Vicdani kanının oluştuğu duruşma sürecini yansıtan tutanaklar, belgeler ve gerekçe içeriğine göre yapılan incelemede; Sanığın, 5809 sayılı Kanun'un 56/4. maddesi kapsamında "...işletmeci veya adına iş yapan temsilcisi..." sıfatıyla, yine aynı maddede geçen "...Abonelik tesisi veya işlemi yapma, gerçeğe aykırı evrak düzenleme, değişiklik yapma ve bu evrakları kullanma..." seçimlik fiillerini işlediği ve sahte abonelik tesisi gerçekleştirdiğinin iddia edilmesi, buna göre dosyada yapılan incelemede, suça konu abonelik sözleşmesi üzerinde, sanığın yetkilisi ve temsilcisi olduğunu kabul ettiği bayiinin kaşesi ve imzasının bulunması karşısında, sanığın mahkumiyetine karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde beraatine karar verilmesi, Kanuna aykırı ve O Yer Cumhuriyet savcısının temyiz nedenleri bu itibarla yerinde görüldüğünden, tebliğnameye aykırı olarak, HÜKMÜN 5320 sayılı Kanun'un 8/1. maddesi gereğince uygulanması gereken 1412 sayılı CMUK'nın 321. maddesi uyarınca BOZULMASINA, yargılamanın...
Kaldı ki; bilirkişi raporu davadan sonra alınmakla, mevcut hali itibari ile dava tarihinde davacının haklı sayılması da mümkün olmadığından, dosyadaki belgeye dayanılarak geçici abonelik oluşturulamayacağı...'' gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiş, hüküm davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir. Uyuşmazlık, geçici abonelik tesisi talep edilen konutun bulunduğu binanın statik raporunun bulunup bulunmadığı, varılacak sonuca göre geçici abonelik tesisinin mümkün olup olmadığı noktasında toplanmaktadır. Bilindiği üzere, 3194 sayılı İmar Kanunu’nun 30 ve 31. madde hükümlerine göre, yapı kullanma izin belgesi bulunmayan yerlerde abonelik tesisi mümkün olmayıp, dava konusu dairenin bulunduğu binanın yapı kullanma (iskan) izninin alınmadığı konusunda taraflar arasında uyuşmazlık bulunmamaktadır....
Mah. (30491 Ada, 9 Parsel) nolu bağımsız bölümünde bulunan taşınmaza ait, getirilen bu olanaktan yararlanma (yapı kayıt belgesi alarak abonelik tesisi) konusunda, davacının yaptığı bir başvurunun olup olmadığı, var ise ne gibi işlem yapıldığının tespiti ile bilgi verilmesi için davalı Enerjisa’ya yazılan yazıya “davacı ... adına 25.01.2018 tarihinde ... Mahallesi 1670 Sok. No: 10-5 Keçiören Ankara adresinde abonelik başlatılmış olup halen aktif olarak kullanılmaktadır” şeklinde cevap verildiği ve müşteri bilgilerinin yazı ekinde gönderildiği anlaşılmaktadır. Davacının dava dilekçesinde belirttiği, davaya konu taşınmazın tapu senedinde gözüken ve dosyaya sunulan diğer abonelik faturalarındaki adresi Ankara İli, Keçiören İlçesi, ... Mah. 1693. Sokak 1/17 olmakla birlikte davalı kurum tarafından davacı adına yapıldığı bildirilen abonelik adresinin ... Mahallesi 1670 Sok. No: 10-5 olduğu, adresler arasında çelişki bulunduğu görülmektedir....
Sanıkların üzerlerine atılı suçun unsurlarının "...kişinin bilgisi ve rızası dışında abonelik tesisi veya işlemi yapmak, yaptırmak veya bunun için gerçeğe aykırı bir belge düzenlemek, usulüne uygun düzenlenen evrakta değişiklik yapmak veya gerçek dışı hazırlanan bir evrakı kullanmak..." olduğu, suçun sübutu bakımından, sanıkların adı geçen sözleşmeyi mutlaka kendi el yazısıyla düzenleyip imzalaması şartı aranmadığı, adı geçen evrakta, değişiklik yapmak veya gerçek dışı hazırlanan evrakı kullanmak fiillerinden her hangi birini gerçekleştirmesi, abonelik sözleşmesi hazırlamak dışında herhangi bir abonelik tesisi veya işlemi yapması veya yaptırması halinde de suçun maddi unsurlarının oluştuğu kabul edilebilecektir....
