Davacı vekili, müvekkilleri adına tapuda kayıtlı bulunan 1014 ada 25 parsel sayılı taşınmaza davalı idarece yol geçirilmek suretiyle kamulaştırmasız elatıldıgını ileri sürerek, davalının elatmasının önlenmesine ve kal'e karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Mahkemece; "taraflar arasında daha önceden görülüp kesinleşen kamulaştırmasız el koyma nedeniyle tazminat davasının 2942 sayılı Kamulaştırma Kanunu'nun 38. maddesi uyarınca hak düşürücü süre nedeniyle reddine karar verilmiş ise de, 38. maddenin Anayasa Mahkemesi'nce iptal edildiği ve bu durumda davalı idarenin taşınmaza el koymasının yasal dayanağının kalmadığı" gerekçesiyle "davanın kabulüne" dair verilen karar; Özel Daire'ce yukarıda yazılı gerekçeyle bozulmuş, yerel mahkemece direnme karan verilmiştir....
Kamulaştırmasız el koymadan kaynaklanan tazminat davasının yargılamasına devam edilirken davacı idare tarafından dava konusu taşınmazla ilgili olarak kamulaştırma bedelinin tespiti ve idare adına tescili istemli dava açıldığına göre, mahkemece, 2942 sayılı Kamulaştırma Kanununun 10. maddesi hükümleri uyarınca açılan bedel tespiti ve tescil davasına devam edilip sonuca bağlanması, davanın kabulü halinde ise kamulaştırmasız el koymadan kaynaklanan tazminat davasıyla ilgili olarak dava konusuz kalacağından karar verilmesine yer olmadığına ilişkin hüküm kurulması gerekirken tazminat davasının kabul edilip bedel tespiti ve tescil davasının reddine karar verilmesi doğru görülmemiştir....
kamulaştırmasız el atma bedelinin 12.216,26TL olarak tespiti ile Çorlu 2....
Yargıtay İçtihadı Birleştirme Büyük Genel Kurulunun 16.05.1956 gün ve 1/6 sayılı kararı ile HGK.nun 15.12.2010 gün ve 2010/5- 662/651 sayılı kararı da gözetildiğinde, uzun yıllar programa alınmayan imar planının hayata geçirilmemesi nedeniyle kamulaştırma ya da takas cihetine gitmeyen davalı idarece, pasif ve suskun kalınmak ve işlem tesis edilmemek suretiyle taşınmaza müdahale edildiği; bu haliyle İdarenin eyleminin, mülkiyet hakkının özüne dokunan ve onu ortadan kaldıran bir niteliğe sahip olduğu bu şekilde kamulaştırmasız el koyma olgusunun gerçekleştiğinin kabulü gerekir. Kamulaştırmasız el koyma olgusunun varlığının doğal sonucu, idarenin hukuka aykırı eylemiyle mülkiyet hakkı engellenen taşınmaz mal sahibi davacının, dava yoluyla kamulaştırmasız el koyma hükümleri doğrultusunda mülkiyetin bedele çevrilmesini, eş söyleyişle idareden değer karşılığının verilmesini isteyebileceği açıktır....
Bu durumda; Yargıtay İçtihadı Birleştirme Büyük Genel Kurulunun 16.05.1956 gün ve 1/6 sayılı kararı ile HGK.nun 15.12.2010 gün ve 2010/5- 662/651 sayılı kararı da gözetildiğinde, uzun yıllar programa alınmayan imar planının hayata geçirilmemesi nedeniyle kamulaştırma ya da takas cihetine gitmeyen davalı İdarece, pasif ve suskun kalınmak ve işlem tesis edilmemek suretiyle taşınmaza müdahale edildiği; bu haliyle İdarenin, mülkiyet hakkının özüne dokunan ve onu ortadan kaldıran bu eylemi ile kamulaştırmasız el koyma olgusunun gerçekleştiğinin kabulü gerekir. Kamulaştırmasız el koyma olgusunun varlığının doğal sonucu, İdarenin hukuka aykırı eylemiyle mülkiyet hakkı engellenen taşınmaz mal sahibi davacının, dava yoluyla kamulaştırmasız el koyma hükümleri doğrultusunda mülkiyetin bedele çevrilmesini, eş söyleyişle idareden değer karşılığının verilmesini isteyebileceği açıktır....
HD, 11.10.1993 gün ve E: 1993/12556, K: 1993/17907), görevli mahkemenin tespitinde YİBK 11.02.1959 gün ve E: 1958/17, K: 1959/15 sayılı kararında, kamulaştırmasız el koyma halinde idarenin hukuka aykırı bir harekette bulunduğu ve bundan dolayı açılan davanın da, Medeni Kanun hükümlerine giren mülkiyete tecavüzün önlenmesi veya haksız fiil neticesinde meydana gelen zararın tazmini davası olduğu ve bu bakımdan adli yargının görevli olduğuna hükmedildiğini, aynı şekilde Yargıtay'ın da kamulaştırmasız el koyma nedeniyle açılacak davalarda adli yargının görevli olduğuna hükmettiğini, (Y. 5. HD., 17.05.2012, E: 2012/3092, K: 2012/10080...''...Dava, kamulaştırmasız el koyma nedeniyle taşınmaz bedelinin tahsili istemine ilişkindir. Kamulaştırmasız olarak taşınmazına el konulan şahıs, ilgili kamu tüzel kişisi aleyhine el koymanın önlenmesi davası açabileceği gibi bu eylemli duruma razı olduğu takdirde taşınmazın değerinin tahsili davası da açabilir....
ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ TARİHİ : 22/12/2020 NUMARASI : 2013/269 ESAS 2020/370 KARAR DAVA KONUSU : Tazminat (Kamulaştırmasız El Koymadan Kaynaklanan)|Elatmanın Önlenmesi (Kamulaştırmasız El Koyma Nedeniyle) KARAR : Tarafların İddia Ve Savunmalarının Özeti:Davacılar vekili dava dilekçesinde özetle; dava konusu Denizli Merkez Eskihisar Mahallesi Ören Mevkiindeki 6 parsel sayılı taşınmazda davacıların hissedar olduğunu, gayrimenkul eski eserler ve anıtlar yüksek kurulunun 10/10/1982 tarihli kararıyla taşınmazın Laodikya Antik Kenti Koruma Alanına alındığını, çevresinin tel örgüyle çevrildiğini, davacıların taşınmazı kullanmasının engellediğini, dava konusu taşınmazın arsa niteliğinde olduğunu belirterek fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla kamulaştırmasız el koyma nedeniyle 25,00.TL'den 10.317,18 m2 hisse değeri olan 257.930.TL kamulaştırma tazminatının dava tarihinden kararın kesinleştiği tarihe kadar yasal faiziyle ve karar kesinleştikten sonra en yüksek faiziyle birlikte...
İlk derece mahkemesi tarafından yapılan yargılama sonucunda; Dosya kapsamı birlikte değerlendirildiğinde; davalı kurum tarafından davaya konu taşınmaza kamulaştırma işlemi yapılmaksızın elektrik hattı çekilmek sureti ile el atıldığı, fiili el atmanın gerekli işlemler yapılmaması sebebiyle haksız olduğu, kamulaştırmasız el koyma nedeniyle açılan tazminat davalarında, Kamulaştırma Kanununun bedel tespitine ilişkin hükümlerinin kıyasen uygulanması sonucu bedel tespit yöntemleri itibariyle dosya kapsamına ve Yargıtay uygulamalarına uygun bilirkişi raporlarının sunulduğu, sunulan raporların taşınmaz niteliği ile uyum içinde olduğu, davaya konu taşınmaza 1983 tarihinden sonra el atılması nedeniyle uzlaşma dava şartının aranmayacağı, kamulaştırmasız el atma sebebiyle açılan tazminat davalarında faiz başlangıç tarihinin fiili el atma tarihi değil, dava tarihinin olduğu anlaşılmakla, davanın kabulüne, yönelik karar verilmiştir....
Aynı maddenin 8. fıkrasında, “Bu maddenin tazminata ilişkin hükümleri, vuku bulduğu tarih itibarı ile bu maddenin kapsamında olan kamulaştırmasız el koymadan dolayı açtıkları tazminat davası süre bakımından dava hakkının düştüğü gerekçesiyle reddedilmiş olanlar hakkında da uygulanır…” denildikten sonra; 9. fıkrasında ise, “Vuku bulduğu tarih itibarı ile bu maddenin kapsamında olan kamulaştırmasız el koymadan dolayı bu maddenin yürürlüğe girmesinden önce tazmin talebiyle dava açmış olanlar; bu madde hükümlerine göre uzlaşma yoluna gitmeyi isteyip istemediklerini bu maddenin yürürlüğe girmesinden itibaren üç ay içinde idareye ve mahkemeye verecekleri dilekçeler ile bildirebilirler. Uzlaşma talebi üzerine, uzlaşma görüşmelerinin neticesine kadar dava bekletilir; uzlaşılamaması halinde, uzlaşmazlık tutanağının mahkemeye sunulmasından sonra davaya devam edilir” hükmü öngörülmüştür....
Asliye Hukuk Mahkemesinin 2017/217 Esas 2017/455 karar nolu dosyası ile acele el koyma kararı alındığını beyan ederek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ: İlk derece mahkemesi tarafından; " Dosya içerisinde yer alan Van 3. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2017/217 E. Sayılı Acele el koyma davasının incelenmesinde dava konusu parsele yönelik acele el koyma davasının 08/03/2017 tarihinde açıldığı ve 17/05/2017 tarihinde karar verildiği, Yargıtayın yerleşik uygulamalarına göre acele el koyma davalarının neticelenmesinden sonra 6 aylık makul süre içerisinde idare tarafından bedel tespiti ve tescil davasının açılmaması halinde kamulaştırmasız el atma nedeniyle tazminat davası açılabileceğinin, iş bu davanın 12/06/2017 tarihinde acele el koyma davasının karara bağlanmasından yaklaşık 1 ay sonra açılması nedeni ile makul sürenin dolmadığı gerekçesi ile davanın reddine " Karar verilmiştir....