Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi Davacı ... vekili Avukat ... tarafından, davalı ... aleyhine 02/10/2012 gününde verilen dilekçe ile haksız eylem nedeniyle maddi tazminat istenmesi üzerine mahkemece yapılan yargılama sonunda; davanın kısmen kabulüne dair verilen 24/11/2015 günlü kararın Yargıtay’ca incelenmesi davalı tarafından süresi içinde istenilmekle temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya içerisindeki kağıtlar incelenerek gereği görüşüldü.Dava, haksız eylem nedeniyle maddi tazminat istemine ilişkindir. Mahkemece, davanın kısmen kabulüne karar verilmiş; hüküm, davalı tarafından temyiz edilmiştir.Uyuşmazlığın çözümünde incelenmesi gerekli görülen ... 3. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2015/188 esas 2015/358 karar sayılı dosyasının ve ... 1. İcra Müdürlüğünün 2008/4352 sayılı dosyasının eklenerek gönderilmesi için geri çevirme kararı verilmesi gerekmiştir....

    A.Ş. ve diğerleri aleyhine 06/11/2014 gününde verilen dilekçe ile haksız eylem nedeniyle maddi tazminat istenmesi üzerine mahkemece yapılan yargılama sonunda; yargı yolu nedeniyle dava dilekçesinin reddine dair verilen 10/03/2015 günlü kararın Yargıtay’ca incelenmesi davacı vekili tarafından süresi içinde istenilmekle dosya içerisindeki kağıtlar incelenerek gereği görüşüldü. Dava, haksız eylem nedeniyle maddi tazminat istemine ilişkindir. Mahkemece, yargı yolu nedeniyle dava dilekçesinin reddine karar verilmiş; hüküm, davacı tarafından temyiz edilmiştir. Davacı, hükmün temyiz edilerek Yargıtay'a gönderilmesinden sonra vermiş olduğu 21.04.2017 havale tarihli dilekçesiyle kararı temyiz etmekten feragat ettiğini bildirmiştir. Kararı temyiz eden davacının temyizden feragat etmiş bulunduğu anlaşıldığından temyiz dilekçesinin reddine ve peşin alınan harcın istek halinde geri verilmesine 09/10/2017 gününde oybirliğiyle karar verildi....

      "İçtihat Metni" Taraflar arasındaki haksız eylem nedeniyle maddi tazminat davasından dolayı yerel mahkemece verilen gün ve sayısı yukarıda yazılı kararın; Dairemizin 12/05/2016 gün ve 2015/7709 - 2016/6624 sayılı ilamıyla bozulmasına karar verilmiştir. Süresi içinde davacı vekili tarafından kararın düzeltilmesi istenilmiş olmakla dosya içerisindeki kağıtlar incelenerek gereği görüşüldü. Dava, haksız eylem nedeniyle maddi tazminat istemine ilişkin olup; hüküm, Sulh Hukuk Mahkemesince verilmiştir. HUMK'un 440/III-2 maddesi uyarınca, Sulh Hukuk Mahkemesi tarafından verilen kararların, aynı Kanun'un 8. maddesinde belirtilen istisnalar dışında, onanmasına veya bozulmasına ilişkin Yargıtay kararları hakkında karar düzeltilme yoluna gidilemez. Bu nedenle Dairemizin bozma kararına karşı davacının vermiş olduğu karar düzeltme dilekçesinin reddine karar vermek gerekmiştir....

        Gerek dava dilekçesindeki anlatım, gerekse ceza dosyası kapsamından ana dosyada davalı Ömer Karaboğa'nın eyleminin trafik kazası değil, maddi hasarlı trafik kazası sonrasında taraflara arasında çıkan tartışma sonrasında"kasten adam öldürme" şeklinde gerçekleşen eylem olduğu, dava ve tazminat talebinin tüm davalılar bakımından bu eyleme dayandığı açık olup bu halde uyuşmazlığın çözümünde TBK'daki haksız fiil hükümleri uygulanacaktır. Bu nedenle haksız fiile dayanan tazminat istemine dayalı davada verilen kararın istinaf incelemesinin İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 4. Hukuk Dairesine ait bulunduğu anlaşıldığından aşağıdaki şekilde karar verilmiştir. KARAR: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere ; Dosyanın istinaf incelemesi için görevli İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 4. Hukuk Dairesine GÖNDERİLMESİNE, HMK'nın 352/1 maddesi gereğince, dosya üzerinden yapılan ön inceleme sonunda, kesin olmak üzere oy birliği ile karar verildi....

        Ancak cismani zarar kavramına (B.K.46 ve 47) ruhsal bütünlüğün ihlali sinir bozukluğu veya hastalığı gibi hallerin girdiği bu maddelerde sadece maddi sağlık bütünlüğünün değil ruhsal ve sinirsel bütünlüğünde korunduğu öğretide ve Yargıtay kararlarında kabul edilmektedir. Öyleyse bir kişinin cismani zarara uğraması sonucunda, onun (ana. baba. karı. Koca,evlat gibi) çok yakınlarından birinin de aynı eylem nedeniyle hukuken korunan ruhsal ve sinirsel sağlık bütünlüğü bozulmuşsa onlarında manevi tazminat isteyebilecekleri kabul edilmelidir. Bu durumda olanların zararları ile haksız eylem arasında uygun illiyet bağı mevcut olduğundan yansıma yoluyla değil, doğrudan zarara uğrama söz konusudur. Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 26.4.1995 gün ve 1995/ 11-122,1995/430 23.9.1987 gün ve E.1987/9-183 K.1987/655 sayılı kararları da aynı esaslara dayanmaktadır. Öte yandan BK.’nun 47.maddesine dayalı olarak manevi tazminat isteminin gerek doğması gerekse kapsamı özel koşullara bağlanmıştır....

