Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

Maddesi; ''(1) Lehine ihtiyati tedbir kararı verilen taraf, ihtiyati tedbir talebinde bulunduğu anda haksız olduğu anlaşılır yahut tedbir kararı kendiliğinden kalkar ya da itiraz üzerine kaldırılır ise haksız ihtiyati tedbir nedeniyle uğranılan zararı tazminle yükümlüdür.(2) Haksız ihtiyati tedbirden kaynaklanan tazminat davası, esas hakkındaki davanın karara bağlandığı mahkemede açılır.(3)Lehine ihtiyati tedbir kararı verilen taraf, ihtiyati tedbir talebinde bulunduğu anda haksız olduğu anlaşılır yahut tedbir kararı kendiliğinden kalkar ya da itiraz üzerine kaldırılır ise haksız ihtiyati tedbir nedeniyle uğranılan zararı tazminle yükümlüdür.(2) Haksız ihtiyati tedbirden kaynaklanan tazminat davası, esas hakkındaki davanın karara bağlandığı mahkemede açılır.(3) Tazminat davası açma hakkı, hükmün kesinleşmesinden veya ihtiyati tedbir kararının kalkmasından itibaren, bir yıl geçmesiyle zamanaşımına uğrar....

    Davacı tarafından dava dilekçesinde davalı taraf ile dava açılmasından önce tazminat taleplerine yönelik olarak arabuluculuk başvurusunda bulunulduğuna ilişkin herhangi bir beyan olmadığından ve 01.01.2019 tarihinden itibaren ticari davalarda tazminat ve alacak taleplerine ilişkin olarak dava açılmasından önce arabuluculuğa başvurulması dava şartı haline getirilmiş olduğundan ve tazminat taleplerine yönelik arabuluculuğa başvurulmaması halinde yasa gereği hiç bir işlem yapılmaksızın tazminat tazminat talepleri yönünden davanın dava şartı yokluğundan usulden reddedileceğinden Mahkememiz --- esas sayılı dosyası ile dava açıldığı 07/02/2020 tarihli tensip ara kararı gereğince davacı vekilinin Maddi ve manevi tazminat yönünden tefrikine, tefrik edilen ---- Esas sayılı dosyası üzerinden devamına karar verildiği, --- esas sayılı dosyada ise dava açılmadan önce davacı tarafından tazminat taleplerine yönelik zorunlu dava şartı olan arabuluculuk kurumuna başvurulmadığı ve dava şartının gerçekleşmediği...

      UYUŞMAZLIK KONUSU OLAN HUSUSLAR: Davalının haksız fiil niteliğinde eylemi bulunup bulunmadığı ile hükmedilen manevi tazminat tutarının uğranılan manevi zararı giderme amacına uygun olup olmadığı konusundadır. DELİLLERİN TARTIŞILMASI, DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE: Dava, haksız şikayet ve haksız fiilden kaynaklanan manevi tazminat istemine ilişkindir. İlk derece mahkemesince, davanın kısmen kabulüne karar verilmiş, hükme karşı davacılar vekili ve davalı tarafından yukarıda yazılı sebeplerle istinaf kanun yoluna başvurulmuştur. Dairemizce, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 355. maddesi gereğince istinaf sebepleri ile sınırlı olarak ve kamu düzenine ilişkin hususlar resen gözetilerek inceleme yapılmıştır. Davacılar dava dilekçesinde, davalının haksız şikayette bulunması ile hakaret, yaralama ve tehdit eylemleri nedeniyle manevi tazminat talep etmiştir....

      Mahkemece, manevi tazminat davalarında zamanaşımının haksız fiil tarihinden itibaren iki yıl olduğu, fail ve fiilin öğrenilmesinden itibaren iki yıl içerisinde davanın açılması gerektiği, davacının talebine konu olayın 18/03/2010 tarihinde gerçekleştiği, davanın 06/11/2015 tarihinde açıldığı, davacının haksız fiil sebebiyle manevi tazminat talebine ilişkin davasının zamanaşımına uğramış olduğu gerekçesiyle davanın zamanaşımı nedeniyle reddine karar verilmiştir....

        "İçtihat Metni"Mahkemesi :Ağır Ceza Mahkemesi Dava : Koruma tedbirleri nedeniyle tazminat Hüküm : Davanın kısmen kabulüne haksız el konulan aracın hasar bedeli olan 10.113 TL ile aracın haksız el koyma süresinde çalıştırılamamasından kaynaklanan 40.677,44 TL maddi zarar olmak üzere toplam 50.790,44 TL maddi tazminatın davalı Hazineden alınarak davacıya verilmesine Davacının tazminat talebinin kısmen kabulüne ilişkin hüküm, davacı vekili ve davalı vekili tarafından temyiz edilmekle, dosya incelenerek gereği düşünüldü; Yapılan incelemeye, toplanıp karar yerinde gösterilen delillere, mahkemenin kovuşturma sonuçlarına uygun olarak oluşan kanaat ve takdirine, incelenen...

