Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

Islah doğrultusunda dava, taraflar arasındaki 15.08.2008 tarihli arsa payı karşılığı inşaat sözleşmesinin feshinden kaynaklı yoksun kalınan kâr ile yapılan masrafların tahsili istemine ilişkindir. .../... S.2. Somut olayda, davalı arsa sahibi ... tarafından sözleşmeye konu olan taşınmazın 3. kişiye devredildiği 02.06.2011 tarihinden, arsa sahibi davalı tarafından sözleşmenin tek taraflı olarak feshedildiği tarihe kadar geçen sürede sözleşmenin ifası açısından beklenilecek makul sürenin dolduğu, kaldı ki ilk sözleşmenin feshinde davacı yüklenicinin tamamıyla haksız olduğu, bu itibarla davalı yüklenicinin kendi kusuruna dayalı olarak menfi zarar kapsamında bulunan yoksun kalınan kâr isteminde bulunamayacağı gözetilerek davanın tümden reddi gerekirken, eksik ve yanılgılı gerekçe ile davanın kabulü hatalıdır....

    Mahkemece, iddia, savunma, dosya kapsamı ve benimsenen bilirkişi raporuna göre; inşaatın tamamlanma seviyesine göre taraflar arasında akdedilen düzenleme şeklinde kat karşılığı inşaat ve satış vaadi sözleşmesinin geriye etkili olarak feshi şartlarının oluşmadığı, uyarılı davetiye tebliğine rağmen talep edilen menfi zararlara ilişkin kalemler ile ilgili açıklama yapılmadığı, duruşmada dava dilekçesinde dava değeri olarak belirtilen 20.000,00.TL'nin 10.000,00.TL'sinin sözleşmenin feshi, 10.000,00.TL'sinin menfi zarar tazminatına ilişkin olduğunun beyan edildiği, BK'nın 106, 107 ve 108. maddeleri uyarınca karşılıklı edimleri içeren sözleşmelerde taraflardan birinin edimlerini yerine getirmemesi durumunda sözleşmenin feshedilebileceği, bu durumda fesheden tarafın menfi zararlarını da talep edebileceği, menfi zararların şayet akit yapılmasaydı uğranılmayacak zararlar olduğu, sözleşmenin geriye etkili olarak feshi şartları oluşmadığından menfi zarar talebinin yerinde olmadığı, davacı...

      ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ TARİHİ : 11/10/2022 NUMARASI : 2019/390 ESAS, 2022/769 KARAR DAVA KONUSU : Tazminat (Sözleşmenin Feshinden Kaynaklanan Menfi Zarar) KARAR : Samsun 2....

      veya gereği gibi yerine getirilmemesinden doğan zarar olduğu, sözleşme ilişkisi kurulmuş olması gerektiği, davaya konu olayda sözleşme kurulduğu, tazminat kusursuz olan tarafın temerrüde düşen taraftan sözleşme yürürlükte kaldığı sürece isteyebileceği bir tazminat türü olup sözleşmeden kusurlu olarak dönen taraftan isteneceği, Davalı yan sözleşmeyi Belediye Meclisi'nin kararı üzerine feshettiği, Davalının sözleşmenin feshinde bir kusuru bulunmadığı, Davacı yan kar kaybı istediği, kar kaybı, kardan mahrum kalma karşılığı meydana gelen zara olduğu, Bu zarar da sözleşmeyi kusuruyla fesheden taraftan isteneceği, Davalı kusursuz olduğundan davacının bu zararını da istemesi mümkün olmadığı, Davacı menfi zararlarının tazminini de istediği, Bu zarar türü ise uyulacağı ve yerine getirileceğine inanılan bir sözleşmenin hüküm ifade etmemesi ve yerine getirilmemesi yüzünden güvenin boşa çıkması dolayısıyla uğranılan zarar olduğu, Sözleşme yapılmasaydı uğranılmayacak olan zarar olduğu, Sözleşmeden...

        Mahkemece yapılan yargılama sonucu davalı yüklenicinin sözleşme ile yüklendiği edimlerini yerine getirmeyerek temerrüde düştüğü (BK’nın 106. md), bu itibarla davacı arsa sahiplerinin fesih taleplerinin haklı olduğu saptanmış olmakla, davacıların bu yüzden uğradıkları menfi zararlarını BK’nın 108/II. maddesi uyarınca istemeye haklarının bulunduğu açıktır. Bilindiği gibi menfi zarar, uyulacağı ve yerine getirileceğine inanılan bir sözleşmenin hüküm ifade etmemesi ve yerine getirilmemesi yüzünden güvenin boşa çıkması dolayısıyla uğranılan zarardır. Başka bir anlatımla, sözleşme yapılmasaydı uğranılmayacak olan zarardır. Menfi zarar borçlunun sözleşmeye aykırı hareket etmesi yüzünden sözleşmenin hüküm ifade etmemesi dolayısıyla ortaya çıkar (Yargıtay Hukuk Genel Kurulu, 17.01.1990 T., 1989/13-392, 1990/1 sayılı kararı)....

