"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi Taraflar arasındaki davasının yapılan duruşması sonunda kurulan hükmün Yargıtayca incelenmesi davalı Hazine tarafından istenilmekle, süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya incelendi, gereği düşünüldü: K A R A R Davacı vekili 16/12/2014 tarihli dilekçesi ile; müvekkiline ait olan ... ili, ...164 ada 33sayılı parselin müvekkilinin tapulu yeri olduğu halde, orman olduğu gerekçesiyle açılan dava sonucunda tapu kaydının tamamının iptali ile orman niteliğinde Hazine adına tapuya tescil edildiğini, TMK'nın 1007. maddesi gereğince tapu sicillerinin tutulmasından doğan zararlardan devletin sorumlu olduğunu ileri sürerek, fazlaya dair hakları saklı kalmak kaydı ile 50000,00 TL tazminatın dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte müvekkiline ödenmesini talep ve dava etmişlerdir....
Hemen belirtilmelidir ki; tapu sicillerinin tutulması bir takım prensiplere bağlı olup; bunlardan ilki tescil, ikincisi sicilin güvenilirliği(aleniliği), diğeri Hazine'nin kusursuz sorumluluğu, sonuncusu ise; geçerli bir hukuki sebebin bulunması, bir başka ifadeyle, illetten mücerret olmamasıdır. Oluşan bir sicil kaydının korunabilmesi bakımından, illetini teşkil eden geçerli bir sebebin olması zorunludur. Somut olayda, davalı adına oluşan sicil kaydının hukuki mesnedi, ihale olup; bu da iptal edilmiştir. O halde, ihalenin iptali ile sicilin hukuki dayanaktan yoksun kalacağı ve TMK'nun 1025. maddesi hükmü uyarınca yolsuz tescil durumuna düşeceği aşikârdır. Öyleyse, davalı adına tesis edilmiş olan sicil kaydının ihalenin feshiyle yolsuz tescil durumuna düştüğü gözetilerek davanın kabulüne karar verilmesi gerekirken; 5335 sayılı Yasa'nın 32/1. maddesinin iptal edilmesi ve iptal kararının geriye yürümemesi gerekçe gösterilerek, yanılgılı değerlendirme ile davanın reddi isabetsizdir....
Bilindiği üzere, tapu sicillerinin tutulması kamu düzeni ile ilgili olup, Hakim doğru sicil oluşturmakla yükümlüdür. Öte yandan, 4721 sayılı TMK’nun 28. maddesi hükmü uyarınca kişilik ölüm ile son bulur. O halde, davacıların veraset ilamındaki payları oranında davacılar adına tescil kararı verilmesi gerekirken ölü kişi adına tescil kararı verilmiş olması doğru değildir. Tereke temsilcisinin bu yöne değinen temyiz itirazı yerindedir. Kabulü ile hükmün (6100 sayılı Yasanın geçici 3.maddesi yollaması ile) 1086 sayılı HUMK'un 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 01.03.2017 tarihinde oybirliğiyle karar verildi....
Maddesi uyarınca tazminat talebine ilişkindir....
-KARAR- Dava, tapu iptali ve tescil isteğine ilişkin olup mahkemece, hükmüne uyulan bozma ilamı uyarınca soruşturma ve inceleme yapılarak yazılı olduğu üzere karar verilmiş olmasında bir isabetsizlik yoktur. Davalı Hazinenin bu yöne değinen temyiz itirazları yerinde değildir, reddine. Ne varki, tapu sicillerinin tutulması ve oluşturulması kamu düzeni ile ilgili olup hakim doğru sicil oluşturmakla görevlidir. Dosya içeriğinden, bilirkişi rapor ve krokisinden anlaşıldığı üzere iptal ve davacılar adına tesciline karar verilen 2. 374.47 m2’lik alan 217 ada 60 sayılı parselin çapında değil Asliye Hukuk Mahkemesinin 1988/184 E. 1989/110K sayılı tescil ilamı krokisinde, kadastral eski 217 ada 14 parselin geometrik çapı içinde kalmaktadır. Anılan husus yeniden yargılamayı gerektirmediğinden, hüküm fıkrasının 2.fıkrasındaki “….217 ada 60 parsel sayılı taşınmazda fen bilirkişilerinin raporunda belirttikleri, ... kalem ile boyalı 2.374.47 m2’lik ….”...
