İddianın ileri sürülüş şekline göre bu iddia, nam-ı müstear iddiasıdır. Nam-ı müstear, adını herhangi bir nedenle gizli tutmak isteyen bir kişinin, sözleşmeyi kendi hesabına, başka bir kişiye yaptırmasıdır. Tasarrufun iptali veya TBK'nun 19. maddesine göre açılacak dava yönünden ise, alacaklıdan mal kaçırmak isteyen borçlunun kendi adını gizli tutarak hukuki işlemi kendi hesabına, başka bir kişiye yaptırmasıdır. Bu nedenle nam-ı müstear niteliğindeki tasarruf işlemleri de tasarrufun iptali davasına konu olabilir.Ancak bu tür işlemlerde amaç, alacaklılardan mal kaçırma olduğundan, alacağın bu muvazaalı işlemin yapıldığı tarihten önce doğmuş olması şarttır. Somut olayda davalı borçlu ile eşi olan diğer davalı T7 arasındaki işlemin davacı yönünden nam-ı müstear niteliğinde muvazaalı bir işlem olduğu iddia edilmektedir. Mahkemece bu iddia yönünden herhangi bir değerlendirme yapılmadığı gibi, diğer davalılar yönünden de herhangi bir değerlendirme yapılmamıştır....
İddianın ileri sürülüş şekline göre bu iddia, nam-ı müstear iddiasıdır. Nam-ı müstear, adını herhangi bir nedenle gizli tutmak isteyen bir kişinin, sözleşmeyi kendi hesabına, başka bir kişiye yaptırmasıdır. Tasarrufun iptali veya TBK'nun 19. maddesine göre açılacak dava yönünden ise, alacaklıdan mal kaçırmak isteyen borçlunun kendi adını gizli tutarak hukuki işlemi kendi hesabına, başka bir kişiye yaptırmasıdır. Bu nedenle nam-ı müstear niteliğindeki tasarruf işlemleri de tasarrufun iptali davasına konu olabilir.Ancak bu tür işlemlerde amaç, alacaklılardan mal kaçırma olduğundan, alacağın bu muvazaalı işlemin yapıldığı tarihten önce doğmuş olması şarttır. Somut olayda davalı borçlu ile eşi olan diğer davalı T7 arasındaki işlemin davacı yönünden nam-ı müstear niteliğinde muvazaalı bir işlem olduğu iddia edilmektedir. Mahkemece bu iddia yönünden herhangi bir değerlendirme yapılmadığı gibi, diğer davalılar yönünden de herhangi bir değerlendirme yapılmamıştır....
ın 10/08/2018 tarihinde Esnaf Kredi Kooperatifinden 85.000,00TL kredi kullandığı, aldığı araçları peşin para ile almadığı, senet ödemelerinin devam ettiği, taşınmaz bedelini de ödeyerek satın aldığına ilişkin beyanların dosya kapsamına uygun olduğu, davacı tarafından nam-ı müstear yoluyla davalıların muvazaalı olarak hareket ettikleri iddiasına ilişkin olarak tanık beyanları dışında delil sunulmadığı, dava konusu işlemlerin nam-ı müstear ve muvazaalı olduğu iddiasının davacı tarafından ispatlanamadığı, terditli olarak talep edilen İİK'nun 277. vd. maddelerine göre tasarrufun iptali koşullarının oluşmadığından , ilk derece mahkemesince verilen kararın doğru olduğu gerekçesiyle davacı vekilinin istinaf talebinin HMK 353/1-b.1 maddesi gereğince esastan reddine karar vermiş, hüküm yine davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir. Dava İİK'nun 277 maddesine dayalı olarak açılan nam-ı müsteair neliğindeki işlemin iptali istemine ilişkindir....
Mahkemece davacının alacağının tasarruf tarihinden sonra doğduğu, bu suretle önkoşulunun oluşmadığı gerekçesi ile davanın reddine karar verilmiş ise de davanın 6098 sayılı TBK’nın 19. maddesine dayalı olarak açılan nam-ı müstear ile gizlenmiş muvazaa nedeniyle satış işleminin iptali istemine ilişkin olduğu, tasarrufun iptali davasında tasarrufun, borcun doğum tarihinden sonra yapılması dava açılabilmesinin sebeplerinden biriyken, muvazaa davalarında işlemin ne zaman yapıldığının bir önemi yoktur. Nitekim, kesin hükümsüz sayılan bir işlemin ne zaman yapıldığının bir önemi de bulunmamaktadır. Zira işlem, yapıldığı andan itibaren geçersiz sayılır. Davaya konu edilen muvazaalı işlem, borcun doğumundan önce veya sonra yapılmış olsa da butlan yaptırımına tabidir. Temlik eden kişinin yaptığı bir bağış ya da ivazsız tasarruf ancak gerçek iradeye uygun değilse iptal edilebilir. (Yargıtay 4. HD., 2020/1254 E., 2021/1330 K.)...
Dava İİK'nun 277 maddesine dayalı olarak açılan nam-ı müsteair niteliğindeki işlemin iptali istemine ilişkindir. Nam-ı müstear, adını herhangi bir nedenle gizli tutmak isteyen bir kişinin, sözleşmeyi kendi hesabına, başka bir kişiye yaptırmasıdır. Tasarrufun iptali veya BK'nun 19.maddesine göre açılan davalar yönünden ise alacaklıdan mal kaçırmak isteyen borçlunun kendi adını gizli tutarak hukuki işlemi kendi hesabına, başka bir kişiye yaptırmasıdır. Bu tür işlemlerin İİK'nun 277 ve devamı maddelerine dayalı olarak iptali istenilerek davacı alacaklının alacağına kavuşması sağlanır. İşlemin nam-ı müstear olarak gerçekleştiğini ispat külfeti davacıya aittir....
