O halde, ... tarafından açılan tasarrufun iptali davasının sonucunun beklenmesi gerekirken, bu husus üzerinde durulmadan davanın kabulüne karar verilmesi doğru görülmemiştir." gerekçesiyle bozulmasına karar verilmiştir. Davacı ... vekili ile birleştirilen dava davacısı ... vekili, karar düzeltme talebinde bulunmuştur. İcra ve İflas Kanununun 277. ve devamı maddelerine dayanılarak açılmış tasarrufun iptali istemine ilişkin davaların dinlenebilmesi için alacaklının borçluda gerçek bir alacağının olması, borcun tasarruftan önce doğması, borçlu hakkındaki icra takibinin kesinleşmiş olması ve borçlu hakkında alınmış aciz belgesinin bulunması gereklidir. Tasarrufun iptali davasının kabulü durumunda, yapılan tasarrufun alacaklının gerçek alacak ve ayrıntılarına yetecek miktar dışında kalan kısmı geçerliliğini koruyacaktır....
Asliye Hukuk Mahkemelerince ayrı ayrı görevsizlik kararı verilmesi nedeni ile yargı yerinin belirlenmesi için gönderilen dosya içindeki tüm belgeler incelendi, gereği düşünüldü: - K A R A R - Dava, tasarrufun iptali istemine ilişkindir. ... .... İcra Mahkemesince (....); tasarrufun iptali davası yönünden dosya tefrik edilerek tasarrufun iptali davasında görevli mahkemenin genel mahkeme olduğu gerekçesiyle görevsizlik kararı verilmiştir. ... .......
Şti aleyhine 2009 tarihinde tasarrufun iptali davası açmıştır. Tasarrufun iptali davasında taşınmazın üçüncü kişilere devredilmemesi için tedbir kararı verilebilir. Davalı ...’in açtığı tasarrufun iptali davası 01.10.2012 tarihinde kabul edilmiş ve temyiz aşamasından geçerek 16.01.2015 tarihinde kesinleşmiştir. Davalı ... satışa konu taşınmaz kaydına 03.03.2015 tarihinde haciz, 07.11.2015 tarihinde kıymet taktiri ve satış talep etmiştir. Taşınmaz ... Gıda …Ltd Şti adına kayıtlı olduğu dönemde, ... Gıda ..Ltd Şti den alacaklı olan Müşteki ... ve ...…Ltd Şti, ... Gıda Ltd. Şti aleyhine başlattıkları takip çerçevesinde tasarrufun iptaline konu taşınmaz kaydına 13.04.2011 tarihinde haciz koyarak 11.03 2013 tarihinde (değişiklikten önceki hükme göre 2 yıllık süre içinde) avansını yatırarak satış talep etmişlerdir....
Davalı alacaklı vekili, aracın alacaklılardan mal kaçırma amacı ile danışıklı satıldığından haksız açılan davanın reddi gerektiğini ve karşılık olarak tasarrufun iptali davası açtığını belirtmiştir. Davalı borçlular vekili, aracın davacıya satıldığını ve bir ilgilerinin olmadığını davanın reddi gerektiğini savunmuşlardır Mahkemece, alacaklının bağımsız olarak açtığı tasarrufun iptali davası birleştirerek yaptığı yargılama sonunda, davacı 3.kişinin istihkak davasının kabulüne alacaklının açtığı tasarrufun iptali davasının reddine ilişkin kararı, Yargıtay 21....
Somut olayda, tasarrufun iptali davası karşı dava olarak yasal süresi içinde açılmakla birlikte; istihkak davasının açılmamış sayılmasına karar verilmesinden sonra asıl davadan ayrılmış, ancak yargılamasına İcra Hukuk Mahkemesi tarafından devam edilmiştir. İstihkak davasının hiç açılmamış sayıldığı bu durumda, karşı dava olarak açılan tasarrufun iptali davasının ayrılmasına yönelik verilen karar yerinde olmakla birlikte; ayırma işleminden sonra tasarrufun iptali davasının asıl davadan bağımsız bir hal aldığı, bu nedenle de İİK’nin 281. maddesi uyarınca genel mahkemelerde görülerek sonuçlandırılabilmesi için görevsizlik kararı verilmesi gerektiğinin dikkate alınmaması hatalı olmuştur. 2-Bozma neden ve şekline göre davalı asil ... ve davalı ... vekilinin sair temyiz itirazlarının bu aşamada incelenmesi gerekli görülmemiştir....
