Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

Hukuk Dairesi Taraflar arasındaki kamulaştırma bedelinin geç ödenmesinden kaynaklanan faiz davasından dolayı yapılan yargılama sonunda: Davanın kısmen kabulüne ilişkin ilk derece mahkemesinin kararına karşı davalı idare vekilinin istinaf başvurusu üzerine ... Bölge Adliye Mahkemesi 5. Hukuk Dairesince kısmen kabulü ile HMK'nun 353/1-b-2 maddesi uyarınca düzeltilerek yeniden esas hakkında karar verilmiş; bu karar, davalı idare vekilince temyiz edilmiş, ... Bölge Adliye Mahkemesi 5. Hukuk Dairesince ek karar ile hükmün miktar ve değeri itibariyle kesin olduğundan bahisle temyiz talebinin reddine dair verilen yukarıda gün ve sayıları yazılı ek kararının Yargıtay'ca incelenmesi davalı idare vekilince verilen dilekçe ile istenilmiş olmakla, dosyadaki belgeler okunup uyuşmazlık anlaşıldıktan sonra gereği görüşülüp düşünüldü: - K A R A R - Dava, kamulaştırma bedelinin geç ödenmesinden kaynaklanan faiz istemine ilişkindir....

    CEVAP Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; müvekkiline husumet yöneltilemeyeceğini, davanın zaman aşımına uğradığını, munzam zarar iddiasının afaki olduğunu, davacının munzam zarar talebinin koşullarının oluşmadığını, talebin TMK 2. maddesindeki dürüstlük kuralına aykırı olduğunu bildirerek davanın reddini istemiştir. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI Mahkemece, emsal nitelikteki Yargıtay 11....

    Aşkın (munzam) zarar, para borcunun ifasında borçlunun kusuruyla temerrüde düşmesi nedeniyle alacaklı nezdinde ortaya çıkan zararın temerrüt faiziyle karşılanamaması hâlinde söz konusu olan bir zarar olup bu zarar, borçlunun temerrüdü ile borcun ödendiği tarih aralığındaki dönemi kapsamaktadır. Bu anlamda aşkın (munzam) zarar, temerrüt faizini aşan ve kusur sorumluluğuna dair ilkelere bağlı bir zarar türü olarak kabul edilir (Uygur, Turgut: 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu Şerhi, Cilt I, 2012, s. 810). Aşkın (munzam) zarar, borçlu temerrüde düşmeden borcunu ödemiş olsaydı, alacaklının mal varlığının kazanacağı durum ile temerrüt sonucunda ortaya çıkan ve oluşan durum arasındaki farktır. Aşkın (munzam) zararın varlığı için gereken ilk koşul, bir para borcunda borçlunun temerrüdünün varlığıdır. Bu para borcunun kaynağının, aşkın (munzam) zararın talep edilebilirliği için herhangi bir önemi bulunmamaktadır....

    Burada kanıtlanacak olgular geç ödeme ile davacının maruz kaldığı zararı doğuran vakıalar ve bu vakıalar nedeniyle uğranılan fiili zarardır.----------- Somut olayda; davacı tarafından dava dilekçesinde kendi durumuna özgü şekilde açık ve somut olarak oluşan bir zarar olgusuna dair bir iddiada bulunulmadığı, davacının ispata yeter herhangi bir delil sunmadığı, bilirkişi incelemesinin taktiri delil olup dosyadaki iddialar gözetildiğinde mahkememizce bilirkişi raporu alınmasının gerekli görülmediği, ıslah dilekçesinde talebin değişikliğe uğramadığı, ekonomik koşullar nedeniyle genel ve soyut hususlardan ziyade davacının geç ödeme nedeniyle kendisinin şahsen ve somut olarak uğradığı zarar olgusunu ileri sürüp ispatlayamadığı anlaşılmakla davanın reddine karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur....

      ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ ESAS NO:2022/722 Esas KARAR NO:2023/737 DAVA: Tazminat (Haksız Fiilden Kaynaklanan) DAVA TARİHİ: 22/09/2022 KARAR TARİHİ: 28/09/2023 ------ maddesine göre---- adına yargılama yetkisini kullanan bağımsız -----Asliye Ticaret Mahkemesince, tarafça açılan dava üzerine yapılan yargılama nihayetinde; GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: I.İDDİA:Davacı vekili; müvekkiline ait ---- plakalı araç ile davalı sigortalı tarafından sigortalı olan -------plakalı aracın sebep olduğu 14/06/20109 tarihli kaza nedeniyle hasarlandığını, ------- plakalı aracın kusurlu olduğunu, ----- tarihinde davalı sigorta şirketine başvuru yapılmış olmasına rağmen tazminatın ödenmediğini, müvekkilinin alacağını zamanında tahsil edememesinden kaynaklanan belirsiz olan munzam zararının şimdilik 500,00 TL'sinin davalıdan avans faizi ile tahsilini, yargılama giderleri ile vekalet ücretinin davalı yana tahmiline karar verilmesini talep etmiştir. ll....

