Sayılı dosyası ile açılan alacak davasının halen devam ettiğini, davanın niteliği itibari ile T.B.K'nın 19'uncu maddesine göre açılan muvazaa davası olduğunu, T.B.K'nun 19'uncu maddesine göre açılan iptal davalarında İİK'nın 277 ve izleyen maddelerinde arandığı gibi icra takibi başlatılmış olması ve aciz vesikası koşulunun aranmayacağını ve yine o maddelerle belirlenen hak düşürücü sürelerinde uygulanmayacağını, ilk derece mahkemesinin davayı red gerekçesinin usul ve yasaya aykırı olduğunu, Yargıtay 17. Hukuk Dairesi Başkanlığının 17.07.2018 tarihli 2016/772 E. ve 2018/7256 K. sayılı içtihadının da aynı yönde olduğunu ileri sürerek kararının kaldırılmasına karar verilmesini talep etmiştir. DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ, HUKUKİ SEBEPLER ve GEREKÇE: Taraflar arasındaki dava, muvazaa nedeni ile tasarrufun iptali (TBK'nın 19. maddesi) istemine ilişkindir....
"İçtihat Metni" MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi Taraflar arasındaki muvazaa davasının yapılan yargılaması sonunda; kararda yazılı nedenlerden dolayı davanın kabulüne dair verilen hükmün süresi içinde davalılar vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği düşünüldü: K A R A R Dava; BK'nun 19. maddesine dayalı olarak açılan muvazaalı işlemin iptali istemine ilişkindir....
Asliye Ticaret Mahkemelerince ayrı ayrı görevsizlik kararı verilmesi nedeni ile yargı yerinin belirlenmesi için gönderilen dosya içindeki tüm belgeler incelendi, gereği düşünüldü: K A R A R Dava; İİK'nın 277 ve devamı maddeleri uyarınca tasarrufun iptali istemine ilişkindir. ... 3. Asliye Hukuk Mahkemesi, taraflar arasındaki ilişkinin ticari ilişkiden doğduğu ve ticari dava olduğu gerekçesiyle görevsizlik kararı vermiştir. ... 4. Asliye Ticaret Mahkemesi tarafından ise davanın tasarrufun iptali davası olduğu, İİK'nın 277. maddesine dayalı tasarrufun iptali davasının ticari davalardan olmadığı gerekçesiyle görevsizlik kararı verilmiştir. Dosya kapsamından, davacı vekilinin, davalılar arasında muvazaalı olarak yapılan taşınmaz satışına ilişkin işlemlerinin iptaline karar verilmesi istemiyle dava açtığı anlaşılmıştır....
Dava, BK. 19. maddesine dayalı tasarrufların iptali istemine ilişkindir. 1-1086 Sayılı HUMK'nun 388. ve 389. maddeleri ile 6100 Sayılı HMK'nun karşılık 297/1-2 maddeleri uyarınca, mahkeme kararında; hüküm sonucunun, taraflara yükletilen hak ve sorumlulukların şüphe ve tereddüt uyandırmayacak şekilde ayrı ayrı ve açıkça gösterilmesi gerekir. Ayrıca; 1086 Sayılı HUMK'nun 45. maddesi ile 6100 Sayılı HMK'nun karşılık 166. maddesi uyarınca, birleştirilen dava dosyaları birbirlerinden bağımsız ayrı davalar olup, asıl ve birleştirilen her dava hakkında usul hükümlerine göre ayrı ayrı hüküm kurulması, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin her dava için ayrı ayrı belirlenmesi gerekir. Yukarıda belirtilen ilkeler gözardı edilerek asıl ve birleştirilen davalar için tek hüküm kurulması, bozmayı gerektirmiştir. 2-Mahkemenin yargılamayı sonuçlandırdığı kısa kararda “....Tekstil Konfeksiyon Turz. İth. İhracat....
Mahkemece, borçlunun borcun doğmundan sonra dava konusu taşınmazın ablasına yaptığı satışın İİK'nun 278/3-1 maddesine göre bağış niteliğinden olup iptali gerektiğinden bahisle davanın kabulüne ancak .... hakkındaki davanın ise, anılan şahsın yaptığı takiple ilgil olarak taşınmazlara haciz konulduğunu belirttiğinden sıra cetveline itiraz davası açabileceği, bu aşamada muvazaa nedeni ile iptalini talep etmesinde hukuki yararı olmadığı gerekçesi ile reddine karar verilmiş; hüküm, davacı ve davalılar vekilleri tarafından temyiz edilmiştir. Dava, İİK'nun 277 ve devamı maddelerine dayalı olarak açılan tasarrufun iptali davasına ilişkindir....
