HUKUK GENEL KURULU KARARI Hukuk Genel Kurulunca incelenerek direnme kararının süresinde temyiz edildiği anlaşıldıktan ve dosyadaki belgeler okunduktan sonra gereği görüşüldü: Dava devre mülk sözleşmesinin ifasının imkânsız hâle geldiği iddiasına dayalı tazminat istemine ilişkindir....
İddianın ileri sürülüş biçimine ve dosya kapsamına göre, dava, hizmet alım sözleşmesinden kaynaklanan alacak istemine ilişkindir. HSK'nın 564 ve 586 sayılı İstanbul Bölge Adliye Mahkemeleri işbölümüne ilişkin kararı gereğince "6502 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkındaki Kanunda düzenlenen abonelik, eser, taşıma, sigorta, bankacılık sözleşmeleri dışındaki sözleşmelerden (devre mülk, devre tatil, paket tur, kapıdan satış gibi) kaynaklanan davalar sonucu verilen hüküm ve kararlar"a karşı istinaf inceleme görevinin 18., 19. veya 46. Hukuk Dairesi'ne ait olduğu belirlendiğinden, dairemizin bu istinaf başvurusunu incelemeye görevli olmadığı anlaşılmakla, aşağıdaki şekilde karar verilmiştir. K A R A R : Yukarıda açıklanan gerekçelerle; 1- Dairemizin GÖREVSİZLİĞİNE 2- Dava dosyasının İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 18., 19. veya 46....
madde 19 gereğince yapılan bu hatalı işlem esas alınmayarak, ortak iradeleri sonucunda işlem yapılması gerektiğini, davalı şirketin Devre Mülk Satış Vaadi Sözleşmesiyle - Devre Tatil Satış Vaadi Sözleşmesinin farkını bilebilecek nitelikte olduğunu, davalı şirketin internet sitesi de incelendiğinde ana sayfasındaki ''devremülk'' seçeneğinin de görüldüğünü, davalı şirketin sadece devre mülk satışı yaptığı ve bu satışı yapmaya devam ettiğinin açık olduğunu, davalı şirketin bahsedilen iki sözleşme arasındaki farkı bilebileceğini, daha önce aynı mahkemede, 2020/199 E....
- K A R A R - İhtiyati haciz isteyen vekili, müvekkili şirket ile davalılar arasında 24.01.2014 tarihli Devre Mülk Satış Sözleşmesinin imzalandığını, bu sözleşme uyarınca sözleşmede belirtilen bağımsız bölümlerin mesken olarak kullanıma tahsisli devre mülk dairelerinin toplam 719.743,00 TL karşılığında devre mülk olarak satışı ile tapu devri konusunda anlaşmaya varıldığını, müvekkilinin ödemelerini yerine getirmiş olmasına karşın davalıların edimlerini yerine getirmediğini, davalılara keşide edilen ihtarnamenin de semeresiz kaldığını, davalılara yapılan ödemenin hem de cari hesaptan kaynaklı alacağın tahsili için davalılar aleyhine girişilen icra takibinin itiraz sonucu durduğunu belirterek, takibe vaki itirazın iptali istemiyle açmış olduğu davada ihtiyati haciz isteminde bulunmuştur....
Davalı vekili, ilk derece mahkemesi kararının yerinde olmadığını, mahkemenin delilleri toplamadan karar verdiğini, müvekkilinin kusurunun bulunmadığını, imar planı ve ruhsat işlemlerinden kaynaklı gecikmenin yaşandığını, hak kaybına uğramaması adına teslim tarihi gerçekleşene kadar geçen dönem için başka bir konaklama imkanının sağlandığını, müvekkili şirketin tazminat talep etme hakkının bulunduğunu, davacının talebinin zamanaşımına uğradığını, sözleşmenin geçersiz olduğu yönündeki tespitin de yerinde olmadığını beyan ederek istinaf talebinde bulunmuştur. GEREKÇE :Dava, harici satış sözleşmesi gereğince ödenen satış bedelinin davalının sözleşmedeki edimini yerine getirmemesi nedeniyle ödenen bedellerin denkleştirici adalet ilkesine göre iadesi ve devre mülk sözleşmesinin iptali isteminden ibarettir....