        A.Ş'ye teslim etmesi gereken emtianın kaybedilmesi sonucunda kayıp emtianın bedelinin tahsili için açılan dava sonucu bedelinin davalıdan tahsiline karar verildiğini, daha sonra bu olaydan kaynaklanan alacağın geç alınması nedeniyle 1994 ile 1999 yılları arasında uğranılan munzam zarar alacağının dava konusu yapılıp bunun davalıdan tahsiline karar verildiğini, bu davadan sonra da dava konusu yapılmayan 11.01.1992-31.01.1993 tarihleri ile 01.01.1997-11.10.1999 tarihleri arasında temerrüt faizi ile karşılanmayan zararın karşılanmayan kısmının fazlaya dair talep hakları saklı kalmak kaydıyla 500,00 TL'lik kısmı için açılan dava sonucu 2.026,30 TL munzam zarar alacaklarının olduğunun tespit edilip fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydı ile 500,00 TL'nin tahsiline karar verildiği, 500,00 TL dışında kalan alacağın tahsili için takibe geçildiğini, davalı tarafça yapılan itiraz üzerine takibin durdurulduğu, itirazın haksız olduğunu, dava konusu alacağın Bankacılık Yasası gereğince 20 yıllık...

          Davalı vekili; dava konusu talebin zamanaşımı sebebiyle reddi gerektiğini,yapılan ödeme ile müvekkili şirketin sorumluluğunun sona erdiğini, davacı tarafın uğradığını iddia ettiği munzam zararı somut olarak ispat etmek zorunda olduğunu, kabul anlamına gelmemek kaydıyla davacı tarafından talep edilen munzam zararın ancak fiili ödeme tarihindeki gerçek zarar ile tahsil edilen faizli tutar arasındaki farktan ibaret olacağını savunarak davanın reddini istemiştir. İlk Derece Mahkemesi, tüm dosya kapsamına göre; tazminat ödeme tarihi olan 2012 itibariyle aşkın zararın bulunduğu hususunun davacı tarafından ispatlanamadığı, hasardan sonra davacının tekneyi tümüyle terk ettiği, gerekli bakımları yapmadığı, hasar bedelinin geç ödenmesi teknenin mevcut halinin korunması için bakımın yapılmasına engel teşkil etmeyeceği, bu şekilde bakım yapma görevinin davacıya ait olduğu gerekçesiyle davanın reddine karar vermiştir. Bu karara karşı davacı vekili istinaf kanun yoluna başvurmuştur....

            Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; destekten yoksun kalma kaynaklı tazminat talebi dolayısıyla, davacılara ödeme gerçekleştirildiğini müvekkilinin sorumluluğunun kalmadığını beyan ederek davanın reddini talep etmiştir.Davacı dava dilekçesinde temerrüt faizi ile karşılanmayan munzam zarar talebinde bulunmuştur.Munzam zarar borçlu temerrüde düşmeden borcunu ödemiş olsaydı alacaklının mal varlığının kazanacağı durum ile temerrüt sonucunda ortaya çıkan durum arasındaki farktır. Başka deyişle; temerrüt faizini aşan ve kusur sorumluluğu kurallarına bağlı zarar şekilde tanımlanabilir. Türk Borçlar Kanunun 122. maddesi kapsamında munzam zararın talep edilebilirliği bir şartı da alacaklının mevcut olan zararını açık ve somut bir şekilde ispat etmesi gerekir. Faizi aşan zararın ödenebilmesi için uğranılan zararın varlığı ile miktarının ispatlanması gerekir. Bu açıklamalar ışığında davacının zararını somutlaştırarak zarar iddiasını ispat edecek delilleri ortaya koyması gerekir....

              Dava, banka hesap sözleşmesinden kaynaklanan munzam zarar istemine ilişkindir. Davacının, davalı banka nezdinde hesapları olduğu, anılan hesaplarında davalı personelince usulsüzlükler yapıldığı, davacının açtığı davalar sonucu alacağını tahsil ettiği hususları uyuşmazlık konusu değildir. Yapılan yargılama sonucunda davacının alacağının geç alması nedeniyle munzam zararının da doğduğu tespit edilmiştir. Davacı, bozmadan önceki yargılama aşamasında alacak talebini artırarak dava dilekçesini ıslah etmiştir. Davalı, dava dilekçesi ile ıslah dilekçesinin tebliğinden sonra süresinde zamanaşımı def'inde bulunmamış, hükmün tefhim edildiği duruşmadan önce 04.08.2011 tarihli dosyaya sunduğu beyan dilekçesinde ilk defa zamanaşımı def'ini ileri sürmüştür. Anılan dilekçe pulsuz olarak dosyaya sunulduğundan davacı vekiline önceden tebliğ edilmemiştir....

                Mahkemece iddia, savunma, bilirkişi raporu ve tüm dosya kapsamına göre sigortalı makinenin dava dış özleşmesi kapsamında kiralandığı, sigorta poliçesine göre sigortalının dava dışı olduğu, sigorta tazminatının geç ödenmesinden dolayı faizle karşılanmayan bir zarar varsa, bu zarar dava dışı sigortalı malın maliki olan akkı olacağı sigorta sözleşmesinin tarafı olmayan davacının munzam zarar talep etme hakkının bulunmadığı gerekçesiyle davanın aktif husumet yokluğundan reddine karar verilmiştir. Kararı davacı vekili temyiz etmiştir. Dava dosyası içerisindeki bilgi ve belgelere, mahkeme kararının gerekçesinde dayanılan delillerin tartışılıp, değerlendirilmesinde usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmamasına göre, davacı vekilinin tüm temyiz itirazları yerinde değildir....

                  UYAP Entegrasyonu