Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

Somut olayda, davacı vekili dava dilekçesinde ve yargılamanın tüm aşamalarında taleplerinin 6183 sayılı Kanunun 24 vd. maddelerinde düzenlenen tasarrufun iptali olduğunu beyan etmiştir. Yerel mahkemece 07.02.2017 tarihli duruşma zaptında “HMK 320/2 maddesi uyarınca taraflar arasındaki uyuşmazlığın, 6383 sayılı yasanın 24 ve devamı maddelerine dayalı tasarrufun iptali davası olduğu görülmüştür.” şeklindeki tespite rağmen 2 numaralı ara kararda “Taraflar arasındaki uyuşmazlığın, "Mirasın hükmen reddinin iptali" davası olduğunun tespitine, HMK 140/3 maddesi uyarınca tahkikatın bu tutanak esas alınarak yürütülmesine” denilmiştir....

    Dosya içeriğine, kararın dayandığı delillerle yasaya uygun gerektirici nedenlere, delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına, ödeme emirlerinin iptal edildiği ve davalı ... adına bir vergi borcunun kalmadığının anlaşılmış olmasına, davanın 6183 sayılı Kanun’un 24 vd maddelerine dayalı olarak açılmış tasarrufun iptali istemine ilişkin olduğu nitelemesinin yapılmış olmasına göre Kanun’un 26. maddesinde 27, 28, 29 ve 30 uncu maddelerde sözü geçen tasarrufların vukuu tarihinden beş yıl geçtikten sonra mezkur maddelere istinaden dava açılamayacağı hükmüne de yer verildiğinin dikkate alınmasında ve bu maddede belirtilen sürenin hak düşürücü süre olduğu ve resen nazara alınması gerektiği, somut olayda tasarrufun 27/11/1998 tarihinde yapıldığı ve davanın açıldığı 30/11/2005 tarihine kadar da anılan maddedeki sürenin geçmiş olduğunun açık bulunmasına ve kararda yazılı diğer gerekçelere göre davacı vekilinin temyiz itirazlarının reddi ile usul ve yasaya uygun bulunan hükmün ONANMASINA...

      Asliye Ceza Mahkemesinin 2006/757-2008/325 sayılı dosyasında amme alacağının tahsilini engellemek amacıyla mevcudunu eksiltmek suçundan açılan kamu davasının sonunda borçlunun beraatine karar verildiği, kararın Yargıtay denetiminden geçerek kesinleştiği gerekçesiyle davanın reddini karar verilmiş; hüküm, davacı alacaklı idare vekilince temyiz edilmiştir. Dava, 6183 sayılı Kanundan kaynaklanan tasarrufun iptali davasına ilişkindir. 6183 sayılı Kanununun 24. vd. maddelerine dayanılarak açılan iptal davalarının dinlenilme şartlarından birisi de amme alacağının kesinlemiş olmasıdır. Somut olayda davalı ...'...

        Ltd.Şti. ile ortakları olan ..., ... ve ... aleyhine 6183 sayılı Yasa hükümleri uyarınca icra takibi yaptıklarını, ancak dava dışı ...’un borçlu ... ile diğer borçlu ...’ın sağlığında kendisine verdiği vekaletname ile ... plakalı aracı ölümünden sonra davalı ...'ya sattığını öne sürerek 6183 sayılı Yasanın 27 vd. maddeleri uyarınca geçersiz vekaletname ile yapılan satışın iptalini, araç elden çıkarılmış ise takdir edilecek bedelinin ödenmesini talep ettiği, geçersiz vekaletname ile yapılan satışın 6183 sayılı Yasanın 24 vd maddeleri uyarınca iptale konu olabilecek bir tasarruf olmadığı, ölüm ile vekalet ilişkisi son bulduğuna göre olayda hukuken geçerli bir tasarruftan söz edilemeyeceği, bu durumda borçlu ......

          Dava 6183 s.K’nun 24 vd. maddelerine dayalı tasarrufun iptali istemine ilişkindir. Mahkemece yazılı gerekçe ile davanın reddine karar verilmiş ise de varılan sonuç dosya kapsamına uygun değildir. 6183 S.K’nun 27-28. maddelerine göre amme alacağını ödememiş borçlulardan, müddetinde veya hapsen tazyikına rağmen mal beyanında bulunmıyanlarla, malı bulunmadığını bildiren veyahut beyan ettiği malların borcuna kifayetsizliği anlaşılanların ödeme müddetinin başladığı tarihten geriye doğru iki yıl içinde veya ödeme müddetinin başlamasından sonra yaptıkları bağışlamalar ve ivazsız tasarruflar hükümsüzdür. Tasarrufun yapıldığı sırada davalı borçlunun vergi borcunun mevcut olması gereği açıktır. Ancak vergi alacağının dava açıldıktan sonra da kesinleşmesi mümkündür. Somut olayda kabul edildiği gibi ödeme emrinin dava açılmasından sonra tebliğ edilmiş olmasının tek başına davanın reddi sebebi olmadığı tartışmasızdır....

