Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

Dava, tüm işyeri sigorta sözleşmesinden kaynaklanan rücuen tazminat istemine ilişkindir. Davacı, sigortalısına hasar bedelini ödeyerek halefiyet yoluyla iş bu davayı zarar sorumlusuna karşı açtığına göre taraflar arasındaki uyuşmazlık halefiyete dayalı haksız fiilden kaynaklanmakta olup işin esasına girilerek sonucuna göre karar verilmesi gerekirken yanılgılı değerlendirme ile yazılı şekilde dava dilekçesinin mahkemenin görevsizliği nedeniyle reddine karar verilmesi bozmayı gerektirmiştir. SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle davacı vekilinin temyiz itirazının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, peşin alınan harcın istek halinde temyiz eden davacıya geri verilmesine 25.11.2013 gününde oybirliğiyle karar verildi....

    Bu durum karşısında, her iki taraf da tacir olduğundan, tacirler arasındaki haksız fiilden doğan davada özel görevli mahkeme olan Asliye Ticaret Mahkemeleri'nin görevli olduğu, davacının halefiyete dayalı olarak açtığı rücuen tazminat davasında da Asliye Ticaret Mahkemesi'nin görevli olduğu gözetilerek; 6100 sayılı HMK'nun 114/1-c. maddesine göre görevsizlik nedeniyle HMK'nun 115/2. maddesi gereğince dava şartı yokluğundan davanın usulden reddine karar verilmesi gerekirken; yazılı olduğu biçimde işin esasının incelenerek hüküm tesisinin doğru görülmediği..” hususlarına değinilmiş, Mahkemece bozma ilamına uyularak yapılan yargılama sonucunda, davanın kabulü ile 2.808,00 TL'nin davalıdan tahsiline karar verilmiş, hüküm, davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir....

      Bu durum karşısında, her iki taraf da tacir olduğundan, tacirler arasındaki haksız fiilden doğan davada özel görevli mahkeme olan Asliye Ticaret Mahkemeleri'nin görevli olduğu, davacının halefiyete dayalı olarak açtığı rücuen tazminat davasında da Asliye Ticaret Mahkemesi'nin görevli olduğu gözetilerek; 6100 sayılı HMK'nun 114/1-c. maddesine göre görevsizlik nedeniyle HMK'nun 115/2. maddesi gereğince dava şartı yokluğundan davanın usulden reddine karar verilmesi gerekirken; yazılı olduğu biçimde işin esasının incelenerek hüküm tesisi doğru görülmemiş ve bozmayı gerektirmiştir. 2-Bozma neden ve şekline göre; davalı vekilinin sair temyiz itirazlarının incelenmesine şimdilik gerek görülmemiştir....

        Buna göre; sigortacının halefiyete dayalı olarak açtığı davada, davanın nitelendirmesi yapılırken, davacının sigortalısı ile zarara neden olduğu iddia edilen arasındaki hukuki ilişkiye bakılması gerekir. Somut olaya bakıldığında; davacı ... şirketinin sigortalısı gerçek kişi olup, kazaya karışan 16 E ... plakalı araç da (hasar bedeli ve değer kaybı bedeline konu edilen araç) özel araç niteliğinde bulunmakta olup, davalı ile aralarındaki hukuki ilişki de haksız fiilden doğmuştur. Bu durum karşısında, haksız fiilden doğan davada genel görevli mahkeme olan Asliye Hukuk Mahkemeleri'nin görevli olduğu, davacının halefiyete dayalı olarak açtığı rücuen tazminat davasında da Asliye Hukuk Mahkemesi'nin görevli olduğu gözetilerek; mahkemenin görevsizliği nedeniyle davanın usulden reddine karar verilmesi gerekmiştir.(Yargıtay 17. Hukuk Dairesi'nin 29/05/2017 tarih ve 2014/24045 E., 20176037 K. sayılı kararı- İstanbul BAM 8....

          Somut olayda, davanın haksız fiile dayalı tazminat davası olduğu, dava dışı sigortalının vakıf olduğu ve tacir olmadığından tacirler arası haksız fiilin söz konusu olmadığı, TTK'nun 4 ve 5.maddeleri uyarınca davanın ticari dava olarak kabul edilmesinin mümkün olmadığı, bu nedenle davacının halefiyete dayalı olarak açtığı rücuen tazminat davasında Asliye Hukuk Mahkemesi'nin görevli olması nedeniyle görevsizlik kararı verilmesi gerektiği kanaatine varılarak aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur....

