ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ TARİHİ : 16.03.2023 (Ara Karar) NUMARASI : 2023/51 ESAS (DERDEST) DAVA KONUSU : Tasarrufun İptali (İİK 277 Ve Devamı ile TBK 19. Maddeye Dayalı) KARAR : Taraflar arasında görülen davanın yapılan yargılaması esnasında ihtiyati haciz kararına yapılan itirazın reddine dair ara kararına karşı davalı T10 vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine HMK'nun 353. maddesi uyarınca dosya incelendi....
Davalı T3 vekili istinaf dilekçesinde özetle; hem TBK 19 maddesine hem de İİK 277 ve devamı maddelerine aynı anda dayanarak dava açılamayacağını, ayrıca dava ön şartı bulunmadığından davanın reddine karar verilmesi gerektiğini, zira borçlunun aciz halinin bulunmadığını, davacının muvazaa iddiasını ispatlar nitelikte herhangi bir somut delil sunmadığını belirterek yerel mahkeme kararının kaldırılmasına ve davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir. Dosya kapsamı, mevcut delil durumu ve ileri sürülen istinaf sebepleri gözetilerek Dairemizce yapılan incelemede; Dava, İİK 277 ve devamı maddeleri ile TBK 19 md uyarınca tasarrufun iptaline ilişkindir. Davacının hem TBK 19 maddesine hem de İİK 277 ve devamı maddelerine dayanarak dava açmasında hukuki bir engel bulunmamaktadır. Bu konudaki itiraz haksızdır....
Öncelikle davacıya, davasının İİK 277 ve devamı maddelerinden kaynaklanan tasarrufun iptali davasımı yoksa TBK 19.maddesinden kaynaklanan genel muvazaaya dayalı iptal davasımı olduğu açıklattırılıp, davacının beyanına göre taraf delillerin toplanıp değerlendirilmesi gerekmektedir. " yönünde kaldırma kararı verilmiştir. Davacı kurum T5 vefatı üzerine eşi ve çocuklarını mirasçı olarak davaya dahil etmiş ancak mirasçılardan T8 , T8 Aslı Ergin"in mirası red ettikleri ve mirasın reddi ile ilgili kararın dosyaya sunulduğu görülmüştür. Dairemiz görevine giren 6183 Sayılı AATUHK'nun 27, 28, 29 ve 30 maddelerinde yazılı iptal şartlarının bulunup bulunmadığı araştırılmalıdır. Şayet muvazaya dayanılıyorsa burada 5 yıllık hak düşürücü süre aranmaz....
Dava, Borçlar Kanunu'nun 19. maddesinde düzenlenen dava konusu işlemin danışıklı (muvazaalı) yapıldığı iddiasına dayalı tasarrufun iptali istemine ilişkindir. HMK'nin 33.maddesine göre Hakim, Türk hukukunu resen uygulamak zorundadır. Bir davada olayları belirtmek ve açıklamak taraflara, hukuki nitelendirme Hakime aittir. Bu nedenle tarafların hukuki nitelendirmeyi doğru yapmak zorunluluğu yoktur. Başka bir ifade ile Hakim, bildirilen hukuki sebeplerle bağlı olmayıp, hukuki sebebi kendiliğinden bulup uygulamakla sorumludur. Davacı vekili, dava dilekçesinde davalılar arasında yapılan danışıklı satış işleminin iptalini istemiştir. Dava dilekçesindeki ileri sürüşe ve yargılama sırasındaki sözlü ve yazılı açıklamalara göre davanın niteliği itibarıyla TBK'nın 19.maddesinde tanımını bulan muvazaa hukuksal nedenine dayalı iptal davası olduğu anlaşılmaktadır....
Mahallesi 32 parsel sayılı taşınmazlar yönünden ise dava; TBK'nın 19.maddesinde tanımını bulan muvazaa hukuksal nedenine dayalı iptal davası olarak nitelendirilmiş ve yargılamaya her iki dava yönünden birlikte devam edilerek karar verilmiş, Bölge Adliye Mahkemesince; İİK'nun 277 ve devam maddelerinde vücut bulan tasarrufun iptali davası ile BK'nun 19. maddesine dayalı davaların, şartları ve yargılama usulleri farklı olup, dosyanın tefrik edilerek ayrı ayrı değerlendirilmelerinin daha doğru olacağının düşünülmemesi bir eksiklik ise de, davanın geçirdiği safahat ve mevcut durum itibariyle bu aşamadan sonra, sırf bu husus nedeniyle dosyanın mahkemesine iade edilmesi, dosyaya birşey katmayacağından ve usul ekonomisi de dikkate alınarak, değerlendirmenin mevcut hale göre yapıldığı, sadece bu hataya dikkat çekildiği belirtilmişse de; yukarıda ve Bölge Adliye Mahkemesince belirtildiği üzere; İİK 277 ve devamı maddelerine dayalı tasarrufun iptali davaları ile TBK'nın 19.maddesinde tanımını bulan...
