Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

Ancak, tarafların sosyal ve ekonomik durumları ile günün ekonomik koşulları nazara alındığında, davacı lehine hükmedilen manevi tazminat miktarı (4000 TL), davacının maruz kaldığı elemi karşılamaya yetmeyecek derecede düşük olup, hakkaniyete uygun değildir. Bundan ayrı, manevi tazminat için nişanın bozulma tarihinden itibaren faiz işletilmesi gerekirken, hükmedilen manevi tazminat miktarına kararın kesinleşmesinden itibaren yasal faiz yürütülmüş olması da doğru görülmemiştir....

    "İçtihat Metni"MAHKEMESİ :AİLE MAHKEMESİ Asıl davada; nişanın bozulması nedeniyle 5000 TL manevi tazminat, birleşen davada ise nişan hediyelerinin iadesi, olmadığı takdirde karşılığı olan 4300 TL'nin karşılıklı olarak tahsili istenilmiştir. Mahkemece asıl dava olan manevi tazminat davasının reddi, birleşen nişan hediyelerinin iadesi davasının kısmen kabulü cihetine gidilmiş, hüküm taraflarca temyiz edilmiştir. Y A R G I T A Y K A R A R I İlgisi nedeniyle ... Sulh Hukuk Mahkemesinin 2007/1122 E sayılı dosyasının dosyasına konulması ve ondan sonra temyiz incelemesi yapılmak üzere gönderilmesi için dosyanın mahkemesine GERİ ÇEVRİLMESİNE, 08.03.2010 gününde oybirliğiyle karar verildi....

      Kural olarak nişanın bozulması yüzünden kişilik hakkı saldırıya uğrayan taraf, kusurlu olan diğer taraftan manevi tazminat olarak uygun miktarda bir paranın ödenmesini isteyebilir.( TMK m. 121) Nişanın bozulmasından dolayı manevi tazminata hükmedilebilmesi için, nişanın haksız olarak bozulmasının yanında, talepte bulunanın kişilik haklarının da ihlal edilmiş olması gerekir. Nişanın bozulması, doğal olarak taraflarda değişik şiddet ve ölçülerde de olsa üzüntü yaratır ve menfaat ihlaline neden olur. Ancak sırf, nişanın bozulmasından dolayı duyulan üzüntü ve hayal kırıklığına uğramış olma manevi tazminata hükmedilmesi için yeterli değildir. Doğal olan üzüntü ve menfaat ihlali manevi tazminata esas alınamaz. Zira, manevi tazminata karar verilebilmesi için istemde bulunan nişanlının kişisel haklarının fahiş olarak zarara uğramış olması gerekir. Bu fahiş zararın somut olay ve nedenlere dayanılarak ispat edilmesi gerekir....

      Davalı, davacının kıskanç olduğunu, kendi tutum ve davranışlarıyla nişanın bozulduğunu savunarak; davanın reddini istemiştir. Mahkemece; "toplanan delillerle, nişanın bozulması yüzünden davacının kişilik haklarının; davalının kusurlu hareketleri sonucu saldırıya uğradığı hususunun sabit olmadığı kanaatine varıldığından; davanın reddine karar verilmek gerekmiştir." gerekçesiyle davanın reddi cihetine gidilmiş, hüküm davacı vekili tarafından süresinde temyiz edilmiştir. TMK.nun 121.maddesine göre "Nişanın bozulması yüzünden kişilik hakkı saldırıya uğrayan taraf, kusurlu olan diğer taraftan manevi, tazminat olarak uygun miktarda bir para ödenmesini isteyebilir." Bir nişanın bozulmasının, taraflarda değişik şiddet ve ölçülerde de olsa üzüntü yaratması ve menfaatleri haleldar etmesi doğaldır. Doğal olan bu üzüntü ve menfaat ihlali, manevi tazminata esas alınamaz....

        GEREKÇE : Dava, nişanın bozulmasından kaynaklanan maddi-manevi tazminat istemine ilişkindir. Davalı erkek istinafında, davanın ispatı yokken, kabul kararı vermesinin hatalı olduğunu bildirmiştir. Davacı kadın dilekçesinde, nişanın haksız bozulması nedeniyle erkeğin kiralık evde bulunan çeyiz eşyaları ve kendisinin satın aldığı eşyaları kullanılmaz şekilde iade ettiğini, nişanın bozulması nedeniyle maddi zararının doğduğunu belirterek 6.343 TL maddi tazminat, 10.000 TL manevi tazminat talebinde bulunmuştur. Mahkemece, manevi tazminat talebinin reddine karar verilmiş olup, kadın istinafa gelmediğinden bu yönden verilen kararın erkek lehine usuli kazanılmış hak olduğu mahkemece yeniden verilecek kararda göz önünde tutulması gerektiği anlaşılmıştır. Mahkemelerin her türlü kararlarının gerekçeli olarak yazılması Anayasa hükmüdür (m. 141/3)....