Dosya alacaklısı tarafından bu devir işlemine ilişkin tasarrufun iptali talepli dava açılmış, Adana 7. Asliye Hukuk Mahkemesi'nce 2016/507 E 2018/222 K sayılı karar ile bu satış işlemine ilişkin tasarrufun iptaline, alacaklıya bu taşınmaz üzerinde cebri icra ile satış yetkisi verilmesine karar verilmiş ve bu karar kesinleşmiş ise de, gerek TBK'nın 19. maddesine dayalı gerekse İİK'nın 277 ve devamı maddelerine dayalı olarak açılan tasarrufun iptali davaları taşınmazın aynına ilişkin davalar olmayıp, verilen tasarrufun iptali kararı mülkiyet değişikliğine yol açmayacaktır. Tasarrufun iptali kararı ile, borçluya ait olmasa da o mal varlığı ile ilgili olarak alacaklıya cebri icra yetkisi tanınmakta ve bununla yetinilmektedir. Somut olayda da tasarrufun iptali kararı ile dosya alacaklısına taşınmaz mal ile ilgili sadece cebri icra yetkisi tanınmış, taşınmazda mülkiyet değişikliği sonucu doğmamıştır....
Asliye Ticaret ve Kartal Fikri ve sınai Haklar Hukuk Mahkemelerince ayrı ayrı görevsizlik kararı verilmesi nedeni ile yargı yerinin belirlenmesi için gönderilen dosya içindeki tüm belgeler incelendi, gereği düşünüldü: -K A R A R- Dava, Tasarrufun İptali istemine ilişkindir. Kadıköy 4.Asliye Ticaret Mahkemesince,davanın 551 sayılı K.H.K hükümlerinin uygulanması gerektiği, bu nedenle Fikri ve Sınai Haklar Mahkemesinin yetkili olduğu gerekçesiyle, görevsizlik kararı verilmiştir. Kartal Fikri ve Sınai Haklar Hukuk Mahkemesi ise, uyuşmazlığın icra iflas kanunu 277 maddesine dayalı tasarrufun iptali olduğu gerekçesiyle, görevsizlik yönünde hüküm kurmuştur. Somut olayda, davalı ... Doğa Sporları Turizm ve dış Tic.Ltd.Şti. ile davalı .....
Aile Mahkemelerince ayrı ayrı görevsizlik kararı verilmesi nedeni ile yargı yerinin belirlenmesi için gönderilen dosya içindeki tüm belgeler incelendi, gereği düşünüldü: - K A R A R - Dava, tasarrufun iptali istemine ilişkindir. Asliye Hukuk Mahkemesi, uyuşmazlığın katkı payı alacağına ilişkin olup aile hukukundan kaynaklandığı gerekçesiyle görevsizlik kararı verilmiştir. Aile Mahkemesi ise, davanın katkı payı alacağı davası olmayıp BK.nin 18. maddesine dayalı tasarrufun iptali davası niteliğinde olduğunu belirterek görevsizlik yönünde hüküm kurmuştur. Somut olayda davacının, müvekkilinin eşi olan davalı ile birlikte evlilik birliği içinde satın alınan taşınmazı davacının tazminat alacaklarının tahsiline engel olmak amacıyla muvazaalı olarak satıldığı iddiasıyla BK.nin 18. maddesi uyarınca açılan tasarrufun iptali davası niteliğinde olduğu anlaşılmıştır....
Somut olayda, dava dilekçesinin incelenmesinde davanın sadece İİK 277 ve devamı maddelerine dayalı olarak tasarrufun iptali istendiği, dilekçenin açıklama bölümünde de TBK 19. maddesinden söz edilmediği gibi hukuki deliller kısmında açıkça TBK 19. maddeye dayanılmadığı, sonuç talep kısmında da terditli istemde bulunulmadığı anlaşılmakla Mahkemenin 20/10/2020 tarihli celsede işlemden kaldırma gerekçesi doğru olmamıştır. Ancak HMK'nın 320/4 bendi karşısında Mahkemenin hatalı belirlemesinin önemi bulunmadığından sonuç itibari ile davanın açılmamış sayılmasına karar verilmesinde bir isabetsizlik bulunmamaktadır. Bu nedenlerle; davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK'nın 353/1- b/1. maddesi uyarınca esastan reddine karar verilmiştir....
un dava konusu taşınmazı aldıktan sonra tamirat yaptırdığı, taşınmazın halen davalıların annesi ve intifa hakkı sahibi ....tarafından kullanıldığının anlaşıldığı, bu durumda taraf delillerinin yukarıda açıklanan ilkeler doğrultusunda Türk Borçlar Kanununun 19 .maddesinde düzenlenen muvazaa hukuksal nedenine göre değerlendirmesi ve sonucuna göre karar verilmesi gerekirken davanın İİK'nun 277 ve devamı maddelerinde düzenlenen tasarrufun iptali davası olarak değerlendirilmesinin doğru olmadığı;kabule göre de, dava konusu 2010/14036 takip dosyası içeriğinden dava koşulu olan aciz belgesi bulunmadığı anlaşıldığından davanın önkoşul yokluğu nedeniyle reddine karar verilmesi gerekirken davanın İİK 278/3-2 madde gereğince kabulünün isabetli görülmediği; tasarrufun iptali davalarında harç ve vekalet ücreti takip konusu alacak miktarı ile iptali istenen tasarrufun tasarruf tarihindeki değeri karşılaştırılarak düşük olan değer üzerinden hesaplanması gerektiği, somut olayda iptali istenen tasarrufun...