Mahkemece, davalılar arasında aynı köylü olmaları nedeniyle hemşehrilik ilişkisi olduğu, taşınmazların gerçek rayiç değerleriyle tapudaki devir fiyatları arasında fahiş fark bulunduğu, tapudaki haciz şerhi olduğu halde satın alındığı ve 20 adet taşınmaz aynı günlerde devredildiği hususları gözetildiğinde, davalılar arasındaki satış işlemlerinin muvazaaya dayalı olduğu ve İİK'nun 277.ve devamı maddeleri gereğince yapılan tasarrufun iptaline karar verilmesi gerektiği kanaatine varıldığından bahisle davanın kabulüne karar verilmiş; hüküm, davalı ... vekili tarafından temyiz edilmiştir. Dosyadaki yazılara kararın dayandığı delillerle gerektirici sebeplere delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre davalı ... vekilinin yerinde görülmeyen bütün temyiz itirazlarının reddi ile usul ve yasaya uygun bulunan hükmün ONANMASINA ve aşağıda dökümü yazılı 5.690,70 TL kalan onama harcının temyiz eden davalı ...'den alınmasına 28/01/2020 gününde oybirliğiyle karar verildi....
Öncelikle, davacı vekili dava dilekçesinde davalı borçlu ile davalı üçüncü kişi arasındaki dava konusu tasarrufun İİK'nun 280. maddesindeki "malvarlığı borçlarına yetmeyen bir borçlunun alacaklılarına zarar vermek kastıyla yaptığı tüm işlemlerin, borçlunun içinde bulunduğu mali durumu ve zarar verme kastının işlemin diğer tarafınca bilindiği veya bilinmesini gerektiren açık emarelerin bulunduğu hallerden olması" nedeniyle ve ayrıca davalılar arasındaki muvazaalı devir işlemlerinden dolayı iptalini talep etmektedir. İİK 277 ve izleyen maddelerinde düzenlenen iptal davası açma hakkı davacının genel hükümlere, muvazaaya dayanarak dava açmasına engel değildir. Muvazaaya dayalı davalarda (TBK 19. Madde) davacının icra takibine geçmesi ve aciz belgesi almasına gerek yoktur. Çünkü İİK 277 ve izleyen maddelerinde iptal davasına konu tasarruflar özünde geçerli olmasına rağmen kanunun icra hukuku yönünden iptaline imkan verdiği tasarruflardır....
ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ ESAS NO : 2022/317 Esas KARAR NO : 2022/1122 DAVA : Tapu İptali ve Tescil (TBK 19.maddesi uyarınca) DAVA TARİHİ : 12/02/2018 KARAR TARİHİ : 14/12/2022 GEREKÇELİ KARARIN YAZILDIĞI TARİH : 29/12/2022 Mahkememizde görülmekte olan Tapu İptali Ve Tescil(TBK 19.maddesi uyarınca) davasının yapılan açık yargılaması sonunda, GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Davacı müvekkili firma ile davalı tüzel kişi arasında yapılan 14/12/2017 tarihli emlak alım satım sözleşmesi gereği İstanbul İli .... İlçesi, .......
ın davaya katılımının sağlanması amacıyla dava dilekçesinin kendisine tebliği ile bildireceği delillerin toplanması böylece taraf teşkilinin sağlanması daha sonra ....Asliye Hukuk Mahkemesinin 2010/33 Esas sayılı dava dosyasının sonucu beklenerek, bu dosya yönünden karar verilmesi gerekirken eksik incelemeye dayalı hüküm tesisinin isabetli olmadığı gereğine değinilmiştir. Mahkemece iddia, savunma, toplanan deliller ve bozma ilamı doğrultusunda davacının dava konusu taşınmazla ilgili ....Asliye Hukuk Mahkemesine açtığı tapu iptali tescil davasının reddedildiği ve kesinleştiği, eldeki muvazaaya dayalı tapu iptali ve tescil davasının bu nedenle dinlenemeyeceği, davacının yeni malik davalı ...'a karşı da tapu iptali ve tescil talebinde bulamayacağı, davacı vekili son celsede tasarrufun iptalini talep etmiş ise de dava tarihinden önce yapılmış bir icra takibi bulunmadığı, davacının dava tarihinde davalı ...'...
Bu durumda, davacının talebi, TBK'nın 19. maddesinde düzenlenen muvazaa hukuksal olgusuna dayalı tapu iptal ve tescil olduğu halde, Mahkemece talebin, İİK'nın 277. ve devamı maddelerinde düzenlenen tasarrufun iptali olarak değerlendirilerek karar verilmiş olması, usul ve yasaya aykırılık teşkil etmektedir. O halde Mahkemece, davanın TBK'nın 19. maddesinde düzenlenen muvazaa hukuksal olgusuna dayalı tapu iptali ve tescili davası olarak ele alınması ve tarafların delilerinin bu çerçevede değerlendirilerek nihai bir kararın verilmesi gerekmektedir....