Borçlu ... ve 3. kişi ... icra mahkemesine başvurarak icra müdürlüğünce 16.06.2014 tarihinde icra dosyasında verilen karar ve yapılan hesap işlemlerinin yanlış olduğunu, hesabın tasarrufun iptali ilamına aykırı olduğunu, tasarrufun iptali ilamında belirtilen ana alacak ve ferilerinden dosyaya yapılan tahsilatların düşülerek dosya hesabının çıkarılmasına karar verilmesini talep etmiş, mahkemece davanın kabulüne,...... 16.06.2014 tarihi itibariyle borç miktarının 8.161,92 TL olarak tespitine karar verilmiştir. İİK.nun 283. madde gereğince iptal davası sabit olduğu takdirde alacaklı davaya konu mal üzerinde alacak ve ferileriyle sınırlı olarak cebri icra yoluyla hakkını alma yetkisini elde eder ve dava konusu taşınmaz ise, davalı 3. kişi üzerindeki tapu kaydının düzeltilmesine yer olmadan yani tapu iptal ve tesciline gerek kalmadan o taşınmazın satışını isteyebilir. Buna göre tasarrufun iptali ilamı gereğince 3. kişi ...’ın sorumluluğu 22.500 TL asıl alacak ve ferileri ile sınırlıdır....
Borçlu ... ve 3. kişi ... icra mahkemesine başvurarak icra müdürlüğünce 16.06.2014 tarihinde icra dosyasında verilen karar ve yapılan hesap işlemlerinin yanlış olduğunu, hesabın tasarrufun iptali ilamına aykırı olduğunu, tasarrufun iptali ilamında belirtilen ana alacak ve ferilerinden dosyaya yapılan tahsilatların düşülerek dosya hesabının çıkarılmasına karar verilmesini talep etmiş, mahkemece davanın kabulüne,...... 16.06.2014 tarihi itibariyle borç miktarının 8.161,92 TL olarak tespitine karar verilmiştir. İİK.nun 283. madde gereğince iptal davası sabit olduğu takdirde alacaklı davaya konu mal üzerinde alacak ve ferileriyle sınırlı olarak cebri icra yoluyla hakkını alma yetkisini elde eder ve dava konusu taşınmaz ise, davalı 3. kişi üzerindeki tapu kaydının düzeltilmesine yer olmadan yani tapu iptal ve tesciline gerek kalmadan o taşınmazın satışını isteyebilir. Buna göre tasarrufun iptali ilamı gereğince 3. kişi ...’ın sorumluluğu 22.500 TL asıl alacak ve ferileri ile sınırlıdır....
Dosya kapsamı, mevcut delil durumu ve ileri sürülen istinaf sebepleri gözetilerek Dairemizce yapılan incelemede; Dava, İİK 277 ve devamı maddeleri ile TBK 19 md uyarınca tasarrufun iptaline ilişkindir. İİK 277 ve devamı maddeleri uyarınca açılan davaların dinlenebilmesi için, davacının borçludaki alacağının gerçek olması, borçlu hakkındaki icra takibinin kesinleşmiş olması, iptali istenen tasarrufun takip konusu borçtan sonra yapılmış olması ve borçlu hakkında alınmış kesin veya geçici aciz belgesinin bulunması gerekir. Bu ön şartların bulunması halinde İİK.nun 278, 279 ve 280. maddelerinde yazılı iptal şartlarının bulunup bulunmadığı araştırılır. Davacı alacağının doğum tarihi 21/09/2017 tarihli ihtiyaç kredisi sözleşme tarihidir. Dolayısıyla alacak devirden önce doğmuştur. Somut olayda dava ön şartlarının tümünün mevcut olduğu anlaşılmaktadır....
SAVUNMA: Davalılar vekili beyan dilekçesinde özetle; Davacı tarafça müvekkiller aleyhine açılan dava davacının dilekçesinde de belirttiği üzere TBK madde 19 ve İİK 277 ve devamı maddeleri gereğince açılmış tasarrufun iptali istemine ilişkin olduğunu, bu tür davaların dinlenme koşulları arasında borçlu hakkında düzenlenmiş kati (İİK 143) veya geçici aciz (İİK 105) belgesinin bulunması, borçlu hakkındaki icra takibinin kesinleşmiş olması, alacağın gerçek olması gerektiğini, davaya konu Samsun 9. İcra Müdürlüğü'nün 2015/4816 E. Sayılı dosyası incelendiğinde eldeki dava açısından yasa gereği ön şart olan geçici veya kesin aciz belgesinin alınmamış olduğunün görüleceğini, bu nedenle davanın ön koşul yokluğundan usulden reddinin gerektiğini, yine eldeki dava 36.565,89 TL üzerinden açıldığını, ancak Samsun 9....
1/4 hissesini diğer davalıya muvazaalı devrettiğini, amacın alacaklılara zarar vermek olduğunu ve yapılan işlemin iptale tabi olduğunu beyanla yapılan tasarrufun iptali ile ihtiyati haciz kararı verilmesine karar verilmesini talep etmiştir....
