-Y A R G I T A Y İ L A M I – MAHKEMESİ :Ticaret Mahkemesi -K A R A R- Davacı tarafından yapılan bir icra takibinin bulunmaması nedeniyle dava İİK.nun 277 ve devamı maddeleri uyarınca açılan tasarrufun iptali isteğine ilişkin olduğu kabul edilemeyeceği, davanın B.K. nun 18. maddesine dayalı tasarrufun iptali niteliğinde olduğundan hükme yönelik temyiz itirazlarını inceleme görevi Yüksek 4. Hukuk Dairesine ait bulunmaktadır. Bu nedenlerle dosyanın anılan Daire Başkanlığına GÖNDERİLMESİNE 23.11.2009 tarihinde oybirliğiyle karar verildi....
Mahkemece, davanın İİK. 277 ve devamı maddelerine dayanılarak açılmış tasarrufun iptali istemine ilişkin olduğu, aciz belgesinin sunulmadığı ve hak düşürücü sürenin geçtiği gerekçesi ile davanın reddine karar verilmiş hüküm davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir. Davacı vekili, aşamalarda davanın İİK 277 vd maddelerine ilişkin olduğu yolunda bir beyanda bulunulmamıştır. Davacının kendisinin alacağını akim bırakan bir işleme karşı, takip yapılmamış olması halinde ve İİK. 284. maddedeki hak düşürücü sürenin geçmiş olması gibi durumlarda 818 sayılı BK 18.(6098 sayılı T.B.K 19.) maddeye dayalı olarak bir dava açabileceği gibi aynı işlem için koşulların varlığı halinde İİK. 277 vd maddelerine göre bir tasarrufun iptali davası açması da mümkündür. Davacının bu seçimlik haklarından BK 18. maddeye dayalı iptal yolunu seçtiği dava dilekçesinde özellikle vurgulanmış, bunun nedeni olarak da İİK 277 vd maddelerine dayalı iptal için hak düşürücü sürenin geçmiş olması gösterilmiştir....
Dava, İİK'nun 277 ve devamı maddelerine dayalı olarak açılan tasarrufun iptali davasına ilişkindir. 1-İcra ve İflas Kanununun 277 ve izleyen maddelerinde düzenlenen tasarrufun iptali davalarında amaç, borçlunun aciz ya da iflasından önce yaptığı ve aslında geçerli olan bazı tasarrufların geçersiz ya da "iyiniyet kurallarına aykırılık" nedeniyle alacaklıya karşı sonuçsuz kalmasını ve dolayısıyla o mal üzerinden cebri icraya devamla alacağın tahsilini sağlamaktır. Bu davaların görülebilmesi için, diğer dava koşullarının yanında tasarrufun iptali istenilen işlemin borcun doğumundan sonra gerçekleşmiş olması ve borçlunun alacak hakkının sabit olması gerekir. Somut olayda, borçlu hakkında dava dayanağı .... 2....
"Bilindiği üzere; İcra ve İflas Kanununun 277 ve devamı maddelerinde düzenlenen tasarrufun iptali davalarında amaç, borçlunun haciz ya da iflasından önce yaptığı ve aslında geçerli olan bazı tasarrufların geçersiz ya da "iyiniyet kurallarına aykırılık" nedeniyle alacaklıya karşı sonuçsuz kalmasını ve dolayısıyla o mal üzerinden cebri icraya devamla alacağın tahsilini sağlamaktır. Bu tür davaların dinlenebilmesi için, a-davacının borçludaki alacağının gerçek olması, b-borçlu hakkındaki icra takibinin kesinleşmiş olması, c-iptali istenen tasarrufun takip konusu borçtan sonra yapılmış olması ve d-borçlu hakkında alınmış kesin veya geçici aciz belgesinin (İİK.nun 277 md) bulunması gerekir....
Mahkemece, davanın İİK'nnu 277 ve devamı maddelerine dayalı olarak açılan tasarrufun iptali davasına ilişkin olduğu ve İİK'nun 284.maddesi gereğince bu tür davaların 5 yıllık hak düşürücü sürede açılması gerektiği, ilk tasarrufun 08.09.2009 tarihinde yapıldığı davanın ise 17.12.2014 tarihinde açıldığından bahisle davanın reddine karar verilmiş; hüküm, davacı vekili ve vekalet ücreti yönünden davalılar ... ve ... vekilleri tarafından temyiz edilmiştir. 1-Davalı ... vekilinin temyiz dilekçesinin, temyiz esas defterine kaydı olmadığı ve temyiz harcı da yatırılmadığı anlaşıldığından usulüne uygun olmayan temyiz dilekçesinin reddi gerekmiştir. 2-Dosya içerisindeki bilgi ve belgelere, mahkeme kararının gerekçesinde ve değerlendirilmesinde usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmamasına, 30.06.2015 tarihli oturumda hakimin uyuşmazlığı İİK'nun 277 ve devamı maddelerine dayalı olarak açılan tasarrufun iptali davası niteliğinde olduğuna ilişkin tesbitinin davacı vekili tarafından da imzalanmış...
