Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

Davalının nakdi tazminat ödemesini gerektiren haksız eylem 21/09/2003 gününde gerçekleşmiş, davacı idare ise 05/05/2005 günlü Nakdi Tazminat Komisyonu kararı ile 2330 sayılı Yasa gereğince yaralanan dava dışı görevliye nakdi tazminat ödemiştir. Haksız eylem nedeniyle oluşan zarar olay gününde gerçekleşmiş olduğundan, davalıların sorumlu tutulacağı tazminat tutarı da olay günündeki verilere göre belirlenmelidir. 2330 sayılı Yasa'nın 3. maddesinde yaralanan görevliye ödenecek tazminatın karar günündeki en yüksek devlet memuru aylığı esas alınarak hesaplanacağı belirtilmekte ise de, buna göre hesaplanıp ödenen nakdi tazminatın tamamı davalılara rücu edilemez. Davacı idarenin, davalılardan kaynaklanmayan nedenlerle daha geç nakdi tazminat ödemesi, bu yüzden artan tazminat tutarından davalıların sorumlu tutulmasını gerektirmez....

    "İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi D Davacı ... vekili Avukat... tarafından, davalı ... ... ve diğerleri aleyhine 28/07/2005 gününde verilen dilekçe ile haksız eylem nedeniyle maddi tazminat istenmesi üzerine mahkemece yapılan yargılama sonunda; davalı ... ... ve ...yönünden husumet nedeni ile reddine, davalı ... Rektörlüğü yönünden davanın görev nedeni ile reddine dair verilen 11/11/2014 günlü kararın Yargıtayca incelenmesi davacı tereke temsilcisi tarafından süresi içinde istenilmekle temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra tetkik hakimi tarafından hazırlanan rapor ile dosya içerisindeki kağıtlar incelenerek gereği görüşüldü....

      AŞ Genel Müdürlüğü ve diğerleri aleyhine 14/05/2010 gününde verilen dilekçe ile haksız eylem nedeni ile maddi tazminat istenmesi üzerine mahkemece yapılan yargılama sonunda; maddi tazminat isteminin kabulüne, manevi tazminat isteminin kısmen kabulüne dair verilen 08/10/2015 günlü kararın Yargıtayca incelenmesi davacı vekili, davalı ... ...... Müdürlüğü vekili, ...... AŞ vekili, ... tarafından süresi içinde istenilmekle temyiz dilekçelerinin kabulüne karar verildikten sonra tetkik hakimi tarafından hazırlanan rapor ile dosya içerisindeki kağıtlar incelenerek gereği görüşüldü....

        Mahkemece verilen ilk karar Dairemiz’in 2010/1833 esas, 2011/1257 karar sayılı ilamı ile; davacı yararına, haksız eylem sorumlusu olan davalıların her bir eylem nedeniyle o eylemden itibaren yasal faizle sorumlu tutulması gerektiği, dava konusu zararın bankacılık işlemlerinden kaynaklandığı gözetilerek yasa gereği ödenen banka sigorta muamele vergisinin de hesaplanarak hüküm altına alınması gerektiği gerekçeleriyle bozulmuştur. Bozma ilamına uyularak yapılan yargılama sonucunda, davalılar ..., Henefi Bakar ve ... her bir haksız eylem tarihlerinden itibaren banka sigorta muamele faizi ile sorumlu tutulmuş; davalı ... yönünden ise ilk kararın bu davalı tarafından temyiz edilmeyerek kesinleştiği gerekçesiyle karar verilmesine yer olmadığına hükmedilmiştir. Dava haksız eylemden kaynaklanan maddi tazminat davası olduğu için tazminat miktarlarına yasal faiz yürütülmesi gerekir. Bu husus Dairemiz bozma ilamında da açıkça belirtilmiştir....

          Haksız eylem faili, ihtar ve ihbara gerek olmaksızın zararın doğduğu anda, başka bir anlatımla haksız eylem tarihinden itibaren zararın tamamı için temerrüde düşmüş sayılır. Dolayısıyla zarar gören, gerek kısmi davaya, gerekse sonradan açtığı ek davaya veya ıslaha konu ettiği kısma ilişkin olarak haksız eylem tarihinden itibaren temerrüt faizi isteme hakkına sahiptir. Ancak, trafik kazaları esas itibariyle haksız eylem sayılan hallerden olmakla birlikte trafik sigortasını yapan sigortacı bakımından temerrüdün bu tarihte oluştuğunun kabulü mümkün değildir. Zira, sigortacının tazminat giderim yükümlülüğünü düzenleyen KTK.nun 99/1 nci maddesi hükmü uyarınca sigortacı bu maddede belirtilen belgelerin iletildiği tarihten itibaren 8 iş günü sonrasında temerrüde düşer. Davadan önce böyle bir başvurunun bulunmaması halinde ise sigorta şirketleri dava tarihinde temerrüde düşmüş sayılır. Dosya içindeki belgelerden ise, davalı ... şirketinin ne zaman temerrüde düştüğü anlaşılamamaktadır....

