Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

Hukuk Dairesinin 21.10.2010 gün ve 2010/9183 - 10598 sayılı kararı ile “ Medenî Kanunun 1007. maddesi gereğince, tapu kaydının tutulmasından doğan tüm zararlardan, tapu kaydını yöntemine uygun tutmayan, özel mülkiyete konu olmayacak yere tapu düzenleyen Hazinenin kusursuz sorumlu olduğu, davaya adlî yargıda bakılacağı gözetilerek davaya devamla uyuşmazlığın esasının incelenmesi” gereğine değinilerek bozulmuştur. Mahkemece bozmaya uyularak yapılan araştırma sonunda bu kez davanın KABULÜNE, 9.328,38.- TL tazminatın 26.03.2010 tarihinden itibaren işleyecek kanunî faiziyle birlikte davalıdan alınarak davacı tarafa verilmesine karar verilmiş, hüküm davacı gerçek kişi ve davalı Hazine tarafından temyiz edilmiştir. Dava dilekçesindeki açıklamaya göre dava, Türk Medenî Kanununun 1007. maddesi gereğince tapu sicilinin tutulmasından kaynaklanan tazminat istemine ilişkindir. ......

    Tapusu iptal edilen taşınmazın, 6292 sayılı Yasanın sözü edilen hükümlerine göre tekrar tapu sahibine iade edilmesi halinde, davacı tarafın zararı izale edilip, tazminata hükmedebilmek için zorunlu unsur olan zarar gerçekleşmeyeceği için, taraflara yasadan kaynaklanan yetkilerinin kullandırılması ve sonucuna göre işlem yapılması için yerel mahkeme hükmünün bozulması gerekmektedir. 2) Orman Yönetiminin temyiz itirazlarına gelince; Medeni Yasanın 1007 maddesi hükmüne göre, devlet tapu sicilinin tutulmasından kaynaklanan zararlardan objektif olarak devlet sorumlu olup, tapu sicilinin tutulması sırasında oluşan zararların tazmini için açılan davada Orman Yönetiminin davalı sıfatı bulunmadığı gözetilerek, Orman Yönetimi aleyhine açılan davanın husumetten reddine karar verilmesi gerekirken, bu konuda hüküm kurulmaması usul ve yasaya aykırıdır....

      Devlet zararın doğmasında kusuru bulunan görevlilere rücu eder." hükmü yer almakta olup, Hukuk Genel Kurulunun 16.06.2010 gün ve 2010/4E. - 349/318 K. sayılı kararı uyarınca tapu işlemleri, kadastro tespiti işlemlerinden başlayarak birbirini takip eden sıralı işlemler olup, tapu kütüğünün oluşumu aşamasındaki kadastro işlemleri ile tapu işlemleri bir bütün oluşturduğundan, bu kayıtlarda yapılan hatalardan da TMK'nın 1007. maddesi anlamında Devlet sorumludur. Hal böyle olunca, Devletin kusursuz sorumluluğundan kaynaklanan bir zararın oluştuğu ve kadastro işlemlerinden kaynaklanan bu sorumluluğun da TMK'nın 1007. maddesi anlamında tazmini gerektiği muhakkaktır." gerekçesi ile belirtildiği üzere davacıya ait 30 ada 4 sayılı parselin tapu kaydının terkini nedeni ile 4721 sayılı TMK'nın 1007. maddesi uyarınca Hazine'nin sorumlu olduğu kabul edilmiştir....

        tapu kaydının iptal edilerek dava konusu taşınmazın kayıt maliki Ali Taş adına tesciline karar verildiği anlaşılmaktadır....

          Bilindiği üzere; bu tür davaların kural olarak kayıt maliki ya da mirasçıları tarafından açılması gerekir ise de; davacı idarenin Türk Medeni Kanununun 1025. ve 1007. maddeleri ile Tapu Sicili Tüzüğünün 74.maddesi gereğince tapu sicilinin tutulmasından doğan bütün zararlardan sorumlu olacağı, TMK’nun 1007. maddesinde düzenlenen sorumluluğun kusursuz sorumluluk olup, bu madde kapsamında Hazinenin tazminat davasına muhatap ve tazminata mahkum olabileceği gözetildiğinde, eldeki davanın açılmasında ve sonuçlandırılmasında davacı idarenin hukuki yararının bulunduğu kuşkusuzdur. Öte yandan; Tapu Sicili Tüzüğü’nün 74. maddesi “ doğrudan dava açmaya engel bir düzenleme içermemektedir....

            Esasen, tapu kaydının iptaline ilişkin idarece dava açılmadan önce dahi tapu maliklerinin taşınmazın kıyı kenar çizgisi içerisinde kalan kısmının tapu kaydının iptal edilerek terkini ile tazminat davasını açması da mümkündür. Tapunun iptaline ilişkin mahkeme kararının kesinleşmesi, tapusu iptal kısmın yüzölçümünün ve zararın meydana geldiği tarihin belirlenebilmesi için önemli olup kesinleşmeden önce açılan tazminat davalarında değerlendirme tarihi tazminat davasının açıldığı tarihtir. Mahkemece, davacının tazminat istemli açıp terkin talebi de bulunmayan davada terkin ve tazminat kararının birlikte verilmesi bu tür davalar açısından yerinde değildir....

