Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

KARŞI OY YAZISI Davacı taraf davalının kişisel kusuruna dayanarak tazminat talebinde bulunmuştur. Kamu görevlileri, görev sırasında salt kişisel kusurlarına dayanan eylemlerde kişisel olarak sorumludur. Anayasa'nın 129/5 maddesi ile 657 sayılı Devlet Memurları Kanunu'nun 13/1. maddesi gereğince memurlar ve diğer kamu görevlilerinin kusurlu eylemleri nedeniyle oluşan zararlardan doğan tazminat davalılarının kendilerine rücu kaydıyla idare aleyhine açılabileceğine ilişkin düzenlemeler, haksız eylemi gerçekleştiren kamu görevlisine karşı doğrudan tazminat davası açmaya engel değildir. Zarar görenlerin haksız eylem failine karşı doğrudan dava açamayacaklarını savunmak, temel haklardan olan ve Anayasa'nın 36 ve AİHS'nin 13. maddesinde güvence altına alınan "hak arama özgürlüğüne" aykırı olacaktır....

    Anayasa'nın 129/5. maddesi ile 657 sayılı Devlet Memurları Kanunu'nun 13/1. maddesi gereğince memurlar ve diğer kamu görevlilerinin kusurlu eylemleri nedeniyle oluşan zararlardan doğan tazminat davalarının kendilerine rücu kaydıyla idare aleyhine açılabileceğine ilişkin düzenlemeler, haksız eylemi gerçekleştiren kamu görevlisine karşı doğrudan tazminat davası açmaya engel değildir. Zarar görenlerin haksız eylem failine karşı doğrudan dava açamayacaklarını savunmak, temel haklardan olan ve Anayasa'nın 36 ve AİHS'nin 13. maddesinde güvence altına alınan ''hak arama özgürlüğüne'' aykırı olacaktır. Bu nedenle zarar görenler isterse, doğrudan kişisel kusurlarından dolayı haksız eylemi gerçekleştiren kamu görevlisine karşı tazminat davası açılabilecekleri gibi, isterlerse Devlete karşı da dava açabilirler....

      in aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan temyiz itirazları reddedilmelidir. 2- Davalının diğer temyiz itirazlarına gelince; Dava, haksız eylem nedeniyle uğranılan maddi ve manevi zararın ödetilmesi istemine ilişkindir. Mahkemece maddi tazminat isteminin reddine, manevi tazminat isteminin kısmen kabulüne karar verilmiş; hüküm davacılar vekili ile davalılardan ... vekili tarafından temyiz edilmiştir. Karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi’nin manevi tazminat davalarında vekâlet ücretine ilişkin 10/4. maddesi “Manevi tazminat davasının, maddi tazminat veya parayla değerlendirilmesi mümkün diğer taleplerle birlikte açılması durumunda; manevi tazminat açısından avukatlık ücreti ayrı bir kalem olarak hükmedilir” biçimindedir....

        Mahkemece davanın zamanaşımı nedeniyle reddine karar verilmiş ise de; kaza nedeniyle davacının % 22 oranında maluliyeti 09.05.2007 tarihli rapor ile 06.06.2007 tarihinde öğrenilmiş olup, bu husus mahkemenin de kabulündedir. Haksız eylem aynı zamanda suç teşkil ettiğinden, 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu'nun 109. maddesi gereğince bu eylem için öngörülen zamanaşımı öğrenmeden itibaren 5 yıldır. Somut olayda, 07.08.2009 tarihinde işbu dava açılmıştır. Bu durumda, esasen davada zamanaşımının dolmadığı gözetilerek davanın esasının incelenmesi gerekirken, yazılı şekilde hüküm kurulması doğru olmadığından, hükmün bu nedenle bozulması gerekmiştir. SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle, davacılar vekilinin temyiz itirazlarının kabulüyle, kararın davacılar yararına BOZULMASINA, peşin alınan harcın istek halinde temyiz eden davacılara geri verilmesine 07.06.2010 tarihinde oybirliğiyle karar verildi....

          Mahkemece, davacının haksız eylem nedeni ile uğradığı maddi ve manevi zararlarının davalı tarafından tazmin edilmesine hükmedilmiştir. Dosya içeriğinden; davacının sevk ve idaresindeki aracı ile seyir halinde iken önünde bulunan ve davalının da içinde yer aldığı araca arkadan çarptığı, taraflar arasında yaşanan tartışmada davacının davalıya yumruk attığı, davalının maruz kaldığı bu haksız eylem nedeni ile yüzünün kanaması üzerine haksız tahrik altında davacıyı bıçakla yaraladığı; tarafların aynı zamanda suç teşkil eden haksız eylemleri nedeni ile ceza mahkemesinde yargılama yapıldığı; davalıya eylemi nedeni ile haksız tahrik altında kasten yaralama suçundan ceza verildiği ve verilen hükmün kesinleştiği anlaşılmıştır. Ceza mahkemsinde; davacının haksız tahrik teşkil eden eylemi nedeni ile olayın meydana geldiğinin tespit edilmesine rağmen mahkemce hüküm kurulurken bu hususun gözetilmediği anlaşılmaktadır....

