WhatsApp Hukuki Asistan

Yeni

Son Karar yapay zeka destekli hukuk asistanınız artık WhatsApp üzerinden cebinizde. Aşağıdaki hizmetlerden dilediğinizi seçerek WhatsApp asistanınıza soru sorarak hemen kullanmaya başlayabilirsiniz.

Hukuki Destek Alma
Hukuki sorularınız için anında uzman desteği alın
Yargıtay ve BAM Kararı Arama
Emsal kararlar ve içtihatlar için arama yapın
Dava Dilekçesi Hazırlama
Yapay zeka ile hızlı ve profesyonel dilekçeler oluşturun
Sözleşme Hazırlama
Özelleştirilmiş sözleşme şablonları oluşturun
Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

Hukuk Dairesi Taraflar arasında görülen davanın yapılan yargılaması sonucunda; ilk derece mahkemesince verilen kararın istinaf incelemesi üzerine bölge adliye mahkemesinin yukarıda gün ve sayıları yazılı hükmünün Yargıtay’ca incelenmesi davacı vekilince istenilmiş olmakla, dosyadaki belgeler okunup uyuşmazlık anlaşıldıktan sonra gereği görüşülüp düşünüldü: - K A R A R - Dava dilekçesindeki açıklamaya göre dava, terditli olarak hukuken geçersiz hale gelen eski tapu kaydına dayalı tescil, olmadığı takdirde TMK'nın 1007. maddesi uyarınca tazminat talebine ilişkindir. İlk derece mahkemesince tapu kaydındaki hukuken geçersizdir şerhinin terkini isteminin reddine; tazminat isteminin kabulüne ilişkin olarak verilen karara karşı, taraf vekillerince yapılan istinaf başvurusunun davacı yönünden esastan reddine; davalı yönünden kabulü ile İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 37....

    Maddesine dayalı olduğunu, tüm bu nedenlerle fazlaya ilişkin hak ve taleplerinin saklı kalması kaydıyla taşınmazın değerine karşılık gelen 30.000,00 TL tazminatın yasal faizi ile beraber tarafına ödenmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; davanın reddini savunmuştur. İlk Derece Mahkemesi Kararı Mahkemece, TMK m.1007'de öngörülen bir zarar oluşmadığından davanın reddine ilişkin karar verilmiştir. İleri Sürülen İstinaf Sebepleri İstinaf kanun yoluna davacı tarafından başvurulmuştur. Davacı istinaf dilekçesinde özetle; Yargıtay ilamıyla dava konusu taşınmazın orman sınırları içinde kaldığının tespit edildiğini, mülkiyetinin devlete ait olduğu belirtilmiş ise de tarafına herhangi bir tazminat ödenmediğini ileri sürerek kararın kaldırılmasını istemiştir. Değerlendirme ve Gerekçe Dava, TMK m.1007'ye dayalı olarak açılmış tazminat istemine ilişkindir....

    "İçtihat Metni" MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi Taraflar arasındaki davacının satın alma yolu ile malik olduğu taşınmazın orman vasfı ile ... adına tescil edilmesi nedeniyle 4721 sayılı TMK.'nun 1007. maddesi dayalı tazminat davasından dolayı yapılan yargılama sonunda: Davanın kabulüne dair verilen yukarıda gün ve sayıları yazılı hükmün Yargıtay'ca incelenmesi, davalı ... vekili yönünden verilen dilekçe ile istenilmiş olmakla, dosyadaki belgeler okunup iş anlaşıldıktan sonra gereği görüşülüp düşünüldü: - K A R A R – Dava, davacının satın alma yolu ile malik olduğu taşınmazın orman vasfı ile ... adına tescil edilmesi nedeniyle 4721 sayılı TMK.'nun 1007. maddesine dayalı tazminat istemine ilişkindir. Mahkemece davanın kabulüne karar verilmiş; hüküm, davalı ... vekilince temyiz edilmiştir. Dosyada bulunan kanıt ve belgelere göre, dava konusu taşınmazın kızılçam koru ormanı olduğundan ......

      Bu durumda dava konusu 16.04.1999 ve 06.05.1999 tarihli kat karşılığı inşaat sözleşmesinin arsa sahibi olarak tarafı olan tüm kişilerin fesih davasına karşı muvafakatlarının alınması, bu mümkün olmadığı takdirde bunlarında birleşen fesih davasında taraf olarak yer almalarının sağlanması gerekir. Ayrıca dosyada bulunan 6196 ada 17 parsel numaralı taşınmazın tapu kaydına göre davanın tarafı olmayan birçok tapu paydaşının bulunduğu anlaşılmaktadır. Mahkemece verilen şerhin terkini kararı davanın tarafı olmayan tapu paydaşlarının haklarını da etkileyeceğinden, bunların da davaya muvafakatlarının sağlanması, mümkün olmadığı takdirde davada taraf olarak yer almaları için gerekli işlemlerin yapılması zorunludur. Mahkemece yukarıda açıklanan şekilde diğer arsa sahipleriyle tapu paydaşı görünen kişilerin davaya muvafakatları alınmadan veya taraf olmaları sağlanmadan yazılı şekilde sözleşmenin feshine ve şerhin terkinine karar verilmesi doğru olmamıştır....

