Dava, İİK'nun 277 ve devamı maddelerine dayalı olarak açılan tasarrufun iptali davasına ilişkindir. Tasarrufun iptali davalarının görülebilmesi için diğer dava koşullarının yanında, kesinleşmiş bir takibin varlığı da gereklidir. Dosya içerisindeki bilgi ve belgelerden dava dayanığı takip dosyası ile ilgili olarak borçlunun yaptığı itiraz nedeni ile takibin durduğu, ancak alacaklı tarafından itirazın iptali davasının açılıp açılmadığı anlaşılamamıştır. Bu durumda, mahkemece yapılacak iş, davacı alacaklının itirazın iptali davası açıp açmadığı araştırılarak, açmış ise anılan davanın sonucunun bekletici mesele yapılması ve oluşacak sonuca göre karar verilmesi, aksi halde tasarrufun iptali davasının kesinleşmiş bir takip bulunmadığından ön koşul yokluğundan reddine karar verilmesi gerekirken aksi düşüncelerle yazılı şekilde karar verilmesi usul ve yasaya aykırıdır....
Hukuk Mahkemesi Taraflar arasındaki tasarrufun iptali davasının yapılan yargılaması sonunda; kararda yazılı nedenlerden dolayı davanın kabulüne dair verilen hükmün süresi içinde davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği düşünüldü: -K A R A R- Davacı Hazine vekili, davalı borçlu Halil İbrahim aleyhine icra takibi yaptıklarını, borcu karşılayacak malı bulunamadığını ileri sürerek borçlunun, dava konusu minibüsünü davalı kardeşi ...e satışına ilişkin tasarrufun iptalini talep ve dava etmiştir. Davalılar davetiye tebliğine rağmen duruşmalara gelmemiş ve davaya cevap vermemiştir. Mahkemece, araç satışının kardeşler arasında amme alacağının tahsiline imkan bırakmamak için yapıldığı gerekçesi ile davanın kabulüne karar verilmiş hüküm davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir. Dava 6183 s.K’nın 24 vd. maddelerine dayalı tasarrufun iptali istemine ilişkindir....
Davalılar vekili, tasarrufun kesinleşen boşanma ilamına dayandığını, iflastan önce yapıldığını ve yasanın aradığı koşulların bulunmadığını ileri sürerek davanın reddini istemiştir. Mahkemece, dava konusu tasarrufun iflas masasına kayıtlı alacakların en eskisinin tesis edildiği tarihten daha önce yapıldığı ve yasal koşullar gerçekleşmediği gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiş, hüküm davacı iflas idaresi tarafından temyiz edilmiştir....
Davacı vekilinin temyizinin borçlu ... tarafından davalı ....,’e satılan onun tarafından da davalı ...’a devredilen B2 -448 dükkana ilişkin olduğu gözetilerek yapılan inceleme sonunda; Dava 277 vd. maddelerine dayalı tasarrufun iptali istemine ilişkindir. İİK’nın 284. maddesine göre iptal davası hakkının, batıl tasarrufun vukuu tarihinden itibaren beş sene geçmekle düşeceği belirtilmiş olup bu sürenin hak düşürücü süre olduğu ve resen nazara alınması gerektiği ayrıca hak düşürücü sürenin ilk tasarrufun yapıldığı tarihten itibaren işlemeye başlayacağı, somut olayda ilk tasarrufun 23/10/1997 tarihte yapıldığı ve davanın açıldığı 13/05/2003 tarihine kadar da anılan maddedeki sürenin geçmiş olduğu nazara alınarak davanın reddine karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde karar verilmesi usul ve yasaya aykırı olup bu durumun temyiz edenin sıfatına bakılmaksızın gözönüne alınarak bozma nedenidir....
Taraflar arasındaki tasarrufun iptali davasının yapılan yargılaması sonunda; kararda yazılı nedenlerden dolayı davanın kabulüne dair verilen hükmün süresi içinde davalılar vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği düşünüldü: -K A R A R- Davacı vekili, Yapı ve Kredi Bankasının davalı borçludan olan alacağını temlik aldıklarını, borçlu aleyhine yapılan icra takibinde borcu karşılayacak mal bulunamadığını ileri sürerek borçlunun, dava konusu taşınmazdaki 2/3 hissesini davalı ...'a satışına ilişkin tasarrufun iptalini talep ve dava etmiştir. Davalı borçlu ... ile ... savunma yapmamıştır. Mahkemece, taşınmazın satışın tutarı ile gerçek değeri arasında bedel farkı oluştuğu gerekçesi ile davanın kabulüne karar verilmiş; hüküm, davalılar vekili tarafından temyiz edilmiştir. Dava dilekçesinde açıklanan olaylara göre davanın B.K. 18 vd. maddelerine göre açılmış bir dava değil, İİK.'nun 277 vd. maddelerine dayalı bir iptal davası olduğu anlaşılmaktadır....
