu olarak, mülkiyet hakkı ya da başkaca bir aynî hak edinen kişinin, bu sicilin tutulması nedeniyle uğradığı zararın tazminine ilişkin olup, buna göre "Tapu sicilinin tutulmasından doğan bütün zararlardan Devlet sorumludur.”...

                UYAP Entegrasyonu