Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

Ve devamı maddelerinde düzenlendiği, İş Mahkemeleri Kanunu gereğince Türk Borçlar Kanununun İkinci Kısmının Altıncı Bölümünde düzenlenen hizmet sözleşmelerine tabi işçiler ile işveren arasında, ilişkisi nedeniyle sözleşmeden veya kanundan doğan her türlü hukuki uyuşmazlığın İş Mahkemesinde görülüp, sonuçlandırılması gerektiği, davanın her iki tarafın ticari işletmesi ile ilgili olmaması nedeni ile ticari dava niteliğinde olmadığı, taraflardan yalnızca birinin ticari işletmesi ile ilgili olması halinde davanın ticari dava olarak kabul edilemeyeceği, Mahkememizin görevinin tayininde Ticaret Kanununda düzenlenenler hariç uyuşmazlığa konu mal ve/veya hizmetin türünün ve ticari karinesinin etkili olmadığı Ticaret Kanununu ticari davayı ticari esasına göre değil, ticari işletme esasına göre belirlediği(Hukuk Genel Kurulunun 16/09/2015 tarih, 2014/1026 Esas ve 2015/1765 Karar), uyuşmazlığın Mahkememizin görevine girmediği, 25/10/2017 tarihli Resmi Gazetede yayımlanarak yürürlüğü giren...

    Asliye Ticaret Mahkemesinin, 29/11/2022 tarih, 2022/152 E., 2022/631 K. sayılı kararı ile davalının ticaret sicilinde kayıtlı olmadığı, tacir sıfatının bulunmadığı, davanın vekaletsiz görme hükümlerine dayalı olarak açıldığı anlaşılmakla, davada iki tarafın da tacir olmadığı, vekaletsiz görme hükümlerinden kaynaklanan davaların mutlak ticari dava niteliğinde bulunmadığı, bu durumda her iki tarafı da tacir olmayıp, niteliği itibariyle de mutlak ticari davalardan olmayan işbu davada, Türk Ticaret Kanunu'nun 4 ve 5. maddeleri uyarınca görevli mahkemenin uyuşmazlığın niteliğine ve tarafların sıfatına göre Asliye Hukuk Mahkemeleri olduğu gerekçesiyle görev nedeniyle davanın HMK'nun 114/1-c ve 115/2 maddeleri uyarınca dava şartı yokluğu nedeniyle usulden reddine, talep edilmesi halinde dosyanın görevli Ankara Asliye Hukuk Mahkemesi'ne gönderilmesine karar verilmiştir....

      Haksız fiilden kaynaklanan tazminat davalarında görevli mahkeme genel hukuk mahkemesi olan asliye hukuk mahkemesi ise de; dava, gerçek kişiler ile birlikte karşı tarafın ZMMS yaptırdığı sigorta şirketine karşı da açılmıştır. Davalı sigorta şirketi, sigorta poliçesi nedeniyle sorumlu tutulmuş olup, zorunlu sigortalar, TTK'nın 1483 vd maddelerinde düzenlenmiştir. TTK'nın 4/1-a ve 5. maddesi hükümleri karşısında, mutlak ticari nitelikteki bu davada asliye ticaret mahkemesi görevli bulunmaktadır....

        davalıların sigorta şirketi ve davalı gerçek kişi olarak ayrıştırılması suretiyle verilen tefrik kararı üzerine davalı gerçek kişi aleyhindeki eldeki davanın, TTK'nun 4/1-a maddesi kapsamında sigorta hukukuna ilişkin olmaktan çıktığı, maddi ve manevi tazminat davalarında sigorta şirketi ile diğer davalılar arasındaki dava arkadaşlığına istinaden asliye ticaret mahkemeleri görevli olmakta ise de, sigorta şirketinin başka bir dosyada davalı haline gelmesi ile bu dosyanın ticari dava niteliğinin sona erdiği, davalı tarafın sıfatı bakımından huzurdaki davanın bu haliyle 6102 sayılı TTK'nın 4. maddesinin a-f bentlerinde sayılan mutlak ticari davalardan olmadığı, uyuşmazlığın trafik kazasından kaynaklanan maddi ve manevi tazminat talebine ilişkin olması sebebiyle her iki tarafın ticari işletmesinden kaynaklanan nispi ticari dava niteliğinin de bulunmadığı anlaşılmakla, sigorta şirketi bakımından arabuluculuk dava şartının mevcut olmaması sebebiyle verilen tefrik kararı üzerine geriye kalan...

