Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

Davacı, şirket hissesi oranında borçlu bulunduğu prim borcu nedeniyle 5458 sayılı Yasadan yararlanabileceğinin tespiti ile 6183 sayılı Yasanın 52/b maddesi uyarınca şirketin iflas tarihi olan 19.11.2002 tarihinden itibaren gecikme zammı yürütülemeyeceğinin tespitine karar verilmesini istemiştir. Mahkemece, ilamında belirtildiği şekilde davanın kabulüne karar verilmiştir. Hükmün, davalı Kurum avukatı tarafından temyiz edilmesi üzerine temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tesbit edildi. Davacı, .......%22.5 hissedarı olduğunu, şirketin prim vs. borçları nedeniyle 6183 sayılı Yasanın 35.maddesi uyarınca şirket ortağı sıfatıyla sorumluluğu kapsamında 5458 sayılı Yasadan yararlanması gerektiğinin ve giderek iflasın açıldığı tarih sonrası gecikme zammı tahakkuk ettirilmemesi gerektiğinin tespitini istemiştir....

    "İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi Taraflar arasındaki tasarrufun iptali davasının yapılan yargılaması sonunda; kararda yazılı nedenlerden dolayı görevsizliğe dair verilen hükmün süresi içinde davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği düşünüldü: -K A R A R- Dava; 6183 sayılı Yasanın 24 ve devamı maddeleri uyarınca açılan tasarrufun iptali istemine ilişkindir....

      vs. arasındaki davadan dolayı İzmir 2.Asliye Hukuk Hakimliğince verilen 24.12.2007 gün ve 261-522 sayılı hükmün Yargıtayca incelenmesi davacı ve davalı ... vekili tarafından istenilmekle dosyadaki kağıtlar okundu gereği konuşulup düşünüldü: - K A R A R - Taraflar arasındaki uyuşmazlık, 6183 sayılı Kanun'un 24 ve devamı maddelerine göre açılan tasarrufun iptâline ilişkindir. Yargıtay Başkanlar Kurulu'nun 29.01.2007 gün ve 1 sayılı kararı uyarınca İcra İflas ve 6183 sayılı Kanunlardan kaynaklanan tasarrufun iptâli kararlarının temyiz incelemesinin 01.02.2007 tarihinden itibaren 17.Hukuk Dairesi'nce yapılmasına karar verildiğinden dosyanın Yargıtay Yüksek 17.Hukuk Dairesine gönderilmesi gerekmiştir. SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle dosyanın görevli Yargıtay Yüksek 17.Hukuk Dairesi Başkanlığına GÖNDERİLMESİNE, 12.05.2008 gününde oybirliğiyle karar verildi. ... ......

        un herhangi bir borcu kalmadığına dair yazılarına binaen tasarrufun iptaline ilişkin davanın konusuz kaldığı kanaatine varılarak karar verilmesine yer olmadığına karar verilmiş; hüküm, davacılar vekili tarafından temyiz edilmiştir. Dava 6183 sayılı Yasa'nın 24 ve devamı maddelerine dayalı olarak açılan tasarrufun iptali istemine ilişkindir. HMK’nun 333/1. maddesine göre davanın konusuz kalması sebebiyle, davanın esası hakkında karar verilmesine gerek bulunmayan hallerde, davanın açıldığı tarihteki haklılık durumuna göre yargılama giderinin takdir edilmesi gerektiğini belirtmiştir. Somut olayda, mahkemece; tasarrufun iptali kuşullarının dava konusu olayda gerçekleşip gerçekleşmediği kısaca davanın haklılık durumu gereği gibi tartışılmadan karar verilmiştir. O halde, mahkemece tarafların haklılık durumları değerlendirilerek, yargılama giderinin haksız olan tarafa yükletilmesi gerekirken eksik inceleme ile yazılı şekilde karar verilmesi usul ve yasaya aykırıdır....

          Dava, Sosyal Sigortalar Kurumu (Sosyal Güvenlik Kurumu) tarafından ödenmeyen prim alacaklarının tahsili için 6183 Sayılı Yasa uyarınca açılmış tasarrufun iptali istemine ilişkin olduğu, 506 sayılı Yasa’nın 80/7.maddesinde Sosyal Güvenlik Kurumu tarafından ödenmeyen prim ve diğer alacaklarının tahsil için 6183 sayılı Yasa’nın uygulanmasından doğacak uyuşmazlıkların çözümlenmesinde alacaklı sigorta müdürlüğünün bulunduğu yer iş mahkemelerinin yetkili olduğunun açıklandığı, bu yetki kuralının 506 Sayılı Yasa’da özel olarak düzenlendiği ve özel yetki kuralı niteliğinde bulunduğu bundan dolayı HUMK'nun 9 ve bunu izleyen maddelerde yazılı yetki kurallarının uygulama olanağı bulunmadığı, mahkemece görev hususunun res'en dikkate alınarak İş Mahkemesi olarak davaya bakılmak gerekirken yazılı ve yanılgılı değerlendirme ile davaya asliye hukuk mahkemesi olarak bakılarak dava dilekçesinin yetki yönünden reddine karar verilmesi isabetli değildir....

