Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

Türk Medeni Kanununun 121.maddesine göre; nişanın bozulması yüzünden kişilik hakkı saldırıya uğrayan taraf, kusurlu olan diğer taraftan manevi tazminat olarak uygun bir miktarda para ödenmesini isteyebilir. Manevi tazminat istenebilmesi için nişanı bozan tarafın ağır kusurlu olması zorunlu değildir. Tazminat isteyen tarafın kişilik haklarına saldırıda bulunulmuş olması yeterlidir. Somut olayda; yanların evlenmek amacıyla nişanlandıkları, bir süre devam eden nişanlılık süreci içerisinde inançları gereğince kendi istek ve arzularıyla dini nikah yaptırdıkları dosya kapsamından anlaşılmaktadır. Bu durumda resmi nikahın gerçekleşeceği hususunda davacı da geri dönülmez bir inancın oluştuğu ve bu inanç sonucu yaşadığı beraberlikten hamile kaldığı açıktır. İlişkinin bu boyuta varması da sırf davacının değil, her iki tarafın isteği sonucunda gerçekleşmiştir. Ancak, ilişkinin yaşanan bu boyutuna rağmen basit bir tartışma bahane edilerek nişan davalı tarafından haksız olarak bozulmuştur....

    "İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Aile Mahkemesi DAVA TÜRÜ : Maddi - Manevi Tazminat Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen, yukarıda tarihi ve numarası gösterilen hüküm temyiz edilmekle, evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü: Uyuşmazlık ve hüküm nişandan doğan ziynet alacağının verilmesi, nişanın bozulması sebebiyle manevi tazminat, evlilik dışı doğan çocuğun giderlerinden kaynaklanan tazminata ilişkin olup inceleme görevi Yargıtay Büyük Genel Kurulu'nun 01.02.2017 tarihinde yürürlüğe giren 20.01.2017 tarih 2017/1 sayılı iş bölümü kararı gereğince Yargıtay 3. Hukuk Dairesine aittir. SONUÇ : Yukarıda belirtilen sebeple dosyanın görevli Yargıtay 3. Hukuk Dairesi Başkanlığına gönderilmesine oybirliğiyle karar verildi. 19.04.2018...

      Davalı; davacıyı evlilik vaadiyle kandırıp Antalya iline götürmesinin gerçek dışı olduğunu, zira davacının kandırılacak yaşlarda birisi olmadığını, taraflar arasında bir arkadaşlık olması nedeniyle görüşmeye başladıklarını, ancak davacının ailesinin tutumu nedeniyle gerçek iradeleri olmasa da rahat görüşebilmek için aile arasında tören düzenlendiğini, her iki taraf için nişan, evlilik şeklinde bir irade gerçekleşmediğini, müvekkilinin hiç bir zaman davacıya evlilik vaatlerinde bulunmadığını, davacının kendi isteği ile davalı ile birlikte olduğunu ileri sürerek davanın reddine karar verilmesini istemiştir. Mahkemece; davanın kısmen kabulüne, 10.000 TL manevi tazminatın davalıdan alınarak davacıya verilmesine, karar verilmiş, hüküm süresi içinde davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir. 1)Dava; nişanın bozulması nedeniyle manevi tazminat istemine ilişkindir....

        İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ : Davalı-karşı davacı vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle; Yerel mahkeme kararının usul ve yasaya aykırı olduğunu, nişanın bozulmasına, davacı-karşı davalı tarafından haklı bir sebep olmaksızın bozulduğunu, gerek davalının gerekse ailesinin davranışları, nişan ve düğüne ilişkin tüm masrafları müvekkili ve ailesine ödetme amaçları birlikte değerlendirildiğinde davalının nişanın bozulmasında kusurlu olduğu sonucuna ulaşılacağını, müvekkilinin ve ailesinin evlilik birliğinin oluşması amacıyla gerek maddi olarak gerekse manevi olarak üstlerine düşen tüm sorumlulukları yerine getirdiklerini, bu nedenle yerel mahkeme kararının müvekkili lehine kaldırılmasını talep etmiştir. DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ ve GEREKÇE : Açılan davaların Tazminat (Nişanın Bozulması Nedeniyle Tazminat Ve Hediyelerin Geri Verilmesi) ve Maddi ve Manevi tazminat talebine ilişkin olduğu görülmektedir....

        Mahkemece, uyuşmazlığın TMK'nın 121. maddesine dayalı nişanın bozulması nedenine dayalı olduğu belirtilerek, davanın esası hakkında karar verilmiştir. Somut olayda; davacı dava dilekçesinde nişanın bozulması nedeniyle davalı ...'e verilen hediyelerin iadesi ile kişilik haklarının zedelendiğinden bahisle manevi tazminat isteminde bulunmuş ise de; tarafların nişandan önce ve sonra gayri resmi şekilde bir araya geldikleri anlaşılmakla taraflar arasındaki ilişkinin aile hukuku prensiplerine göre değil, borçlar hukuku kurallarına, özellikle de haksız eyleme ilişkin hükümlere göre değerlendirilmesi gerekmektedir. Yargıtay Hukuk Genel Kurulu'nun 03.06.2009 tarih, 2009/3-174 E., 2009/235 K. sayılı ilamında; "…davacı ile davalı nişanlandıktan sonra düğün yaparak gayri resmi şekilde bir araya gelmişler ve uzun süre birlikte yaşamışlardır. Bu durumda nişandan ve yasal olarak korunması gereken bir birliktelikten söz edilmesi mümkün değildir....

