itibaren, mahrum kalınan işletme, kira ve sair gelirlere ilişkin zararları ve yargılama aşamasında tespit edilecek başkaca menfi zararları şimdilik belirsiz olduğundan, şimdilik ....000,00 TL tazminat taleplerinin olduğunu, yukarıda açıklanan nedenlerle sözleşmenin feshinden ve yerine getirilmemesinden kaynaklanan başkaca menfi, müspet vs. her türlü zararlarından kaynaklanan hak ve alacaklar için her türlü fazlaya ilişkin hak ve talepleri saklı kalmak kaydıyla, dava konusu kat karşılığı inşaat sözleşmesinin feshinin tespitine, davalının dava konusu taşınmazdan elini çekmesine taşınmazın tahliyesine ve müvekkile teslimine karar verilmesine talep ve dava etmiştir....
Menfi zarar ise, uyulacağı ve yerine getirileceğine inanılan bir sözleşmenin hüküm ifade etmemesi ve yerine getirilmemesi yüzünden güvenin boşa çıkması dolayısıyla uğranılan zarardır. Başka bir anlatımla, sözleşme yapılmasaydı uğranılmayacak olan zarardır. Menfi zarar, borçlunun sözleşmeye aykırı hareket etmesi yüzünden sözleşmenin hüküm ifade etmemesi dolayısıyla ortaya çıkar. Bu husus, Borçlar Kanununun 108.maddesindeki düzenlemeden- bilahare de Türk Borçlar Kanununun 125.maddesindeki düzenlemeden kaynaklanmıştır. Burada, alacaklının sözleşmenin hükümsüzlüğünden kaynaklanan zararının tazmini söz konusudur. Çünkü, sözleşme fesih edilerek hükümsüz olduktan sonra tekrar sözleşmeye dayanarak borcun ifa edilmemesinden doğan zarardan söz edilemez; istenilecek zarar menfi zarardır. Diğer bir söyleyişle, genel olarak menfi zarar, sözleşmenin kurulmamasından veya geçerli olmamasından; müspet zarar ise, ifa edilmemesinden doğan zararı ifade eder..."...
bahsedilemeyeceği, bu nedenle gerek 4735 Sayılı Yasa ve gerekse TBK genel hükümleri nazara alındığında davacı idarenin tazminat talebinde bulunamayacağı, 4735 Sayılı Kanunun 23.maddesi ve sözleşmenin 28.maddesi uyarınca mücbir sebep nedeniyle sözleşmenin feshedilmesi halinde kesin teminat ve varsa ek kesin teminatların iade edileceği düzenlendiğinden davacı idarenin bu zarar kalemini talep edemeyeceği, yine feshin mücbir sebebe dayanması sebebiyle fesihname damga vergisinin talep edilemeyeceği, davacı idare tarafından davalı şirkete sehven fazla ödendiği iddia edilen kısmın ise tazminat kalemi olarak değerlendirilemeyeceği, bu sebeple talep edilemeyeceği..."...
Menfi zarar borçlunun sözleşmeye aykırı hareket etmesi yüzünden sözleşme hüküm ifade etmemesi dolayısıyla ortaya çıkar (Tandoğan, age., s. 427). Bu husus Borçlar Kanununun 108. Maddesindeki düzenlemeden kaynaklanmıştır: burada alacaklının sözleşmenin hükümsüzlüğünden kaynaklanan zararının tazmini söz konusudur. Çünkü sözleşme fesih edilerek hükümsüz olduktan sonra tekrar sözleşmeye dayanarak borcun ifa edilmemesinden doğan zarardan söz edilemez; istenilecek zarar menfi zarardır. Bu tür bir zarar ayrımı, sözleşme sorumluluğunda söz konusu olmaktadır. Genel olarak menfi zarar; sözleşmenin kurulmamasından veya geçerli olmamasından, müspet zarar ise; ifa edilmemesinden doğan zararı ifade eder (Prof. Dr. Fikret Eren, Borçlar Hukuku Genel Hükümler, 8. Baskı, s.482). Menfi zarar, sözleşmenin feshi halinde istenebilir. Sözleşmenin feshi halinde müspet zarar istenemez. Bunun sonucu olarak, aynı davada hem menfi zarar hem de müspet zarar talep edilemez....
Noterliğinin ... tarih ve .... yevmiye nolu gönderilen ihtarname ile sözleşmenin imzalanmasından itibaren 21 gün geçmesine rağmen borcun ifa edilmediği ve zararların ödenmesinin talep edildiği anlaşılmıştır. Somut olayda; davacı tarafından iki sözleşme arasında oluşan yaklaşık maliyet farkından kısmi olarak .... TL talep edilmiştir. Yukarıda yapılan açıklamalar doğrultusunda sözleşmenin feshi halinde istenebilecek zarar menfi zarar olup davacının talebinin de menfi zarar kapsamında olduğu anlaşılmatadır. Burada öncelikli olarak irdelenmesi gereken konu sözleşmenin feshinde tarafların kusur durumudur. Yine yukarıda belirtildiği şekilde sözleşmenin feshinde tazminat talep edebilmek için karşı tarafın kusuruna dayanarak sözleşmenin fesih edilmiş veya karşı taraf kusurlu olarak sözleşmeyi feshetmiş olması gerekir....