Davacı tarafın İİK 277 ve devamı maddeleri doğrultusunda tasarrufun iptali istemi ile Türk Borçlar Kanunu'nun (TBK) 19. maddesine dayalı iptal isteminde bulunduğu sabit olmakla muvazaaya dayalı davalarda davacının icra takibine geçmesi ve aciz belgesi almasına dahi gerek olmadığı, muvazaa nedenine dayalı talepte bulunulması nedeniyle hak düşürücü ve zaman aşımı süresinin söz konusu olmadığı, davacının alacağının icra takibine konu edilen kredi sözleşmesinden kaynaklandığı, muvazaalı işlemin iptali davalarında, diğer dava koşullarının yanında borcun, iptali istenen tasarruftan önce doğmasının davanın ön koşulu olduğu, Yargıtay 17....
işlem yapmadığını ve takibin TBK 82. maddesi gereği 2 yıllık zaman aşımına uğratıldığını ve düşürüldüğünü, Gölcük İcra Müdürlüğünün 2012/4546 E. sayılı dosyasında alacaklı vekili tarafından 07/12/2012 tarihinde icra takibi yapıldığını, icra takibi yapıldıktan sonra aradan geçen 8 yıldan fazla süre içerisinde borçlu şirket adına hiç bir mal varlığı sorgulaması, haciz işlemi yapılmadığını, TBK 82. maddesi gereği 2 yıllık zamanaşımının defalarca geçmiş olduğunu, oysa alacaklı vekilinin, aleyhinde tasarrufun iptali davası açtıktan sonra aradan geçen 8 yıl içerisinde asıl borçlu şirket hakkında mal varlığı sorgulaması ve haciz işlemi yapmış olsa idi şirketten tahsilat yapma ve alacağı tahsil etme imkanı var iken yapmadığını ve kötü niyetli olarak tasarrufun iptali davasının sonucunu bekleyerek şahsının mal varlığına göz diktiğini, alacaklı ile asıl borçlu şirket şahsımdan haksız çıkar elde etmek için sahte makbuzlar düzenlendiğini ve şahsı aleyhine tasarrufun iptali davası açıldığını,...
davalı T3 tarafından diğer davalı T3 devri ve satışına ilişkin tasarrufun İİK. 277. ve devamı maddelerindeki şartlara uygun olarak iptali, mahkemenizce bu talebimiz yerinde görülmez ise TBK. 19. maddesi gereğince muvazaa nedeniyle iptali, müvekkil bakımından dava konusu taşınmazlar üzerinde alacak ve tüm fer’ ilerine yeter miktarda cebr-i icra yetkisinin verilmesi ile ihtiyati tedbir-haciz konulması talep etmiştir....
nın 277. ve devamı maddeleri gereğince açılan tasarrufun iptali davasıdır. Tasarrufun iptali davasında TBK’nın 19. maddesi gereğince ve İİK’nın kıyasen uygulanması istemli olarak açılan davalarda alacaklı ile borçlu taraflar arasındaki ticari nitelikteki alım satım ya da banka alacağını oluşturan ticari ya da genel kredi sözleşmeleri görevin belirlenmesinde dikkate alınamayacaktır. Ne tasarrufun iptali davası, ne de TBK m. 19 gereğince İİK’nin 283. Maddesinin kıyasen uygulanması istemli muvazaa davası TTK’nın 4. maddesinde belirtilen mutlak ya da nispi ticari dava niteliğine haiz olduğundan 6100 sayılı HMK’nin 2. maddesi gereğince genel görevli Asliye Hukuk Mahkemesi’nin görev alanında kaldığından (Yargıtay Hukuk Genel Kurulu 2014/17-2389 esas 2016/129 karar, Yargıtay 17. Hukuk Dairesinin 2016/20437 esas 2019/8861 karar sayılı ilamları) mahkememizin görevsizliğine dair aşağıdaki şekilde karar vermek gerekmiştir. HÜKÜM....
Dava ileri sürülüş biçimine göre öncelikle, İİK'nın 277 ve devamı madde hükümleri uyarınca davalılar arasında yapılan tasarruf işleminin iptali, olmadığı takdirde de TBK'nın 19.madde hükmü kapsamında muvazaa nedenine dayalı iptal isteğine ilişkindir. Gerek İİK.m.277 ve devamı madde hükümleri uyarınca açılmış tasarrufun iptali davaları, gerekse TBK.m.19'da düzenlenen muvazaa hukuksal nedenine dayanılarak açılan iptal davaları tasarrufa konu malların aynı ile ilgili olmayıp, alacaklıya alacağını temin imkanı sağlayan nispi nitelikteki dava türleridir. Muvazaaya dayalı iptal davalarında da davanın başarıya ulaşması halinde İİK'nın 283/1 maddesi kıyasen uygulanarak, davacıya tasarruf konusu taşınmaz üzerinden haciz ve satış yetkisi verilmesine karar verilecektir. Davacı tarafın talebi de zaten buna yöneliktir....