        Değerlendirme ve Gerekçe Dava; tapu kaydının mahkeme kararıyla iptal edilmesi sonrası uğranılan zararın TMK m.1007 gereğince tazminine ilişkindir. I. TMK m. 1007'den doğan zararlardan Devletin kusursuz sorumluluğu söz konusudur. Buna göre, tapu sicilinin yanlış tutulması sebebiyle zarara uğrayan kişinin bütün zararlarından devlet sorumludur. Tapu kaydının iptali nedeniyle tapu sahibinin oluşan gerçek zararı neyse, tazminatın miktarı da o kadar olmalıdır. Gerçek zarar; tapu kaydının iptali nedeniyle, tapu malikinin mal varlığında meydana gelen azalmadır. Tazminat miktarı, zarar verici eylem gerçekleşmemiş olsaydı, zarar görenin mal varlığı ne durumda olacak idiyse, aynı durumun tesis edilebileceği miktarda olmalıdır. Zarara uğrayan kişinin gerçek zararı ise, tazminat miktarının belirlenmesinde esas alınacak değerlendirme tarihine göre belirlenecek olup, bu tarih ise zararın meydana geldiği tarihtir....

        Hukuk Dairesi SAYISI : 2022/1308 Esas, 2023/371 Karar KARAR : İstinaf başvurularının kısmen kabulüne İLK DERECE MAHKEMESİ : Gebze 1.Asliye Hukuk Mahkemesi SAYISI : 2019/237 Esas, 2021/397 Karar 2797 sayılı Yargıtay Kanunu’nun (2797 sayılı Kanun) 40 ıncı ve Yargıtay İç Yönetmeliği’nin 18 inci maddeleri uyarınca yapılan incelemede; dava konusu uyuşmazlığın niteliği ve temyizin kapsamının, tapu iptali tescil ve 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu'nun (TMK) 1007 nci maddesine dayalı tazminat istemine ilişkin olduğu, davacı tarafın temyiz talebinin ise, sadece 4721 sayılı Kanun'un 1007 nci maddesine dayalı tazminat miktarına ve husumete ilişkin olduğu anlaşılmıştır. Yargıtay Büyük Genel Kurulunun dairelerin iş bölümüne ilişkin 18.01.2024 tarihli ve 1 sayılı kararı uyarınca dosyayı inceleme görevi Yargıtay (5)....

          Dosyada bulunan kanıt ve belgelerden; taşınmazın 1946 yılında 3116 sayılı yasaya göre yapılan ve kesinleşen orman tahdit sınırları içerisinde kaldığı, Antalya Tapulama Mahkemesinin 1970/21 esas, 1976/8 kararı ile orman vasfı ile tapuya tesciline karar verildiği, 21500 m2'lik kısmının 393 parsel ile Hazine adına tescil edildiği, daha sonra Hazine lehine orman sınırları dışına çıkarıldığı, kesinleşen mahkeme kararları ile de davacı adına olan tapu kayıtlarının iptali ile Hazine adına tesciline karar verilmesi üzerine, TMK.'nun 1007. maddesine dayalı olarak Hazine aleyhinde tazminat istemli iş bu davanın açıldığı anlaşılmıştır....

            Dairemizin kaldırma kararından sonra ilk derece mahkemesince kamulaştırmasız el atmadan kaynaklanan tazminat yönünden, idarenin açmış olduğu tapu iptali ve tescil davasının kesinleşmiş olması nedeniyle karar verilmesine yer olmadığına dair karar verilmiş, yargılama aşamasında bu kez davacı TMK 1007.maddesi doğrultusunda T7 aleyhine tazminat davası açmış olup, işbu dosyayla birleştirilen TMK'nın 1007 maddesine dayalı tazminat davasının kabulüne karar verilmiş, verilen karar yalnızca T7 tarafından istinaf edilmiştir....

            DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ ve GEREKÇE : Dava, TMK' nun 1007. Maddesine dayalı , Tapu sicilinin hatalı tutulmasından kaynaklanan tazminat istemine ilişkindir. İstinaf eden tarafın sıfatı dikkate alınarak yapılan incelemede; Davacının sahibi olduğu dava konusu iki adet taşınmazın tapu kaydında dava konusu 556 parsel sayılı taşınmazın tamamının 390 parsel sayılı taşınmazın ise bir kısmının orman sınırı içerisinde kaldığını belirtir şerhlerin bulunduğu, dolayısıyla bu şerhlerin bu durumdan dolayı davaya konu taşınmazların kullanımını engellediği, bu durumdan dolayı TMK'nın 1007. maddesi kapsamında Devletin kusursuz sorumluluğunun bulunduğu, davacıların zararının tazmininin yerinde olduğu ( bakz. Y. 20....

            (TMK. 1007.md.'ye tabi) Henüz tapu kaydı iptal edilmeyen taşınmazlarda, kural olarak devletin TMK m. 1007'den doğan bir sorumluluğu bulunmamaktadır. Ancak, taşınmazın tapu kaydına orman sınırları içine alındığına veya kıyı kenar çizgisi içinde kaldığına ilişkin kesinleşmiş idari bir tasarruf sonucu şerh konulmuş ise, bu şerhin varlığının tek başına taşınmaz malikinin zararının doğmasına sebep olup/ olmayacağının üzerinde durulması gerekmektedir. A. Türk Borçlar Kanunu m. 50/2 gereğince, zararın miktarı tam olarak ispat edilemiyorsa hakim, olayların akışına göre zararın miktarını hakkaniyete uygun olarak belirler. Zarar, fiilen gerçekleşen maddi kayıp şeklinde olabileceği gibi ileride gerçekleşecek zararlarda ve ekonomik geleceğin sarsılmasından kaynaklanan zararlarda da TBK m. 50/2 bağlamında hakimin takdir yetkisi bulunmaktadır (Fikret Eren, Borçlar Hukuku Genel Hükümler, Ankara 2019, 24. Baskı, s. 821)....

            UYAP Entegrasyonu