Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

Mahkemece, davacının açtığı tapu iptali ve tescil davasının 10 yıllık hak düşürücü süre nedeniyle ret edildiği ve bu kararın onanarak kesinleştiği, dava tarihi itibariyle kanunda öngörülen hak düşürücü süre geçtiğinden davacılar lehine mülkiyet hakkının doğmayacağı, buna bağlı olarak tazminat talep edilemiyeceği gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiş; hüküm, davacı gerçek kişi vekili tarafından esasa ilişkin olarak temyiz edilmiştir. Dava dilekçesindeki açıklamaya göre dava, 4721 sayılı TMK'nın 1007. maddesi gereğince tapu sicilinin tutulmasından kaynaklı tazminat istemine ilişkindir....

    Davacıların dayanak tapu kaydının kapsamı ve bu tapu kaydının revizyon görmediğinin kesin olarak belirlenmesi ve diğer şartların bulunması halinde davacıların zararının, 4721 sayılı TMK'nın 1007. maddesinde yer alan tapu sicilinin tutulmasından doğan bütün zararlardan Devlet sorumludur ilkesi uyarınca, tapu kaydının yüzölçümü ve davacıların hisseleriyle sınırlı olarak tazmininin gerektiği kuşkusuzdur. Tapu sicilinin tutulmasından doğan zararlardan Devlet sorumlu olup, davanın davalı sıfatıyla Hazine aleyhine açılmasında isabetsizlik bulunmadığı, TMK'nın 1007 maddesi gereğince açılan tazminat davalarının hak düşürücü süreye tabi olmayıp zamanaşımına tabidir....

    Bozma ilâmında [4721 saylı TMK’nın sorumluluk kenar başılığını taşıyan 1007. maddesi ''Tapu sicilinin tutulmasından doğan bütün zararlardan Devlet sorumludur'' hükmünü içermekte olup, bu maddede düzenlenen sorumluluk, kusura dayanmayan (objektif) bir sorumluluk türü olup, tapu sicil müdür ya da memurunun kusuru olsun ya da olmasın, sicilin tutulmasında, kişilerin malvarlığı çıkarlarını koruyan hukuk kurallarına aykırı davranılmış olması yeterlidir. Kusurun varlığı ya da yokluğu devletin sorumluluğu için önem taşımamakta, sadece, Devletin memuruna rücuu halinde iç ilişkide etkili olmaktadır. Bu nedenle somut olayda, 4721 sayılı Kanunun 1007. maddesi uyarınca Tapu Sicilinin yanlış tutulmasından kaynaklanan sorumluluk şartları oluştuğundan ve söz konusu madde gereğince açılan tazminat davalarında davalı sıfatı ...nin olup, davacının amacı Devlet tüzel kişiliğini dava etmek olduğundan, davanın tapu ve kadastro genel müdürlüğüne yöneltilmesi, hasımda değil, temsilcide yanılmadır....

      Devletin tapu sicilinin tutulmasından doğan sorumluluğuna ilişkin olarak kusursuz sorumluluk /ağırlaştırılmış sebep/ ağırlaştırılmış objektif sorumluluk/ tehlike sorumluluğuna ilişkin kurallar uygulanır. Taşınmazların tapu siciline kaydedilmesinde ve doğru sicillerin oluşturulmasında Devletin sorumluluğu o kadar önemlidir ki, 4721 sayılı Türk Medeni Kanununun 1007. maddesinde (743 sayılı TKM. M. 917); “Tapu sicilinin tutulmasından doğan bütün zararlardan Devlet sorumludur. Devlet, zararın doğmasında kusuru bulunan görevlilere rücu eder” hükmü öngörülmüştür. Kısacası Devletin sorumluluğu aşırı özen ve kusursuz sorumluluktur. Çünkü tapu sicilinin düzensiz ve yanlış tescili sonunda ayni hakların yerinin doldurulmaz şekilde değişmesi ve sahiplerinin hak kaybına sebebiyet vermektedir. Bu ilkeler HGK’nun 5.101955 gün, Esas: 4/58 Karar:64, 29.6.1977 gün Esas: 1977/4-845 Karar: 655 ve 9.5.2007 gün ve Esas: 2007/4-212 Karar: 2007/261 sayılı inançlarında da aynen benimsemiştir....

        "İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi Taraflar arasındaki tapu sicilinin yanlış tutulmasından dolayı uğranılan zararın "devletin kusursuz sorumluluğuna ilişkin 4721 sayılı TMK.nun 1007. maddesi uyarınca" tazmini davasından dolayı yapılan yargılama sonunda: Davanın kısmen kabulüne dair verilen yukarıda gün ve sayıları yazılı hükmün Yargıtay'ca incelenmesi taraf vekilleri yönünden verilen dilekçelerle istenilmiş olmakla dosyadaki belgeler okunup iş anlaşıldıktan sonra gereği görüşülüp düşünüldü. - K A R A R - Dava, tapu sicilinin yanlış tutulmasından dolayı uğranılan zararın tazmini istemine ilişkindir. Mahkemece, davanın kısmen kabulüne karar verilmiş; hüküm, taraf vekillerince temyiz edilmiştir....