Davalı vekili, müvekkilinin sözleşmece tanınan hakka dayanarak sözleşmeyi feshettiğini, sözleşmenin peyderpey tasfiye edildiğini, sözleşmenin feshinden önce davacının yaptığı işlerden dolayı müvekkili şirket yetkilileri aleyhine yüksek miktarda para cezası ikame edildiğini ve açılan davaların derdest olduğunu, açılan davanın yersiz olduğunu savunarak davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir....
TBK'nın 112. ve devamı maddesine göre; alacaklının, borçludan borcun hiç veya gereği gibi ifa edilmemesi nedeniyle tazminat isteyebilmesi için, bu yüzden bir zarara uğramış olması gerekir. Sözleşmeden kaynaklanan zarar müspet (olumlu) zarar olacağı gibi, menfi zarar da olabilir. Müspet zarar; Borçlu edayı gereği gibi ve vaktinde yerine getirseydi alacaklının mameleki ne durumda olacak idiyse, bu durumla eylemli durum arasındaki farktır. Diğer bir anlatımla, müspet zarar, sözleşmenin hiç veya gereği gibi yerine getirilmemesinden doğan zarardır. Menfi zarar ise, uyulacağı ve yerine getirileceğine inanılan bir sözleşmenin hüküm ifade etmemesi ve yerine getirilmemesi yüzünden güvenin boşa çıkması dolayısıyla uğranılan zarardır. Başka bir anlatımla, sözleşme yapılmasaydı uğranılmayacak olan zarardır. Menfi zarar, borçlunun sözleşmeye aykırı hareket etmesi yüzünden sözleşmenin hüküm ifade etmemesi dolayısıyla ortaya çıkan zarardır. (-----.)....
Davalı iş sahibi, peşinat ve ilk taksidi, ihtara rağmen ödemediğinden, davacı yüklenici sözleşmenin feshinde haklıdır. Sözleşmeyi haklı olarak fesheden taraf, BK’nın 108.maddesi uyarınca verdiği şeyi geri alabileceği gibi, akdin feshinden dolayı zararının tazminini de isteyebilir. Bu maddede açıklanan zarar, menfî zarardır. Menfi zarar, sözleşmeye güvenilerek yapılan masraflar, başka bir anlatımla cepten çıkan paradır. Bu itibarla, davacının fazlaya dair hakkını saklı tutmak suretiyle talep ettiği 6.000.000.000 TL’nin hangi kalemlerden ibaret olduğunun, her kalemin miktarı gösterilmek suretiyle davacıya açıklattırılması zorunludur. Öte yandan, bir bilirkişi yardımı ile davacının kanıtlayacağı sarfiyatın miktarı, harcama tarihleri itibariyle hesaplanarak, davacının net zararı saptanmalı ve taleple bağlı kalınarak hüküm kurulmalıdır. BK’nın 98.maddesi yollaması ile 43.maddeye göre tazminat miktarının saptanması doğru olmamış, kararın bu nedenle bozulması gerekmiştir....
İdari ve Mali İşler Daire Başkanlığı’nın 13.02.2017 tarihli yazısı ile sözleşmeye konu hurdaların üniversite bünyesi içerisinde değerlendirileceği gerekçe gösterilerek 13.02.2017 tarihinden itibaren sözleşmenin iptal edildiğini, 01.01.2016 tarihinden itibaren 5 yıl süreli sözleşmenin 4 yıl erkenden iptal edildiğini, sözleşmenin tek taraflı feshinden sonra davacının Sivas 2. Asliye Hukuk Mahkemesi’nin 2017-12 D.iş sayılı dosyası ile tespit yaptırdığını ileri sürerek, müspet ve menfi zararları toplamı 200.000,00 TL maddi tazminatın sözleşmenin iptal edildiği tarihten itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsilini talep ve dava etmiştir....
kaynaklanan mücbir sebebi hem de kuraklık yönünden 2007 yılı için Bakanlar Kurulunun 04.07.2007 tarih ve 26572 sayılı Resmi Gazete’de yayınlanan 2007/12339 sayılı kararını gözardı ederek sözleşmenin ifa edilememesini haksız fesih sayarak kesin teminat mektuplarını irat kaydetmesi ve hak edişleri ödememesi nedeniyle şirketlerinin sıkıntıya girmesinden dolayı borçlarını ödeyemez hale geldiklerini ve çeşitli icra takiplerinden dolayı şirketin taşınmazlarının rayiç bedellerinin altında satıldığını, davalı idarenin bu uygulamaları ve sözleşme dışı nedenlerle zarara uğradığını ileri sürerek, fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla sözleşmenin feshinden dolayı ihale yasağına girip iş yapamadıklarından doğan kazanç kaybı ve uğranan 20.000.000 TL müspet zarar ile 2.000.000 TL menfi zararın reeskont faizi ile birlikte davalıdan tahsilini istemiştir....