Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

GEREKÇE : Dava, nişanın bozulmasından kaynaklanan maddi-manevi tazminat istemine ilişkindir. Davalı erkek istinafında, davanın ispatı yokken, kabul kararı vermesinin hatalı olduğunu bildirmiştir. Davacı kadın dilekçesinde, nişanın haksız bozulması nedeniyle erkeğin kiralık evde bulunan çeyiz eşyaları ve kendisinin satın aldığı eşyaları kullanılmaz şekilde iade ettiğini, nişanın bozulması nedeniyle maddi zararının doğduğunu belirterek 6.343 TL maddi tazminat, 10.000 TL manevi tazminat talebinde bulunmuştur. Mahkemece, manevi tazminat talebinin reddine karar verilmiş olup, kadın istinafa gelmediğinden bu yönden verilen kararın erkek lehine usuli kazanılmış hak olduğu mahkemece yeniden verilecek kararda göz önünde tutulması gerektiği anlaşılmıştır. Mahkemelerin her türlü kararlarının gerekçeli olarak yazılması Anayasa hükmüdür (m. 141/3)....

Somut olayda davacı kadın tarafından nişanın haksız bozulması nedeniyle 10.000 TL manevi tazminat, 24.964,92 TL ziynet alacağı talep edilmiş, mahkemece davacı kadının davasının ispatlanamadığı gerekçesiyle reddine karar verilmiştir. Bölge adliye mahkemesince verilen karar miktar itibariyle kesindir. Bu nedenle davacı kadının temyiz dilekçesinin reddine karar verilmesi gerekmiştir. SONUÇ: Yukarıda gösterilen sebeple davacı kadının temyiz dilekçesinin REDDİNE, temyiz peşin harcının istek halinde yatırana geri verilmesine, dosyanın ilk derece mahkemesine, karardan bir örneğinin ilgili bölge adliye mahkemesi hukuk dairesine gönderilmesine oy birliğiyle karar verildi. 17.01.2022 (Pzt.)...

    Onama kararının kaldırılarak esas kararın bozulması istemi ile davacı vekili karar düzetme isteminde bulunmuştur. 4721 sayılı TMK'nun 121.maddesine göre, nişanın bozulması yönünden kişilik hakları saldırıya uğrayan taraf, diğer taraftan manevi tazminat olarak uygun miktarda bir para ödenmesini isteyebilir. Anılan maddeye göre nişanın bozulması nedeniyle manevi tazminata hükmedilmesi için istemde bulunan nişanlının kişilik değerlerinin ağır bir şekilde ihlal edilmiş olması gerekir. Kişilik hakları hukuka aykırı olarak saldırıya uğrayan kimse manevi tazminata hükmedilmesini isteyebilir. Hakim manevi tazminatın miktarını tayin ederken saldırı teşkil eden eylem ve olayın özelliği yanında tarafların kusur oranını, sıfatını, işgal ettikleri makamı ve diğer sosyal ve ekonomik durumlarını da dikkate almalıdır. Miktarın belirlenmesinde her olaya göre değişebilecek özel hal ve şartların bulunacağı da gözetilerek takdir hakkını etkileyecek nedenleri karar yerinde objektif olarak göstermelidir....

      Davacının nişanın bozulmasından kaynaklı manevi tazminat talebinin reddine dair istinaf başvurusu yönünden; 4721 sayılı TMK. nun 121. maddesine göre, nişanın bozulması yüzünden kişilik hakları saldırıya uğrayan taraf, kusurlu olan diğer taraftan manevi tazminat olarak uygun miktarda bir para ödenmesini isteyebilir. Bilindiği üzere; manevi tazminat, haksız bir eylemin yarattığı üzüntünün, duyulan elem ve acıların giderilmesini amaçlayan bir tazminattır. Nişanın bozulmasının, taraflarda üzüntü yaratması ve menfaatlerini haleldar etmesi doğal ise de duyulan bu üzüntü ve menfaat ihlali manevi tazminata esas alınamaz. Ancak nişanın bozulması nedeni ile fahiş bir zarar doğmuş ve bu nedenle kişilik hakları da saldırıya uğramış ise bu durumun ispatı halinde manevi tazminata hükmedilebilir (Yargıtay 3.HD 2014/14502 Esas 2014/13573 Karar sayılı,20/10/2014 tarihli kararı)....