          Davacı ..., haksız eylem nedeniyle oluşan zararın yasal yollardan tahsili için 26/12/2008 tarihinde olur verildiğini belirterek; iş sahibi ... ile yüklenici ... aleyhine 25/02/2009 tarihinde eldeki davayı açmış, davalı ... ise zamanaşımı definde bulunmuştur. Dava, haksız eylem nedeniyle uğranılan zararın giderilmesi isteminden ibarettir. Olay tarihinde yürürlükte bulunan 818 sayılı Borçlar Kanunu'nun 60. maddesi uyarınca; haksız eylemden doğan zararın tazminine ilişkin davalar, zarar görenin zararı ve zarar vereni öğrendiği tarihten itibaren bir yıl ve her halde haksız eylem tarihinden itibaren on yıl geçmekle zamanaşımına uğrar. Davaya konu haksız eylemlerin meydana geldiği ve öğrenildiği 18/10/2004 ve 28/10/2004 tarihleri ile davanın açıldığı 25/02/2009 tarihi arasında bir yıllık zamanaşımı süresi dolmuştur. Davacı ..., tüzel kişi tacir sıfatını haizdir. Bu nedenle basiretli davranarak, olay günü haberdar olduğu zararı nedeniyle, zarar veren hakkında 818 sayılı BK.'...

            İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davacı vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle; dava konusu haksız eylemin maddi ve manevi tazminatı gerektirdiğini, haksız haczin, takibin kişilik haklarına saldırı oluşturduğunu, müvekkilinin açmış olduğu Ankara 4. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2018/198 Esas sayılı dosyasında görülen menfi tespit davası ile davalının kusurlu olduğunun ve haksız takip başlattığının tartışmasız olduğunu belirterek Ankara 2. Asliye Hukuk Mahkemesi hükmünün istinafen incelenerek kaldırılmasına karar verilmesini talep etmiştir. UYUŞMAZLIK KONUSU OLAN HUSUSLAR: Somut olayda, haksız takip/haciz nedeniyle maddi ve manevi tazminat ödetilmesi koşullarının oluşup oluşmadığı konusunda uyuşmazlık bulunmaktadır. DELİLLERİN TARTIŞILMASI, DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE: Dava, haksız takip/haciz nedeniyle maddi ve manevi tazminat istemine ilişkindir....

            GÖREVSİZLİK KARARIHAKSIZ HACİZMADDİ TAZMİNAT 2004 S. İCRA VE İFLAS KANUNU [ Madde 5 ] "İçtihat Metni" Davacı Metin vekili Avukat tarafından, davalılar İsmail ve Adalet Bakanlığı aleyhine 18/05/2004 gününde verilen dilekçe ile haksız ihtiyati haciz nedeni ile maddi ve manevi tazminat istenmesi üzerine mahkemece yapılan yargılama sonunda; davalı Adalet Bakanlığı yönünden davanın idari yargıda açılması gerektiğinden, görev nedeni ile dava dilekçesinin reddine, davalı İsmail yönünden maddi tazminat isteminin reddine, manevi tazminat isteminin kısmen kabulüne dair verilen 02/02/2006 günlü kararın Yargıtay'ca incelenmesi davalı İsmail Pazarcık tarafından süresi içinde istenilmekle temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra tetkik hakimi tarafından hazırlanan rapor ile dosya içerisindeki kağıtlar incelenerek gereği görüşüldü. Dava, haksız haciz ve icra müdürünün hatalı işlemi nedeniyle uğranılan zararın ödetilmesi istemine ilişkindir....

              Dava, haksız ihtiyati tedbir nedeniye uğranılan zararın tazmini istemine ilişkin olup, mahkemece, 6100 sayılı HMK’nın 399/3. maddesinin, davacıya tazminat davasını "haksız ihtiyati tedbir kararının kaldırılmasından itibaren” veya "haksız ihtiyati tedbir kararının verildiği davanın reddine dair kararın kesinleşmesinden itibaren" bir yıl içinde açma konusunda bir tercih hakkı tanımadığı, haksız ihtiyati tedbir nedeniyle zarar görmüş olan davacının, eğer aleyhine verilen ihtiyati tedbir kararı yargılama sırasında kaldırılmışsa, bu tarihte uğradığı zararı belirleme olanağı olduğundan, tedbirin kaldırıldığı ara karar tarihinden itibaren 1 yıllık sürede tazminat davasını açmak zorunda olduğu gerekçesiyle, davanın zamanaşımı nedeniyle reddine karar verilmiş olup, Bölge Adliye Mahkemesince de davacı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir. 6100 sayılı HMK’nın 399. maddesine göre, “Lehine ihtiyati tedbir kararı verilen taraf, ihtiyati tedbir talebinde bulunduğu anda haksız...

                Bilindiği üzere, gerek öğretide ve gerekse yargısal uygulamalarda ifade edildiği üzere ecrimisil, diğer bir deyişle haksız işgal tazminatı, zilyet olmayan malikin, malik olmayan kötüniyetli zilyetten isteyebileceği bir tazminat olup, 08.03.1950 tarih 22/4 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararında; fuzuli işgalin tarafların karşılıklı birbirine uygun iradeleri ile kurduğu kira sözleşmesine benzetilemeyeceği, niteliği itibarı ile haksız bir eylem sayılması gerektiği, haksız işgal nedeniyle oluşan zararın tazmin edilmesi gerekeceği vurgulanmıştır. Ecrimisil, haksız işgal nedeniyle tazminat olarak nitelendirilen özel bir zarar giderim biçimi olması nedeniyle, en azı kira geliri karşılığı zarardır. Bu nedenle, haksız işgalden doğan normal kullanma sonucu eskime şeklinde oluşan olumlu zarar ile malik ya da zilyedin yoksun kaldığı fayda (olumsuz zarar) ecrimisilin kapsamını belirler. Haksız işgal, haksız eylem niteliğindedir (YHGK'nun 25.02.2004 gün ve 2004/1-120-96 sayılı kararı)....

                  UYAP Entegrasyonu