          Gerçi mal varlığına yönelen bir eylem az veya çok kişiyi manevi bir üzüntüye düşürebilir. Fakat böyle bir üzüntü BK'nın 49. ve MK'nın 24. maddesinde korunan kişisel hakların ihlalinden doğan bir eylem niteliğinde değildir. Ancak kişiye yönelik hakaret gibi haksız fiil teşkil eden bir eylem bulunması halinde manevi tazminat istenmesi mümkündür. Davacı BK'nın 49. madde kapsamında manevi tazminata hükmedilmesini gerektiren davalının haksız fiil niteliğinde eylemi bulunduğunu da kanıtlayamamıştır. Mahkemece de manevi tazminata dayanak teşkil eden kusurlu eylemin ne olduğu gösterilmemiştir. Bu nedenle manevi tazminat isteminin tümüyle reddi gerekirken bu talebin kısmen kabulüne karar verilmesi de doğru olmamış hükmün bu yönden davalı yararına bozulması gerekmiştir....

            Bir başka anlatımla haksız bir eylemin tazminat borcu doğurabilmesi için kusurlu ve hukuka aykırı bir fiil sonucunda zarar doğması, zarar ile fiil arasında da illiyet bağı bulunması gereklidir. Hukukumuzda gerçek zarar ilkesi geçerlidir. Zarar gören ancak haksız fiil nedeniyle uğradığı gerçek zararını haksız fiil sorumlusundan isteyebilir. Bir başka deyişle haksız fiil ile zarar arasında illiyet bağı yoksa bu kalem zarar istenemez. Dava konusu olayda, davalının davacıyı kasten basit tıbbi müdahale ile iyileşebilecek şekilde yaraladığı ve “seni gebertirim” diyerek tehdit ettiği sabittir. Ancak bu eylem nedeniyle şehir değiştirme ve yeni gidilen yerde maddi harcamalar yapılmasının davaya esas eylemle doğrudan bağlantısı ispatlanamadığından maddi tazminat isteminin reddine karar verilmesi gerekirken yanılgılı değerlendirme ile maddi tazminat isteminin de kabulüne karar verilmesi doğru değildir. Kararın bu nedenle bozulması gerekmiştir....

              "İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi Davacı ... tarafından, davalı ... aleyhine 08/07/2014 gününde verilen dilekçe ile kasten yaralama eylemi nedeniyle haksız eylem nedenine dayalı maddi ve manevi tazminat istenmesi üzerine mahkemece yapılan yargılama sonunda; maddi ve manevi tazminat davalarının kısmen kabulüne dair verilen 15/05/2015 günlü kararın Yargıtay’ca incelenmesi davalı vekili ve davacı tarafından istenilmekle süresinde olduğu anlaşılan davacının temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra tetkik hakimi tarafından hazırlanan rapor ile dosya içerisindeki kağıtlar incelenerek gereği görüşüldü. 1-Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı kanıtlarla yasaya uygun gerektirici nedenlere, özellikle delillerin değerlendirilmesinde bir isabetsizlik görülmemesine göre davacının temyiz itirazları reddedilmelidir. 2-Davalının temyiz itirazlarına gelince; Davalı vekili tarafından hükmün temyiz edilerek Yargıtay'a gönderilmesinden sonra davalı vekili vermiş olduğu...

                Dava konusu olay 31/03/1999 günü meydana gelmiş, davacı yan 07/06/1999 gününde fazlaya ilişkin haklarını saklı tutarak tazminat davası açmış ve 10/05/2004 gününde ıslah yolu ile maddi tazminat isteğini artırmıştır. Davalı, ıslaha karşı süresinde ve usulüne uygun biçimde zamanaşımı def'inde bulunmuştur. Maddi tazminat isteğinin ıslah yol ile artırılması yeni bir dava niteliğinde olduğundan zamanaşımına ilişkin süreler yönünden ıslah tarihi esas alınmalıdır. Borçlar Yasası'nın 60/1. maddesi gereğince haksız eylem nedeniyle açılacak tazminat davaları bir yıllık zamanaşımına tabidir. Ne var ki, aynı Yasanın 60/2. maddesine göre, davalının bedensel zarara yol açan eyleminin suç teşkil etmesi durumunda (uzamış) ceza zamanaşımının uygulanması gerekir. Dava konusu eylem suç niteliğindedir. Bu durumda, Borçlar Yasası'nın 60/2. maddesi ve Türk Ceza Yasası'nın 102/4. maddesi uyarınca olayda uygulaması gereken zamanaşımı süresi 5 yıldır....

                  aleyhine 02/11/2012 gününde verilen dilekçe ile 4915 sayılı Kara Avcılığı Kanunu'na muhalefet nedeniyle maddi tazminat istenmesi üzerine mahkemece yapılan yargılama sonunda; davanın kabulüne dair verilen 30/05/2013 günlü kararın Yargıtay’ca incelenmesi davacı vekili tarafından hükmün faiz başlangıcı yönünden istenilmekle temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra tetkik hakimi tarafından hazırlanan rapor ile dosya içerisindeki kağıtlar incelenerek gereği görüşüldü. Dava, haksız eylem nedeniyle maddi tazminat istemine ilişkindir. Mahkemece, davanın kabulüne karar verilmiş; hüküm, davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir. Davanın dayanağı haksız eylem olduğundan ve davacı kurum olay tarihinden itibaren faiz talep ettiğinden, tazminata olay tarihinden itibaren faiz yürütülmesine karar verilmesi gerekirken dava tarihinden itibaren yasal faize hükmedilmesi doğru değildir....

                    UYAP Entegrasyonu