Dava İİK'nun 277 ve devamı maddelerine dayalı olarak açılan tasarrufun iptali istemine ilişkindir. 1-İcra ve İflas Kanununun 277 ve izleyen maddelerinde düzenlenen tasarrufun iptali davalarında amaç, borçlunun aciz ya da iflasından önce yaptığı ve aslında geçerli olan bazı tasarrufların geçersiz ya da "iyiniyet kurallarına aykırılık" nedeniyle alacaklıya karşı sonuçsuz kalmasını ve dolayısıyla o mal üzerinden cebri icraya devamla alacağın tahsilini sağlamaktır. Tasarrufun iptali davasını elinde geçici veya kesin aciz belgesi bulunan alacaklı açabilir. (İİK.m.277) Bu husus, dava şartı olup, hâkim görevi gereği doğrudan gözetmek zorundadır. Ancak, bu eksikliğin yargılamanın her aşamasında hatta temyiz aşamasında dahi giderilebilmesi mümkündür....
HMK'nın 355. maddesi kapsamında istinaf itirazları ve kamu düzenine ilişkin hususlarla sınırlı olarak yapılan inceleme sonunda: Dava; İİK'nın 277. ve devamı maddeleri kapsamında nam-ı müstear iddiasına dayalı tasarrufun iptali istemine ilişkindir. Namı müstear (inançlı işlem) ile gizlenmiş muvazaalı işlemler hakkında iptal davaları açılabileceği Yargıtay uygulamaları ile kararlılık kazanmıştır. (Yargıtay HGK'nin 12.10.2001 gün ve 2001/2- 515 E., 605 K sayılı; 17.Hukuk Dairesinin 20.06.2011 gün ve 2010/11090 E.-2011/6367 K. sayılı kararları). Bu tür işlemlerin İİK 277 ve devamı maddelerine dayalı olarak iptali istenilerek davacı alacaklının alacağına kavuşması sağlanır. İİK'nın 277 ve devamı maddeleri gereğince açılan tasarrufun iptali davaları, şahsi nitelikte ve borçlunun tasarruflarına yönelik bulunduğundan asliye hukuk mahkemelerinin görevine girmektedir....
İİK’nin 277 ve izleyen maddelerinde düzenlenen iptal davası açma hakkı davacının genel hükümlere, muvazaaya dayanarak dava açmasına engel değildir. Davacının iddiasını kanıtlaması halinde iddianın taşınmazın aynına ilişkin olmadığı, alacağın tahsiline yönelik bulunduğu da gözetilerek İİK 283/1 maddesi kıyasen uygulanarak iptal ve tescile gerek olmaksızın davacının taşınmazların haciz ve satışını isteyebilmesi yönünden hüküm kurulması gerekecektir. Davanın TBK'nın 19.maddesi gereğince değerlendirilmesi ve sonucuna göre karar verilmesi gerekirken davanın İİK 277 ve devamı maddelerinde yer alan tasarrufun iptali davası olarak nitelendirilmesi ve delillerin bu doğrultuda değerlendirilmesi isabetli görülmemiştir. Kişilerin dava hakkı Anayasanın 36. maddesiyle teminat altına alınmış olup, “hukuki yarar” ile sınırlıdır....
Davalı ... vekili, müvekkiline ait işletmenin hak ve borçları ile birlikte...Ltd.Şti. devredildiğini taraf sıfatı kalmadığını, feragat ve kabulün tasarrufun iptali davasının konusu olamayacağını, haksız açılan davanın reddi gerektiğini savunmuştur. Davalı borçlu, duruşmalara katılmamış ve cevap dilekçesi sunmamıştır. Mahkemece, davadan feragat ve kabul işlemlerinin İİK'nnu 277 ve devamı maddelerine göre açılan tasarrufun iptali davasının konusu olamayacağından bahisle davanın reddine karar verilmiş; hüküm, davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir. Dava İİK'nun 277 ve devamı maddelerine dayalı olarak açılan tasarrufun iptali istemine ilişkindir. Bu davadan amaç, borçlunun haciz yada iflasından önce yaptığı ve aslında geçerli olan bazı tasarrufların geçersiz ya da "iyiniyet kurallarına aykırılık" nedeniyle alacaklıya karşı sonuçsuz kalmasını ve dolayısıyla o mal üzerinden cebri icraya devamla alacağın tahsilini sağlamaktır....
Mahkemece, tasarrufun borcun doğumundan sonra yapıldğı, satışın muvazaalı olduğu ....Asliye Hukuk Mahkemesinin 2010/5761 Esas 2012/61 Karar sayılı ilamı ile kesinleştiğinden bahisle davanın kabulüne karar verilmiş hüküm davalı borçlu şirketi vekili tarafından temyiz edilmiştir. Dava, İİK'nun 277 ve devamı maddelerine dayalı olarak tasarrufun iptali davasına ilişkindir. İcra ve İflas Kanununun 277 ve izleyen maddelerinde düzenlenen tasarrufun iptali davalarında amaç, borçlunun aciz ya da iflasından önce yaptığı ve aslında geçerli olan bazı tasarrufların geçersiz ya da "iyiniyet kurallarına aykırılık" nedeniyle alacaklıya karşı sonuçsuz kalmasını ve dolayısıyla o mal üzerinden cebri icraya devamla alacağın tahsilini sağlamaktır. Tasarrufun iptali davasını elinde geçici veya kesin aciz belgesi bulunan alacaklı açabilir. (İİK.m.277) Bu husus, dava şartı olup, hâkim görevi gereği doğrudan gözetmek zorundadır....