Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

Dava dosyası içerisinde mevcut dava konusu taşınmaza ait tapu kaydı ile tüm bilgi ve belgelerden dava konusu taşınmazın davacı adına tapuda kayıtlı olduğu, taşınmazın tapu kaydında davalıların alacaklı ve borçlusu olduğu ipotek şerhi ile haciz şerhlerinin bulunduğu sabittir. 6502 Sayılı Kanunun 8. maddesinde ayıplı mal tanımlanmış olup 11. maddesinde ayıplı mal halinde tüketicinin seçimlik hakları ve ayıplı maldan sorumluluk düzenlenmiştir. Buna göre tüketici aldığı malın ayıplı olduğu iddiasında ise ayıbın giderilmesini ve giderilmemesi halinde de sözleşmeden dönme hakkını kullanabilir. Eldeki davada da aynen bu şekilde davacı tüketici davayı sözleşmenin tarafı olan davalı satıcı-yüklenici Garanti Koza'ya da yöneltmiş, satın İddia olunan bu hukuki ayıp niteliği gereği sınırlandırma alacaklılarını etkilediğinden zorunlu olarak dava davalı haciz alacaklısı Akbank T.A.Ş.ve ipotek alacaklısı Ak Finansal Kiralama A.Ş.ye de yöneltilmiştir....

100.000,00tl tazminata/giderime mahkum edilmesine, hesaplanacak tüm tazminat bedellerinin parasal değerinin sözleşme kapsamında kalan "sözleşme bedeline oranlanarak" davalıya ödenmesi gereken bedelden indirilmesine; fazla bedelin müvekkile ödenmesine, tazminat ve alacak bedellerine uygulanacak faiz alacağının davalıdan tahsiline, davalının mal varlığı üzerine ihtiyati tedbir ve ihtiyati haciz konulmasına karar verilmesini talep etmiştir....

Bu karara karşı istinaf kanun yoluna başvuran davacılar vekili dilekçesinde özetle; haksız fiilden kaynaklanan davalarda tazminat yükümlülüğünün olay tarihi itibarıyla muaccel hale geldiğini, kararın ihtiyati tedbir ve ihtiyati haciz müessesesine temelden aykırı olduğunu belirterek ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasını talep etmiştir. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun (HMK) 355'inci maddesi kapsamında istinaf itirazları ve kamu düzenine ilişkin hususlarla sınırlı olarak yapılan inceleme sonunda: Talep, trafik kazasından kaynaklanan manevi tazminat istemiyle açılan davada, ihtiyati tedbir ve ihtiyati haciz taleplerinin reddine ilişkin ara kararının kaldırılması istemidir....

G E R E K Ç E: Uyuşmazlık, trafik kazasından kaynaklanan ölüm nedeniyle destekten yoksun kalma tazminatı ve manevi tazminat istemi ile birlikte istenilen ihtiyati haciz kararının kabulü kararına karşı yapılan itirazın reddedilmesinden kaynaklanmaktadır. İlk Derece Mahkemesince verilen ihtiyati haciz kararı sonrası davalı şirketin yatırdığı teminat üzerine haciz uygulanarak diğer malvarlıkları bakımından haczin kaldırılmasına karar verilmiş, duruşmalı yapılan inceleme sonucu ise ihtiyati haciz kararına yapılan itirazının reddine karar verilmiş ve davalı şirket bu karar hakkında istinaf itirazında bulunmuştur. Bilindiği üzere uyuşmazlık bir miktar para alacağına ilişkin ise 2004 sayılı İİK 257 vd. Maddeleri gereğince ihtiyati haciz; uyuşmazlığın dava konusu hakkında olması halinde 6100 sayılı HMK'nun 389. vd. Maddeleri gereğince ihtiyati tedbire ilişkin geçici hukuki koruma kararı verilebilmesi istenebileceği açıktır....

ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ ESAS NO : 2022/536 TALEP TARİHİ: 13/06/2022 ARA KARAR TARİHİ: 01/07/2022 DAVA : Eser Sözleşmesinden Ayıplı ve Eksik Yapılmasından ve Geç Teslimden Kaynaklanan Alacak Ve Tazminat TALEP : İhtiyati Haciz KARAR TARİHİ : 26.10.2022 KARARIN YAZ. TARİH : 27.10.2022 İzmir 4. Asliye Ticaret Mahkemesi'nin 2022/536 Esas sayılı dosyasından verilen 01.07.2022 tarihli ara kararının, istinaf başvurusu yoluyla incelenmesinin davacı avukatı tarafından istenilmesi üzerine, Dairemize gönderilen dosya incelendi, dosya içeriğine göre incelemenin duruşmasız olarak yapılması uygun görülmekle, gereği konuşulup düşünüldü. İSTEM: Davacı vekili tarafından verilen ihtiyati haciz talepli dava dilekçesinde özetle; Müvekkili şirket "... Mah. ... Cad. No:... .../...." adresindeki ... projesi için davalı ......