Dava 6183 sayılı AATUK’nın 24 vd. maddelerine dayalı olarak açılmış tasarrufun iptali istemine ilişkindir. 1-Dosya içeriğine mahkemece delillerin doğru olarak değerlendirilmesinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre, davalıların diğer temyiz itirazları yerinde görülmediğinden, reddedilmelidir. Ancak, davalı borçlu tarafından davaya konu taşınmazın 1/2 payı 01/06/2005 tarihinde kalan 1/2 payı da 11/01/2007 tarihinde davalı ...’e satılmıştır. Her iki satış (tasarruf) tarihinde de davacının alacak miktarı bellidir....
Mahkemece davalıların baba oğul olmaları nedeniyle davanın kabulüne ve dava konusu taşınmazların satışına ilişkin tasarrufun iptaline karar verilmiş, hüküm davalılardan F.... K....... tarafından temyiz edilmiştir. Dava, İİK.nun 277 ve devamı maddelerine dayalı tasarrufun iptali istemine ilişkin olup, bu tür davaları elinde kat'i (İİK.nun 143.md) yada geçici (İİK.nun 105.md) aciz belgesi olan alacaklılar açabilir. Bu husus davanın görülebilme koşulu olup mahkemece re'sen (kendiliğinden) gözönüne alınması gerekir. Somut olayda davacı tarafından dosyaya kati aciz belgesi ibraz edilmediği gibi aciz belgesi niteliğinde haciz tutanağı da ibraz edilmemiştir. Bu durumda dava şartının gerçekleşmediği düşünülerek davanın reddine karar verilmesi gerekirken yazılı olduğu üzere davanın kabulüne karar verilmiş olması doğru bulunmamıştır. SONUÇ:Yukarda açıklanan nedenlerle davalılardan F.... K.......'...
un herhangi bir borcu kalmadığına dair yazılarına binaen tasarrufun iptaline ilişkin davanın konusuz kaldığı kanaatine varılarak karar verilmesine yer olmadığına karar verilmiş; hüküm, davacılar vekili tarafından temyiz edilmiştir. Dava 6183 sayılı Yasa'nın 24 ve devamı maddelerine dayalı olarak açılan tasarrufun iptali istemine ilişkindir. HMK’nun 333/1. maddesine göre davanın konusuz kalması sebebiyle, davanın esası hakkında karar verilmesine gerek bulunmayan hallerde, davanın açıldığı tarihteki haklılık durumuna göre yargılama giderinin takdir edilmesi gerektiğini belirtmiştir. Somut olayda, mahkemece; tasarrufun iptali kuşullarının dava konusu olayda gerçekleşip gerçekleşmediği kısaca davanın haklılık durumu gereği gibi tartışılmadan karar verilmiştir. O halde, mahkemece tarafların haklılık durumları değerlendirilerek, yargılama giderinin haksız olan tarafa yükletilmesi gerekirken eksik inceleme ile yazılı şekilde karar verilmesi usul ve yasaya aykırıdır....
Dava, İİK'nun 277 ve devamı maddelerine dayalı olarak açılan tasarrufun iptali davasına ilişkindir. İcra ve İflas Kanununun 277 ve izleyen maddelerinde düzenlenen tasarrufun iptali davalarında amaç, borçlunun aciz ya da iflasından önce yaptığı ve aslında geçerli olan bazı tasarrufların geçersiz ya da "iyiniyet kurallarına aykırılık" nedeniyle alacaklıya karşı sonuçsuz kalmasını ve dolayısıyla o mal üzerinden cebri icraya devamla alacağın tahsilini sağlamaktır. Tasarrufun iptali davasını elinde geçici veya kesin aciz belgesi bulunan alacaklı açabilir (İİK.m.277). Bu husus, dava şartı olup, hâkim görevi gereği doğrudan gözetmek zorundadır. Somut olayda, dava dayanağı takip dosyasından yapılmış bir haciz olmadığı gibi borçlunun aciz durumu da ortaya konulmamıştır. Bu durumda, davanın ön koşul yokluğundan reddine karar verilmesi gerekirken, aksi düşüncelerle kabulüne karar verilmesi isabetli olmamıştır....
Dava, İİK'nun 277 ve devamı maddelerine dayalı olarak açılan tasarrufun iptali davasına ilişkindir. Mahkemenin, baba-oğul olan taraflar arasındaki tasarrufun İİK'nun 278/3-1.maddesine göre bağış hükmünde olduğundan iptaline karar verilmesinde bir isabetsizlik bulunmamaktadır. Ancak dosya içerisindeki tapu kayıtlarından yargılamanın devamı sırasında dava konusu taşınmazın çıplak mülkiyetinin davalı ... tarafından dava dışı kızı ...'e satıldığı anlaşılmaktıdır. Dava konusu olan tasarruf, üçüncü kişi tarafından bir başkasına devri halinde, davacının devir yapılan şahsı davaya dahil edip etmeyeceği, dahil edilmemesi veya dördüncü kişinin kötü niyetli olmaması halinde dava bedele dönüşecek ve davalı üçüncü kişiden tahsil edilecektir. Aksi durumda ise yani dördüncü kişinin davaya dahil edilmesi ve kötü niyetli olduğu ispat edilmesi halinde ise tasarrufun iptali gerekmektedir....