Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

Failin tehdit fiilini bilerek ve isteyerek işlemesi, verileceği söylenen zararın haksız olması yeterlidir. Fiilde korkutuculuk, ürkütücülük, ciddiyet yoksa tehdit kastının varlığından bahsedilemez. Mağdur haksız bir zarara uğrayacağı endişesine kapılmamışsa, korkutuculuk oluşmamıştır. Tehdit suçunun, bahsedilen yasal unsurlarının gerçekleşip gerçekleşmediği olaysal olarak değerlendirilmeli, fail ile mağdurun içinde bulundukları ortam, söylenen sözler, söylenme nedeni ve söylendiği koşullar nazara alınmalıdır....

    Davacı vekili, müvekkilinin 139 ada 5 parsel sayılı taşınmazın maliki olduğunu, davalının ise 140 ada 2 parsel sayılı taşınmazın maliki olduğunu, taşınmazların arasında bir imar yolunun bulunduğunu, davalının bu yola el atarak ahır ve marangozhane inşa ettiğini, bu alana gübre ve marangozhane kimyasalı attığını, bunların kötü koku yaydığını, aynı yere arı kovanları da yerleştirdiğini, davalının bu eylemlerinden ceza aldığını ancak eylemlerine hala devam ettiğini ayrıca müvekkiline davalının hakaret ve tehditlerde bulunduğunu, bunlar dolayısıyla da ceza aldığını belirterek davalının davacıya yönelttiği ve kesinleşmiş ceza ilamları ile sabit hakaret ve tehditlerinden dolayı 07.10.2013 tarihli haksız fiil tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte 10.000,00TL manevi tazminat ile ahır ve marangozhanenin verdiği rahatsızlığın önlenmesini talep etmiştir....

      Tehdit, bir kimsenin başkasını, kendisinin veya yakınının hayatına,vücut veya cinsel dokunulmazlığına yönelik bir saldırı gerçekleştireceğini veya malvarlığı itibarıyla büyük bir zarara uğratacağını veya sair bir kötülük edeceğini bildirmesidir. Bu suçta fail, ağır ve haksız bir zarara uğratılacağını mağdura bildirmektedir. Gerçekleşmesi failin iradesine bağlı olan ve gelecekte vuku bulacak bir kötülüğün, gerçekleşecek gibi gösterilmesidir. Tehdit mağdurun karar verme ve serbest hareket etme özgürlüğünü kısıtlamalı iç huzurunu bozmalı ve onu endişeye düşürmelidir. Mağdura yapılan tehdidin, onun iç huzurunu bozmaya, onda korku ve endişe yaratmaya elverişli olması gerekir. Failin tehdit fiilini bilerek ve isteyerek işlemesi, verileceği söylenen zararın haksız olması yeterlidir. Fiilde korkutuculuk, ürkütücülük, ciddiyet yoksa tehdit kastının varlığından bahsedilemez. Mağdur haksız bir zarara uğrayacağı endişesine kapılmamışsa, korkutuculuk oluşmamıştır....

        Hakaret suçunun oluşabilmesi için, bir kimseye onur, şeref ve saygınlığını incitecek ölçüde, somut bir fiil veya olgu isnat etmek yada yakıştırmalarda bulunmak yada sövmek gerekmektedir. Kişiye isnat edilen somut fiil veya olgunun gerçek olup olmamasının bir önemi yoktur.İsnadın ispatı konusu ayrıdır. Somut bir fiil ve olgu isnat etmek;mağdurun onur şeref ve saygınlığını incitecek nitelikte olacaktır. Mağdura yüklenen fiil ve olgunun belirli olması şarttır. Fiilin somut sayılabilmesi için, şahsa, şekle, konuya, yere ve zamana ilişkin unsurlar gösterilmiş olmalıdır. Bu unsurların tamamının birlikte söylenmesi şart değildir. Sözlerin isnat edilen fiilî belirleyecek açıklıkta olması yeterlidir. Çoğu zaman isnat edilen fiil ve olgunun, hangi zaman ve yerde meydana geldiğinin belirtilmesi, onur ve saygınlığı incitecek niteliği tespit için yeterli olmaktadır....

          Tehdit, bir kimsenin başkasını, kendisinin veya yakınının hayatına, vücut veya cinsel dokunulmazlığına yönelik bir saldırı gerçekleştireceğini veya malvarlığı itibarıyla büyük bir zarara uğratacağını veya sair bir kötülük edeceğini bildirmesidir. Bu suçta fail, ağır ve haksız bir zarara uğratılacağını mağdura bildirmektedir. Gerçekleşmesi failin iradesine bağlı olan ve gelecekte vuku bulacak bir kötülüğün, gerçekleşecek gibi gösterilmesidir. Tehdit mağdurun karar verme ve serbest hareket etme özgürlüğünü kısıtlamalı iç huzurunu bozmalı ve onu endişeye düşürmelidir. Mağdura yapılan tehdidin, onun iç huzurunu bozmaya,onda korku ve endişe yaratmaya elverişli olması gerekir. Failin tehdit fiilini bilerek ve isteyerek işlemesi, verileceği söylenen zararın haksız olması yeterlidir. Fiilde korkutuculuk, ürkütücülük, ciddiyet yoksa tehdit kastının varlığından bahsedilemez. Mağdur haksız bir zarara uğrayacağı endişesine kapılmamışsa, korkutuculuk oluşmamıştır....

