Hukuk dairemizin sayın çoğunluğu dahi, B.K nun 18. maddesine dayanılarak hukuki işlemlerin (tasarrufların) iptaline ilişkin kararlarda İİK nun 283. maddesine uygun hüküm kurulmasını aramaktadır. Bu uygulama dahi, B.K nun 18.maddesinin açılan hukuki işlemlerin (tasarrufların) iptali davalarının tek başına yeterli ve yasal dayanağı olmadığını göstermektedir. Ayrıca, hukuki işlemlerin (tasarrufların)iptali ile ilgili taleplerde İİK nun 277-282. maddelerinde düzenlenen ön koşullar açılan davalarda aranmazken İİK nun 283. maddesine uygun hüküm kurulmasını aramak kanaatimizce çelişkidir. Yine, dairemizin sayın çoğunluğunun kabul ettiği görüş ve uygulama doğru kabul edildiği takdirde İİK nun 277 ve devamı maddelerinin uygulanma alanı kalmaz....
iptali sebeplerinin olması halinde İİK'nun 283/1. maddesi uyarınca iptal ve tescil olmaksızın, dava konusu üzerinde haciz ve satış yetkisine karar verilmesi gerekir....
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi Taraflar arasındaki tasarrufun iptali davasının yapılan yargılaması sonunda; kararda yazılı nedenlerden dolayı davanın reddine dair verilen hükmün süresi içinde davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği düşünüldü: -K A R A R- Hükmüne uyulan Dairemizin bozma ilamında özetle davalı ... 'un 16.5.2001 tarihli borçtan sonra dava konusu satışı yaptığı, 21.9.2005 ve 8.12.2005 tarihli haciz tutanaklarıyla İİK 105. madde anlamında aciz halinde olduğunu gösterdiği, davacının süresi içerisinde dava konusu taşınmazın satışını talep etmemesinin tek başına davanın reddine sebep teşkil etmiyeceği, taraf delilleri toplanarak İİK 278-280-282 ve 283 maddelere göre değerlendirilme yapılarak ve sonucuna göre karar verilmesi gereğine değinilmiştir....
Borçlu ... taşınmazını oğlu ...’a devrettiğinden yapılan tasarruf iptâle tabidir (İİK. 278/II. md.). ...’ın taşınmazı devrettiği ... ... da kötüniyetli olduğundan bu tasarrufun da iptâli istenilmektedir. Gerçekten taşınmazın mahallinde yapılan keşifte halen borçlunun oturduğu anlaşıldığı gibi borçlu ...’nin ... ile ticari ilişkide bulunduğu, borcuna karşılık ödemeler yaptığı, bu evin de borca karşılık verildiği tanıklarca ifade edilmiştir. Bu haliyle ...’ın iyi niyetli olmadığı ve devrin mutad sayılacak ödeme niteliğinde bulunmadığı açıktır (İİK. 279. ve 280. md.). O halde davanın kabulüyle ...’a yapılan tasarrufun iptâline karar verilmelidir. Mahkemenin aksine düşünce ile yazılı şekilde hüküm tesisi bozmayı gerektirir....
Mahkemece bozma ilamına uyularak yapılan yargılama neticesinde davanın kabulüne karar verilmiş hüküm davalı ... vekili tarafından temyiz edilmiştir. 1- Dava, İİK 277 ve devamı maddelerine dayanılarak açılmış tasarrufun iptali istemine ilişkindir. İİK'nun 277 ve izleyen maddelerinde düzenlenen tasarrufun iptali davalarında amaç, borçlunun haciz ya da iflasından önce yaptığı ve aslında geçerli olan bazı tasarrufların geçersiz ya da "iyiniyet kurallarına aykırılık" nedeniyle alacaklıya karşı sonuçsuz kalmasını ve dolayısıyla o mal üzerinden cebri icraya devamla alacağın tahsilini sağlamaktır. Davacı, iptal davası sabit olduğu takdirde, tasarruf konusu mal üzerinde cebri icra yolu ile hakkını almak yetkisini elde eder ve tasarruf konusu taşınmaz mal ise, davalı üçüncü şahıs üzerindeki kaydın düzeltilmesine gerek olmadan o taşınmazın haciz ve satışını isteyebilir (İİK.md.283/1)....
Bu tür davaların dinlenebilmesi için, davacının borçludaki alacağının gerçek olması, borçlu hakkındaki icra takibinin kesinleşmiş olması, iptali istenen tasarrufun takip konusu borçtan sonra yapılmış olması ve borçlu hakkında alınmış kesin veya geçici aciz belgesinin (İİK.nun 277 md) bulunması gerekir. Bu ön koşulların bulunması halinde ise İİK.nun 278, 279 ve 280. maddelerinde yazılı iptal şartlarının bulunup bulunmadığı araştırılmalıdır. Tasarrufun iptali davalarının dinlenebilmesi için borcun, iptali istenen tasarruftan önce doğması dava ön koşulu olup mahkemece res'en araştırılmalıdır. Dava koşulu gerçekleşmediği takdirde işin esası hakkında hüküm kurulamaz. (Bknz. Yargıtay 17....
