Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

BORÇLAR KANUNU [ Madde 158 ] "İçtihat Metni" Taraflar arasındaki uyuşmazlık 12.06.1997 tarihli sözleşmenin davalı yanca feshinden kaynaklanmıştır. Davacı yüklenici yaptığı imalattan ödenmeyen bedel ile fesih yüzünden mahrum kaldığı kar kaybının ve diğer tazminatların davalıdan tahsilini istemiş, birleştirilen karşı davada ise eksik bırakılan işler ve cezai şart nedeniyle oluşan zarar talep edilmiştir....

    Maddesi uyarınca 5 yıldan uzun süreli akaryakıt bayiliği sözleşmesi akdedilemeyeceği, dolayısı ile taraflar arasındaki 12.05.2011 tarihli sözleşmenin 5 yıllık süre sonunda 12/05/2016 tarihinde kendiliğinden sona erdiği, saptanan hukuki duruma göre, davalının haksız feshi veya davacının haklı nedenle feshi söz konusu olmadığından artık borçlunun kusuruna bağlı olarak TBK 112. veya 125. maddesi kapsamında talep edilebilecek müspet zarar talebinin bir dayanağının bulunmadığı kabul edilmelidir. Öte yandan menfi zarar uyulacağı ve yerine getirileceğine inanılan bir sözleşmenin hüküm ifade etmemesi ve yerine getirilmemesi yüzünden güvenin boşa çıkması dolayısıyla uğranılan bir zarar olarak sözleşmeden dönmeye bağlı olarak istenebilecek bir zarar olup somut olayda sözleşmenin süre bitiminde sona ermesine göre menfi zararın koşulları da oluşmadığı anlaşılmaktadır....

      GEREKÇE : Dava, sigorta acenteliği sözleşmesine aykırılık nedeniyle tazminat, sözleşmenin feshi nedeniyle denkleştirme tazminatı, haksız tahsil edilen bedelin istirdatı, bono nedeniyle borçlu olunmadığının tespiti(menfi tespit), başlanmış işlerin tamamlanamaması nedeniyle uğranılan zararın tazmini davasıdır.İstinafa gelen uyuşmazlık temelde, acentenin ekranının kapatılıp kapatılmadığı, kapatılmış ise acentenin bu nedenle zarara uğrayıp uğramadığı, sözleşmenin feshinden sonra davacının kazandırdığı müşterilerin davalı portföyünde kalıp kalmadığı ve davalının önemli bir menfaat temin edip etmediği, çeklere ilişkin ödemelerin davacının isteği ile yapılıp yapılmadığı, davanın birden fazla ıslah edilip edilmediği ve taleplerin zamanaşımına uğrayıp uğramadığı noktasındadır.Taraflar arasında 27/04/2010 tarihinden itibaren geçerli olmak üzere belirsiz süreli olarak akdedilen sigorta acenteliği sözleşmesi davalı tarafından Beşiktaş ... Noterliği'nin 07/12/2012 tarih ve ......

        Bu açıklamalardan sonra somut olaya gelince; temyize konu dava dosyasındaki taraflar ile aynı mahkemenin 2017/3 Esasına kayıtlı dava dosyasındaki taraflar, sözleşmenin feshinden kaynaklanan zarar talebi bakımından davaların konusu ve dayanak sözleşmenin aynı olup birisi hakkında verilecek kararın, diğerini etkileyecek nitelikte olması sebebiyle bağlantı bulunduğundan Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 166. maddesi uyarınca davaların birleştirilip görülmesi zorunludur. Bu nedenle mahkemece yapılacak iş bu dosyadan tefrik edilen iş sahibinin açmış olduğu davanın bu dava ile birleştirilmesini sağlayıp her iki dava ile ilgili iddia ve savunmalar üzerinde durup delilleri toplamak ve asıl davada da yüklenicinin vermiş olduğu 250.000,00 TL teminat çekinin avans karşılığı verilen teminat olduğunu gözetmek suretiyle istek kalemleri bakımından değerlendirme yapıp buna göre davayı sonuçlandırmaktan ibarettir....