            Asliye Ceza Mahkemesince kabul edilen iddianamede bahsi geçtiği üzere "Müştekinin şüphelinin kayınbiraderi olduğu ve müşteki ile şüphelinin eşine miras kalan malların paylaşımı hususunda taraflar arasında anlaşmazlığın bulunduğu, bu sebeple şüphelinin 09/11/2018 ve 13/11/2018 tarihlerinde müştekiye hakaret ve tehdit içerikli elektronik postalar gönderdiği ve bunların çıktılarının dosya içerisinde mevcut olduğu, buna göre şüphelinin müştekiye 09/11/2018 tarihinde hakaret ve tehdit içerikli ibarelerin bulunduğu elektronik postaları gönderdiği, bu yönüyle şüphelinin zincirleme şekilde hakaret ve tehdit suçları işlediği anlaşılmıştır." denildiğini, yerel mahkemede yapılan yargılama sonucunda davalı hakkında mahkumiyet kararı kurulduğunu, kararı istinaf etmeyen davalı hakkındaki hükmün kesinleştiğini, mahkemece davalının davacılardan N. E.ye karşı hakaret ve tehdit A....

            sanık hakkında haksız tahrik hükümlerinin uygulanması, Kabule göre ise; a) Hakaret suçunun, haksız bir fiile tepki olarak işlendiğinin kabul edilmesi karşısında, özel hüküm olan ve daha lehe düzenleme içeren TCK'nın 129/1. maddesi yerine genel tahrik kurumuna ilişkin aynı Kanun'un 29. maddesinin uygulanması, b) Sanığın, tehdit ve hakaret eylemlerini, birden fazla görevliye karşı bir suç işleme kararı kapsamında tek bir fiil ile gerçekleştirmesi karşısında, TCK'nın 43/2. maddesinin uygulanması gerektiğinin gözetilmemesi, c) Tekerrüre esas alınan önceki mahkumiyetin, infaz tarihinden itibaren üç yıl geçmiş olması nedeniyle tekerrüre esas alınamayacak olması karşısında, sanığın adli sicil kaydında yer alan diğer ilamların tekerrüre esas olup olmadığının değerlendirilmesi gerektiğinin gözetilmemesi, d) TCK'nın 53/1-b maddesinde yer alan hak yoksunluğunun, Anayasa Mahkemesi'nin 08/10/2015 tarihli ve 2014/140 esas, 2015/85 sayılı iptal kararı doğrultusunda uygulanması zorunluluğu,...

              Tehdit mağdurun karar verme ve serbest hareket etme özgürlüğünü kısıtlamalı iç huzurunu bozmalı ve onu endişeye düşürmelidir. Mağdura yapılan tehdidin,onun iç huzurunu bozmaya,onda korku ve endişe yaratmaya elverişli olması gerekir. Failin tehdit fiilini bilerek ve isteyerek işlemesi,verileceği söylenen zararın haksız olması yeterlidir. Fiilde korkutuculuk, ürkütücülük, ciddiyet yoksa tehdit kastının varlığından bahsedilemez. Mağdur haksız bir zarara uğrayacağı endişesine kapılmamışsa, korkutuculuk oluşmamıştır. Tehdit suçunun, bahsedilen yasal unsurlarının gerçekleşip gerçekleşmediği olaysal olarak değerlendirilmeli, fail ile mağdurun içinde bulundukları ortam, söylenen sözler, söylenme nedeni ve söylendiği koşullar nazara alınmalıdır....

                Tehdit mağdurun karar verme ve serbest hareket etme özgürlüğünü kısıtlamalı iç huzurunu bozmalı ve onu endişeye düşürmelidir. Mağdura yapılan tehdidin,onun iç huzurunu bozmaya,onda korku ve endişe yaratmaya elverişli olması gerekir. Failin tehdit fiilini bilerek ve isteyerek işlemesi,verileceği söylenen zararın haksız olması yeterlidir. Fiilde korkutuculuk, ürkütücülük, ciddiyet yoksa tehdit kastının varlığından bahsedilemez. Mağdur haksız bir zarara uğrayacağı endişesine kapılmamışsa, korkutuculuk oluşmamıştır. Tehdit suçunun, bahsedilen yasal unsurlarının gerçekleşip gerçekleşmediği olaysal olarak değerlendirilmeli, fail ile mağdurun içinde bulundukları ortam, söylenen sözler, söylenme nedeni ve söylendiği koşullar nazara alınmalıdır. Olay tarihinde İlçe Emniyet Müdürlüğü Asayiş Büro Amirliğinde görevli bulunan polis memurları katılanlar ..., ... ve ...'...

                  Dava ,haksız fiil nedeni ile manevi tazminat davasıdır. Manevi tazminat, 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu'nun 56. maddesinde düzenlenmiştir. Anılan hükme göre, Manevi zarar; mutlak hak olan ve dolayısıyla herkese karşı korunmuş bulunan kişilik haklarının kapsamına giren değerlerden birisinin ihlali ile doğar. Şahsiyet hakkı hukuka aykırı bir şekilde tecavüze uğrayan kişi, uğradığı manevi zarara karşılık manevi tazminat namı ile bir miktar para ödenmesini talep edebilir. Şahsi menfaatleri ihlal edilen kimseye ihlalin ve kusurun özel ağırlığının haklı kılması halinde hakimin manevi tazminat olarak verilmesine hükmedeceği para miktarının belirlenmesinde hakkaniyet gözetilmelidir. Çünkü kanunun takdir hakkı verdiği hususlarda hakimin hak ve nisfetle hüküm vereceği Medeni Kanun'un 4. maddesinde belirtilmiştir. Ödettirilecek para miktarı ise aslında ne tazminat, ne de cezadır....

                  UYAP Entegrasyonu