          Düzenleme kapsamına göre tazminat istenebilmesi için alacaklının zarara uğramış olması gerektiğinden, uğranılmış bir zarar karşılığı olmayan miktara tazminat olarak hükmedilemez. Burada zarar kapsamı net ve gerçek zarar olarak düzenlenmiştir. Net ve gerçek zarar, malvarlığındaki gerçek eksilmeyi ifade eder. Bu nedenle müspet zararın tazmini halinde malvarlığının ulaşacağı değerin, sözleşmenin ifası halinde malvarlığının ulaşacağı değeri geçmemesi gerektiği gözetilerek hesaplama yapılmalıdır. 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu'nun 125. maddesi, sözleşmelerde; borçlunun temerrüdü sonucu borç yerine getirilmemişse alacaklıya üç yetki tanımıştır: Bunlar; her zaman için ifa ve gecikme tazminatı isteğinde bulunma, derhal ifadan vazgeçip müspet zararının tazminini isteme ya da ifadan vazgeçip sözleşmeden dönerek menfi zararını isteyebilmedir."Sözleşmeden kaynaklanan zarar müspet zarar olacağı gibi, menfi zarar da olabilir....

            Mahkemece, uyulan Hukuk Genel Kurulu bozma ilamı ve dosya kapsamına göre; davada menfi zarar talep edildiği, davacının önceki davada verdiği ....03.2004 tarihli ıslah dilekçesi ile tek taraflı fesih hakkını kullandığı, taraflar arasındaki sözleşmenin münfesih olduğu konusunda tereddüt bulunmadığı, ancak bu nedenle oluştuğu iddia edilen zararın davacı tarafça ispatlanması gerektiği, sözleşme gereği sökülen ağaçların zarar olarak gösterilmesinin mümkün olmadığı, sözleşme gereği yapılan işlerin kaldırılması için yapılacak masrafın zarar olduğunun söylenebilmesi için davacının bu nedenle aynı koşullarda arsa payı karşılığı inşaat sözleşmesi yapmasına engel olma durumunun ve elde edeceği menfaatin bu nedenle azaldığının ortaya konulması gerektiği, ancak davacı tarafça böyle bir olay bildirilmediği, sadece taşınmazda yapılan işin kaldırılma bedelinin tazminat olarak talep edildiği, sonuç olarak oluşmuş ve talep edilebilecek bir menfi zarar bulunmadığı gerekçesiyle, davanın reddine karar verilmiştir...

              Nitekim davacı, tazminat talebinde bulunmak suretiyle BK m.106/III’deki aktin feshi ve menfi zarar talebinde bulunmuştur. Ne var ki, taraflar arasında düzenlenen 17.08.2005 tarihli sözleşmede fesih ve tazminatla ilgili özel hükümler bulunmaktadır. Ahde vefa (söze sadakat) kuralı gereği, taraflar fesih ve tazminat istemlerini sözleşme hükümleri çerçevesinde dile getirebilir. Sözleşmenin “fesih” başlıklı VIII/2.maddesinde aynen “taraflardan birinin sözleşmeye aykırılığı halinde bu aykırılığın giderilmesi için bir ihtarname keşide edilecek ve aykırılığın 30 gün içinde giderilmesi istenecektir. İhtarnamenin tebliğinden itibaren 30 gün içinde sözleşmeye aykırılığın giderilmemesi halinde sözleşmenin fesih hakkı doğacak ve keşide edilecek yeni bir ihtarname ile sözleşmenin feshedildiği diğer tarafa bildirilecek, bu bildirimle sözleşme feshedilmiş olacaktır” hükmü bulunmaktadır....

                Taraflar arasında yetkili---- sözleşmesinin feshinden kaynaklanan tazminat istemine ilişkin olup sözleşmenin haksız olarak fesih edilip edilmediği, sözleşmenin feshi nedeniyle davacının uğradığı zararın ne olacağı hususunda toplanmıştır. Taraflar arasında ----- tarihinde sözleşme ile ------sözleşmelerinin ihtilafsız olduğu,Davalı tarafından davacıya ----tarih ----yevmiye numaralı ihtarnamesi ile yetkili satıcılık sözleşmesinin ve yetkili yedek parça bayilik sözleşmesinin işbu ihtarnamenin tebliğinden itibaren işleyecek ---- aylık sürenin sonunda feshedilmiş olduğunun bildirilmiştir. Davacı ve davalının ticari kayıtları incelenmiştir....

                  Bu durumda borçlu, temerrüde düşmekte kusuru olmadığını ispat edemezse alacaklı, sözleşmenin hükümsüz kalması sebebiyle uğradığı zararın giderilmesini de isteyebilir (m.125/3). Sözleşmeden dönme hâlinde alacaklının sözleşmenin hükümsüz kalması nedeniyle uğradığı zarar menfi zarardır. Menfi zarar ise, sözleşmenin kurulmamasından yahut geçersiz olmasından doğan zarardır ve bu bağlamda sözleşmenin kurulduğuna veya geçerli olarak kurulmuş bulunduğuna duyulan güvenin boşa çıkmasından doğan bir zarar söz konusudur. Alacaklının malvarlığının hâlihazır durumu ile sözleşme yapılmamış olsaydı arz edeceği durum arasındaki fark, menfi zararı meydana getirir. Menfi zarar da tıpkı müspet zarar gibi fiili zarar ve yoksun kalınan kâr yani kaçırılan fırsattan oluşur. Bu bağlamda yapılan sözleşmenin geçerliliğine güvenerek başka bir sözleşme yapmamak suretiyle kaçırılan fırsatlar da menfi zararın bir türünü oluşturur. (Fikret EREN: Borçlar Hukuku Genel Hükümler, Ankara 2019, s.1186)....

                    UYAP Entegrasyonu