            Ancak, mahkemece, mahallinde refakate resen alınacak fen bilirkişisi ve mahalli bilirkişiler eşliğinde keşif yapılarak, dayanak 11.11.1935 tarih 4 sıra nolu 229.750 m2 yüzölçümlü tapu kaydının kapsadığı alan kesin olarak belirlenmeli, dayanak tapu kaydının kapsamında kalan ve arazi kadastrosu ile parsel numarası verilen taşınmazlar varsa bu taşınmazlar tespit edilerek kadastro tespit tutanakları, var ise dayanak belgeleri, oluşan tapu kayıtları, hükmen oluşan tapu kaydı var ise dava dosyaları; dayanak tapu kaydının kapsamında olup orman kadastrosunda orman sınırında kalan taşınmaz var ise orman kadastrosuna ilişkin işe başlama, çalışma, işi bitirme ve sonuçlarının askı ilan tutanakları, oluşan tapu kayıtları, hükmen oluşan tapu kaydı var ise dava dosyaları getirtilip davacıların dayandığı tapu kaydının değerini hangi tarihte yitirdiği tapu kaydı kapsamında kalan her bir parsel için ayrı ayrı ve açıkça tespit edilip, davalı Hazine süresinde zamanaşımı def’inde bulunduğundan bu husus da tartışılıp...

              HUKUK MAHKEMESİ DAVA TÜRÜ : YENİ ARAZİ OLUŞUMUNDAN KAYNAKLANAN YRG.GELİŞ TARİHİ:22.01.2013 -KARAR- Mahkeme kararındaki nitelendirmeye göre dava, TMK.' nun 1007 maddesi gereğince tapu sicilinin tutulmasından kaynaklanan tazminat istemine ilişkindir. Yargıtay Büyük Genel Kurulunun 09.02.2012 tarih ve 1 sayılı kararı ile aynen kabul edilen ve Resmi Gazetede yayımlanarak 01.03.2012 tarihinde yürürlüğe giren hukuk dairelerine ilişkin işbölümü uyarınca temyiz incelemesi Yargıtay 5.Hukuk Dairesine ait bulunmaktadır. SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle, dosyanın ilgisi yönünden 5.Hukuk Dairesi Başkanlığına GÖNDERİLMESİNE, 5.2.2013 tarihinde oybirliğiyle karar verildi. .......

                Bu nedenle, Devletin tapu sicilinin tutulmasından kaynaklanan sorumluluğuna dayanılarak açılan davalarda, bu sorumluluk hallerine ilişkin olarak düzenlenen zamanaşımı, munzam zarar ve hakkaniyet indirimi ya da makul indirim kurallarının uygulanma imkanı yoktur. T.M.K.nun 1007. maddesine dayanılarak açılan davalar için ayrıca zamanaşımı öngörülmediğinden, 6098 sayılı Borçlar Kanunun 146. (mülga 818 sayılı Borçlar Kanunun 125. maddesindeki) 10 yıllık genel zamanaşımı süresinin uygulanması söz konusu olacaktır. 4721 sayılı Türk Medenî Kanununun 1007. maddesi gereğince, tapu sicilinin yanlış tutulması nedeniyle zarara uğrayan kişinin bütün zararlarından Devlet sorumludur. Tapu kaydının iptali nedeniyle, tapu sahibinin oluşan gerçek zararı neyse, tazminatın miktarı da o kadar olmalıdır. Gerçek zarar; tapu kaydının iptali nedeniyle, tapu malikinin mal varlığında meydana gelen azalmadır....

                Bu madde gereğince dava açılabilmesi için idarenin kusuru aranmaz ise de, tapu kaydının hatalı tutulmasından dolayı bir zararın meydana gelmiş olması gereklidir. Davaya konu olan olayda davacı, ... isimli üçüncü kişiden davaya konu taşınmazı tapu memuru önünde resmi sözleşme ile satın almasına rağmen, tapu memuru tarafından tescil işleminin yapılmaması ve daha sonra satıma konu bu yerin ... Belediyesi tarafından İmar Kanununun 18. maddesi uygulamasından sonra davacı adına değil de, satıcı adına şuyulandırma işlemi yapıldığını, adına tescil işlemi yapılmamasından dolayı zarara uğradığını bildirerek iş bu tazminat davasını açmıştır. Medeni Kanunun 705. maddesinde; "Taşınmaz mülkiyetinin kazanılması, tescille olur" yine 716. maddesinde; "Mülkiyetin kazanılmasına esas olacak bir hukukî sebebe dayanarak malikten mülkiyetin kendi adına tescilini istemek hususunda kişisel hakka sahip olan kimse, malikin kaçınması hâlinde hâkimden, mülkiyetin hükmen geçirilmesini isteyebilir."...

                  UYAP Entegrasyonu