    Esas sayılı ara kararıyla; "...Mahkememizce yapılan değerlendirmede; alacağın varlığının tespiti ve özellikle davalı tarafça ileri sürülen eksik ve ayıplı iş yapıldığına yönelik iddiaların tespiti, uyuşmazlığın çözümü yargılamayı gerektirmekte olup İİK 257. maddesi gereğince şartları bulunmayan ihtiyati haciz talebinin reddine karar vermek gerekmiştir..." gerekçesiyle "...İhtiyati haciz talebinin REDDİNE..." karar verilmiştir....

      Mahkemece, geçici hukuki koruma yollarından biri olan ihtiyati hacizde yaklaşık ispat koşulu gerçekleşmiş olup, ekli belgelere göre bir miktar tazminat alacağının doğduğunu kabul ihtimal ve ispat dahilinde olduğundan, maddi tazminat talebi yönünden ihtiyati haciz koşullarının gerçekleşmesi nedeniyle dava edilen 10.000,00 TL yönünden talebin kabulü gerekirken, reddi doğru görülmemiştir. 2-Manevi tazminata ilişkin ihtiyati haciz talebi yönünden yapılan istinaf incelemesinde; Davacı vekili tarafından dava konusu yapılan, manevi zarara karşılık toplam 70.000,00 TL olduğu belirtilen manevi tazminat alacağını teminen de ihtiyati haciz talep edilmiş, Mahkemece talebin reddine karar verilmiştir....

        Maddesindeki para borcunun vadesinin gelmiş olması koşulunun, Yargıtay'ın yerleşmiş ve ilkeleşmiş kararlarına göre, haksız fiillerden kaynaklanan tazminat davalarında gerçekleştiğini, tazminat alacağının 'muaccel' hale gelmiş kabul edildiğini, haksız fiillerden zarar görüldüğüne ilişkin belgelerin, ihtiyati haciz isteminin kabulü için yeterli görüldüğünü, emsal Yargıtay 21. HD. 27.10.2014, E.2014/21038 K.2014/21387 sayılı kararınca "Haksız fiilden kaynaklanan tazminat davalarında tazmin yükümlülüğü olay tarihi itibariyle muaccel hale gelir. Bu durumda geçici hukuki koruma yollarından biri olan ihtiyati hacizde ispat koşulu gerçekleşmiş olduğundan İİK 257 vd. Maddesi uyarınca ihtiyati tedbir talebinin kabulü gerekir." Denildiğini, somut olayda da tazminat alacağı muaccel hale geldiğinden ihtiyati haciz talebinin kabulü gerektiğini, Yargıtay 4.HD. 20.10.2014, E.2014/9434 K.2014/13476 sayılı kararında "Zarar, haksız eylemin gerçekleştiği tarihte muaccel hale gelmektedir....

          Maddesi gereğince davalı satıcı davacının ayıplı maldan kaynaklanan doğrudan zararlardan kusuru olmaksızın sorumlu olduğu; pancar makinesinin ayıplı olması nedeniyle pancar sökümünün yapılamamasının ayıplı maldan kaynaklanan doğrudan zararlardan olduğu görülmekle; iki ziraat mühendisi ile bir hesap uzmanı bilirkişiden zararın tespiti hakkında rapor aldırılmış; 29/03/2021 tarihli bilirkişi raporunda davacının 2016- 2017- 2018 yıllarında 9.800,00 TL pancar sökme zararının hesaplandığı, hesabın denetime ve hüküm kurmaya elverişli olduğu gibi taraflarca pancar sökme bedeli bilirkişi hesabına yönelik itirazın olmadığı, taraflarca bilirkişi raporunda ki pancar sökme bedeli yönünden bir itirazda bulunmamak suretiyle usulü kazanılmış hak oluşan; bilirkişi raporu doğrultusunda davacının 9.800,00 TL pancar sökme bedel hakkı olduğu anlaşılmıştır....

          Davacı, herne kadar servisle uğraşma sürecinde manevi olarak da zarar gördüğünü iddia etmiş isede ürünün ayıplı olması ve değişime karar verilmiş olması kişilik haklarına saldırı olduğunu kanıtlamaz, manevi tazminat isteminin şartları oluşmadığından mahkemece davacının manevi tazminat talebinin reddine karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde hüküm tesisi usul ve yasaya aykırı olup, bozma nedenidir. 3-Ayrıca, mahkemece, davacının tamir sürecinde yeni bir bilgisayar almak zorunda kaldığından ve maddi zara uğradığından bahisle maddi tazminat talebinin kabulüne karar verilmiş ise de dosya kapsamında da anlaşıldığı üzere davacı bu iddiasını yazılı delillerle kanıtlayamamıştır. Bu durumda mahkemece maddi tazminat talebinin reddine karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde davanın kabulüne karar verilmesi usul ve yasaya aykırı olup bozmayı gerektirir....

            UYAP Entegrasyonu