          TTK'nın 5. maddesi ise aksine hüküm bulunmadıkça, dava olunan şeyin değerine veya tutarına bakılmaksızın asliye ticaret mahkemelerinin, tüm ticari davalar ile ticari nitelikteki çekişmesiz yargı işlerine bakmakla görevli olduğu hükmüne yer verilmiştir. Somut olayda; davacı, davalı sigorta şirketine ZMMS sigorta poliçesi ile sigortalı araçla yaptığı trafik kazası sonucu sigorta şirketi tarafından ZMMS sigorta poliçesi kapsamında 3. Kişiye ödenen tazminat nedeniyle hakkında başlatılan takipten dolayı borçlu olmadığının tespitini talep etmiştir. Davalı sigorta şirketi, ZMMS sigorta poliçesi nedeniyle davacı araç sürücüsü hakkında takibe geçmiş olup, zorunlu sigortalar, TTK'nın 1483 vd. maddelerinde düzenlenmiştir. TTK'nın 4/1-(a) ve 5. maddeleri gereğince mutlak ticari nitelikteki bu davada asliye ticaret mahkemesi görevli bulunmaktadır. SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle; 6100 sayılı HMK'nın 21 ve 22. maddeleri gereğince İstanbul 5....

            - K A R A R - Dava, Genel Kredi Sözleşmesi sonucu imzalanan Ticari İşletme Rehin Sözleşmesinden kaynaklanan alacağın tahsili için girişilen icra takibine yapılan itirazın iptali istemine ilişkindir. Davalı vekili, müvekkili adına rehin sözleşmesini imzalayan ....’in vekaletsiz yaptığını, işlerin baştan sakat ve geçersiz olduğunu, Ticari İşletme Rehin Sözleşmesinin önce döviz üzerinden yapıldığını, sonradan TL olarak düzeltildiğini belirterek davanın reddi gerektiğini savunmuştur....

              İNCELEME ve GEREKÇE: Dava, hukuki niteliği itibariyle Tazminat (Haksız Rekabetten Kaynaklanan) davasıdır. Davacı, davalının hukuka aykırı eylemleri sebebiyle maddi ve manevi zarara uğradığını, davalının haksız rekabet hükümlerine aykırı eylem ve işlemlerde bulunduğunu, oluşan maddi ve manevi zarardan davalının sorumlu olduğunu, maddi ve manevi zararların davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir. Görev hususu kamu düzenine ilişkin olup, dava şartı olması sebebiyle davanın her aşamasında mahkemece resen gözetilmesi gerekir. Mahkememizce görev husus öncelikli olarak incelenmiştir. Burada --------görevi ile ilgili bilgi vermekte fayda bulunmaktadır. Ticari dava ve ticari birbirinden farklı iki ayrı kavramdır. Her ticari dava ticari olmakla birlikte, her ticari ticari dava olmamaktadır. TTK' nun 5(1) maddesi uyarınca ticari davalara bakma görevi Asliye Ticaret Mahkemesine aittir....

                Maddi olayları ileri sürmek taraflara, hukuki nitelendirme yapmak ve uygulanacak kanun maddelerini belirlemek hakime ait olduğundan (6100 sayılı HMK m. 33) iddianın ileri sürülüş şekline göre dava, vekaletsiz görmeden kaynaklanan alacak istemine ilişkindir. Vekaletsiz görme halinde, 818 sayılı BK (6098 sayılı BK.), özel bir zamanaşımı süresi öngörmediğinden, BK'nın 125. maddesindeki (6098 sayılı yasa 146.madde) on yıllık genel zamanaşımı süresinin uygulanması gerekmektedir....

                  Bu şartlar birlikte bulunmadıkça, uyuşmazlık konusunun ticari niteliğinde olması veya ticari karinesi sebebiyle diğer taraf için de ticari sayılması davanın ticari dava olması için yeterli değildir. 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu'nun 19/2. maddesi uyarınca, taraflardan biri için ticari sayılan bir işin diğeri için de ticari sayılması, davanın niteliğini ticari hale getirmeyecektir. Zira; Türk Ticaret Kanunu, kanun gereği ticari dava sayılan davalar haricinde, ticari davayı ticari esasına göre değil, ticari işletme esasına göre belirlemiştir. Hâl böyle olunca, işin ticari nitelikte olması davayı ticari dava haline getirmez. Üçüncü grup ticari davalar, yalnızca bir tarafın ticari işletmesini ilgilendiren havale, vedia ve fikri haklara ilişkin davalardır....

                    Zira davacı tarafından yapıldığı iddia olunan harcama bedeli 6098 sayılı Borçlar Kanunu’nun 526 vd. maddelerinde düzenlenen vekaletsiz görme hükümlerine göre talep edilebilir. Nitekim ilgili kanunun 529. maddesine göre; "İş sahibi, işin kendi menfaatine yapılması hâlinde, işgörenin, durumun gereğine göre zorunlu ve yararlı bulunan bütün masrafları faiziyle ödemek ve gördüğü dolayısıyla üstlendiği edimleri ifa etmek ve hâkimin takdir edeceği zararı gidermekle yükümlüdür..."....

                    UYAP Entegrasyonu