        Maddi tazminat istenebilmesi için nişan haklı bir sebep olmaksızın bozulmuş olmalı ya da nişan taraflardan birine yükletilebilen bir sebeple bozulmuş olmalıdır. Davacı iddiasını kanıtlarsa uygun bir tazminata hükmedilir. Davacı iddiasını her türlü delille ispat edebilir. Somut olayda davacı taraf, nişanın bozulması nedeniyle maddi zarar uğradığını iddia ederek maddi tazminat isteminde bulunmuş ise de, davacı taraf, nişanın davalının kusurlu davranışları sonucu bozulduğunu ispat edememiş olup, mahkemece davacının maddi tazminat isteminin reddine karar verilmiş olması usul ve yasaya uygun olduğundan, bu hususa yönelik davacı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine karar vermek gerekmiştir. 4721 sayılı TMK'nın 121. maddesi; "Nişanın bozulması yüzünden kişilik hakkı saldırıya uğrayan taraf, kusurlu olan diğer taraftan manevî tazminat olarak uygun miktarda bir para ödenmesini isteyebilir." şeklinde düzenlenmiştir....

        Aile Mahkemelerince ayrı ayrı görevsizlik kararı verilmesi nedeniyle yargı yerinin belirlenmesi için gönderilen dosya içindeki tüm belgeler incelendi, gereği düşünüldü: K A R A R Dava, nişanın bozulmasından kaynaklanan maddi - manevi tazminat ve evlendikten sonra oturmak için alınan taşınmaza yönelik davacıların yaptığı katkının tazmini istemine ilişkindir. Asliye Hukuk Mahkemesince, davacı ... ile davalı ... arasındaki nişanın bozulması nedeniyle maddi ve manevi zarara uğrayan davacıların tazminat talep ettiği, davanın niteliğine göre davaya bakma görevinin aile mahkemesine ait olduğu gerekçesiyle görevsizlik yönünde hüküm kurulmuştur. Aile Mahkemesince ise, taşınmaz alımı ve taşınmaza davacı tarafından maddî katkı sağlandığı iddiası taraflar arasında evlilik bağı kurulmadan önce gerçekleştirilmiş bulunduğundan davanın bu kısmına yönelik tefrik edilerek asliye hukuk mahkemesinde görülmesi gerektiği gerekçesiyle görevsizlik kararı verilmiştir....

          Davalının, davacının lehine hükmedilen manevi tazminata dair istinaf başvurusu yönünden; Nişanın bozulması yüzünden kişilik hakkı saldırıya uğrayan taraf, kusurlu olan diğer taraftan manevî tazminat olarak uygun miktarda bir para ödenmesini isteyebilir (TMK m.121). Nişanın bozulmasından dolayı talep eden lehine manevi tazminata hükmedilebilmesi için, nişanın haksız olarak bozulmasının yanında, manevi tazminat talep edenin kişilik haklarının da ihlal edilmiş olması gerekir. Nişanın bozulması, doğal olarak taraflarda değişik şiddet ve ölçülerde de olsa üzüntü yaratır ve menfaat ihlaline neden olur. Ancak sırf, nişanın bozulmasından dolayı duyulan üzüntü ve hayal kırıklığına uğranılmış olması manevi tazminata hükmedilmesi için yeterli değildir. Doğal olan üzüntü ve menfaat ihlali manevi tazminata esas alınmaz. Zira, manevi tazminata karar verilebilmesi için istemde bulunan nişanlının kişisel haklarının fahiş olarak zarara uğramış olması gerekir....

          "İçtihat Metni" MAHKEMESİ :Asliye Hukuk (Aile) Mahkemesi DAVA TÜRÜ :Tazminat Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen ve yukarıda tarih numarası gösterilen hüküm temyiz edilmekle evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü. Uyuşmazlık ve hüküm * nişanın bozulması nedeniyle hediyelerin iadesi ve masraflara dair maddi, manevi tazminat istemine ilişkin olup inceleme görevi Yargıtay 3. Hukuk Dairesine aittir. S O N U Ç : Dosyanın görevli Yargıtay 3. Hukuk Dairesi Yüksek Başkanlığına gönderilmesine oybirliğiyle karar verildi. 15.09.2008...

            den tahsiline diğer davalılara yönelik maddi ve manevi tazminat talebinin ise kusurlu olduklarının ispat edilememesi nedeniyle reddine karar verilmiş, ziynet eşyası bedeli 16.593,60 TL'nin ise davalılardan müteselsilen ve müştereken tahsiline karar verilmiştir. Dava; nişanın bozulması nedeniyle, davacı ... için maddi tazminat ile her üç davacı için ayrı ayrı manevi tazminat istemlerine ilişkindir. 1- Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle kanuni gerektirici sebeplere ve özellikle delillerin takdirinde bir isabetsizlik görülmemesine göre, davacıların aşağıdaki bent dışındaki sair temyiz itirazları yerinde görülmeyerek reddedilmiştir. 2- Davacılar ... ve ... yönünden maddi tazminat davasının reddi nedeniyle aleyhlerine hükmedilen vekalet ücreti yönünden ise; 6100 sayılı HMK'nun "Taleple Bağlılık İlkesi" başlıklı 26. maddesinin birinci fıkrasında; "Hâkim, tarafların talep sonuçlarıyla bağlıdır; ondan fazlasına veya başka bir şeye karar veremez....

              UYAP Entegrasyonu