Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

olmasında bir usulsüzlük bulunmamasına göre davacı vekilinin aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan ve yerinde görülmeyen sair temyiz itirazlarının reddine karar vermek gerekmiştir. 2-Dava trafik kazasından kaynaklanan maddi ve manevi tazminat istemine ilişkindir....

    Şu halde; taraflar arasında gerçekleşen anlaşmalı boşanma davası sırasında tarafların karşılıklı olarak manevi tazminat talep etmeyeceklerini kararlaştırmış olmaları ve aile mahkemesince bu anlaşmaya istinaden boşanma kararı verildiği, tarafların bu şekilde aralarındaki ihtilafı nihai olarak çözdükleri ve ilişkilerini tasfiye ettileri, boşanma hükmünün de kesinleşmesi sebebiyle davacının bu kez aynı olaylara dayalı olarak manevi tazminat talep etmesi mümkün olmadığından manevi tazminat talebinin tümden reddi gerekirken yazılı şekilde hüküm tesis edilmesi bozmayı gerektirmiştir. SONUÇ: Temyiz edilen kararın yukarıda açıklanan nedenle BOZULMASINA ve peşin alınan harcın istek halinde geri verilmesine 19/12/2018 gününde oy birliğiyle karar verildi....

      Kadının her iki boşanma davasının da ayrı ayrı kabulüne ve erkeğin davası yönünden reddine hükmedilmiş, davalı-karşı davacının hayata kast ve pek fena muamele olarak kabul edilen davranışları davacı-karşı davalının kişilik haklarına saldırı mahiyetinde olması, eylemin ağırlıği nedeniyle davacı-karşı davalı kadın lehine maddi-manevi tazminata hükmedilmiş, davalı-karşı davacının temelinden sarsılma nedenine dayalı ana davada eşit kusurlu kabul edilmesi nedeniyle maddi ve manevi tazminat taleplerinin ayrı ayrı reddine karar verilmesi şeklinde gerekçeye yer vermiştir....

        uğranılan maddi ve manevi zararın giderilmesi istemine ilişkindir....

          Manevi tazminat zenginleşme aracı olmamakla beraber, bu yöndeki talep hakkındaki hüküm kurulurken olay sebebiyle duyulan acı ve elemin kısmen de olsa giderilmesi amaçlanmalı ve bu sebeple tarafların sosyal ve ekonomik durumları ile birlikte olayın meydana geliş şekli ve tarafların kusur durumu da gözönünde tutularak, 818 sayılı BK'nun 47. maddesindeki (6098 sayılı B.K.’nun 56. maddesi) özel haller dikkate alınarak, hak ve nasafet kuralları çerçevesinde bir sonuca varılmalıdır. Zira, M.K'nın 4. maddesinde, kanunun takdir hakkı verdiği hallerde hakimin hak ve nasafete göre hükmedeceği öngörülmüştür. Yukarıda belirtilen hususlar dikkate alındığında, davacı için hükmedilen manevi tazminatın az olduğu görülmüş ve hakkaniyete uygun bir manevi tazminata hükmedilmek üzere kararın bozulması gerekmiştir. 3-Somut olayda uyuşmazlık, haksız eylemden kaynaklanmaktadır....

            "İçtihat Metni" MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi Davacı ... tarafından, davalı ... .... aleyhine 17/01/2013 gününde verilen dilekçe ile maddi tazminat istenmesi üzerine mahkemece yapılan yargılama sonunda; mahkemenin yetkisizliğine dair verilen 19/04/2013 günlü kararın Yargıtay’ca incelenmesi davacı tarafından süresi içinde istenilmekle temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra tetkik hakimi tarafından hazırlanan rapor ile dosya içerisindeki kağıtlar incelenerek gereği görüşüldü. Dava, haksız eylem nedeniyle uğranılan manevi zararın tahsili istemine ilişkindir. Yerel mahkemece, davalının ikametgahı mahkemesi yetkili olduğundan mahkemenin yetkisizliğine dair verilen karar, davacı tarafından temyiz edilmiştir. Davacı, davalı tarafından aracının üzerine kimyasal içerikli boya dökülmesi nedeniyle uğradığı zararın tahsilini istemiştir. Davalı, haksız ve yersiz açılan davanın reddini savunmuştur....

