Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

Somut olayda, dava dilekçesinin incelenmesinde davanın sadece İİK 277 ve devamı maddelerine dayalı olarak tasarrufun iptali istendiği, dilekçenin açıklama bölümünde de TBK 19. maddesinden söz edilmediği gibi hukuki deliller kısmında açıkça TBK 19. maddeye dayanılmadığı, sonuç talep kısmında da terditli istemde bulunulmadığı anlaşılmakla Mahkemenin 20/10/2020 tarihli celsede işlemden kaldırma gerekçesi doğru olmamıştır. Ancak HMK'nın 320/4 bendi karşısında Mahkemenin hatalı belirlemesinin önemi bulunmadığından sonuç itibari ile davanın açılmamış sayılmasına karar verilmesinde bir isabetsizlik bulunmamaktadır. Bu nedenlerle; davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK'nın 353/1- b/1. maddesi uyarınca esastan reddine karar verilmiştir....

yaptırarak ona göre yargılamaya devam etmesi gerekirken davaya karma bir dava olarak devam etmesi, hangi yargılama usulüne göre devam ettiğini belirtmeden karar verilmesi usul ve yasaya aykırı olduğundan yerel mahkeme kararının bozulması gerektiğini, 3- Dava süresi ve ispat bakımından TBK 19, hüküm ve sonuçları yönünde İİK 277 ve devamı maddelerinin uygulanmasını gerektiren karma bir davanın usulsüz olduğunu, 4- Dava dilekçesinde yazılı hukuki nitelendirmeye bakılmaksızın İİK 277 ve devamı maddelerinde düzenlenen tasarrufun iptali davası olduğu kuşku ve duraksamadan uzak olduğunu, tüm dosya kapsamı birlikte değerlendirildiğinde ve içeriğine dikkat edildiğinde müvekkil borçlu T6 hakkında alınmış kesin ya da geçici aciz vesikası da bulunmadığını, Tasarrufun iptali davasının açılabilmesi için sadece icra dosyasının değil icra dosyasına konu ilamın yani alacağın kaynağını oluşturan mahkeme ilamının da kesinleşmesi gerekmektedir....

"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi Taraflar arasındaki tasarrufun iptali davasının yapılan yargılaması sonunda; kararda yazılı nedenlerden dolayı davanın reddine dair verilen hükmün süresi içinde davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi gereği düşünüldü: -K A R A R- Davacı vekili, davalı borçlu ...'ın alacaklılarından mal kaçırmak amacıyla muvazaalı olarak düzenlediği 9.10.2011 tanzim 20.1.2012 vadeli 70.000 TL senetle bacanağı davalı ...'e borçlandığını, ...'in anılan senede istinaden davalı ... aleyhine .... İcra Müdürlüğünün 2012/8 sayılı dosyası ile takip yaptığını, borçlunun maaşı ile taşınmazı üzerine haciz koyduğunu belirterek davalılar arasındaki muvazaalı senet ve bu senede dayalı olarak yapılan icra takibine ilişkin tasarrufun İİK 277 veya TBK'nun 19 maddesi gereğince iptaline karar verilmesini talep etmiştir. Davalılar savunma yapmamıştır....

    Mahkemece 1.6.2004 tarihli ara kararıyla Borçlar Kanunun 18.maddesine dayalı tapu iptali ve tescil davası ile İİK 277.maddesine dayalı tasarrufun iptali davalarının yargılama usulü birbirinden farklı olduğundan ve birlikte görülemiyeceğinden Borçlar Kanunu 18.maddeye göre açılan tapu iptali ve tescil davasının tefrikine, yeni esasa kaydına, tasarrufun iptaline ilişkin davanın bu esas üzerinden yürütülmesine karar verilmiş; tefrik edilen dosya üzerinden de Borçlar Kanunu 18.maddeye göre açılan dava, taşınmazın aynı ile ilgili olduğundan dava dilekçesinin yetki yönünden reddine, mahkemenin yetkisizliğine karar kesinleştiğinde ve talep halinde dosyanın yetkili ... Asliye Hukuk Mahkemesine gönderilmesine karar vermiştir. ......

      ----------da belirlendiği gibi, HMK'nın 24/1, 25, 26, 30 ve 33. --------- maddeleri gereğince hakim, tarafların ileri sürdükleri maddi vakıalar, bunlara bağlı netice-i taleplerle bağlı ve fakat hukuki tavsiflerle bağlı olmayıp, kanunları re'sen uygulamakla ve neticeye vardırmakla yükümlüdür. Bu nedenle davanın dava tarihi itibariyle yürürlükte bulunan 6098 sayılı TBK'nın 19. ve İİK'nın 277 ve devamı maddelerinde düzenlenmiş muvazaa iddiasına dayalı iptal istemine ilişkin olduğu kabul edilerek inceleme ve değerlendirmeler bu çerçevede yapılmıştır. İİK'nın 277 ve devamı maddeleri gereğince muvazaa hukuksal nedenine dayalı olarak açılan tasarrufun iptali davaları, şahsi nitelikte ve borçlunun tasarruflarına yönelik tasarrufun iptali istemine ilişkindir. Bu nedenle, tasarrufun iptali davaları, taraflar tacir olsa da TTK'nın 4/1. maddesi kapsamında mutlak ticari dava olarak değerlendirilemez....

