Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

K A R A R Davacı alacaklı vekili, dava konusu haciz nedeniyle üçüncü kişi tarafından istihkak davası açıldığını, istihkak davasına karşı dava olarak iş bu davayı açtıklarını, borçlunun tüm mal varlığını boşandığı eşi ve çocuklarının ortağı olduğu üçüncü kişi şirkete devrettiğini muvazaaya dayalı tasarrufun iptali söz konusu olduğunu öne sürerek davanın kabulüne karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Mahkemece; davacının dilekçesinde tasarrufun iptali, tespit, tahsil ve tazmin talep ettiği Mahkemenin bu konuda karar vermeye yetkili ve görevli olmadığı davanın genel mahkemelerde görülmesi gerektiği gerekçesi ile davanın görev yönünden reddine,istem halinde dosyanın görevli Sincan Asliye Ticaret Mahkemesine gönderilmesine karar verilmiş, karar davacı alacaklı vekili ile davalılar vekili tarafından temyiz edilmiştir. Dava, İİK’nin 97/17. maddesine dayalı tasarrufun iptali talebine ilişkindir....

    Davalılar vekili,takip konusu ilam henüz Yargıtay aşamasında olduğundan kesinleşmediğini, sonucunun beklenmesi gerektiğini, davacının BK.18.maddesine dayalı olarak açtığı bu davada aktif husumet ehliyeti bulunmadığını,müvekkillerinin iyiniyetli olduklarını belirterek davanın reddini savunmuştur. Mahkemece iddia,savunma, toplanan delillere göre,davalı borçlunun dava konusu taşınmazları aleyhine hükmedilen tazminat alacağını karşılıksız bırakmak amacıyla oğullarına muvazaalı devrettiği,davacının amacının alacağının tahsilini sağlamak için hukuki muamelenin kendisi yönünden geçersizliğini sağlamak olduğu, davacının hakkının ayni değil şahsi olması nedeniyle davanın kabulüne,davacıya dava konusu taşınmazlar için haciz ve satış yetkisi verilmesine karar verilmiş; hüküm, davalılar ..., ..., ... ve ... vekili tarafından temyiz edilmiştir....

      Ancak ikinci açılan dava nam-ı müstear olarak yapılan satış işleminin iptali istemine ilişkindir. Nam-ı müstear, adını herhangi bir nedenle gizli tutmak isteyen bir kişinin, sözleşmeyi kendi hesabına, başka bir kişiye yaptırmasıdır. Tasarrufun iptali veya BK'nun 19.maddesine göre dava yönünden ise alacaklıdan mal kaçırmak isteyen borçlunun kendi adını gizli tutarak hukuki işlemi kendi hesabına, başka bir kişiye yaptırmasıdır. Burada da yapılan işlemin borcun doğmundan sonra yapılmış olması ön koşuldur. Somut olayda, dava konusu 7 nolu bağımsız bölüm ilk olarak 13.06.2011 tarihinde 19 nolu bağımsız bölüm ise 29.2.2010 tarihinde davalı ... tarafından dava dışı şahıslardan alınmıştır....

        ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ TARİHİ : 15/10/2021 NUMARASI : 2021/166 ESAS, 2021/551 KARAR DAVA KONUSU : Tasarrufun İptali (TBK 19. Maddesine dayalı ) KARAR : Çarşamba 1. Asliye Hukuk Mahkemesi'nin 15/10/2021 tarih, 2021/166 esas 2021/551 karar sayılı kararına karşı, davacı vekili tarafından süresi içerisinde istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine, dosya üzerinde yapılan inceleme neticesinde, TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ : İDDİA: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Çarşamba 2....

        TBK'nun 19. maddesine göre muvazaa nedeniyle açılan iptal davalarında zaman aşımı söz konusu olmaz ve İİK'nın 277 vd. maddelerine göre açılan iptal davalarında aranılan aciz belgesi muvazaaya dayanan iptal davalarında aranmaz. Mahkemece ileri sürülüşe göre davanın İİK. 277. ve devamı maddelerinden kaynaklanan tasarrufun iptali davası olarak tavsif edilmiş ise de davacı vekili dava dilekçesinde açıkça muvazaa hukuksal nedenine dayandığı bu halde mahkemenin hukuki tavsif yapamayacağı gözönüne alınarak ve hak düşürücü süre eldeki davaya uygulanmayacağı, davacının talebine göre davanın TBK'nin 19. maddesi gereğince değerlendirilmesi ve sonucuna göre karar verilmesi gerekirken davanın tasarrufun iptali davası olarak nitelendirilerek İstanbul İli, Alibeyköy Mh., 176 Ada, 40 parsel, 10 nolu bağımsız bölüm, ...Cd....

          ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ TARİHİ : 13/02/2020 NUMARASI : 2019/365 ESAS 2020/131 KARAR DAVA KONUSU : Tasarrufun İptali (TBK 19 Maddesine Dayalı) KARAR : Nazilli 2. Asliye Hukuk Mahkemesinin 13/02/2020 tarih 2019/365 Esas 2020/131 Karar sayılı kararına karşı, davacı ve davalılar Mehmet ve T3 vekili tarafından istinaf yoluna başvurulmuş ve dosya istinaf incelemesi yapılmak üzere dairemize gönderilmiş olup dosya heyetçe incelendi; A)DAVACININ İSTEMİNİN ÖZETİ: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davalı Borçlu T7 aleyhine Nazilli 2....

          Dava, 2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu (İİK)’nun 277 ve devamı maddelerine dayalı tasarrufun iptali ile terditli olarak BK 19. Maddeye göre muvazaaya dayalı tasarrufun iptal istemine ilişkindir. Ön koşullar yönünden yapılan incelemede : 04.06.1958 gün ve 15/6 sayılı İBK'da da belirlendiği gibi, HMK'nın 24/1, 25, 26, 30 ve 33. (HUMK'nın 74, 75 ve 76.) maddeleri gereğince hakim, tarafların ileri sürdükleri maddi vakıalar, bunlara bağlı netice-i taleplerle bağlı ve fakat hukuki tavsiflerle bağlı olmayıp, kanunları re'sen uygulamakla ve neticeye vardırmakla yükümlüdür. Bu nedenle davanın dava tarihi itibariyle yürürlükte bulunan 6098 sayılı TBK'nın 19.maddesinde düzenlenmiş muvazaa iddiasına dayalı iptal istemine ilişkin olduğu kabul edilerek inceleme ve değerlendirmeler bu çerçevede yapılmıştır. Bir davada olayları belirtmek ve açıklamak taraflara, hukuki nitelendirme Hakime aittir. Bu nedenle tarafların hukuki nitelendirmeyi doğru yapmak zorunluluğu yoktur....

          Ne tasarrufun iptali davası, ne de TBK m. 19 gereğince İİK’nin 283. maddesinin kıyasen uygulanması istemli muvazaa davası TTK’nın 4. maddesinde belirtilen mutlak ya da nispi ticari dava niteliğine haiz olduğundan 6100 sayılı HMK’nin 2. maddesi gereğince genel görevli Asliye Hukuk Mahkemesi’nin görev alanında kalmaktadır." şeklinde karar verilerek görevli mahkemenin Asliye Hukuk Mahkemesi olduğu belirlenmiştir. Yine emsal nitelikte ki Yargıtay 17. Hukuk Dairesinin 09/04/2018 tarih, 2016/8983 E. ve 2018/3951 K. sayılı kararında da " ... Dava, İİK'ın 277 ve devamı maddelerine dayalı tasarrufun iptali istemine ilişkindir. Tasarrufun iptali, davaları mutlak ticari dava niteliğinde olmayıp şahsi nitelikte ve borçlunun tasarruflarına yönelik bulunduğundan asliye hukuk mahkemelerinin görevine girmektedir." şeklinde karar verilmiştir....

          Dava BK 18. maddesine dayalı olarak açılmış iptal davasıdır. Davalı ... tarafından ağabeyine yapılan satışların gerçek bir satış olduğundan bahisle reddine karar verilmiş ise de varılan sonuç dosya kapsamına uygun düşmemektedir. İptali istenen tasarrufların davacı alacağının doğum tarihi olan 01/02/2010 tarihinden sonra yapıldığı tartışmasız olup 7 adet taşınmazın da borçlunun ağabeyine aynı gün içeri- sinde devredildiği getirtilen akit tablosundan anlaşılmaktadır. Davalı ... tarafından kredi çekilerek taşınmazların alındığı yolundaki iddia ise alacağın doğum tarihi, satışların yapıldığı tarih ve taşınmaz üzerindeki takyidatlar nazara alındığında hayatın olağan akışına uygun düşmemektedir. Davalılar arasında yapılan satışların, olayların gelişimi ile dosya kapsamı değerlendirildiğinde, davacı alacağının tahsiline engel olmaya yönelik ve muvazaalı olduğu anlaşılmaktadır....

            Diğer taraftan hükme esas alınan hatalı ve yanılgıya dayalı bilirkişi raporunun aksine taşınmazın tapu kaydına İcra ve İflas Kanunu’nun 281/II nci maddesine uygun biçimde ihtiyati haciz şerhi verilmiştir. Doğrudan doğruya malın aynını ilgilendirmeyen, bir diğer ifade ile şahsi hak doğuran tasarrufun iptali davası bakımından bu geçici hukuki himaye tedbirinin ihtiyati tedbir ya da aynı yasanın 257 nci maddesine uygun bir ihtiyati haciz olduğu şeklindeki kabulde isabet bulunmamaktadır. SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle temyiz olunan hükmün BOZULMASINA, peşin harcın istek halinde iadesine, 22.04.2009 gününde oybirliğiyle karar verildi....

              UYAP Entegrasyonu