          Manevi tazminat davaları sonucunda hükmedilecek para, zarara uğrayanda manevî huzuru doğurmayı gerçekleştirecek tazminata benzer bir fonksiyonu olan özgün bir nitelik taşır. Bu para bir ceza olmadığı gibi hükmedilecek manevî tazminatla malvarlığı zararlarının karşılanması da amaçlanmadığından tazminat miktarının, onun amacına göre belirlenmesi gerekir. Bu nedenle takdir edilecek miktar, elde edilmek istenilen tatmin duygusunun etkisine ulaşmak için gerekli olan kadar olmalıdır. Belirtilen değerlendirme ile manevi tazminatın az yukarıda açıklanan amaçları gözetildiğinde hükmedilen manevî tazminatın yüksek olduğu kuşkusuzdur. Somut olayda, nişanın davacının (karşılık davalı) kusurulu hareketi neticesi haksız yere bozulması nedeniyle davalı (karşılık davacı) lehine 5.000,00 TL manevi tazminata karar verilmiştir....

            "İçtihat Metni" MAHKEMESİ :Aile Mahkemesi DAVA TÜRÜ :Manevi Tazminat Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen ve yukarıda tarih numarası gösterilen hüküm temyiz edilmekle evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü. Uyuşmazlık ve hüküm * nişanın bozulması sebebiyle manevi tazminata ilişkin olup, inceleme görevi Yargıtay * 3. Hukuk Dairesine aittir. SONUÇ : Dosyanın görevli Yargıtay * 3. Hukuk Dairesi Yüksek Başkanlığına gönderilmesine oybirliğiyle karar verildi. 28.01.2008 (pzt.)...

              Davacı-davalı kadın tarafından nişanın bozulması nedeniyle maddî ve manevî tazminat, davalı-davacı erkek tarafından ise nişanın bozulması sebebiyle hediyelerin iadesi ile maddî tazminat talep edilmiştir....

              AİLE MAHKEMESİ TARİHİ : 15/04/2021 NUMARASI : 2020/382 ESAS-2021/202 KARAR DAVA KONUSU : Tazminat (Nişanın Bozulması Nedeniyle) KARAR : Taraflar arasındaki davanın yapılan yargılaması sonunda mahalli mahkemece verilen, yukarıda tarihi ve numarası gösterilen hüküm hakkında istinaf talebinde bulunulmakla; GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı erkek, dava dilekçesinde özetle; nişanın bozulması nedeniyle 25.000,00 TL maddi tazminatın davalılardan tahsiline hükmedilmesini talep ve dava etmiştir. İlk derece mahkemesince; dava dilekçesinin HMK'nın 114/1- c ve 115/2 maddeleri gereğince dava şartı yokluğu nedeniyle görev yönünden usulden reddine, görevli mahkemenin Antalya Asliye Hukuk Mahkemesi olduğuna hükmedilmiştir. Davacı erkek; görevsizlik kararına yönelik istinaf başvurusunda bulunmuştur. Maddi olayları ileri sürmek taraflara, hukuki nitelendirme yapmak ve uygulanacak kanun maddelerini belirlemek hakime aittir (6100 sayılı HMK'nun m. 33)....

              Bilindiği üzere; manevi tazminat, haksız bir eylemin yarattığı üzüntünün, duyulan elem ve acıların giderilmesini amaçlayan bir ödencedir. Manevi zarar, mal varlığına dokunmayan, yaşam, sağlık, namus, sır, aile mahremiyeti gibi mal varlığı harici varlıklarda meydana gelen azalma olup, bu zarar manevi tazminatla giderilmeye, azaltılmaya çalışılmıştır. Bir nişanın bozulmasının, taraflarda değişik şiddet ve ölçülerde de olsa üzüntü yaratması ve menfaatleri haleldar etmesi doğaldır. Doğal olan bu üzüntü ve menfaat ihlali manevi tazminata esas alınmaz. Ne var ki, davacı nişanın bozulması nedeniyle, fahiş bir zarara uğramış ve bu nedenle kişilik hakları da saldırıya uğramış ise bu durumun ispatı halinde manevi tazminata hükmedilebilir. Hakim manevi tazminatın miktarını tayin ederken saldırı teşkil eden eylem ve olayın özelliği yanında tarafların kusur oranını, ekonomik durumlarını da dikkate almalıdır....

                UYAP Entegrasyonu