İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF NEDENLERİ: Karara karşı davalı T3 vekili verdiği istinaf dilekçesinde özetle; yerel mahkemece esasa ve usule ilişkin olarak öne sürdükleri hiçbir delilin tartışılmamış ve değerlendirilmemiş olduğunu, yerel mahkemenin gerekçesinde her ne kadar alacağın tasarruftan önce doğduğunu söylemiş ise de tasarruf tarihinin 02.11.2016 tarih olup, borçlu davalı T5'un aciz tarihinin ise 05/12/2018 tarihi olduğu ve dolayısıyla tasarrufun alacaktan önce olduğunu, mahkemenin buna rağmen bariz keyfi davranarak hata yapmış olduğunu, tasarrufun iptali davasında hak düşürücü olan 5 yıllık sürenin geçmiş olduğu, davanın açılabilmesi için dava şartı olan tasarrufun borç ortaya çıktıktan sonra şartının dosyada gerçekleşmemiş olduğundan davanın reddine karar verilmesinin gerektiğini, müvekkilinin ve eşinin ekonomik durumunun yerinde olup diğer davalı T5 ile hiçbir şekilde mal kaçırma kastı veyahut TBK m.19 kapsamında muvazaalı bir satış işlemi gerçekleştirmemiş olduğunu ayrıca müvekkilinin...
HUKUK DAİRESİ DOSYA NO : 2023/1044 KARAR NO : 2023/993 T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A İ S T İ N A F K A R A R I İNCELENEN KARARIN MAHKEMESİ : SAMSUN 4. ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ TARİHİ : 07/02/2023 NUMARASI : 2022/147 ESAS, 2023/47 KARAR DAVA KONUSU : Tasarrufun İptali (İİK 277 ve devamı, TBK 19) KARAR : Samsun 4....
BK'nun 19.maddesine dayalı davalarda işlemin iptali için sadece üçüncü kişinin değil aynı zamanda dördüncü kişi var ise ona yapılan işleminde muvazaalı olduğunun ispatlanması gerekmektedir. Yine Tasarrufun iptali davalarında 3. kişinin borçludan satın aldığı malı elinden çıkarması ve satın alan dördüncü kişinin davaya dahil edilmemesi ya da davaya dahil edilmekle birlikte iyi niyetli olduğunun anlaşılması halinde İİK’nın 283/2 maddesi uyarınca bedele dönüşen davada üçüncü kişinin dava konusu malı elinden çıkardığı tarihteki gerçek değeri oranında bedelle sorumlu tutulması gerekir. Borçlar Kanunu'nun 19. maddesinde düzenlenen dava konusu işlemin danışıklı (muvazaalı) yapıldığı iddiasına dayalı tasarrufun iptali istemine ilişkindir. BK'nın 19. maddesine dayalı olarak açılan muvazaa davasında, asıl amaç borçlunun yaptığı tasarrufi işlemlerin gerçekte hiç yapılmamış olduğunu tespit ettirmek ve bu suretle borçludan olan alacağın tahsilini sağlamaktır....
Hukuk Daireleri iş bölümü 3. bendine göre;TTK'nın 4. maddesinin atfıyla, Türk Borçlar Kanununda yer alan, işletmenin satılma ve değiştirilmesi (TBK. m. 202-203), yayım sözleşmesi (TBK m. 487-501), kredi mektubu ve kredi emri (TBK m. 515-519), ticari temsilciler, ticari vekiller ve diğer tacir yardımcıları (TBK m. 547-554), ticari nitelikli havale (TBK m. 555-560), saklama sözleşmeleri (TBK m. 561 vd.) ilişkilerinden kaynaklanan alacak davaları sonucu verilen hüküm ve kararların istinafen inceleme görevi dairemize ait olup, yine iş bölümü 16. ve 44. Hukuk Daireleri iş bölümü 2/a bendine göre; İİK' nın 67. maddesine göre açılan ticari dava niteliğindeki itirazın iptali davaları sonunda verilen hüküm ve kararların istinaf inceleme görevi dairemize ait olmayıp 16. ve 44. Hukuk Daireleri' ne ait olduğundan, dosyanın İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 16. veya 44. Hukuk Dairesi' ne gönderilmesi gerektiği kanaatine varılarak aşağıdaki hüküm kurulmuştur....
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ Davacı vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle; Mahkemece davanın iptali istenen tasarrufun borçtan önce yapılmış olması nedeniyle davanın reddine karar verilmiş ise de dava dilekçesinin ve dosyaya sunulan delillerin eksik değerlendirildiğini, Dava dilekçesinin konu bölümünde; davada TBK 19 ve kıyasen İİK 280. maddesi gereğince tasarrufun iptali ve gayrimenkul üzerinde cebri icra yetkisi verilmesinin talep edildiğini, Yerel Mahkemenin huzurdaki davayı yalnızca İİK 280 yönünden inceleyip TBK 19 uyarınca muvazaa sebebiyle tasarrufun iptali talebini dikkate almadığını, Dava dilekçesinin "konu" bölümünde açıkça; "...BK md. 19 ve İİK md. 280 gereğince tasarrufun iptalini" talep ettiğinin yer aldığını, dilekçe içeriğinden de davalılar arasındaki işlemlerin muvazaaya dayandığının defalarca açıklandığını, TBK 19 uyarınca açılan muvazaa sebebiyle tasarrufun iptali davalarında zamanaşımı olmadığı gibi, aciz vesikası ve tasarruf tarihinin de bir önemi bulunmadığını...