Öyleyse, mahkemece, Türk Medeni Kanununun 28. maddesi hükmü uyarınca hukuki şahsiyetin ölümle son bulacağı, öte yandan, tapu sicillerinin tutulması ve sicil oluşturulması kamu düzeni ile ilgili olup, hakimin doğru sicil oluşturmakla yükümlü olduğu gözetilerek, M.. B..'nın mirasçıları olan dahili davacılar adına ve miras payları oranında tescile karar verilmesi gerekirken, ölü kişi adına tescil kararı verilmiş olması da doğru değildir. Diğer taraftan, kabule göre de, davacılar, yargılama sırasında keşfen belirlenen dava değeri üzerinden 11.04.2014 ve 24.10.2014 tarihinde toplam 10.713,50 TL harç ikmali yaptıklarına göre yargılama gideri hesabına anılan harcın dahil edilmemiş olması da isabetsizdir. Dahili davacıların bu yönlere değinen temyiz itirazları yerindedir....
HUKUK DAİRESİ DOSYA NO : 2021/1027 KARAR NO : 2022/189 T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A İ S T İ N A F K A R A R I İNCELENEN KARARIN MAHKEMESİ : MAHKEMESİ TARİHİ : 19/02/2020 NUMARASI : 2016/557 2020/129 DAVA KONUSU : Tazminat (Tapu Sicillerinin Tutulması Kaynaklı Rücuen) KARAR : Şile Asliye Hukuk Mahkemesi'nin 2016/557 Esas ve 2020/129 Karar sayılı kararına karşı davalı vekili tarafından süresinde istinaf kanun yoluna başvurulmakla tüm dosya incelendi....
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ DAVA TÜRÜ : TAPU İPTALİ VE TESCİL Taraflar arasında görülen tapu iptali ve tescil davası sonunda, yerel mahkemece davanın reddine ilişkin olarak verilen karar davacı vekili tarafından yasal süre içerisinde temyiz edilmiş olmakla dosya incelendi, Tetkik Hakimi ...'un raporu okundu, açıklamaları dinlendi, gereği görüşülüp düşünüldü; -KARAR- Dava, tapu iptali ve tescil isteğine ilişkindir. Davacı, çekişmeli on sekiz parça taşınmazın dava dışı kişiler adına kayıtlı iken azledilen vekil tarafından davalılara devredildiğini, kayıt maliklerinin TMK 1007.maddesi uyarınca hazine aleyhine tazminat davası açtıklarını, tazminat sorumluluğu doğmaması ve hak kaybı oluşmaması adına davalılar adına olan tapu kayıtlarının iptali ile önceki malikler adına tescilini istemiştir....
Tapu sicilinin tutulmasından yapılan yanlışlıklar sebebiyle Tapu Sicil Müdürlüğü ayna zamanda kusursuz olarak da sorumlu olduğunu, tapu kayıtlarının gerçeğe uygun olarak düzeltilmesini, müvekkilinin uğramış olduğu tapu kaybının tespiti ile davalılardan tahsilini talep ve dava etmiştir. Davalı T3 vekilinin cevap dilekçesinde özetle; Tapu sicilinin tutulmasından kaynaklanan zarar nedeniyle tazminat talep ettiklerini davanın haksız ve mesnetsiz olduğunu, Hazine yönünden reddi gerektiğini, Tapu sicilinin tutulması ile düzenlenmesi işlemlerinin birbirinden farklı olduğunu, Medeni Kanunun 107. Maddesi açıkça Tapu Sicilinin tutulmasından kasıt, Yargıtay içtihadı ile kararlılık kazandığı üzere, sicilin tutulmasına neden olan işlem yapmak değildir....
HUKUK DAİRESİ DOSYA NO : 2022/1229 KARAR NO : 2022/2581 T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A İ S T İ N A F K A R A R I İNCELENEN KARARIN MAHKEMESİ : MAHKEMESİ TARİHİ : 30/11/2021 NUMARASI : 2020/162 2021/478 DAVA KONUSU : Tazminat (Tapu Sicillerinin Tutulması Kaynaklı Rücuen) KARAR : TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; dava konusu taşınmazın kıyı kenar çizgisi içinde kalması nedeniyle tapu kaydının iptali talebiyle T5 tarafından İstanbul Anadolu 7. Asliye Hukuk Mahkemesinde dava açıldığını, ilgili hüküm kurulmadan önce müvekkillerinin taşınmaz üzerinde mülkiyet hakkı olduğunu, taşınmazın kıymetli bir bölgede olduğunu, benzer durumlarda zarar tazmin talepleri ile açılan davalarda zararın tazminine karar verildiğini beyanla davanın kabulünü talep etmiştir....