Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

Anılan hüküm şöyledir “Alacaklının duçar olduğu zarar geçmiş günler faizinden fazla olduğu surette borçlu kendisine hiçbir kusur isnat edilemeyeceğini ispat etmedikçe, bu zararı dahi tazmin ile mükelleftir”. Görülüyor ki munzam zarar, borcun hiç veya kararlaştırılan sürede ifa edilmemesinden doğmaktadır. Bu haliyle de munzam zarar, müspet zarardır. Ne var ki, uygulamada görüş ayrılığı olmakla birlikte hakim olan düşünceye göre munzam zararın somut olarak ispatlanması gerekir. Yoksa, ülkemizdeki enflasyon olgusu para değerindeki düşüş gibi bazı nedenler zararın varlığını iddia eden alacaklıyı zararı ispat yükünden kurtarmaz. Somut olayda ise, mahkemenin hükme dayanak yaptığı bilirkişiler raporunda böyle bir yöntem izlenmemiş, davacının munzam zarar alacağı bazı varsayımlar gözetilerek bulunmuştur....

    Mahkemece, "...davalının muvazaalı satış suretiyle elinden çıkardığı taşınmazın ½ payının davacı payı olduğu konusunda ihtilaf bulunmadığı, taşınmazın davacının rızası dışında elinden çıkması nedeniyle takdir edilen 202 TL'nin süresinde ödenmemesi nedeniyle davacının munzam zararının ortaya çıktığı yukarıda alınan bilirkişi raporundan anlaşılmış ve talep doğrultusunda aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.” Gerekçesiyle, davanın kabulü ile davacının uğramış olduğu zarar karşılığı 20.000 TL'nin dava tarihinden itibaren yasal faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine karar verilmiş, hüküm davalı vekili tarafından süresinde temyiz edilmiştir. Davada; muris muvazaasına dayalı açılan tazminat davasında hükmedilen alacağın, vaktinde tahsil edilememesi ve bu suretle uğranılan munzam zarar nedeniyle, tazminat talep edilmektedir....

      Uyuşmazlık konusunun temelini oluşturan aşkın (munzam) zarara ilişkin olarak ise TBK’nın 122. maddesi “Alacaklı, temerrüt faizini aşan bir zarara uğramış olursa, borçlu kendisinin hiçbir kusuru bulunmadığını ispat etmedikçe, bu zararı da gidermekle yükümlüdür. Temerrüt faizini aşan zarar miktarı görülmekte olan davada belirlenebiliyorsa, davacının istemi üzerine hâkim, esas hakkında karar verirken bu zararın miktarına da hükmeder.” hükmünü haizdir. Bu hükümle uygulamada munzam zarar, kanunî tanımı ile aşkın zarar olarak adlandırılan hukukî kurum düzenleme altına alınmış olup mülga 818 sayılı Borçlar Kanunu’nun (BK) 105. maddesi de bu hususta aynı yönde düzenleme içermektedir. Aşkın (munzam) zarar, para borcunun ifasında borçlunun kusuruyla temerrüde düşmesi nedeniyle alacaklı nezdinde ortaya çıkan zararın temerrüt faiziyle karşılanamaması hâlinde söz konusu olan bir zarar olup bu zarar, borçlunun temerrüdü ile borcun ödendiği tarih aralığındaki dönemi kapsamaktadır....

      ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ ESAS NO:2022/785 Esas KARAR NO:2023/405 DAVA: Tazminat (Munzam Zarar) DAVA TARİHİ : 10/10/2022 KARAR TARİHİ: 24/05/2023 Mahkememizde görülmekte olan Tazminat (Munzam Zarar) davasının yapılan açık yargılaması sonunda, GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ : İDDİA, SAVUNMA, DOSYA KAPSAMI: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; 27.10.2020 tarihinde müvekkile ait ---- plakalı araç ile yine aynı mevkide seyir halinde olan davalı sigortalı şirket ile sigortalanmış ----- plakalı araç arasında maddi hasarlı trafik kazası meydana geldiğini, müvekkilinin davalı-borçlu sigorta şirketine başvuru yapılmış olmasına rağmen sigorta şirketi kanunun emrettiği 8 iş günü içerisinde ödemekle zorunda olduğu tazminatı ödemediğini, davalı sigorta şirketi müvekkilin haklarını sebepsiz yere ödemeyerek ihlal ettiğini, ödemekle zorunlu olduğu tazminatı sürüncemede bırakarak sebepsiz zenginleşmeye gittiğini, müvekkilinin tahsil etmesi gereken tazminat alacağının yasal süresinde tahsil edilmediğini belirterek...