        , yapılan bu devir işleminin İİK 278/3 maddesinin 1. ve 2. bentleri uyarınca ve ayrıca aynı Kanunun 280. maddesi kapsamında da iptale tabi olduğunu ileri sürerek taşınmaz üzerine ihtiyati haciz konulmasıyla birlikte taraflar arasındaki tasarrufun İİK 277 ve devamı maddeleri ile TBK'nın 19. maddesi uyarınca iptaline ve davacıya haciz ve cebri satış yetkisinin verilmesine karar verilmesini talep etmiştir....

        Dava dilekçesinde alacaklılara zarar vermek kastıyla yapılan taşınmazın satışına ilişkin tasarrufun müvekkili bakımından İİK. 277. ve devamı maddelerindeki şartlara uygun olarak iptali, olmadığı takdirde TBK. 19.maddesi gereğince muvazaa nedeniyle iptali ve taşınmaz elden çıkarılmakla bu haliyle elden çıkan değer nispetinde tazminata taalluk ettiğini, müvekkili bakımından dava konusu taşınmaz üzerinde alacak ve tüm fer’ilerine yeter miktarda cebr-i icra yetkisinin verilmesi talep edilmekle, talep terditli olarak öncelikle İİK. 277. ve devamı maddelerindeki şartlara uygun olarak iptali talep edilmektedir. HMK 352/1 maddesinde ''Bölge Adliye Mahkemesi Hukuk Dairesince dosya üzerinde yapılacak ön inceleme sonunda incelemenin başka bir dairece yapılması gerektiği tespit edilen dosyalar hakkında öncelikle gerekli karar verilir.'' hükmü öngörülmüştür....

        İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ : İlk derece mahkemesince yapılan yargılamada;"...Dava, İİK 277.maddesi gereğince olmadığı takdirde terditli olarak TBK 19.maddesi ile ile tasarrufun iptali ile cebri icra yetkisi verilmesi, taşınmazların üçüncü kişilere devredilmesi ihtimalinde nakden tazmin talebine ilişkindir. Davacının İİK 277 vd maddeleri gereğince tasarrufun iptali talebine ilişkin olarak; Borçlunun aciz ya da iflasından önce yaptığı iptale tabi tasarrufları, üç grup altında ve İİK.nun 278, 279. ve 280. maddelerinde düzenlenmiştir. Ancak, bu maddelerde iptal edilebilecek bütün tasarruflar, sınırlı olarak sayılmış değildir. Kanun, iptale tabi bazı tasarruflar için genel bir tanımlama yaparak hangi tasarrufların iptale tabi olduğu hususunun tayinini hakimin takdirine bırakmıştır ( İİK.md.281 )....

        Özellikle vurgulandığı gibi tasarrufun iptali davasında ya da somut olayda olduğu gibi TBK’nın 19. maddesi gereğince ve İİK’nın kıyasen uygulanması istemli olarak açılan davalarda alacaklı ile borçlu taraflar arasındaki ticari nitelikteki alım satım ya da banka alacağını oluşturan ticari ya da genel kredi sözleşmeleri görevin belirlenmesinde dikkate alınamayacaktır. Ne tasarrufun iptali davası, ne de TBK m. 19 gereğince İİK’nin 283. Maddesinin kıyasen uygulanması istemli muvazaa davası TTK’nın 4. maddesinde belirtilen mutlak ya da nispi ticari dava niteliğine haiz olduğundan 6100 sayılı HMK’nin 2. maddesi gereğince genel görevli Asliye Hukuk Mahkemesi’nin görev alanında kalmaktadır. Bu tür davalar, şahsi nitelikte ve borçlunun tasarruflarına yönelik olduğundan ve mutlak ticari dava niteliğinde olmadığından, bu niteliği itibarıyla asliye ticaret mahkemesinin görevi içinde sayılan ticari davalardan olmamasına göre, uyuşmazlığın İstanbul Anadolu 26....

          ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ TARİHİ : 11/04/2023 NUMARASI : 2022/441 ESAS, 2023/189 KARAR DAVA KONUSU : Tasarrufun İptali (İİK 277 ve devamı Ve TBK 19) KARAR : Samsun 4....

          UYAP Entegrasyonu