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi Taraflar arasındaki abonelik davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın reddine yönelik olarak verilen hükmün davacı avukatı tarafından temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü. KARAR Davacı, 1102 ada 11 parsel sayılı taşınmaz üzerinde bulunan zemin kat 10 nolu dükkanda 7.11.2005 tarihinden itibaren kiracı olarak bulunduğunu, dükkanın su aboneliği bulunmadığını, abone olmak için davalı ...’ye başvurduğunda İmar Yasasının 31. maddesi gereğince talebinin reddedildiği, oysa dükkanın yapı kullanma izin belgesi bulunduğunu ileri sürerek abonelik tesisi ile su akışının sağlanmasına karar verilmesini istemiştir. Davalı, davacının kiracı olarak bulunduğu bina ve dükkanın iskan ruhsatı bulunmadığı için İmar Yasasının 31. maddesi gereğince abone yapılmadığını savunarak davanın reddini dilemiştir....
Vicdani kanının oluştuğu duruşma sürecini yansıtan tutanaklar, belgeler ve gerekçe içeriğine göre yapılan incelemede; Sanığın, 5809 sayılı Kanun'un 56/4. maddesi kapsamında "...işletmeci veya adına iş yapan temsilcisi..." sıfatıyla, yine aynı maddede geçen "...Abonelik tesisi veya işlemi yapma, gerçeğe aykırı evrak düzenleme, değişiklik yapma ve bu evrakları kullanma..." seçimlik fiillerini işlediğinin ve sahte abonelik tesisi gerçekleştirdiğinin iddia edildiği kamu davasında, suçun sübutu bakımından, sanığın adı geçen sözleşmeyi mutlaka kendi el yazısıyla düzenleyip imzalaması şartı aranmadığı, adı geçen evrakta, değişiklik yapmak veya gerçek dışı hazırlanan evrakı kullanmak fiillerinden her hangi birini gerçekleştirmesi, abonelik sözleşmesi hazırlamak dışında herhangi bir abonelik tesisi veya işlemi yapması veya yaptırması halinde de suçun maddi unsurlarının oluştuğu kabul edilebilecektir....
Ayrıca davalı vekili 17/06/2014 tarihli duruşmada; davacının abonelik için kuruma başvurmadığından davayı açmada hukukî menfâatinin bulunmadığını belirterek davanın reddini savunmuştur. Mahkemece; davacının talebi geçici elektrik aboneliği tesisi şeklinde değerlendirilerek, davacının söz konusu taşınmaz için BEDAŞ’a herhangi bir başvuruda bulunmadığı, davacının davalı kuruma geçici abonelik için başvurup talebinin reddolduğuna dair bir delil ibraz edemediği, davacının davalı BEDAŞ'a abonelik başvurusu yapmadan davayı açtığı, bu durumda davacının ortada bir muaraza yokken dava açmakta hukukî yararı bulunmadığı gerekçesiyle, davanın HMK’nun 114/1-h maddesi uyarınca davacı tarafından davalı aleyhine açılan davanın hukukî yarar yokluğundan, (3. Hukuk Dairesi'nin 2013/1883 Esas, 2014/3061 sayılı kararı da emsal kabul edilerek) HMK’nun 115/2. maddesi uyarınca dava şartı yokluğu sebebiyle usulden reddine karar verilmiştir....
Sanığın üzerine atılı suçun unsurlarının "...kişinin bilgisi ve rızası dışında abonelik tesisi veya işlemi yapmak, yaptırmak veya bunun için gerçeğe aykırı bir belge düzenlemek, usulüne uygun düzenlenen evrakta değişiklik yapmak veya gerçek dışı hazırlanan bir evrakı kullanmak..." olduğu, suçun sübutu bakımından, sanığın adı geçen sözleşmeyi mutlaka kendi el yazısıyla düzenleyip imzalaması şartı aranmadığı, adı geçen evrakta değişiklik yapmak veya gerçek dışı hazırlanan evrakı kullanmak fiillerinden her hangi birini gerçekleştirmesi, abonelik sözleşmesi hazırlamak dışında herhangi bir abonelik tesisi veya işlemi yapması veya yaptırması halinde de suçun maddi unsurlarının oluştuğu kabul edilebilecektir....
Dava konusu binanın iskan izninin alınmadığı dosya içeriği ile sabittir. 3194 sayılı İmar Kanunu’nun 30 ve 31. maddeleri hükmüne göre, yapı kullanma izin belgesi bulunmayan yerlerde abonelik tesisi mümkün değildir....
"İçtihat Metni" MAHKEMESİ :Tüketici Mahkemesi Taraflar arasındaki abonelik sözleşmesi davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın reddine yönelik olarak verilen hükmün dairemizin 21.3.2012 tarih ve 2012/1251 esas 2012/7470 karar sayılı ilamıyla onanmasına karar verilmiş, süresi içinde davacı avukatınca karar düzeltilmesi istenilmiş olmakla dosya incelendi gereği konuşulup düşünüldü. KARAR Davacı, maliki olduğu bağımsız bölüme su abonesi olmak için davalıya başvurduğunu, ancak davalının talebi reddettiğini bildirerek abonelik sözleşmesi tesisi yönünde karar verilmesini istemiştir....