İİK’nun 97/17. maddesinde düzenlenmiş bulunan tasarrufun iptali davası, üçüncü kişinin açtığı istihkak davasında açılabilecek bir karşı dava niteliğindedir. İİK’nun 99. maddesinden yararlanılarak tasarrufun iptali davası açılamaz. (24.02.1954 gün, 2/7 sayılı İBK) Somut olayda alacaklı İİK’nun 99. maddesi uyarınca açtığı davada, tasarrufun iptali istemini de ileri sürmüştür. Mahkeme gerekçesinde tasarrufun iptali istemine ilişkin talebin aynı davada görülemeyeceği genel mahkemenin görevine girdiği belirledikten sonra hükümde alacaklının genel mahkemede dava açmakta muhtariyetine biçiminde karar verilmesi doğru görülmemiştir. Ne var ki bu durum sonuca etkili olmadığından ve temyiz edenin sıfatına göre bozma nedeni de yapılmamıştır....
İİK’nun 97/17. maddesinde düzenlenmiş bulunan tasarrufun iptali davası, üçüncü kişinin açtığı istihkak davasında açılabilecek bir karşı dava niteliğindedir. İİK’nun 99. maddesinden yararlanılarak tasarrufun iptali davası açılamaz. (24.02.1954 gün, 2/7 sayılı İBK) Somut olayda alacaklı İİK’nun 99. maddesi uyarınca açtığı davada, tasarrufun iptali istemini de ileri sürmüştür. Mahkeme gerekçesinde tasarrufun iptali istemine ilişkin talebin aynı davada görülemeyeceği genel mahkemenin görevine girdiği belirledikten sonra hükümde alacaklının genel mahkemede dava açmakta muhtariyetine biçiminde karar verilmesi doğru görülmemiştir. Ne var ki bu durum sonuca etkili olmadığından ve temyiz edenin sıfatına göre bozma nedeni de yapılmamıştır....
Mahkemece, tasarrufun iptali davasının ön koşulunun tasarrufun borcun doğumundan sonra yapılmış olması gerektiği, somut olayda boşanma davasının 06.07.2005 tarihinde açıldığı, tasarrufun ise 28.09.2004 tarihinde yapıldığından bahisle tasarrufun iptali davasının reddine karar verilmiş; hüküm, davacı alacaklı vekili temyiz edilmiştir. Dava İİK’nın 277 vd. maddelerine dayalı tasarrufun iptali istemine ilişkindir. Dosya içerisindeki bilgi ve belgelerden, borcun doğumunun boşanma davası değil, bu davaya açmayı gerektirir fiillerin başladığı tarih olarak kabulü gerekir. Bu ise boşanma davasında belirlenen 27.07.2004 tarihli müşterek çocuğun doğumunda gerçekleşen haksız fiil tarihi olduğundan borcun doğumu konusundaki mahkeme tesbiti hatalı ise de, bu tarihte dava konusu işyeri davalı 3.kişiye ait olduğundan borcun doğumundan sonra işyerinin devrinden söz edilemez....
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi Taraflar arasındaki tasarrufun iptali davasının yapılan yargılaması sonunda; kararda yazılı nedenlerden dolayı davanın kabulüne dair verilen hükmün süresi içinde davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği düşünüldü: -K A R A R- Davacı vekili, davalı ...’ün müvekkiline olan vergi borcu nedeniyle hakkında yaptıkları icra takibi sırasında amme alacağının tahsilini engellemek amacı ile kendisine ait taşınmazı yengesi olan diğer davalı ...’e sattığını öne sürerek yapılan tasarrufun iptalini talep etmiştir. Davalılar davanın reddini istemişlerdir. Mahkemece davalıların yakın akraba olmaları nedeniyle davanın kabulüne davalılar arasındaki tasarrufun iptaline karar verilmiş; hüküm, davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir. Dava 6183 sayılı yasanın 24 ve devamı maddeleri uyarınca açılan tasarrufun iptali isteğine ilişkindir....
Mahkemece her iki dava birleştirilmiş, asıl dava olan tasarrufun iptaline, menfi tespit davasının kabulü ile davacıların 100.000,00 TL borçlu olmadığının tesbitine karar verilmiş, karar Dairenin 17.04.2019 gün ve 2016/15959- 2019/4981 sayılı kararı ile onamış, asıl davanın davacısı, birleşen davanın davalısı ... vekili kararın düzeltilmesini istemiştir. Yeniden yapılan inceleme sonunda Dava İİK'nun 277 ve devamı maddeleri gereğince açılmış tasarrufun iptali istemi ile ayrı bir dava olarak açılmış menfi tespit istemine ilişkindir. Tasarrufun iptali davaları basit yargılama usulüne tabi menfi tespit davası ise yazılı yargılama usulüne tabidir. Ayrıca tasarrufun iptali davasının temyiz inceleme yeri ile menfi tespit davasının temyiz inceleme yerinin farklı olması nedeniyle ayrı bir dava olarak açılan menfi tespit davasının tasarrufun iptali ile birleştirilmesi hatalı olmuştur....