Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

Gerekçe ve Sonuç Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; tasarrufun iptali davasının aynî dava olmayıp kişisel bir alacak davası niteliğinde olduğu, kesinleşme beklenmeden haciz ve satış istenebileceği, şikayetçinin açtığı tasarrufun iptali davasında 14.12.2011 tarihinde ihtiyati haciz kararı verildiği, 23.06.2015 tarihinde tasarrufun iptali davasının kabulüne karar verildiği, ihtiyati haczin bu tarihte kesin hacze dönüştüğü, şikayet olunanın açtığı tasarrufun iptali davasında ise 12.09.2012 tarihinde ihtiyati haciz kararı verildiği, 19.12.2013 tarihinde tasarrufun iptali davasının kabulüne karar verildiği, ihtiyati haczin bu tarihte kesin hacze dönüştüğü, bu durumda sıra cetvelini düzenleme yetkisinin ilk kesin haczi bulunan şikayet olunan dosyasına ait olduğu, sıra cetveli düzenlemesinde hukuka aykırılık bulunmadığı gerekçesiyle şikayetçi vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir. V. TEMYİZ A....

    Yargılama sonunda tasarrufun iptali davasının kabulüne, ön alım davasının konusu kalmadığından karar verilmesine yer olmadığına karar verilmiş; karar Yargıtay 17.Hukuk Dairesinin 01.12.2011 tarih 2011/846 Esas 2011/11487 Karar sayılı ilamı ile davaların tefrik edilmesi gerektiğinden bahisle sair yönler incelenmeksizin bozulmuştur. Bozmadan sonra tasarrufun iptali talebinin kabulü ile Mahkemenin 2013/46 Esas sayılı ön alım davasıda davalıya ödenmesine karar verilen tutardan öncelikle davacıya ödenmesine arta kalanın davalı ...'a iadesine karar verilmiş; hüküm davacı alacaklı vekili tarafından temyiz edilmiştir. Dava İİK’nin 277 vd. maddelerine dayalı tasarrufun iptali istemine ilişkindir. Tasarrufun iptali, hukuken geçerli olan satışlar için istenilebilir. Muvazaalı satışlar tasarrufun iptali davasının konusunu oluşturmazlar. Kural olarak iptal edilen tasarruflar, muvaazalı akitlerden farklı olarak hukuken geçerlidir....

      O halde, ... tarafından açılan tasarrufun iptali davasının sonucunun beklenmesi gerekirken, bu husus üzerinde durulmadan davanın kabulüne karar verilmesi doğru görülmemiştir." gerekçesiyle bozulmasına karar verilmiştir. Davacı ... vekili ile birleştirilen dava davacısı ... vekili, karar düzeltme talebinde bulunmuştur. İcra ve İflas Kanununun 277. ve devamı maddelerine dayanılarak açılmış tasarrufun iptali istemine ilişkin davaların dinlenebilmesi için alacaklının borçluda gerçek bir alacağının olması, borcun tasarruftan önce doğması, borçlu hakkındaki icra takibinin kesinleşmiş olması ve borçlu hakkında alınmış aciz belgesinin bulunması gereklidir. Tasarrufun iptali davasının kabulü durumunda, yapılan tasarrufun alacaklının gerçek alacak ve ayrıntılarına yetecek miktar dışında kalan kısmı geçerliliğini koruyacaktır....

        Asliye Hukuk Mahkemelerince ayrı ayrı görevsizlik kararı verilmesi nedeni ile yargı yerinin belirlenmesi için gönderilen dosya içindeki tüm belgeler incelendi, gereği düşünüldü: - K A R A R - Dava, tasarrufun iptali istemine ilişkindir. ... .... İcra Mahkemesince (....); tasarrufun iptali davası yönünden dosya tefrik edilerek tasarrufun iptali davasında görevli mahkemenin genel mahkeme olduğu gerekçesiyle görevsizlik kararı verilmiştir. ... .......

          Davalı alacaklı vekili, aracın alacaklılardan mal kaçırma amacı ile danışıklı satıldığından haksız açılan davanın reddi gerektiğini ve karşılık olarak tasarrufun iptali davası açtığını belirtmiştir. Davalı borçlular vekili, aracın davacıya satıldığını ve bir ilgilerinin olmadığını davanın reddi gerektiğini savunmuşlardır Mahkemece, alacaklının bağımsız olarak açtığı tasarrufun iptali davası birleştirerek yaptığı yargılama sonunda, davacı 3.kişinin istihkak davasının kabulüne alacaklının açtığı tasarrufun iptali davasının reddine ilişkin kararı, Yargıtay 21....

