Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

O halde İlk Derece Mahkemesince yapılması gereken Yargıtay ilamında da belirtildiği gibi İİK'nın 277. vd. maddelerine dayalı tasarrufun iptali talebi bakımından borçlunun, bilinen adreslerine gidildiği halde bulunamaması nedeni ile haczi kabil malın tespit edilememiş olması nedeni ile davalı borçlunun aciz halinin gerçekleşip gerçekleşmediğinin ve haciz tutanaklarının geçici aciz belgesi niteliğinde olup olmadığı tartışılarak haciz tutanakları geçici aciz vesikası niteliğinde ise dava şartının gerçekleştiği düşünülerek diğer şartları da gerçekleşmiş ise işin esasına girilmek suretiyle hasıl olacak sonuca göre bir karar verilmesi; İİK'nın 277. vd. maddelerine dayalı tasarrufun iptali talebi bakımından dava ön şartının gerçekleşmediğinin kabulü halinde ise dava dilekçesinde TBK'nun 19.maddesine göre muvazaa nedeniyle de iptal edildiğinden bu talep bakımından aciz belgesi sunulması şartı aranmayacağından davanın esasına girilerek sonucuna göre karar verilmesi olmalıdır....

ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ TARİHİ: 30/03/2021 NUMARASI: 2018/859 2021/498 DAVANIN KONUSU: Tasarrufun İptali (İİK 277 Ve Devamı) Taraflar arasında görülen davada İstanbul Anadolu 14. Asliye Hukuk Mahkemesi ile İstanbul Anadolu 3. Asliye Ticaret Mahkemesi ayrı ayrı görevsizlik kararı verilmesi nedeni ile yargı yerinin belirlenmesi için gönderilen dosya içindeki tüm belgeler incelendi, gereği düşünüldü: K A R A R Dava; TMK 19. ve devamı maddeleri uyarınca açılan muavazaa nedenine dayalı tasarrufun iptali istemine ilişkindir. İstanbul Anadolu 14. Asliye Hukuk Mahkemesince, "Somut olayda; dava, davalının Ltd şirket pay senedinin muvazaalı olarak devrine ilişkindir. Pay senetleri TTK 484 vd. Maddelerinde düzenlenmiştir. Dolayısıyla dava mutlak ticari dava olmakla ticaret mahkemesinde görülüp sonuçlandırılması gerekmektedir..." gerekçesiyle görevsizlik kararı vermiştir. İstanbul Anadolu 3. Asliye Ticaret Mahkemesi tarafından ise, "......

    Dosya içerisindeki bilgi ve belgelere, mahkeme kararının gerekçesinde ve değerlendirilmesinde usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmamasına, İİK'nun 97/17.maddesine dayalı olarak karşılık dava olarak açılan tasarrufun iptali davalarında aciz vesikası sunulmasına gerek olmadığı halde, tasarrufun iptali davasının bu gerekçe ile reddi yerinde olmamakla birlikte, bu hususta temyiz olmamasına ve temyiz edenin sıfatına göre davacı -karşılık davalı 3.kişi vekilinin yerinde görülmeyen tüm temyiz itirazlarının reddiyle usul ve kanunun uygun bulunan hükmün ONANMASINA ve aşağıda dökümü yazılı 4.05 TL kalan onama harcının temyiz eden davacı-karşılık davalı 3.kişiden alınmasına 22.5.2014 gününde oybirliğiyle karar verildi....

      Dava BK'nun 19.maddesine dayalı olarak açılan muvazaalı işlemin iptali istemine ilişkindir. 1-Dosyadaki yazılara toplanan delillere hükmün dayandığı gerektirici sebeplere gerek tasarrufun iptali davasında gerekse somut olayın özelliğine göre BK'nun 19.maddesine dayalı olarak açılan iptal davalarında davanın görülebilmesi için diğer dava koşullarının yanında borcun iptali istenilen tasarruf ve işlemden önce gerçekleşmesinin ön koşul bulunmasına göre davacı alacaklının aşağıda yazılı bendin kapsamı dışında kalan diğer temyiz itirazlarının reddi gerekmiştir. 2-Dava konusu muvazaalı olduğu ileri sürülen işlemin borcun doğumundan önce olduğu gerekçesi davanın ön koşulu olduğu ve bu koşulun yokluğundan bahisle dava red edildiğine göre Avukatlık Asgari Ücret Tarifesinin 7/2.maddesi gereğince davalılar vekili lehine maktu vekalet ücretine hükmedilmesi gerekirken hatalı değerlendirme ile nisbi vekalet ücreti takdir edilmesi usul ve yasaya aykırdır....

        Davacı vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle; Huzurdaki davanın, TBK madde 19 temelinde muvazaa sebebine dayalı olarak ikame edildiğini, bu türden davalarda aciz vesikası sunma şartı aranmadığını, bir an için aciz belgesinin dava şartı olduğu düşünülse dahi, aciz belgesi yahut aciz belgesi yerine geçen haciz tutanağı yargılamanın sonuna kadar; hatta karar düzeltme aşamasında dahi sunulabilmekte olduğunu, kendilerine bu imkan tanınmadan davanın reddinin usul ve yasaya aykırı olduğunu belirterek istinaf yasa yoluna başvurmuştur. Dava, TBK'nın 19. maddesine dayalı tasarrufun iptali istemine ilişkin olup istinaf açısından uyuşmazlık konusu HMK'nın 355. maddesine göre kamu düzeni ve istinaf nedenleri ile sınırlı olmak üzere İlk Derece Mahkemesince verilen kararın usul, yasa ve dosya içeriğine uygun olup olmadığıdır. Türk Borçlar Kanunu'nun 19. maddesinde yer alan genel muvazaa hukuksal nedenine dayanmaktadır....