            "İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi Davacı ... vekili Avukat ... tarafından, davalılar ... ve diğerleri aleyhine 15/03/2011 gününde verilen dilekçe ile 3. kişinin haciz ihbarnamesine verdiği cevap nedeniyle itirazın iptali ve ihbarnameye cevap veren kooperatif yöneticilerinin İİK 338/1 maddesi gereğince cezalandırılmasına ilişkin itirazın iptali (6183 sayılı Yasadan kaynaklanan) istenmesi üzerine mahkemece yapılan yargılama sonunda; davanın reddine dair verilen 14/04/2016 günlü kararın Yargıtayca incelenmesi davacı vekili tarafından süresi içinde istenilmekle temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra tetkik hakimi tarafından hazırlanan rapor ile dosya içerisindeki kağıtlar incelenerek gereği görüşüldü....

              AŞ vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği düşünüldü: -K A R A R- Hükmüne uyulan Dairemizin bozma ilamında özetle;davanın 6183 sayılı AATUK 24 ve devamı maddeleri gereğince açılmış tasarrufun iptali istemine ilişkin olduğu,SGK prim ve diğer alacaklarının tahsili için 6183 Sayılı Yasaya göre borçlular hakkında yapılan takipler nedeniyle açılacak iptal davalarının tasarrufa konu malın değerine bakılmaksızın alacaklı sigorta müdürlüğünün bulunduğu yer iş mahkemesinde görüleceği,somut olayda takip konusu alacak işsizlik sigortası primi ve prim alacağının tahsili için 6183 Sayılı Yasa uyarınca açılan tasarrufun iptali istemine ilişkin olduğundan bu durumda mahkemece görev hususu resen dikkate alınarak iş mahkemesinde bakılmak üzere görev noktasından dava dilekçesinin reddine karar verilmesi gerekirken davanın esastan incelenip sonuçlandırılmasının doğru olmadığı gereğine değinilmiştir....

                Dava 6183 sayılı AATUK’nın 24 vd. maddelerine dayalı olarak açılmış tasarrufun iptali istemine ilişkindir. 1-Dosya içeriğine mahkemece delillerin doğru olarak değerlendirilmesinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre, davalıların diğer temyiz itirazları yerinde görülmediğinden, reddedilmelidir. Ancak, davalı borçlu tarafından davaya konu taşınmazın 1/2 payı 01/06/2005 tarihinde kalan 1/2 payı da 11/01/2007 tarihinde davalı ...’e satılmıştır. Her iki satış (tasarruf) tarihinde de davacının alacak miktarı bellidir....

                  Dava 6183 sayılı kanuna dayalı tasarrufun iptali istemine ilişkindir. İİK.'nun 282. maddesine göre tasarrufun iptali davaları borçlu ve borçlu ile hukuki muamelede bulunan kimseler ile bunların mirasçıları aleyhine açılır. Somut olayda, davadan önce 22.11.2011 tarihinde öldüğü anlaşılan borçlu ... mirasçıları ile 3. kişi ... arasında zorunlu dava arkadaşlığı vardır. Ancak borçlu ... mirasçılarının ... Sulh Hukuk Mahkemesinin 19.03.2012 gün ve .... sayılı kararı ile mirası reddettikleri dosya kapsamından anlaşılmaktadır. Mecburi Hasım durumunda olan borçlunun mirasçılarının mirası reddetmeleri nedeniyle uyuşmazlığın medeni ... kanunun miras hükümleri (605-612.maddeleri) çerçevesinde çözümlenmesi gerekir. Bu durumda, mahkemece, mahallin sulh hakimine durum bildirilerek mirasın iflas hükümlerine göre tasfiyesinin sağlanması, anılan mahkemece borçlu için atanacak veya yetkilendirilecek bir temsilci huzuru ile davaya devam olunması gerekir....

                    İstinaf başvurusunda bulunan davacı vekili dilekçesinde özetle; 6183 sayılı Yasanın uygulanmasından doğan her türlü davalar için maktu vekalet ücretine hükmedilmesi gerekirken nispi vekalet ücretine hükmedilmesinin hatalı olduğunu, mevcut davanın yalnızca İİK'nin tasarrufun iptali hükümlerine göre değil 6183 sayılı yasaya göre de açılan bir dava olduğunu, bu nedenle mahkemece verilen kararın kaldırılmasına karar verilmesini talep etmiştir. III. DEĞERLENDİRME VE SONUÇ: 7. Dava, 6183 Sayılı Amme Alacaklarının Tahsili Usulü Hakkındaki Kanunun 24 ve devamı maddeleri gereğince açılmış tasarrufun iptali istemine ilişkindir. 8. 6183 sayılı Yasa uyarınca açılan tasarrufun iptali davalarının görülebilmesi içinde borçlu hakkında 6183 sayılı yasaya göre bir takip yapılmış ve kesinleşmiş olması gerekir. Ancak aciz belgesine gerek olmayıp borçlunun borcunu ödeyememe durumunun gerçekleşmiş olması yeterlidir....

                    UYAP Entegrasyonu