Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

Dosya içeriğine, kararın dayandığı delillerle yasaya uygun gerektirici nedenlere, delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına, davanın İİK.277 ve devamı maddelerine dayanılarak açılmış tasarrufun iptali ya da BK 18. (TBK m.19) kapsamında açılmış iptal davası olması halinde dahi davacı alacağının iptali istenen borçlu tasarrufundan sonra doğmuş olduğunun anlaşılmasına ve kararda yazılı diğer gerekçelere göre davacı vekilinin temyiz itirazlarının reddi ile usul ve yasaya uygun bulunan hükmün ONANMASINA ve aşağıda dökümü yazılı 0,90 TL kalan onama harcının temyiz eden davacıdan alınmasına 22.9.2014 gününde oybirliğiyle karar verildi....

    Ancak davaya konu edilen taraflar arasındaki bu alım satım ilişkisi değil, davalı şirket ile diğer davalı 3. kişi arasındaki muvazaalı olduğu ve iptali istenilen işlemdir. Özellikle vurgulandığı gibi tasarrufun iptali davasında ya da somut olayda olduğu gibi TBK’nın 19. maddesi gereğince ve İİK’nın kıyasen uygulanması istemli olarak açılan davalarda alacaklı ile borçlu taraflar arasındaki ticari nitelikteki alım satım ya da banka alacağını oluşturan ticari ya da genel kredi sözleşmeleri görevin belirlenmesinde dikkate alınamayacaktır. Ne tasarrufun iptali davası, ne de TBK m. 19 gereğince İİK’nin 283. Maddesinin kıyasen uygulanması istemli muvazaa davası TTK’nın 4. maddesinde belirtilen mutlak ya da nispi ticari dava niteliğine haiz olduğundan 6100 sayılı HMK’nin 2. maddesi gereğince genel görevli Asliye Hukuk Mahkemesi’nin görev alanında kalmaktadır....

      "İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi Taraflar arasındaki TBK nun 19. maddesi uyarınca muvazaalı işlem yapıldığı iddiasına dayalı olarak açılan davada; davanın kısmen kabulüne kısmen reddine dair verilen karar davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği düşünüldü: K A R A R Hükmüne uyulan Yargıtay 17 Hukuk Dairesi’nin 03.04.2019 gün, 2016/16164 E- 2019/4087 K sayılı ilamında; “ ..... davacının talebine göre davanın TBK'nin 19. maddesi gereğince değerlendirilmesi ve sonucuna göre karar verilmesi gerekirken davanın tasarrufun iptali davası olarak nitelendirilerek İstanbul İli, ... Mh., 176 Ada, 40 parsel, 10 nolu bağımsız bölüm, Tokat İli, ... İlçesi ... Mh., ... Cd....

        TBK'nun 19. maddesinde düzenlenen genel muvazaa iddiasına dayanılmakla yerleşik Yargıtay uygulamaları uyarınca İİK'nun 277 vd maddeleri kıyasen uygulanacaktır ve muvazaaya dayalı olarak tasarrufun iptali talep edilmiş olmaktadır. Dolayısıyla davalı eski eşin diğer davalıya devrettiği malvarlığı yani ihtiyati tedbir konulması istenen taşınmaz uyuşmazlığın konusu değildir. Tasarrufun iptali davalarında verilecek geçici hukuki koruma kararı ihtiyati hacizdir ve şartları bulunduğu takdirde davacı, her zaman mahkemesinden İİK'nun 281/2 maddesi uyarınca ihtiyati haciz talebinde bulunabilir. HMK'nın 389 ve izleyen maddelerine göre uyuşmazlık konusu olmayan mal varlığı değerleri üzerine ihtiyati tedbir konulması mümkün olmadığına göre mahkemece, yanılgılı değerlendirme ile taşınmaz üzerine ihtiyati tedbir konulması ve bu karara karşı yapılan itirazın reddedilmesi hatalı olmuştur. Davalılar vekillerinin istinaf başvuruları yerindedir ve kabulü gerekir....

        Davalı T8 vekili istinaf dilekçesinde özetle; davacılar tarafından aynı konuya dayalı olarak beş ayrı tasarrufun iptali davası açıldığını, bunun kötü niyetli olduğunu, her dosya için ayrı ayrı yargılama gideri ve vekalet ücreti olamayacağını, esasen tasarrufun iptali koşullarının da oluşmadığını belirterek ilk derece mahkemesince verilen kararın kaldırılmasını talep etmiştir. Dosya kapsamı, mevcut delil durumu ve ileri sürülen istinaf sebepleri gözetilerek Dairemizce yapılan incelemede; Dava, TBK 19 md uyarınca tasarrufun iptaline ilişkindir. Davacılar tarafından davalılar hakkında beş ayrı tasarrufun iptali davası açıldığı, hepsinde ayrı ayrı aynı mahiyette (KVYO) karar verildiği, bunların bir kısmının istinaf incelemesi için halen dairemizde olduğu, bir kısmının ise daha önce Bursa BAM 1 HD tarafından karara bağlandığı, her dosyada farklı bir taşınmazın dava konusu edildiği yapılan araştırmalar sonucu tespit edilmiştir....