DELİLLER : Tüm dosya kapsamı DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE: Dava, Tüketici tarafından açılan devre tatil sözleşmesinden kaynaklanan sözleşmenin iptali, ödenen bedelin iadesi, mahrum kalınan gelir talebine ilişkindir. İnceleme, 6100 sayılı HMK'nın 355. madde hükmü uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek duruşmasız olarak yapılmıştır....
Sözleşme içerisindeki devre mülk- devre tatil ayrımını, Şekil şartını ve 15 güne dair yasal düzenlemeleri bil(e)meyen bilmesi de beklenemeyecek müvekkilim tarafından sadece davalı şirkete olan güvene dayalı olarak imzalanmış ve detaylı inceleme yapıma gereği duymadığını, müvekkil ve birçok kişi Devre Mülk Satış Vaadi Sözleşmesi yapıldığı ve tapu verileceği iradesiyle sözleşmeyi imzaladıklarını, yaşanan bu somut olay karşısında davacı müvekkilimizin ve birçok müvekkilimizin iradeleri yanıltılarak dürüstlük kuralına uygun davranmayan davalı tarafından hak kaybına uğratıldıklarını, yapılan işlem neticesinde gerçek amaç, hata/hile yoluyla müzayaka ile fesada uğramış olup alacaklı konumunda olan iyi niyetli davacı müvekkilimizin hukuki amacına, devre mülk edinme amacına ulaşması engellendiğini, davalı şirketin asıl amacı; devre mülk satışı yapıyor olarak gösterip aslında -çıkarı doğrultusunda- devre tatil satış vaadi sözleşmesi yapmak olduğunu, yapılan bu işlem davalının hukuku yanıltmaya yönelik...
Bu iki hüküm birlikte değerlendirildiğinde, ilgili yönetmeliğin sadece devre tatil sözleşmelerine değil, aynı zamanda devre mülk sözleşmelerine ve diğer devre tatil temelli sözleşmelere de uygulanabileceği anlaşılmaktadır. Tanımlar bölümündeki 4.maddenin (ç) bendinde ise devre mülk hakkı 23/6/1965 tarihli ve 634 sayılı KMK’nun Devre Mülk Hakkı başlıklı sekizinci bölümünde düzenlenen hak olarak tanımlanmıştır....
devre mülk sözleşmesi olup ayni edim içeren bir sözleşme olmadığını, bu tür sözleşmelerin kanunda öngörülen resmi yazılı şekilde yapılması gerektiğini, resmi şekilde yapılmayan sözleşmenin kanunen geçerliliği olmadığını, hüküm doğurmadığını, tüm bunların yanı sıra Devre tatil sözleşmelerinin ”kapıdan satış” niteliğinde sayılmış olduğundan, müvekkilinin tatil yerini gördükten sonra yedi gün içerisinde sözleşmeden vazgeçebilme hakkı olduğunu, Devre tatil sözleşmesinden cayma hakkı, sözleşmenin yapıldığı tarihten itibaren değil tecrübe ve muayene tarihinden itibaren yani tatil yerinin alıcı tarafından fiili olarak kullanıldığı günden sonra başladığını, ayrıca devre tatil evini ya da evin konumunu beğenmeyen müşterinın devre tatil sözleşmesinden cayarak ödediği paraları geri alabileceğini, müvekkilinin gerek sözleşmenin yapılmış olduğu tarih gerekse de dava tarihi itibariyle sözleşmeye konu hissesini almış olduğu daireden henüz yararlanamamış olduğunu, mal ve hizmetten bugüne kadar da hiçbir...
Dosya kapsamından, taraflar arasında adi yazılı şekilde devre mülk satış sözleşmesinin düzenlendiği anlaşılmaktadır. 4077 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkındaki Kanunda değişiklik yapan 4822 sayılı Kanunun 3/c maddesinde “Konut ve tatil amaçlı taşınmaz malların” da tüketicinin korunması hakkındaki kanun kapsamına alındığı anlaşılmakta olup, aynı Kanunun 23. maddesine göre de bu Kanunun uygulanması ile ilgili olarak çıkacak her türlü uyuşmazlıkların tüketici mahkemesinde görüleceği hüküm altına alınmıştır. Somut olayda; davanın, taraflar arasında düzenlenen devre mülk satış sözleşmesinin feshi ile ödenen bedelin iadesi istemine ilişkin olduğu anlaşılmaktadır. Devre mülk hakkı, kat mülkiyeti kanununda düzenlenen taşınmazın müşterek mülkiyet payına bağlı bir haktır....