          Menfi zarar ise; uyulacağı ve yerine getirileceğine inanılan bir sözleşmenin hüküm ifade etmemesi ve yerine getirilmemesi yüzünden güvenin boşa çıkması dolayısıyla uğranılan zarardır. Başka bir anlatımla, sözleşme yapılmasaydı uğranılmayacak olan zarardır. Menfi zarar borçlunun sözleşmeye aykırı hareket etmesi yüzünden sözleşmenin hüküm ifade etmemesi dolayısıyla ortaya çıkar (Hâluk Tandoğan, age., s. 427). Bu husus BK’nun 108. Maddesindeki düzenlemeden kaynaklanmıştır. Burada alacaklı sözleşmenin hükümsüzlüğünden kaynaklanan zararının tazmini söz konusudur. Çünkü sözleşme fesih edilerek hükümsüz olduktan sonra tekrar sözleşmeye dayanarak borcun ifa edilmemesinden doğan zarardan söz edilemez; istenilecek zarar menfi zarardır....

          , diğer maddi tazminat ve manevi tazminat taleplerinin reddine karar verilmiştir....

            Olumsuz zarar; sözleşmenin, karşı tarafça yerine getirileceğine olan güvenin boşa çıkması nedeniyle uğranılan eylemli zarardır. Başka bir anlatımla, sözleşme yapılmasaydı, uğranılmayacak olan zarardır. Dolayısıyla, karşı tarafın malvarlığına girsin veya girmesin, sözleşme nedeniyle alacaklının cebinden (malvarlığından) çıkan ve yasal olarak harcanan paradır. Doktrinde hakim olan görüşe ve Yargıtay uygulamasına göre, burada oluşan zarar menfi (olumsuz) zarardır. Menfi zarar genel bir anlatımla hukuken geçerli olmayan bir borç ilişkisinin geçerli olduğuna inanmaktan (güvenmekten) doğan zarardır. Kısaca bu zarar, alacaklının sözleşme yaptığı için uğradığı, sözleşme yapmamış olsa idi uğramayacağı zarar olup, sözleşmeye güvenilerek yapılan harcamaların (giderlerin) tamamı, başka bir anlatımla karşı tarafın malvarlığına girmese bile o sözleşme nedeniyle cepten çıkan paradır. Müspet zarar ise, sözleşme nedeniyle cebe girmesi gereken paranın, girmemesi nedeniyle meydana gelen zarardır....

              Bozmadan sonra alınan teknik bilirkişi ek raporunda menfi zararla ilgili, bozmada belirtilen yöntemle inceleme yapılarak menfi zarar hesabı denetime elverişli olarak gösterilmemiş, bozmadan önce alınan rapordaki miktar tekrar edilmekle yetinilmiştir....

                olan 31/10/2016 tarihine kadar işleyecek yasal faizin davalıdan tahsili gerektiği; davacının, davalı şirketten aldığı ürünler ile sözleşmenin iptali sonrası aldığı muadil ürünlerin kalite, sayı ve özellikler itibariyle aynı olması halinde , menfi zararın talep edilebileceği, ancak davacı tarafın farklı özellik , sayı ve kalitede bir ürün satın aldığı için menfi zararın talep edilmesinin mümkün olamayacağı,bu nedenle davacının menfi zarardan kaynaklanan maddi tazminat talebinin reddi gerektiği; talep edilen manevi tazminat yönünden ise, kural olarak sözleşmeye aykırılık , kişilik haklarına saldırı teşkil etmez ise de; kişinin ruhsal bütünlüğünü bozucu nitelikte ve ağırlıkta olan sözleşmeye aykırılık, hukuka aykırı haksız eylem oluşturduğu..." gerekçeleriyle davanın kısmen kabulüne karar verildiği görülmüştür....

                Esas sayılı dosyasından takibe geçtiğini, haksız fesih sonucu olarak müvekkilinin, davalıdan en başta sözleşmenin süresinin sonuna kadar elde edilebilecek yoksun kalınan kazancı talep etmesinin mümkün olduğunu, davalı sözleşmeyi haksız bir şekilde feshetmeseydi müvekkilinin sözleşmenin ifa edilmesi sonucunda 77.541.000,00 TL kar elde edeceğini, sözleşmenin haksız feshedilmesi üzerine müvekkilinin bu kardan da mahrum kaldığını beyanla, sözleşme şartlarına aykırılık nedeniyle ve sözleşmenin haksız feshinden dolayı müvekkilinin zararları (müspet ve menfi zararları) ve muhtemel kazanç kaydı için fazlaya dair talep ve dava hakları saklı kalmak üzere şimdilik 100.000,00 TL maddi tazminatın haksız fesih tarihinden itibaren ticari reeskont faiziyle birlikte davalıdan tahsiline, İstanbul .... İcra Müdürlüğü'nün ........

                  UYAP Entegrasyonu