Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

Bir başka anlatımla, haksız bir eylemin tazminat borcu doğurabilmesi için kusurlu ve hukuka aykırı bir fiil sonucunda zarar doğması, zarar ile fiil arasında da illiyet (nedensellik) bağı bulunması gereklidir. Hukukumuzda gerçek zarar ilkesi geçerlidir. Zarar gören ancak haksız fiil nedeniyle uğradığı gerçek zararını haksız fiil sorumlusundan isteyebilir. Somut olayda; dosya kapsamından davacı vekilinin dava dilekçesinde belirttiği hırsızlık iddiası ile davalı ...’nin eylemi arasında uygun illiyet bağı bulunmadığı anlaşılmaktadır. Yukarıda açıklanan nedenler nazara alındığında davalı ... hakkında da davanın reddi gerekirken kabulü doğru olmamış kararın bu sebeple de bozulması gerekmiştir....

    Davacı vekili dilekçesinde, davalının eylemi nedeni ile dava dışı görevli polis memurunun yaralandığını, bu yaralama neticesinde polis memuruna 2330 sayılı kanun gereğince nakdi tazminat ödendiğini beyan ederek ödenen 1593 TL. tazminatın yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Mahkemece davanın kabulüne karar verilmiştir. 2330 sayılı kanunun 3.maddesinde güvenlik görevlilerinin hizmet nedeni ile uğradıkları zararın belirlenmesinde "tazminat verilmesine dair karar tarihindeki en yüksek devlet memuru aylığının brüt tutarı" esas alınmaktadır. Ancak, HGK'nun 23.2.2005 ..., 2005/4-61 E-95 K sayılı ilamında da benimsendiği gibi, nakdi tazminata konu olayda zarar haksız eylemin meydana geldiği tarihte gerçekleşmiştir....

      Ancak, somut olayda haksız fiil 22.09.2005 tarihinde gerçekleşmiş olup, tazminat İçişleri Bakanlığı Emniyet Genel Müdürlüğü nakdi tazminat komisyonunun 05.02.2008 günlü (karar tarihindeki en yüksek devlet memuru brüt aylığına göre) tesbit edilmiştir. 2330 ... kanunun 3. md. uyarınca güvenlik görevlilerini hizmet nedeni ile uğradıkları zararın belirlenmesinde "tazminat verilmesine dair karar tarihindeki en yüksek devlet memuru aylığının brüt tutarı" esas alınmaktadır. Ancak, HGK’nun 23.02.2005 gün, 2005/4-61 E-95 K. ... ilamında da benimsendiği gibi, nakdi tazminata konu olayda zarar haksız eylemin meydana geldiği tarihte gerçekleşmiştir. Davalının sorumluluğu da bu tarihte başlayacağından, idarenin davalıya rücu edebileceği tazminatın haksız eylem tarihindeki miktarı esas alınarak belirlenmesi gerekirken, olay tarihinden uzun bir süre sonra alınmış karar tarihindeki kıstaslara göre belirlenen tazminatın, rücuen tahsiline karar verilmiş olması usul ve yasaya aykırıdır....

        Somut olayda, haksız fiil 17.11.2003 tarihinde gerçekleşmiş olup, tazminat İçişleri Bakanlığı Emniyet Genel Müdürlüğü nakdi tazminat komisyonunun 14.07.2008 günlü kararıyla, (karar tarihindeki en yüksek devlet memuru brüt aylığına göre) tesbit edilmiştir. 2330 sayılı kanunun 3. md. uyarınca güvenlik görevlilerini hizmet nedeni ile uğradıkları zararın belirlenmesinde "tazminat verilmesine dair karar tarihindeki en yüksek devlet memuru aylığının brüt tutarı" esas alınmaktadır. Ancak, HGK’nun 23.02.2005 gün, 2005/4-61 E-95 K. sayılı ilamında da benimsendiği gibi, nakdi tazminata konu olayda zarar haksız eylemin meydana geldiği tarihte gerçekleşmiştir. Davalının sorumluluğu da bu tarihte başlayacağından, idarenin davalıya rücu edebileceği tazminatın haksız eylem tarihindeki miktarı esas alınarak belirlenmesi gerekirken, olay tarihinden uzun bir süre sonra alınmış karar tarihindeki kıstaslara göre belirlenen tazminatın, rücuen tahsiline karar verilmiş olması usul ve yasaya aykırıdır....

          Dolayısıyla idarece rücu edilecek nakti tazminatın hesabında, haksız fiil tarihindeki en yüksek devlet memuru brüt aylığının esas alınması gerekir.Bu husus gözetilmeden idare tarafından ödendiği anlaşılan nakti tazminatın olduğu gibi rucuan tahsiline karar verilmiş olması doğru görülmemiştir. Mahkemece; haksız fiil tarihindeki nakti tazminata esas aylık ilgili birimlerden sorulup buna göre idarenin ödemekle yükümlü olduğu tazminat miktarı bilirkişiye hesaplattırılmalı, varılacak uygun sonuç doğrultusunda hüküm kurulmalıdır.Bu itibarla yukarıda açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK.nun 428. maddesi gereğince BOZULMASINA ve peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine,16.02.2012 tarihinde oybirliğiyle karar verildi....