        Temerrüt faizini aşan zarar miktarı görülmekte olan davada belirlenebiliyorsa, davacının istemi üzerine hâkim, esas hakkında karar verirken bu zararın miktarına da hükmeder.” hükmünü haizdir. Para borcunun ifasında borçlunun kusuruyla temerrüde düşmesi nedeniyle alacaklı nezdinde ortaya çıkan zararın temerrüt faiziyle karşılanamaması hâlinde söz konusu olan bu zarar, borçlunun temerrüdü ile borcun ödendiği tarih aralığındaki dönemi kapsamaktadır. Munzam zarar talep edebilmek için ilk koşul bir para borcunda borçlunun temerrüdünün varlığıdır. İkinci koşul; borçlunun temerrüdü nedeniyle temerrüt faiziyle karşılanamayan alacaklı zararının mevcudiyetidir. üçüncü koşul; borçlunun temerrüde düşmede kusurlu olmasıdır....

          kapsamında olduğunu, davacı taraf munzam zararını somut bir şekilde ispat edemediğini, davacı taraf munzam zarar talebine dayanak olarak ülkemizde yaşanan enflasyon, kur artışını sebep gösterdiğini ancak Yargıtay'ın istikrarlı munzam zararın objektif değil sübjektif bir zarar olduğu ve enflasyon, kur artışı vb. genel durumların munzam zarar olarak değerlendirilemeyeceği yönünde olduğunu, kabul anlamına gelmemek kaydı ile, sigorta hukuk prensibi itibari ile, müvekkili şirketin sorumluluğu mal varlığında riziko anında meydana gelen azalma ile sınırlı olduğunu, "munzam zarar" kavramı ile "sorumluluk sigortası" kavramı nitelik itibari ile örtüşmediğini, borçlunun kusurlu olması durumunda munzam zarar talep edilmesinin munzam zarar talep şartlarından biri olduğunu, müvekkili şirketin kusurunun bulunmadığını, müvekkili şirket tarafından davacıyı zarar uğratmak maksadı ile ödeme yapılmadığı hususunun gerçeği yansıtmadığını, müvekkili şirketin hasar aşamasında 4.757,01-TL tutarında hasar tazminatı...

            Mahkemece, iddia, savunma, benimsenen bilirkişi raporu ve tüm dosya kapsamına göre; yapı ruhsatının 30.03.2006 tarihinde alındığı, ruhsatın 5 yıllık süre için geçerli olduğu, sözleşmeye göre alınan bu yapı ruhsatına göre davalının davacıya ait daireyi 30.06.2007 tarihine kadar teslim etmesi gerekirken teslim etmediği, yapı ruhsatının İdare Mahkemesi'nce iptal edildiği, teslimin süresinde yapılmadığı, davanın açıldığı tarih itibariyle 15 ay 7 günlük süre geçtiği, davalının cezai şarttan sorumlu olduğu, ancak davacının munzam zarar isteminin şartlarının oluşmadığı gerekçesiyle, davanın kısmen kabulü ile, 15.233,33 TL kira tazminatının dönem sonları itibariyle her ay için yasal faiz uygulanmak suretiyle tahsiline, munzam zarar ile ilgili davanın reddine karar verilmiştir. Kararı, davalı vekili temyiz etmiştir....

              CEVAP Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; müvekkiline husumet yönetilmeyeceğini, davanın zaman aşımına uğradığını, hak düşürücü sürenin geçtiğini, davacının munzam zarar iddiasının kabul edilemeyeceğini, davacının talebinin dürüst davranma kuralına aykırı olduğunu ve mütefarik kusurunun bulunup bulunmadığının incelenmesi gerektiğini bildirerek davanın reddini istemiştir. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI Mahkemece; iddia edilen ihtimallere dayalı yoksun kalındığı iddia edilen farazi kar kayıplarının TBK'nun 122. Maddesinde düzenlenen aşkın zarar müessesinde değerlendirilemeyeceği, davacı tarafından ortaya konulmuş somut bir zarar iddiasının bulunmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir....

              Kararı, davacı vekili ve davalı vekili temyiz etmiştir. 1- Dosyadaki yazılara, mahkemece uyulan bozma kararı gereğince hüküm verilmiş olmasına, delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre davacı vekilinin tüm, davalı vekilinin sair temyiz itirazlarının reddine karar vermek gerekmiştir. ...- Dava, munzam zarar iddiasına dayalı tazminat istemine ilişkin olup, mahkemece yukarıda açıklanan gerekçelerle davanın kabulüne karar verilmiştir....

                İcra Müdürlüğü'nün ... sayılı dosyasında icra takibi açıldığını, İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi, 12.Hukuk Dairesi'nin 2018/600 esas, 2020/93 karar sayılı kararında; "dava konusu çekin zayi olması nedeniyle süresinde işleme konulmamış olup, her iki tarafında çekin zamanaşımına uğramasında kusurlu olmadığı, dolayısıyla davacının uğradığı munzam zarar olduğunu düşünüyor ise, sorumlu olan şahıslardan tazmin hakkı saklıdır." denilerek munzam zarar davası açılması gerektiğine kesin olarak karar vermiştir. İstanbul ......

                  UYAP Entegrasyonu