            Dava 6183 s.K’nun 24 vd. maddelerine dayalı tasarrufun iptali istemine ilişkindir. Mahkemece yazılı gerekçe ile davanın reddine karar verilmiş ise de varılan sonuç dosya kapsamına uygun değildir. 6183 S.K’nun 27-28. maddelerine göre amme alacağını ödememiş borçlulardan, müddetinde veya hapsen tazyikına rağmen mal beyanında bulunmıyanlarla, malı bulunmadığını bildiren veyahut beyan ettiği malların borcuna kifayetsizliği anlaşılanların ödeme müddetinin başladığı tarihten geriye doğru iki yıl içinde veya ödeme müddetinin başlamasından sonra yaptıkları bağışlamalar ve ivazsız tasarruflar hükümsüzdür. Tasarrufun yapıldığı sırada davalı borçlunun ver gi borcunun mevcut olması gereği açıktır. Ancak vergi alacağının dava açıldıktan sonra da kesinleşmesi mümkündür. Somut olayda kabul edildiği gibi ödeme emrinin dava açılmasından sonra tebliğ edilmiş olmasının tek başına davanın reddi sebebi olmadığı tartışmasızdır....

              Somut olayda, davacı vekili dava dilekçesinde ve yargılamanın tüm aşamalarında taleplerinin 6183 sayılı Kanunun 30 vd. maddelerinde düzenlenen tasarrufun iptali olduğunu beyan etmiş, TMK’nın 617. maddesine dayalı talebi yahut ıslah beyanı olmamıştır. Dava dilekçesinin başlığında dava "mirasın reddinin iptali" olarak nitelendirilmiş ise de; davacı dilekçenin içeriğinde amacını açıklamıştır. Yerel mahkemece 17.03.2017 tarihli ön inceleme zaptında uyuşmazlığın nitelendirmesi "davalının babası ...’dan kalan mirasın reddine ilişkin Mustafakemalpaşa Sulh Hukuk Mahkemesinin 25.07.2012 tarih ve 2012/ 583E.- 747 K. sayılı kararı ile davanın iptali ile davalının babasından kendisine intikal eden ve dava dilekçesinde gösterilen ilgili parsel numaralı taşınmazlardan hissesine düşen payların adına tescili’’ şeklinde belirtilmiş ise de, davanın TMK’nın 617. maddesi uyarınca hak düşürücü süre nedeniyle reddine karar verilmiştir....

                Mahkemece, dava 6183 sayılı yasanın 24 ve devamı maddelerine göre açılmış tasarrufun iptali davası olduğu değerlendirilerek aynı yasanın 26. maddesi uyarınca dava tarihi ile tasarruf tarihi arasında 5 yıldan fazla süre geçtiği gerekçesi ile davanın reddine karar verilmiş; hüküm, davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir....

                  nın Fındıkoba köyündeki 7 parça çaylığını eşi ve oğlu Yasin'e devrettiğini, 6183 sayılı yasanın 30 vd maddelerine dayalı olarak 85.898,59 TL amme alacağının tüm fer'ileriyle birlikte tahsilini sağlamak amacıyla ... tarafından yapılan tasarrufların iptaline karar verilmesini talep etmiştir. Davalı ..., davanın reddini istemiştir. Mahkemece, davalı borçlu hakkında alacaklı tarafça icra takibi yapıldığı ve hakkında aciz belgesi alındığına dair bilgi ve belge bulunmadığı, sadece idari para cezasına dayanarak da tasarrufun iptali davasının açılamayacağı gerekçesiyle subüt bulmayan davanın reddine karar verilmiş; hüküm, davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir. Dava, 6183 Sayılı Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkındaki Kanunun 24 ve devamı maddeleri gereğince açılmış tasarrufun iptali istemine ilişkindir. Davalı borçlu Hasan hakkındaki takip dayanaklarından biri de 80.313,00 TL tutarındaki idari para cezasına ilişkindir....

                    Mahkemece, iddia, savunma ve toplanan delillere göre, 6552 sayılı Yasa uyarınca tasarrufun iptaline konu borç yapılandırıldığından ve ayrıca dava konusu taşınmazın ... adına olan kaydının mahkeme kararına istinaden üçüncü şahsa geçtiği görülmekle, konusu kalmayan davanın esası hakkında karar verilmesine yer olmadığına, karar verilmiş; hüküm, davacı vekilince temyiz edilmiştir. 1-Dava 6183 sayılı yasanın 24 ve devamı maddeleri uyarınca açılan tasarrufun iptali isteğine ilişkindir. Maliye Hazinesi tarafından yapılan takip sonucu borçlu ile yapılandırma sözleşmesi yapıldığı dosyadaki bilgi ve belgelerden anlaşılmaktadır. Ancak sözü edilen yasa uygulamasında, yapılandırmanın, davacı tarafça açılmış tasarrufun iptali davalarını durduracağı ya da ertelemesini sağlayacağı yolunda bir hüküm bulunmamaktadır....

                      UYAP Entegrasyonu