          Mahkemece, davanın yapılan imar uygulaması işleminden davacıların zarar gördükleri iddiası ile açılmış tazminat istemine ilişkin olduğu, imar uygulaması işleminin bir idari işlem olması nedeniyle 2577 sayılı İYUK'nin 2/1-b maddesi uyarınca bu işlemden zarar görenlerin ilgili idare aleyhine tam yargı davası açabilecekleri, bu nedenle davanın niteliği itibariyle idari yargının görev alanında kaldığı, ayrıca husumetin işlemi yapan belediyeye yöneltilmesi gerektiği gerekçesiyle davanın HMK'nın 114/1-b ve d, 115. maddeleri uyarınca usulden reddine karar verilmiştir. Dava, Türk Medeni Kanununun 1007. maddesi gereğince tapu sicilinin tutulmasından kaynaklanan tazminat istemine ilişkindir. Tapu Sicilinin önemi ve kişilerin bu sicile güven duymalarını sağlamak bakımından Türk Medeni Kanununun 1007. maddesi ile tapu sicilinin tutulmasından doğan bütün zararlardan Devletin sorumlu olacağı ilkesi benimsenmiştir....

            (İmre kusursuz mesuliyet halleri 1949 s. 197) Bu itibarla, davacının iddia ettiği zarar tapu sicilinin tutulmasından kaynaklanmamakta, somut olayda, tazminat isteğinin dayandırıldığı hukuki sebep sicilin baştan itibaren oluşturulmasına ilişkin işlemlere ait olmayıp sonradan meydana gelen sebebe bağlı olduğu ve sonradan doğan duruma göre de sicilin tutulmasıyla ilgili olarak tapuda görevli memurların yaptığı hukuka aykırı bir işlemin varlığından da bahsedilemez. Öyleyse iddia edilen zararın tapu sicilinin tutulmasından doğmadığı aksine mahkemece verilen ve verildiği tarihte geçerli olan bir veraset ilamına göre işlem yapılmasına rağmen aynı murise ait daha sonra başka mahkemece verilen ve ilk veraset ilamını geçersiz kılan ikinci bir veraset ilamı ile ilk verasetin geçersiz olduğunun anlaşılması üzerine zararın doğduğu tartışmasızdır....

              Dava dilekçesindeki açıklamaya göre dava, 4721 sayılı TMK'nın 1007. maddesi gereğince tapu sicilinin tutulmasından kaynaklı tazminat davasıdır. 4721 sayılı TMK'nın "Sorumluluk" kenar başlığını taşıyan 1007. maddesi ''Tapu sicilinin tutulmasından doğan bütün zararlardan Devlet sorumludur.'' hükmünü içermekte olup, bu maddede düzenlenen sorumluluk, kusura dayanmayan (objektif) bir sorumluluk türü olup, tapu müdür ya da memurunun kusuru olsun ya da olmasın, sicilin tutulmasında, k...ilerin malvarlığı çıkarlarını koruyan hukuk kurallarına aykırı davranılmış olması yeterlidir. Kusurun varlığı ya da yokluğu Devletin sorumluluğu için önem taşımamakta, sadece, Devletin memuruna rücu halinde iç il...kide etkili olmaktadır....

                TMK’nın 1007. maddesinde düzenlenen tapu sicilinin tutulmasından doğan zararlardan dolayı açılacak davalar için kanunda özel bir zamanaşımı süresi öngörülmemiştir. Ancak, 6098 sayılı Borçlar Kanununun 146. maddesindeki, “Kanunda aksine bir hüküm bulunmadıkça, her alacak on yıllık zamanaşımına tabidir.” şeklindeki kanuni düzenlemenin bir gereği olarak uygulama ve öğretide kanunen özel bir zamanaşımı süresi öngörülmeyen alacak veya tazminat davaları 10 yıllık genel zamanaşımına tâbi tutulmuştur. Bu nedenle, eldeki davada tapu sicilinin tutulmasından doğduğu iddia edilen zararın tazmini istendiğine ve bu alacakla ilgili kanunda aksine bir hüküm bulunmadığına göre, bu zarar alacağının da 6098 sayılı Borçlar Kanununun 146. maddesinde öngörülen 10 yıllık genel zamanaşımı süresine tâbi olduğunun kabulü gerekir. Dosyanın incelenmesinden, ... İli,... İlçesi, ...Köyü, 460 parsel sayılı, 94.000 metrekare yüzölçümlü taşınmazın......

                  Dava dilekçesindeki açıklamaya göre dava, 4721 sayılı TMK'nın 1007. maddesine göre tazminat istemine ilişkindir. Çekişmeli taşınmazın bulunduğu yerde 1945 yılında 3116 sayılı Kanun hükümlerine göre kesinleşen orman kadastrosu, 1991 yılında kesinleşen aplikasyon ve 6831 sayılı Kanunun 3302 sayılı Kanun ile değişik 2/B uygulaması ile 1957 yılında kesinleşen arazi kadastrosu vardır. Mahkemece, çekişmeli taşınmazın arazi niteliğinde olduğu kabul edilmek ve gelir esasına göre değer tespit edilmek suretiyle, dava tarihi itibarıyla hesaplanan değer üzerinden tazminat ödenmesine karar verilmiş ise de karar dosya kapsamına ve yerleşik uygulamaya uygun değildir. 4721 sayılı TMK'nın 1007. maddesi gereğince tapu kaydının iptalinden kaynaklı tazminat davalarında, zararın, mülkiyetin kaybedildiği tarih olan, tapu iptaline ilişkin mahkeme kararının kesinleştiği günde doğmuş olduğu, bu nedenle değer tespitinin bu tarih itibarıyla yapılacağı kabul edilmektedir....

                    UYAP Entegrasyonu