            in temyiz itirazlarının incelenmesinde; dava, haksız eylem nedeni ile uğranılan maddi ve manevi zararın ödetilmesi istemine ilişkindir. Mahkemece istemin bir bölümü kabul edilmiş; hüküm, davalılarca temyiz edilmiştir. Davacı, davalı ... ile kardeş olduklarını, diğer davalı ...'in ise köy muhtarı olup kardeşi ile birlikte kendisine ait nüfus bilgilerini taşıyan cüzdan talep formu düzenleyip muhtarlık mührü ile onaylayarak sahte nüfus cüzdanı çıkarttıklarını, kardeşinin bu kimlik bilgilerini kullanarak işlediği hırsızlık eyleminden dolayı evinde arama yapıldığını, göz altına alındığını ve kırk sekiz saat göz altında tutulduğunu maddi ve manevi zarara uğradığını iddia ederek uğradığı zararın ödetilmesi isteminde bulunmuştur....

              "İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi Davacı ... vekili Avukat ... tarafından, davalı ... aleyhine 17/11/2009 gününde verilen dilekçe ile maddi ve manevi tazminat istenmesi üzerine mahkemece yapılan yargılama sonunda; davanın reddine dair verilen 26/03/2015 günlü kararın Yargıtay’ca incelenmesi davacı vekili tarafından süresi içinde istenilmekle dosya içerisindeki kağıtlar incelenerek gereği görüşüldü. Dava, haksız eylem nedeni ile maddi ve manevi tazminat istemine ilişkindir. Mahkemece, istemin reddine karar verilmiş; hüküm, davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir. Davaya konu olayla ilgili olan ... 18. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2009/159 esas sayılı dava dosyası ile ... 13. Asliye Ceza Mahkemesinin 2010/32 esas sayılı dava dosyalarının dosya içerisinde olmadığı anlaşılmaktadır. Şu halde anılan dava dosyalarının dosyaya alınması sağlanmalıdır....

                Manevi tazminat, kişilik haklarına yapılan haksız saldırı nedeniyle, saldırının oluşturduğu zarardan doğan etkilerin, maddi bir karşılık ödetilmek suretiyle bertaraf edilmesini ve zarar görenin manevi yönden tatmin edilmesini amaçlamaktadır. Manevi tazminatın amacı, zarara uğrayanda manevi huzurun gerçekleşmesini temin etmektir. Manevi tazminatın belirtilen bu özellikleri dikkate alındığında, zarar görenin davranışlarının manevi zarara yol açan haksız eylemin gerçekleşmesine olan etkisinin, ancak tazminat miktarının belirlenmesinde rol oynayabileceği (tazminat talep hakkını tamamen ortadan kaldırmayacağı) açık olup, davacının kendi davranışlarının, iddia edilen zararın oluşumunda başlıca etken olduğuna ilişkin gerekçe yerinde olmamıştır. Diğer yandan; haksız fiil nedenine dayanan manevi tazminat istemi bakımından, haksız eylem ile zarar arasında illiyet bağının bulunması gerekir. Uygun illiyet bağının bulunmadığı durumda, eylemin haksızlığı, tazmin borcunu doğurmaz....

                  Haksız eylem faili, ihtar ve ihbara gerek olmaksızın, zararın doğduğu anda, başka bir anlatımla haksız eylem tarihinden itibaren zararın tamamı için temerrüde düşmüş sayılır. Dolayısıyla, zarar gören haksız eylem tarihinden itibaren temerrüt faizi isteme hakkına sahiptir. Mahkeme tarafından, hükmedilen manevi tazminat miktarına olay tarihinden itibaren faiz işletilmesine karar verilmesi gerekirken, yanılgılı değerlendirmeyle, yazılı olduğu biçimde dava tarihinden faiz işletilmesi doğru doğru değil bozma nedeni ise de; bu yanılgının giderilmesi yargılamanın tekrarını gerektirir nitelikte görülmediğinden hükmün, 6100 sayılı HMK’nun geçici .../... maddesi delaletiyle 1086 sayılı HMUK’nun 438/... maddesi uyarınca, aşağıdaki şekilde düzeltilerek onanmasına karar vermek gerekmiştir. SONUÇ: Yukarıda ... nolu bentte açıklanan nedenlerle davalı ......

                    haksız eylem nedeniyle manevi tazminat istemine ilişkindir....

                      UYAP Entegrasyonu