Aksi durumun kabulü, tasarrufun iptali davasında borçlu ve üçüncü kişiyi şekli mecburi dava arkadaşı kılan İcra ve İflas Kanunu'nun 282/1. maddesine, borçlunun aciz halinde olması sebebi ile mal kaçırma niyeti ile yapılan işlemlerin alacaklıya karşı geçersiz sayılması amacını taşıyan tasarrufun iptali davasının genel mantığına aykırılık teşkil eder. Ayrıca İcra ve İflas Kanunu'nun 78. maddesi, "Yeniden haciz istemek, alacaklı tarafından vukubulan yenileme talebinin borçluya tebliğine mütevakkıftır" şeklinde ifade edilmiş ise de tasarrufun iptali kararı gereğince uygulanacak olan haciz için borçluya yenileme emri gönderilmesi gerekmez, icra mahkemesi ilam ile bağlı olduğundan ve ilamda alacaklıya tasarrufun iptali kararındaki takip dışı 3. kişi aleyhinde Kocaeli İli, Gölcük İlçesi, Değirmendere Köyü, 486 ada, 5 parsel sayılı taşınmazın davalı Şura Mühendislik Elektrik Elektronik Telekominikasyon İnş. Taah. San. ve Tic. Ltd....
HUKUK DAİRESİ DOSYA NO : 2022/819 KARAR NO : 2022/905 T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A İ S T İ N A F K A R A R I İNCELENEN KARARIN MAHKEMESİ : MANİSA 5. ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ TARİHİ : None NUMARASI : 2021/269 DAVA KONUSU : Tasarrufun İptali (İİK 277 Ve Devamı) KARAR : Manisa 5. Asliye Hukuk Mahkemesinin 20/10/2021 tarih, 2021/269 Esas sayılı hükmünün, istinaf başvurusu yoluyla incelenmesini davacı vekili tarafından istenilmesi üzerine dosya incelendi, gereği düşünüldü; GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili 20/10/2021 tarihli dava dilekçesiyle özetle; Manisa ili, Şehzadeler İlçesi, Köyiçi Mevkii, Sancaklı Çeşmebaşı Mahallesi, 545 parselde ( yeni 195 ada, 21 parsel) kayıtlı avlulu ev niteliğindeki dava konusu taşınmazın üzerine ihtiyati haciz konulması talebinde bulunduğu görülmüştür....
Ne tasarrufun iptali davası, ne de TBK m. 19 gereğince İİK’nın 283. maddesinin kıyasen uygulanması istemli muvazaa davası TTK’nın 4. maddesinde belirtilen mutlak ya da nispi ticari dava niteliğine haiz olduğundan 6100 sayılı HMK’nın 2. maddesi gereğince genel görevli Asliye Hukuk Mahkemesi’nin görev alanında kalmaktadır." şeklinde karar verilerek görevli mahkemenin Asliye Hukuk Mahkemesi olduğu belirlenmiştir. Yine emsal nitelikte ki Yargıtay 17. Hukuk Dairesinin 09/04/2018 tarih, 2016/8983 E. ve 2018/3951 K. sayılı kararında da " ... Dava, İİK'ın 277 ve devamı maddelerine dayalı tasarrufun iptali istemine ilişkindir. Tasarrufun iptali, davaları mutlak ticari dava niteliğinde olmayıp şahsi nitelikte ve borçlunun tasarruflarına yönelik bulunduğundan asliye hukuk mahkemelerinin görevine girmektedir." şeklinde karar verilmiştir. Somut uyuşmazlıkta, dava dilekçesinde tasarrufun iptali talep edildiğine göre, açılan dava TTK'nın 4/1. maddesi kapsamında mutlak ticari dava değildir....
HUKUK DAİRESİ DOSYA NO : 2023/1093 KARAR NO : 2023/626 T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A İ S T İ N A F K A R A R I İNCELENEN KARARIN MAHKEMESİ : ADANA 2. ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ TARİHİ : 22/02/2023 NUMARASI : 2022/544 ESAS DAVA KONUSU : Tasarrufun İptali (İİK.nın 277 ve Devamı) KARAR : Yukarıda yazılı ilk derece mahkemesi kararına karşı, davacı vekilince istinaf kanun yoluna başvurulmuş olmakla HMK' nın 352 ve devamı maddeleri uyarınca dosya incelendi....
Muvazaa davası, yani yapılan işl.... muvazaa nedeniyle hükümsüz olduğunu belirtmek için açılan dava ile tasarrufun iptali davası amaçları bakımından birbirlerine yaklaşırlarsa da gerçekte nitelikleri, koşulları, doğurduğu sonuçlar bakımından birbirinden farklıdırlar. Tasarrufun iptali davası, borçlunun tasarruf işlemlerinden zarar gören ve elinde aciz belgesi bulunan alacaklılar tarafından açılabilir. Ne var ki, tasarrufun iptali davası, borçlu tarafından geçerli olarak yapılan tasarruf işlemlerin davacı bakımından hükümsüz olduğunu tespit ettirmek için açıldığı hâlde, muvazaa davasında borçlunun yaptığı tasarruf işl....in gerçekte hiç yapılmamış olduğunun tespiti istenir. Yani yapılan işl.... geçersizliği ileri sürülür. Tasarrufun iptali davası, ayni nitelikte olmayıp kişisel (şahsi) bir dava olduğu hâlde, muvazaa davası ayni nitelikte bir davadır. Muvazaanın kanıtlanması hâlinde dava konusu mal, borçlunun mal varlığından hiç çıkmamış hâle gelir....