            "İçtihat Metni"MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ Uyuşmazlık, haksız fiil nedeni ile tazminat istemine ilişkindir. Davanın niteliğine göre, inceleme görevi Yargıtay 4.Hukuk Dairesinindir. Bu itibarla dosyanın gerekli inceleme yapılmak üzere Yüksek 4.Hukuk Dairesine gönderilmesine, 06.09.2016 gününde oybirliğiyle karar verildi....

              Buna göre haksız fiilden bahsedebilmek için hukuka aykırı bir fiil bulunmalı, bu fiil bir zararın doğması neden olmalı, zarara neden olan kişinin kusurlu bulunması ve zarar ile kusur arasında illiyet bağının olması gerekmektedir. Bu beş unsurun varlığı halinde zarar veren kişi fiilden dolayı zarara uğrayan kişi ya da kişilerin maddi zararlarını karşılamak durumundadır. Türk Medeni Kanunu’nun 6. maddesine göre haksız fiilin unsurlarını ispat etme yükü davacıdadır. Davacı zararın haksız fiili ile gerçekleştiğinin diğer söylemle zarar ile haksız fiil arasındaki illiyet bağını ispat etmek durumundadır....

                Davaya konu edilen zarar doğurucu haksız fiil, trafik kazası şeklinde gerçekleşmiş olup, davalı sürücü ... da haksız fiil faili konumunda olduğu ve sorumluluğunun temelini Borçlar Kanunu'nun haksız fiil hükümleri oluşturduğundan, bu davalı aleyhine KTK hükümlerine göre müteselsil sorumlu olarak dava açılabileceği gözetilmeden, yanılgılı değerlendirme ve hatalı gerekçeyle, yazılı olduğu şekilde davalı kusurunun hizmet kusuru olduğu gerekçesiyle red kararı verilmesi doğru değildir. 3-)Davacılar vekili dava dilekçesinde davacılardan ... için 500,00 TL maddi tazminat talep etmiş, daha sonra yargılama sırasında 06.05.2014 tarihli açıklama dilekçesi ile davacılardan ... için maddi tazminat talebinden vazgeçtiklerini belirtmiştir....

                  İtiraz Hakem Heyetince davalı vekilinin itirazı reddedilmiş,davalı vekili karara karşı temyiz kanun yoluna başvurmuştur. 1-Dava, trafik kazasından kaynaklanan cismani zarar nedeni ile maddi tazminat istemine ilişkindir. 818 Sayılı Borçlar Kanunu'nun 41. (6098 Sayılı TBK'nun 49. maddesi) maddesinde haksız fiil tanımlanmış, 60. maddesinde de (TBK'nun değişik 72. maddesi) haksız fiilden zarar görenin bundan kaynaklanan zararının tazmini istemiyle açacağı davaların zararı ve faili öğrendiği tarihten itibaren 1 yıl ve herhalde haksız fiil tarihinden itibaren 10 yıllık zamanaşımı süresine (TBK'nun 72. maddesinde 2 ve 10 yıllık zamanaşımı süreleri öngörülmüştür.) tabi bulunduğu belirtilmiştir Buna karşılık 2918 Sayılı KTK'nun 109/1 maddesinde; motorlu araç kazalarından doğan maddi zararların tazminine ilişkin talepler için zarar görenin zararı ve tazminat yükümlüsünü öğrendiği tarihten başlayarak 2 yıl ve herhalde, kaza gününden başlayarak 10 yıl zamanaşımı süresi öngörülmüştür....

                    İtiraz Hakem Heyetince davalı vekilinin itirazı reddedilmiş,davalı vekili karara karşı temyiz kanun yoluna başvurmuştur. 1-Dava, trafik kazasından kaynaklanan cismani zarar nedeni ile maddi tazminat istemine ilişkindir. 818 Sayılı Borçlar Kanunu'nun 41. (6098 Sayılı TBK'nun 49. maddesi) maddesinde haksız fiil tanımlanmış, 60. maddesinde de (TBK'nun değişik 72. maddesi) haksız fiilden zarar görenin bundan kaynaklanan zararının tazmini istemiyle açacağı davaların zararı ve faili öğrendiği tarihten itibaren 1 yıl ve herhalde haksız fiil tarihinden itibaren 10 yıllık zamanaşımı süresine (TBK'nun 72. maddesinde 2 ve 10 yıllık zamanaşımı süreleri öngörülmüştür.) tabi bulunduğu belirtilmiştir Buna karşılık 2918 Sayılı KTK'nun 109/1 maddesinde; motorlu araç kazalarından doğan maddi zararların tazminine ilişkin talepler için zarar görenin zararı ve tazminat yükümlüsünü öğrendiği tarihten başlayarak 2 yıl ve herhalde, kaza gününden başlayarak 10 yıl zamanaşımı süresi öngörülmüştür....

                      UYAP Entegrasyonu