              Mağdurun manevi tazminat talep edebileceği birden fazla kimse bulunması halinde, bunlardan birinden manevi tazminat adı altında tazminat almış olması, başka bir anlatımla hükmedilen manevi tazminatı tahsil etmiş olması, manevi tazminatın bölünmezliği ve tekliği ilkesi gözetilerek, diğerlerinin sorumluluğunu ortadan kaldırır. Borcun ödenmesine dair bir mahkeme kararı olsa dahi, borç ödenmedikçe (ifa gerçekleşmedikçe), alacaklı diğer borçlulara da müracaat edebilir. Bu taktirde tahsilde tekerrür olmamak kaydıyla ödetmeye karar verilmesi gerekir. Yukarıdaki açıklamalar ışığında, davalı haksız eylem faili, ortaya çıkan zarardan sorumludur. Dava dışı haksız eylem sorumluları aleyhine tazminata hükmedilmiş olması, davalıyı sorumluluktan kurtarmaz....

                Mağdurun manevi tazminat talep edebileceği birden fazla kimse bulunması halinde, bunlardan birinden manevi tazminat adı altında tazminat almış olması, başka bir anlatımla hükmedilen manevi tazminatı tahsil etmiş olması, manevi tazminatın bölünmezliği ve tekliği ilkesi gözetilerek, diğerlerinin sorumluluğunu ortadan kaldırır. Borcun ödenmesine dair bir mahkeme kararı olsa dahi, borç ödenmedikçe (ifa gerçekleşmedikçe), alacaklı diğer borçlulara da müracaat edebilir. Bu taktirde tahsilde tekerrür olmamak kaydıyla ödetmeye karar verilmesi gerekir.Yukarıdaki açıklamalar ışığında, davalı haksız eylem faili, ortaya çıkan zarardan sorumludur. Dava dışı haksız eylem sorumluları aleyhine tazminata hükmedilmiş olması, davalıyı sorumluluktan kurtarmaz....

                  Bir başka anlatımla haksız bir eylemin tazminat borcu doğurabilmesi için kusurlu ve hukuka aykırı bir fiil sonucunda zarar doğması, zarar ile fiil arasında da illiyet bağı bulunması gereklidir. Hukukumuzda gerçek zarar ilkesi geçerlidir. Zarar gören ancak haksız fiil nedeniyle uğradığı gerçek zararını haksız fiil sorumlusundan isteyebilir. Bir başka deyişle haksız fiil ile zarar arasında illiyet bağı yoksa bu kalem zarar istenemez. Dava konusu olayda, davalının davacıyı kasten basit tıbbi müdahale ile iyileşebilecek şekilde yaraladığı ve “seni gebertirim” diyerek tehdit ettiği sabittir. Ancak bu eylem nedeniyle şehir değiştirme ve yeni gidilen yerde maddi harcamalar yapılmasının davaya esas eylemle doğrudan bağlantısı ispatlanamadığından maddi tazminat isteminin reddine karar verilmesi gerekirken yanılgılı değerlendirme ile maddi tazminat isteminin de kabulüne karar verilmesi doğru değildir. Kararın bu nedenle bozulması gerekmiştir....

                    "İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi Davacı ... vekili Avukat ... tarafından, davalılar ... ve diğerleri aleyhine 06/11/2008 gününde verilen dilekçe ile maddi ve manevi tazminat istenmesi üzerine mahkemece yapılan yargılama sonunda; davanın maddi tazminat yönünden kabulüne, manevi tazminat yönünden ise kısmen kabulüne dair verilen 21/10/2014 günlü kararın Yargıtay’ca incelenmesi dahili davalılar ... ve ... tarafından süresi içinde istenilmekle temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra tetkik hakimi tarafından hazırlanan rapor ile dosya içerisindeki kağıtlar incelenerek gereği görüşüldü. 1- Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı kanıtlarla yasaya uygun gerektirici nedenlere, özellikle delillerin değerlendirilmesinde bir isabetsizlik görülmemesine göre aşağıdaki bendin kapsamı dışınında kalan temyiz itirazları reddedilmelidir. 2- Diğer temyiz itirazlarına gelince; a) Dava, haksız eylem nedeniyle açılan maddi ve manevi tazminat istemine ilişkindir....

                      UYAP Entegrasyonu