        nun 19. maddesi kapsamında muvazaa hukuksal nedenine dayalı olarak açılmasına rağmen ilk derece mahkemesince İİK.'nun 276. maddesi kapsamındaki tasarrufun iptali davası olarak nitelendirildiği, kararın eksik inceleme ile verildiğini beyanla ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasını istemiştir. İSTİNAFA CEVAP : Davalılar vekili istinafa cevap dilekçesinde özetle; İİK.'nun 277 vd. maddelerinin kıyasen uygulanması gerektiği, aciz belgesi sunulmadığını beyanla istinaf talebinin reddini istemiştir. G E R E K Ç E Uyuşmazlık, TBK.'nun 19. maddesine dayalı olarak açılan muvazaalı işlemin iptaline ilişkindir....

        Tasarrufun iptali davası, borçlunun tasarruf işlemlerinden zarar gören ve elinde aciz belgesi bulunan alacaklılar tarafından açılabilir. Ne var ki, tasarrufun iptali davası, borçlu tarafından geçerli olarak yapılan tasarruf işlemlerinin davacı bakımından hükümsüz olduğunu tespit ettirmek için açıldığı hâlde, muvazaa davasında borçlunun yaptığı tasarruf işleminin gerçekte hiç yapılmamış olduğunun tespiti istenir. Yani yapılan işlemin geçersizliği ileri sürülür. 20. Mülga Borçlar Kanunu’nun (BK’nın) 18. maddesinde düzenlenen genel muvazaa hukuksal nedenine dayalı olarak bir işlemin iptal edilmesini, hukuksal yararı bulunan her ilgili talep edebilir. 21. Tasarrufun iptali davası, aynî nitelikte olmayıp kişisel (şahsî) bir dava olduğu hâlde, muvazaa davası aynî nitelikte bir davadır. Muvazaanın kanıtlanması hâlinde dava konusu mal, borçlunun mal varlığından hiç çıkmamış hâle gelir....

          Her nekadar, muvazaayı düzenleyen Türk Borçlar Kanununun 19.maddesinde ve öteki kanun hükümlerinde muvazaalı sözleşmelerin hüküm ve sonuçları hakkında bir açıklık bulunmamakta ise de; taraflar arasında alacak ve borç ilişkisi doğurmayacağı, muvazaanın varlığının hiçbir süreye bağlı olmaksızın her zaman ileri sürülebileceği, mahkemece kendiliğinden (resen) göz önünde bulundurulması gerektiği, belirli bir sürenin geçmesi, sebebin ortadan kalkması veya ilgililerin olur (icazet) vermesi ile geçerli hale gelmiyeceği, uygulamada ve bilimsel görüşlerde ortaklaşa kabul edilmektedir. Öte yandan, muvazaanın varlığını iddia eden taraf Medeni Kanunun 6. maddesi gereğince bu iddiasını isbat etmek zorundadır. BK'nun 19.maddesine dayalı davalarda işlemin iptali için sadece üçüncü kişinin değil aynı zamanda dördüncü kişi var ise ona yapılan işleminde muvazaalı olduğunun ispatlanması gerekmektedir....

          Dava, BK'nun 18(19).maddesine dayalı olarak açılan danışklığa dayalı tasarrufun iptali davasına ilişkindir. 1-Dosya içerisindeki bilgi ve belgelere, mahkeme kararının gerekçesinde, dayanılan delillerin tartışılıp, değerlendirilmesinde usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmamasına göre davalı borçlu vekilinin aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan diğer temyiz itirazlarının reddi gerekmiştir. 2-İİK'nun 283/1.fıkrasına göre,iptal davası sabit olduğu takdirde davaya konu olan mal üzerinde cebri ... yolu ile hakkını alma yetkisini elde eder ve dava konusu taşınmaz ise, davalı 3.kişi adına olan kaydın düzeltilmesine gerek o taşınmazın haciz ve satışını isteyebilr. Anılan bu hüküm BK'nun 19 (18) maddesine göre açılan davalarda da kıyasen uygulanmakta olup, alacaklıya alacak ve ferileri ile sınırlı olacak şekilde satış isteme yetkisi karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde borçlu adına tesciline karar verilmesi usul ve yasaya uygun değildir....

            Mahkemece, davanın İİK 277 ve devamı maddelerinde düzenlenen tasarrufun iptaline ilişkin olduğu, anılan Yasanın 277.maddesine göre tasarrufun iptali davaları elinde muvakkat (madde 105/2) yahut kati (madde 105/1,143) aciz vesikası bulunan alacaklı tarafından açılabileceği, somut olayda borçlular hakkında düzenlenmiş bir kesin ya da muvakkat aciz vesikası olmadığı gibi hali hazırda davacı tarafından başlatılmış bir ... takibi de bulunmadığı, davacının yapacağı iş, konu ettiği alacağının tahsili amacıyla ... takibine girişmek ve ... takibinde borçluların aciz içinde olduğu anlaşılırsa ve İİK madde 277 deki şartlar oluşursa, o halde tasarrufun iptali davası açması gerektiği, davacının tasarrufun iptali davası açmakta hukuki yararı olmadığından bahisle davanın reddine karar verilmiş; hüküm, davacılar vekili tarafından temyiz edilmiştir. Dava, Borçlar Kanunu'nun 19. maddesinde düzenlenen dava konusu işlemin danışıklı (muvazaalı) yapıldığı iddiasına dayalı iptal istemine ilişkindir....

              UYAP Entegrasyonu