Dava İİK'nun 277 maddesine dayalı olarak açılan nam-ı müsteair niteliğindeki işlemin iptali istemine ilişkindir. Nam-ı müstear, adını herhangi bir nedenle gizli tutmak isteyen bir kişinin, sözleşmeyi kendi hesabına, başka bir kişiye yaptırmasıdır. Tasarrufun iptali veya BK'nun 19.maddesine göre açılan davalar yönünden ise alacaklıdan mal kaçırmak isteyen borçlunun kendi adını gizli tutarak hukuki işlemi kendi hesabına, başka bir kişiye yaptırmasıdır. Bu tür işlemlerin İİK'nun 277 ve devamı maddelerine dayalı olarak iptali istenilerek davacı alacaklının alacağına kavuşması sağlanır. İşlemin nam-ı müstear olarak gerçekleştiğini ispat külfeti davacıya aittir....
Yargıtay içtihatları da nam-ı müstear (inançlı işlem) durumunda, bir başka ifadeyle borçlunun cebri icra yoluyla satılan taşınmazlarını görünürde başkası adına, ancak gerçekte kendi hesabına aldırdığı hallerde tasarrufun iptali talep edilebileceğine hükmetmiştir. Örneğin Yargıtay 17. Hukuk dairesi 05/05/2015 günlü ve 2014/18636 Esas, 2015/6642 Karar; 18/03/2013 günlü ve 2013/6263 Esas, 2013/3521 Karar sayılı ilamlarında da “Nam-ı müstear hukuksal sebebıne dayalı olarak ıptal davası açılabıleceğıne” işaret etmiştir. Yine Antalya Bölge Adliye Mahkemesi’nin 04.10.2017 tarih ve 893/843 sayılı kararında "Cebri icra kanalıyla yapılan satışların, nam-ı müstear hallerinde işlemin muvazaalı olduğunun tespitinin ya da tasarrufun iptalinin talep edileceğine" karar verilmiştir....
Dava İİK 277 ve devamı maddelerine dayalı olarak açılan nam-ı müstear niteliğindeki tasarrufun iptali istemine ilişkindir. Uygulamada borçlunun, gerçekte kendi adına satın almak üzere bedelini ödediği bir taşınmazı (veya bir aracı) alacaklılarından kaçırmak amacı ile yakını (eşi, oğlu vs) adına tescil ettirmiş olması halinde, tasarrufun (hukuki işlem) dışarıdan üçüncü kişiler arasında yapılmış görünmesine rağmen, gerçekte bedeli borçlunun mal varlığından çıkmış fakat karşılığı borçlunun arkasına gizlendiği kişinin mal varlığına girmiştir. Namı müstear (inançlı işlem) ile gizlenmiş muvazaalı işlemler hakkında iptal davaları açılabileceği Yargıtay uygulamaları ile kararlılık kazanmıştır. (Yargıtay HGK'nin 12.10.2001 gün ve 2001/2-515 E., 605 K sayılı; 17.Hukuk Dairesinin 20.06.2011 gün ve 2010/11090 E.-2011/6367 K. sayılı kararları). Bu tür işlemlerin İİK 277 ve devamı maddelerine dayalı olarak iptali istenilerek davacı alacaklının alacağına kavuşması sağlanır....
in eşine ait bağımsız bölüm üzerinden tasarrufun iptaline karar verilmesinin mümkün olmadığından bahisle davanın reddine karar verilmiş; hüküm, davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir. Dava İİK'nun 277. maddesine dayalı olarak açılan nam-ı müstear neliğindeki işlemin iptali istemine ilişkindir. Nam-ı müstear, adını herhangi bir nedenle gizli tutmak isteyen bir kişinin, sözleşmeyi kendi hesabına, başka bir kişiye yaptırmasıdır. Tasarrufun iptali veya BK'nun 19. maddesine göre dava yönünden ise alacaklıdan mal kaçırmak isteyen borçlunun kendi adını gizli tutarak hukuki işlemi kendi hesabına, başka bir kişiye yaptırmasıdır. Bu tür işlemlerin İİK'nun 277 ve devamı maddelerine dayalı olarak iptali istenilerek davacı alacaklının alacağına kavuşması sağlanır. İşlemin nam-ı müstear olarak gerçekleştiğini ispat külfeti davacıya aittir. Somut olayda, davacının alacağının dayanağı 12.02.2006- 14.11.2012 tarihleri arasındaki kıdem tazminatı ve işçilik alacağına ilişkin ilama dayanmaktadır....
Taraflar arasındaki tasarrufun iptali davasının yapılan yargılaması sonunda; kararda yazılı nedenlerden dolayı davanın reddine dair verilen hükmün süresi içinde davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi gereği düşünüldü: -K A R A R- Davacı alacaklı vekili, davalı borçlular hakkında takip başlatıldığını, davalı borçluların davacnın bayilik işinden elde ettikleri geliirler ile davalı ... adına taşınmaz ve araç aldıklarını, bu muvazaalı işlemlerin BK'nun 19.maddesi gereğince iiptaline karar verilmesini istemiştir. Davalılar vekili, haksız açılan davanın reddini talep etmişlerdir. Mahkemece, dosya içeriği ve toplanan delillere göre davalı ... adına taşınmaz mal kaydı olmadığı, ...plakalı aracı ise emekli maaşından aldığının anlaşıldığından bahisle davanın reddine karar verilmiş; hüküm, davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir. Dava BK'nun 19.maddesi gereğince muvazaa nedenine dayalı nam_ı müstear olarak yapılan işleminin iptali istemine ilişkindir....