            Şti aleyhine 2009 tarihinde tasarrufun iptali davası açmıştır. Tasarrufun iptali davasında taşınmazın üçüncü kişilere devredilmemesi için tedbir kararı verilebilir. Davalı ...’in açtığı tasarrufun iptali davası 01.10.2012 tarihinde kabul edilmiş ve temyiz aşamasından geçerek 16.01.2015 tarihinde kesinleşmiştir. Davalı ... satışa konu taşınmaz kaydına 03.03.2015 tarihinde haciz, 07.11.2015 tarihinde kıymet taktiri ve satış talep etmiştir. Taşınmaz ... Gıda …Ltd Şti adına kayıtlı olduğu dönemde, ... Gıda ..Ltd Şti den alacaklı olan Müşteki ... ve ...…Ltd Şti, ... Gıda Ltd. Şti aleyhine başlattıkları takip çerçevesinde tasarrufun iptaline konu taşınmaz kaydına 13.04.2011 tarihinde haciz koyarak 11.03 2013 tarihinde (değişiklikten önceki hükme göre 2 yıllık süre içinde) avansını yatırarak satış talep etmişlerdir....

              Somut olayda, tasarrufun iptali davası karşı dava olarak yasal süresi içinde açılmakla birlikte; istihkak davasının açılmamış sayılmasına karar verilmesinden sonra asıl davadan ayrılmış, ancak yargılamasına İcra Hukuk Mahkemesi tarafından devam edilmiştir. İstihkak davasının hiç açılmamış sayıldığı bu durumda, karşı dava olarak açılan tasarrufun iptali davasının ayrılmasına yönelik verilen karar yerinde olmakla birlikte; ayırma işleminden sonra tasarrufun iptali davasının asıl davadan bağımsız bir hal aldığı, bu nedenle de İİK’nin 281. maddesi uyarınca genel mahkemelerde görülerek sonuçlandırılabilmesi için görevsizlik kararı verilmesi gerektiğinin dikkate alınmaması hatalı olmuştur. 2-Bozma neden ve şekline göre davalı asil ... ve davalı ... vekilinin sair temyiz itirazlarının bu aşamada incelenmesi gerekli görülmemiştir....

                İİK’nun 97/17. maddesinde düzenlenmiş bulunan tasarrufun iptali davası, üçüncü kişinin açtığı istihkak davasında açılabilecek bir karşı dava niteliğindedir. İİK’nun 99. maddesinden yararlanılarak tasarrufun iptali davası açılamaz. (24.02.1954 gün, 2/7 sayılı İBK) Somut olayda alacaklı İİK’nun 99. maddesi uyarınca açtığı davada, tasarrufun iptali istemini de ileri sürmüştür. Mahkeme gerekçesinde tasarrufun iptali istemine ilişkin talebin aynı davada görülemeyeceği genel mahkemenin görevine girdiği belirledikten sonra hükümde alacaklının genel mahkemede dava açmakta muhtariyetine biçiminde karar verilmesi doğru görülmemiştir. Ne var ki bu durum sonuca etkili olmadığından ve temyiz edenin sıfatına göre bozma nedeni de yapılmamıştır....

                  İİK’nun 97/17. maddesinde düzenlenmiş bulunan tasarrufun iptali davası, üçüncü kişinin açtığı istihkak davasında açılabilecek bir karşı dava niteliğindedir. İİK’nun 99. maddesinden yararlanılarak tasarrufun iptali davası açılamaz. (24.02.1954 gün, 2/7 sayılı İBK) Somut olayda alacaklı İİK’nun 99. maddesi uyarınca açtığı davada, tasarrufun iptali istemini de ileri sürmüştür. Mahkeme gerekçesinde tasarrufun iptali istemine ilişkin talebin aynı davada görülemeyeceği genel mahkemenin görevine girdiği belirledikten sonra hükümde alacaklının genel mahkemede dava açmakta muhtariyetine biçiminde karar verilmesi doğru görülmemiştir. Ne var ki bu durum sonuca etkili olmadığından ve temyiz edenin sıfatına göre bozma nedeni de yapılmamıştır....

                    Mahkemece, tasarrufun iptali davasının ön koşulunun tasarrufun borcun doğumundan sonra yapılmış olması gerektiği, somut olayda boşanma davasının 06.07.2005 tarihinde açıldığı, tasarrufun ise 28.09.2004 tarihinde yapıldığından bahisle tasarrufun iptali davasının reddine karar verilmiş; hüküm, davacı alacaklı vekili temyiz edilmiştir. Dava İİK’nın 277 vd. maddelerine dayalı tasarrufun iptali istemine ilişkindir. Dosya içerisindeki bilgi ve belgelerden, borcun doğumunun boşanma davası değil, bu davaya açmayı gerektirir fiillerin başladığı tarih olarak kabulü gerekir. Bu ise boşanma davasında belirlenen 27.07.2004 tarihli müşterek çocuğun doğumunda gerçekleşen haksız fiil tarihi olduğundan borcun doğumu konusundaki mahkeme tesbiti hatalı ise de, bu tarihte dava konusu işyeri davalı 3.kişiye ait olduğundan borcun doğumundan sonra işyerinin devrinden söz edilemez....

                      UYAP Entegrasyonu