        Davalı T8 vekili istinaf dilekçesinde özetle; davacılar tarafından aynı konuya dayalı olarak beş ayrı tasarrufun iptali davası açıldığını, bunun kötü niyetli olduğunu, her dosya için ayrı ayrı yargılama gideri ve vekalet ücreti olamayacağını, esasen tasarrufun iptali koşullarının da oluşmadığını belirterek ilk derece mahkemesince verilen kararın kaldırılmasını talep etmiştir. Dosya kapsamı, mevcut delil durumu ve ileri sürülen istinaf sebepleri gözetilerek Dairemizce yapılan incelemede; Dava, TBK 19 md uyarınca tasarrufun iptaline ilişkindir. Davacılar tarafından davalılar hakkında beş ayrı tasarrufun iptali davası açıldığı, hepsinde ayrı ayrı aynı mahiyette (KVYO) karar verildiği, bunların bir kısmının istinaf incelemesi için halen dairemizde olduğu, bir kısmının ise daha önce Bursa BAM 1 HD tarafından karara bağlandığı, her dosyada farklı bir taşınmazın dava konusu edildiği yapılan araştırmalar sonucu tespit edilmiştir....

        İstinaf edenin sıfatı ve istinaf sebepleri ile kamu düzenine ilişkin olup resen dikkate alınması gereken hususlara hasren yapılan incelemede; Dava, ileri sürülüş biçimine göre TBK'nın 19.maddesine dayalı olarak açılan tasarrufun iptali isteğine ilişkindir. Gerek TBK.m.19'da düzenlenen muvazaa hukuksal nedenine dayanılarak açılan iptal davaları gerekse İİK.m.277 ve devamı madde hükümleri uyarınca açılmış tasarrufun iptali davaları, tasarrufa konu malların aynı ile ilgili olmayıp, alacaklıya alacağını temin imkanı sağlayan nispi nitelikteki dava türleridir. Muvazaaya dayalı iptal davalarında da davanın başarıya ulaşması halinde İİK'nın 283/1 maddesi kıyasen uygulanarak, davacıya tasarruf konusu taşınmaz üzerinden haciz ve satış yetkisi verilmesine karar verilecektir. Yüzeysel bakıldığında iptal davaları ile muvazaa davaları arasında bir benzerlik görülmekte ise de bu benzerlik her iki davanın güttüğü amaçtan öte gitmemektedir....

        Muvazaaya dayalı davalarda davacının icra takibine geçmesi ve aciz belgesi almasına gerek yoktur. Muvazaaya dayalı iptal davasında ise davacı muvazaalı işlemle kendisinin zararlandırıldığını ileri sürmektedir. Davacının iddiasını kanıtlaması halinde iddianın, alacağın tahsiline yönelik bulunduğu da gözetilerek İİK 283/1 maddesi kıyasen uygulanarak iptal ve tescile gerek olmaksızın davacıya haciz ve satış isteyebilmesi yönünden hüküm kurulması gerekecektir. Davanın TBK 19 maddesinden kaynaklı dava olması nedeniyle ispat yükünün genel hükümlere göre davacıda olacaktır. Bu tür davaların dinlenebilmesi için, davacının alacağının gerçek olması, iptali istenen tasarrufun takip konusu borçtan sonra yapılmış olması gerekir....

          HMK'nın 355. maddesi kapsamında istinaf itirazları ve kamu düzenine ilişkin hususlarla sınırlı olarak yapılan inceleme sonunda: Dava, TBK 19. maddesine dayalı tasarrufun iptali, bu mümkün olmazsa tapu iptali ve tescil talebine ilişkindir. Somut olayda, davacının İstanbul Anadolu 14. Asliye Hukuk Mahkemesi'nin 05/06/2013 tarih 2010/323 Esas, 2013/277 Karar sayılı ilamı ile hüküm altına alınan alacağının tahsili amacıyla, davalı borçlu T7 aleyhine 14/05/2015 tarihinde, İstanbul Anadolu 21. İcra Müdürlüğü'nün 2015/9362 E. sayılı dosyası ile toplam 67.537,94 TL alacak üzerinden ilamlı icra takibi başlatıldığı, takip dosyası kapsamında davalı borçlunun Kağıthane İlçesi, 8741 ada, 1 parselde kayıtlı taşınmaz üzerinde bulunan 10 numaralı bağımsız bölümdeki miras hissesi üzerine 06/07/2015 tarihinde haciz konulduğu, davalının murisi Süleyman Kalkan'ın takibe konu alacağın dayalı olduğu İstanbul Anadolu 14....

          TBK 19 muvazaa nedenine dayalı tasarrufun iptali istemine ilişkindir. HMK'nin 33. maddesine göre Hakim, Türk Hukukunu resen uygulamak zorundadır. Bir davada olayları belirtmek ve açıklamak taraflara, hukuki nitelendirme Hakime aittir. Bu nedenle tarafların hukuki nitelendirmeyi doğru yapmak zorunluluğu yoktur. Başka bir ifade ile Hakim, bildirilen hukuki sebeplerle bağlı olmayıp, hukuki sebebi kendiliğinden bulup uygulamakla sorumludur. Dava dilekçesindeki ileri sürüşe ve yargılama sırasındaki sözlü ve yazılı açıklamalara göre, dava niteliği itibarıyla Borçlar Kanunu'nun 19. maddesinde düzenlenen dava konusu işlemin danışıklı (muvazaalı) yapıldığı iddiasına dayalı tasarrufun iptali davasıdır. Yüzeysel bakıldığında iptal davaları ile muvazaa davaları arasında bir benzerlik görülmekte ise de bu benzerlik her iki davanın güttüğü amaçtan öte gitmemektedir....

          UYAP Entegrasyonu