Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

fahiş olduğunu, hem müspet hem de menfi zararın istenemeyeceğini, manevi tazminat talebinin haksız olduğunu belirterek davanın reddini savunmuştur..." talep etmiştir....

    TL menfi zarar ve 1.072.500, 00 TL müspet zararın tazmini olarak ıslah etmiştir....

      Somut uyuşmazlıkta davacı vekili, taraflar arasında 07.06.2006 tarihinde eser sözleşmesi imzalandığını, müvekkili kooperatif tarafından davalıya işe başlayabilmesi için avans olarak bonolar verildiğini, davalının davaya konu olan bonoları almasına rağmen işe hiç başlamadığını, her ne kadar taraflar arasında sözleşmenin feshine ilişkin bir belge düzenlenmemiş ise de, taraflarca şifahi olarak sözleşmenin fesh edildiğini, sözleşmesinin feshinden sonra davalının elinde bulundurduğu kendisine avans olarak verilen bonoları iade etmek yerine müvekkili aleyhinde takip başlattığını, dava konusu bonoların malen kayıtlı olduklarını belirterek davalının elindeki bonolardan dolayı borçlu olunmadığının tespiti istemine ilişkin olup, davacı tacir olmadığı gibi, uyuşmazlığın her iki tarafın ticari işletmesinden kaynaklanmadığı anlaşıldığından, ticari dava niteliğinde olmayan uyuşmazlığın genel hükümler çerçevesinde Ankara 18. Asliye Hukuk Mahkemesinde görülüp sonuçlandırılması gerekmektedir....

        "İçtihat Metni" Mahkemesi :Asliye Hukuk Mahkemesi Yukarıda tarih ve numarası yazılı hükmün temyizen tetkiki asıl ve birleşen dosya davacısı vekili tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla dosyadaki kağıtlar okundu gereği konuşulup düşünüldü: - K A R A R - Asıl dava; davalı yüklenici ile davacı işsahibi idare arasındaki sözleşmenin feshi sonucu irat kaydedilen teminat mektuplarının güncelleme bedelinin tahsili istemine ilişkin, birleşen dava ise; taraflar arasındaki sözleşmenin feshinden sonra çıkılan ikmâl ihalesi ile işin daha yüksek bir bedelle dava dışı üçüncü kişiye verilmesi neticesinde oluşan menfi zarar istemine ilişkin olup, yerel mahkemece asıl davanın kabulüne, birleşen davanın kısmen kabulüne dair verilen hüküm, asıl ve birleşen dosya davacısı vekilince temyiz edilmiştir....

          Menfi zarar kavramına, sözleşmenin yapılmasına ilişkin giderler, sözleşmenin yerine getirilmesi ve karşılık edanın kabulü için yapılan masraflar, sözleşmenin yerine getirilmesi dolayısıyla uğranılan zarar, sözleşmenin geçerliğine inanılarak başka bir sözleşme fırsatının kaçırılması dolayısıyla uğranılan zarar, başka bir sözleşmenin yerine getirilmemesi dolayısıyla uğranılan zarar ve dava masrafları, noter masrafı, karar pulu, KİK payı, gerçekleştirilen imalat bedeli, personel gideri vb kalemler örnek olarak verilebilir....

            , sözleşme gereği davalı idareye bildirilen teknik personelin masrafları sair menfi zarar kapsamında talep edilen giderlerinin davalı idarece ödenmemiş olduğunu beyanla fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla uğranılan menfi zararlar için şimdilik 40.000,00TL'lik kısmının sözleşmenin fesih tarihinden itibaren hesaplanacak ticari faizi ile birlikte davalıdan tahsilini, 24.03.2022 tarihli ıslah dilekçesi ile, talebini 90.634,09 TL' olarak ıslah etmiş, davanın bu miktar üzerinden kabulüne karar verilmesini istemiştir....

              Sözleşmenin 4. maddesi uyarınca, sözleşmenin yürürlüğe girmesiyle birlikte işe başlanacağı, noter onayından itibaren 30 ayda tamamlanacağı keza aynı sözleşmenin 8. maddesi uyarınca ise başlama tarihinden itibaren 30 ay içinde iskâna müracaat edilememesi halinde gecikilen her takvim günü için 500,00 DM ceza ödeneceği, iskâna hazır hale getirilene kadar devam edeceği hüküm altına alınmıştır. Davalı yüklenici şirket tarafından işin yapımına başlanmış ancak ifa kısmen gerçekleştikten sonra terkedilmiştir. Bunun üzerine Ankara 8. Asliye Hukuk Mahkemesi’nin 2005/16 Esas-2006/209 Karar sayılı dosyasında davacı kooperatif tarafından yüklenici aleyhine sözleşmenin feshi davası açılmış, yapılan yargılama sonucunda sözleşmenin feshine karar verilmiş, bu karar 25.12.2006 tarihinde kesinleşmiştir. Yerel mahkemece görülen eldeki bu davada cezai şart alacağı ile menfi zarar isteminde bulunulmuştur....

                Davalı vekili, sözleşmenin feshinin, keşide ettikleri ihtarnamenin 15.10.2011 günü tebliğ edilmiş olduğundan 1 ay sonrası olan 15.11.2011 tarihinde gerçekleştiğini, feshin haklı nedenlere dayandığını, fesih olmasaydı sözleşmenin sona ereceği 17.02.2012 tarihi arasında 90 gün kaldığını, davalının ürünlerinin ülke genelinde satış ve pazar payının artmasına rağmen, davacının pazar payının zaman içerisinde azalma gösterdiğini, feshin haklı olduğunu, eldeki davada davacının hem menfi hem de müspet zarar talep etmesinin mümkün olmadığını, menfi zararların sözleşmeyi fesheden tarafından talep edilebileceğini, kaldı ki sözleşmenin 9/son maddesine göre her ne sebeple olursa olsun feshi halinde doğacak tüm sorumluluğun davacıya ait olduğunun ve davalı şirketten hiçbir ad altında talepte bulunulamayacağının kararlaştırıldığını, tacir olan davacının bu taahhüde uymasının yasal bir zorunluluk olduğunu savunarak davanın reddini istemiştir....

                  Menfi (olumsuz) zarar, haklı sebeple sözleşmeden dönen tarafın dönmede kusurlu olan taraftan isteyebileceği zarar olduğundan, talep edenin dönmede haklı ve karşı tarafın kusurlu olması gerekir. Bu gibi durumlarda feshe taraflar ortak kusurları ile sebebiyet vermiş olacaklarından tazminat istenemez. Başka bir deyişle, sözleşmenin feshinde her iki taraf kusurlu olduğunda, yani ortak kusur halinde taraflar birbirlerinden tazminat talebinde bulunamayacaklardır....

                    "İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi Uyuşmazlık, kira sözleşmesinin haksız feshinden kaynaklanan menfi ve müsbet zararların tazmini istemine ilişkindir. Davanın bu niteliğine göre inceleme görevi Yargıtay 13. Hukuk Dairesinindir. Bu itibarla dosyanın gerekli inceleme yapılmak üzere Yüksek 13.Hukuk Dairesine gönderilmesine, 26.9.2011 gününde oybirliğiyle karar verildi....

                      UYAP Entegrasyonu