            "İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi Davacı ... vekili Avukat ... tarafından, davalılar ... ve diğerleri aleyhine 04/09/2013 gününde verilen dilekçe ile haksız eylem nedeniyle maddi ve manevi tazminat istenmesi üzerine mahkemece yapılan yargılama sonunda; davanın kısmen kabulüne dair verilen 25/11/2015 günlü kararın Yargıtay’ca incelenmesi davacı vekili ile davalılardan ... tarafından süresi içinde istenilmekle temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra tetkik hakimi tarafından hazırlanan rapor ile dosya içerisindeki kağıtlar incelenerek gereği görüşüldü. 1-Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı kanıtlarla yasaya uygun gerektirici nedenlere, özellikle delillerin değerlendirilmesinde bir isabetsizlik görülmemesine göre davacının tüm; davalı ...’nun aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan temyiz itirazları reddedilmelidir. 2-Davalı ... diğer temyiz itirazına gelince; Dava, haksız eylem nedeniyle maddi ve manevi tazminat istemine ilişkindir....

              Davacının dava dilekçesinde belirttiği hasar tespit tablosuna göre, dava konusu haksız eylem 03/10/2007 ile 15/04/2008 tarihleri arasında meydana gelmiştir. Davacının çalışanları tarafından her bir haksız eylem için hasar tespit tutanağı düzenlendiği ve hasarın ayrıntısıyla belirlendiği görülmüştür. Davacı bu haliyle olayı hasar tespit tutanaklarının düzenlendiği tarihte öğrenmiş bulunmaktadır. Uyuşmazlık haksız eylemden kaynaklanmakta olup olay tarihinde yürürlükte bulunan 818 sayılı Borçlar Kanunu'nun 60. maddesi uyarınca haksız eylemden doğan zararın tazminine ilişkin davalar, zarar görenin zararı ve zarar vereni öğrendiği tarihten itibaren bir sene ve her halde haksız fiil tarihinden itibaren on senede zamanaşımına uğrar. Dava konusu haksız eylemin meydana geldiği iddia olunan 15/04/2008 tarihi ile davanın açıldığı 07/09/2009 tarihi arasında 1 yıllık zamanaşımı süresi dolmuştur....

                Haksız fiillerin bir kısmı, sadece hukuk açısından değil, ceza yasaları bakımından da sorumluluğu gerektirir; haksız fiilin faili, yani sorumlusu genellikle daha ağır sonuçları olan ceza kovuşturmasına konu olabileceği sürece, zarar görenin haklarını yitirmesinin kabul edilmesi mümkün değildir. Bu bakımdan haksız eylem aynı zamanda ceza kanunları gereğince bir suç teşkil ediyorsa ve ceza kanunları ya da ceza hükümlerini ihtiva eden sair kanunlar bu eylem için daha uzun bir zamanaşımı süresi tayin etmişse, tazminat davası da ceza davasına ilişkin zamanaşımı süresine tabi olur. Nitekim bu husus 07.12.1955 tarihli ve 17/26 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararında da vurgulanmıştır....

                  ./2013 gününde verilen dilekçe ile manevi tazminat istenmesi üzerine mahkemece yapılan yargılama sonunda; kesin hüküm ve yargı yolu nedeniyle istemin reddine dair verilen .../03/2014 günlü kararın Yargıtay’ca incelenmesi davacı vekili tarafından süresi içinde istenilmekle temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra tetkik hakimi tarafından hazırlanan rapor ile dosya içerisindeki kağıtlar incelenerek gereği görüşüldü. Dava, haksız eylem nedeniyle uğranılan manevi zararın ödetilmesi istemine ilişkindir. Mahkemece, davalı ... yönünden kesin hüküm, davalı ... yönünden de yargı yolu nedeniyle istemin reddine karar verilmiş; hüküm, davacı tarafından temyiz edilmiştir. Davacı, cezaevi müdürü olarak görev yaptığını, aynı kurumda ikinci müdür olarak görev yapan davalının kendisine hakaret ettiğini, bu olayda davalı Bakanlığın da hizmet kusurunun bulunduğunu belirterek, kişilik haklarının ihlal edilmesi nedeniyle manevi tazminat isteminde bulunmuştur. ...-Davacının, davalı ...'...

                    Haksız fiillerin bir kısmı, sadece hukuk açısından değil, ceza yasaları bakımından da sorumluluğu gerektirir; haksız fiilin faili, yani sorumlusu genellikle daha ağır sonuçları olan ceza kovuşturmasına konu olabileceği sürece, zarar görenin haklarını yitirmesinin kabul edilmesi mümkün değildir. Bu bakımdan haksız eylem aynı zamanda ceza kanunları gereğince bir suç teşkil ediyorsa ve ceza kanunları ya da ceza hükümlerini ihtiva eden sair kanunlar bu eylem için daha uzun bir zamanaşımı süresi tayin etmişse, tazminat davası da ceza davasına ilişkin zamanaşımı süresine tabi olur. Nitekim bu husus 07.12.1955 gün ve 17/26 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararında da vurgulanmıştır....

                      UYAP Entegrasyonu