            HUKUKİ NİTELENDİRME DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE: Dava, ortak alan sigorta poliçesi nedeni ile dava dışı sigortalıya ödenen tazminat bedelinin zarara neden olduğu iddia edilen davalıdan tahsiline yönelik başlatılan icra takibine itirazın iptali istemine ilişkindir. Eldeki dava sigortalısına ödeme yapan davacı sigortacı tarafından halefiyete dayalı olarak açılmıştır. Sigortacının halefiyete dayalı olarak açacağı rücuen tazminat davasında, görevli mahkemenin belirlenmesi konusunda; 22.03.1944 tarih, 37 Esas, 9 Karar sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme kararında "sigortacının halefiyete dayalı açtığı davanın aynen sigortalı kimsenin sorumlu kişiye karşı açmış olduğu bir dava gibidir. Sigortalının muhtelif mahkemelerde dava açma hakkı varsa, aynı hak sigortacının halefiyet hakkına dayanan rücu davası için de söz konusudur" ilkesi benimsenmiştir....

              Davacı ... şirketi olup, uyuşmazlık, halefiyete dayalı rücuan tazminat isteminden kaynaklandığından Türk Ticaret Kanunu kapsamında değil Tüketicinin Korunması Hakkında Kanun kapsamında kalmaktadır. Bu durumda uyuşmazlığın Tüketici Mahkemesinde görülüp, sonuçlandırılması gerekmektedir. SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle; HMK.’nun 21. ve 22. maddeleri gereğince ... 1. Tüketici Mahkemesinin YARGI YERİ OLARAK BELİRLENMESİNE, 17.04.2014 gününde oybirliğiyle karar verildi....

                Mahkemece halefiyete dayalı rücu şartlarının gerçekleştiği kabul edilerek davanın kabulüne karar verilmiştir. Dava, TTK. 1472. maddesi (eski 1301. md) uyarınca açılan yasal halefiyete dayalı rücu davasıdır. Yasal halefiyete dayalı rücu davalarında halef olan davacı ile selefin sorumluluğunu yasa gereği üstlenen şirketin farklı olmasından daha çok esasen selefin dava hakkının bulunup bulunmadığı üzerinde tartışmak gerekecektir. Zira bu durum usul hukuku sorunu olmayıp, maddi hukuka göre tayin edilen ve dava konusu hakkın özüne ilişkin sorundur. YHGK 05.04.2000 tarih 11-745/734 sayılı kararında açıkça vurgulandığı gibi TTK 1301 maddesine göre halefiyete dayalı rücu davası açabilmek için sigortalıya sigorta bedelini ödemek yeterli olmayıp, ayrıca sigorta ettiren kimsenin vaki zarardan dolayı üçüncü kişilere dava hakkının mevcut olması gerekir....

                  Kaplama adlı işyerinden çıktığının tespit edildiğini, sigortalıya yapılan ödemenin rücuen tahsili talebiyle başlatılan takibe yapılan itirazın iptaline karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; görevli mahkemenin asliye hukuk mahkemesi olduğunu bildirmiştir. Dava, sigorta şirketinin halefiyet hakkına dayanarak açmış olduğu rücuen tazminat talepli takibe vaki itirazın iptali istemine ilişkindir. Sigortacının halefiyete dayalı olarak açacağı davalarda, görevli mahkemenin belirlenmesi konusunda; 22.03.1944 tarih, 37 Esas, 9 Karar sayılı (03.07.1944 tarihli Resmi Gazetede yayınlanan) Yargıtay İçtihadı Birleştirme kararında "sigortacının halefiyete dayalı açtığı davanın aynen sigortalı kimsenin sorumlu kişiye karşı açmış olduğu bir dava gibidir. Sigortalının muhtelif mahkemelerde dava açma hakkı varsa, aynı hak sigortacının halefiyet hakkına dayanan rücu davası için de söz konusudur" ilkesi benimsenmiştir....

                    Bu durum karşısında, her iki taraf da tacir olduğundan, tacirler arasındaki haksız fiilden doğan davada özel görevli mahkeme olan Asliye Ticaret Mahkemeleri'nin görevli olduğu, davacının halefiyete dayalı olarak açtığı rücuen tazminat davasında da Asliye Ticaret Mahkemesi'nin görevli olduğu T.T.K. hükümleri ve H.M.K'nın 114-115. maddeleri uyarınca mahkemenin görevsizliği nedeniyle davanın usulden reddine karar verilmesi gerekirken; yanılgılı değerlendirmeyle, yazılı olduğu biçimde işin esası hakkında karar verilmiş olması doğru görülmemiştir. 2-Bozma neden ve şekline göre davacı vekilinin ve davalı vekilinin temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine gerek görülmemiştir....

                      UYAP Entegrasyonu