      Ancak, TMK 121. maddesine göre nişanın bozulması yüzünden kişilik hakkı saldırıya uğrayan taraf, kusurlu olan diğer taraftan manevi tazminat olarak uygun miktarda bir para ödenmesini isteyebilir. Hakim manevi tazminatın miktarını tayin ve takdir ederken haksız eylem ve olayın özelliği yanında tarafların sosyal, ekonomik durumlarını da dikkate almalıdır. Takdir hakkı kullanılırken hakkaniyet ilkelerine uygun (TMK.md.4) hareket edilmelidir. Manevi tazminat bir ceza olmadığı gibi mamalek hukukuna ilişkin bir zararın tazmini niteliğinde de değildir. O halde manevi tazminat, zarara uğrayanda manevi huzuru ve tatmini gerçekleştirecek ölçüde, adalete uygun bir miktar olmalıdır. Somut olayda; taraflar ... ... Köyünde yaşamaktadır. Kısa bir süre nişanlı kalmış olup, nişan evlenecek taraflar için birbirini tanıma olanağı yaratması gerekirken, taraf tanıklarının ortak beyanından davacı ile yalnız görüştürülmeyen davalı taraf da nişanın bozulmasına kusuruyla katkıda bulunmuştur....

        Mahkemece oluşturulan hüküm anılan nedenler ile isabetli bulunmamıştır. ... - Kural olarak nişanın bozulması yüzünden kişilik hakkı saldırıya uğrayan taraf, kusurlu olan diğer taraftan manevi tazminat olarak uygun miktarda bir para ödenmesini isteyebilir. (TMK m. 121) Nişanın bozulmasından dolayı davacı lehine manevi tazminata hükmedilebilmesi için, nişanın haksız olarak bozulmasının yanında, davacının kişilik haklarının da ihlal edilmiş olması gerekir. Nişanın bozulması, doğal olarak taraflarda değişik şiddet ve ölçülerde de olsa üzüntü yaratır ve menfaat ihlaline neden olur. Ancak sırf, nişanın bozulmasından dolayı duyulan üzüntü ve hayal kırıklığına uğranılmış olması manevi tazminata hükmedilmesi için yeterli değildir. Doğal olan üzüntü ve menfaat ihlali manevi tazminata esas alınmaz. Zira, manevi tazminata karar verilebilmesi için istemde bulunan nişanlının kişisel haklarının fahiş olarak zarara uğramış olması gerekir....

          Dava, nişan bozulması nedeni ile alınan hediyelerin iadesi ve tazminat istemine ilişkindir. Nişanlanan erkeğin babası tarafından, nişanın bozulması nedeniyle hediyelerin iadesi ile nişan sebebiyle yapılan masraflar talep edilmiştir....

          Bu maddeye göre, nişanın bozulması nedeniyle mutad dışı hediyelerin geri alınmasına ilişkin davalarda kusur aranmaz. Davalı ..., 25.01.2010 tarihli celsede yemin etmiş ve beyanında davacı tarafından kendisine hediye edilen cep telefonu ve bilgisayarı davacıya iade etmediğini ikrar etmiştir. Bu durumda, davacının nişanın bozulmasında kusurlu olup olmadığına bakılmaksızın mutad dışı kabul edilen cep telefonu ve bilgisayarların iadesine, olmadığı takdirde bedeline hükmedilmesi gerekirken, davacının nişanın bozulmasında kusurlu olduğundan bahisle bu hediyeler yönünden açılan davanın da reddine karar verilmesi doğru görülmemiştir.Bu itibarla yukarıda açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK.nun 428. maddesi gereğince BOZULMASINA ve peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine,19.01.2012 tarihinde oybirliğiyle karar verildi....

            Davacı, kızı ile davalı arasında nişan yaptıklarını ve imam nikahı yaparak düğün tarihi yakın olması nedeniyle kızının davalının yanında kalmaya başladığını, ancak iki ay aile hayatı sürmelerinin ardından kızının evden gönderildiğini, nişanda takılan bilezik ve diğer takılar alıkonulduğundan, nişanda takılan takıların ve çeyizin iadesi ile fazlaya ilişkin haklarını saklı tutarak ..TL maddi,..TL manevi tazminat istemiştir. 4787 sayılı .. 4/1. maddesi gereğince, 4721 sayılı .. doğan dava ve işlere aile mahkemesinde bakılır. Eldeki davada, davacının nişanın bozulması nedeniyle davalı tarafından alıkonulan ziynet eşyasının iade edilmediği öne sürülerek ziynet eşyalarının iadesi ve tazminat istenmiş olup esasen taraflar gayri meşru olarak fiilen birlikte yaşamaya başlamış ve bu birliktelik iki ay kadar sürerek ayrılmışlardır. Eldeki uyuşmazlığın konusu .. içerisinde yer almamaktadır. Bu nedenle davaya aile mahkemesinde değil, genel mahkemede bakılması gerekir....

              Bu bağlamda; dava konusu nişanın bozulması nedeniyle istenen maddi tazminata ilişkin uyuşmazlığın Aydın Aile Mahkemesinde görülüp, sonuçlandırılması gerekmektedir. SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle; HUMK.’nun 25. ve 26. maddeleri gereğince Aydın Aile Mahkemesinin YARGI YERİ OLARAK BELİRLENMESİNE 22.04.2011 gününde oybirliğiyle karar verildi....

                UYAP Entegrasyonu