Dava İİK 277 ve devamı maddeleri gereğince açılmış tasarrufun iptali istemine ilişkindir. 1-Dosyadaki yazılara kararın dayandığı delillerle gerektirici sebeplere, delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre, davalı ... vekilinin yerinde görülmeyen bütün temyiz itirazlarının reddi gerekmiştir. 2-İİK 282 madde gereğince tasarrufun iptali davası asıl borçlu ve borçlu ile iptal konusu tasarrufu yapan veya kendisine borçlu tarafından bir ödemede bulunulan kimseler aleyhine açılır.Somut olayda davalılar ... ile ... takip konusu alacağın borçluları olmakla beraber dava konusu 18.11.2005 tarihli tasarrufun tarafı olmadıklarından her iki davalı yönünden de davanın pasif husumet yokluğu nedeniyle reddine karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde hüküm tesisi isabetli görülmemiştir....
Mahallesi 2169 ada 4 parsel, 2169 ada 3 parsel, 2169 ada 2 parsel, 2168 ada 4 parsel, 2171 ada 5 parsel, 2171 ada 4 parsel, 2171 ada 7 parsel sayılı taşınmazları alacaklıdan mal kaçırmak üzere diğer davalıya 03/02/2012 tarihinde muvazaalı bir şekilde ve değerinin çok altına bir fiyata devredildiğini belirterek, dava konusu taşınmazlarla ilgili tasarrufun iptaline ve dava konusu taşınmaz üzerine İİK. madde 283 gereğince cebri icra yoluyla takip yapma hakkı tanınmasını talep ve dava etmiştir. Davalılar vekilleri davanın reddini savunmuştur. Mahkemece toplanan deliller ve tüm dosya kapsamına göre davanın reddine karar verilmiş; hüküm, davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir. Dava, İİK 277 vd. maddelerine dayanılarak açılan tasarrufun iptali istemine ilişkindir. İİK'nun 277/1. maddesi tasarrufun iptali davasını; “Elinde muvakkat yahut kati aciz vesikası bulunan alacaklı”nın açabileceği hükmünü öngörmektedir....
Kaldı ki; davacı taraf dava dilekçesinde bildirdiği açıklamalarında davalılar arasındaki devir işleminin TBK 19 maddesi uyarınca da muvazaalı ve batıl olduğunu, davanın bu nedenle de kabulüne karar verilmesini istediklerini belirtmiştir. İlk derece Mahkemesi tarafından bu yöne ilişkin hiçbir değerlendirme yapılmamış ve aciz vesikasının gerekip gerekmediği bu talep için değerlendirilmemiştir. Zira talep yukarıda da belirtildiği üzere TBK'nun 19. Maddesi ve İİK 277. ve devamı maddelerine dayalı olarak davalılar arasında yapılan satış işleminin tasarrufun iptali isteminden ibarettir. Yüzeysel bakıldığında tasarrufun iptali davaları ile muvazaa davaları arasında bir benzerlik görülmekte ise de bu benzerlik her iki davanın güttüğü amaçtan öte gitmemektedir. İİK'nın 277. maddesinde sözü edilen iptal davaları borçlu tarafından geçerli olarak yapılmış bazı tasarrufların hükümsüz kılınması için açılır....
Dava, Borçlar Kanunu'nun 19. maddesinde düzenlenen dava konusu işlemin danışıklı (muvazaalı) yapıldığı iddiasına dayalı tasarrufun iptali istemine ilişkindir. HMK'nin 33.maddesine göre Hakim, Türk hukukunu resen uygulamak zorundadır. Bir davada olayları belirtmek ve açıklamak taraflara, hukuki nitelendirme Hakime aittir. Bu nedenle tarafların hukuki nitelendirmeyi doğru yapmak zorunluluğu yoktur. Başka bir ifade ile Hakim, bildirilen hukuki sebeplerle bağlı olmayıp, hukuki sebebi kendiliğinden bulup uygulamakla sorumludur. Davacı vekili, dava dilekçesinde davalılar arasında yapılan danışıklı satış işleminin iptali istemiştir. Dava dilekçesindeki ileri sürüşe ve yargılama sırasındaki sözlü ve yazılı açıklamalara göre davanın niteliği itibarıyla TBK 19.maddesinde tanımını bulan muvazaa hukuksal nedenine dayalı iptal davası olduğu anlaşılmaktadır....