Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

Dava, 6183 SK'nun 24. vd. maddelerine dayalı tasarrufun iptali istemine ilişkindir. 6183 SK'nun 26.maddesinde tasarrufun iptali davalarının tasarruf tarihinden itibaren 5 yıllık süre içinde açılması öngörülmüştür. Söz konusu süre hak düşürücü süre olup mahkemece re'sen dikkate alınması gerekir. Somut olayda dava konusu taşınmaz 27.11.2007 tarihinde davalı ... davalı kızları ... ve ...’ya satılmış, eldeki dava ise 30.10.2015 tarihinde açılmıştır. Bu durumda, mahkemece hak düşürücü sürenin geçmesi nedeniyle davanın reddine karar verilmesi gerekirken farklı gerekçeyle reddine karar verilmiş ise de bu husus yargılamanın tekrarını gerektirir nitelikte görülmediğinden sonucu itibariyle doğru olan hükmün onanmasına karar vermek gerekmiştir....

    Mahkemece, davanın 6183 s.K’nın 24 vd. maddelerine dayalı tasarrufun iptali istemine ilişkin olduğu ve genel mahkemelerde bakılacağı, iş mahkemelerinin genel mahkemeler kapsamında olmadığı, davanın ayni hakka değil şahsi hakka ilişkin olmasından dolayı davalılardan...’nın ikamet adresi olan ve taşınmazın bulunduğu yer olan Isparta mahkemelerinin yetkili olduğu gerekçesi ile dava dilekçesinin yetki yönünden reddine karar verilmiş hüküm davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir....

      Dava 6183 sayılı AATUK’nın 24 vd. maddelerine dayalı olarak açılmış tasarrufun iptali istemine ilişkindir. 1-Dosya içeriğine mahkemece delillerin doğru olarak değerlendirilmesinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre, davalıların diğer temyiz itirazları yerinde görülmediğinden, reddedilmelidir. Ancak, davalı borçlu tarafından davaya konu taşınmazın 1/2 payı 01/06/2005 tarihinde kalan 1/2 payı da 11/01/2007 tarihinde davalı ...’e satılmıştır. Her iki satış (tasarruf) tarihinde de davacının alacak miktarı bellidir....

        Hukuk Dairesi’nin 14/03/2018 tarih, 2015/14832 Esas ve 2018/2328 Karar sayılı bozma ilamında; “6183 sayılı AATUHK'nun 27, 28, 29,30 ve 31 maddeler gereğince tasarrufun iptale tabi olup olmadığı irdelenerek sonucuna göre karar verilmesi” gereğine değinilmiş olmasına rağmen; mahkemece; 6183 sayılı Kanun'un 27, 28, 29, 30 ve 31 maddeleri irdelenmeden dava ön koşullarının somut olayda gerçekleştiği şeklinde davanın hangi gerekçe ile kabul edildiği tartışılmadan karar verilmesi doğru olmadığı gibi, karar denetime elverişli de değildir. Bu husus yukarıda açıklanan ilkelere aykırılık oluşturduğundan, hükmün bozulması gerekmiştir. 2-Kabule göre de; 6183 sayılı Kanun'un 24 ve devamı maddeleri gereğince açılmış olan tasarrufun iptali davalarında dava kabul edildiği takdirde tasarruf tarihine kadar olan vergi borcu ferileriyle hesaplanarak bu miktar üzerinden tasarrufun iptaline karar verilmesi gerekir....

          in temyiz itirazlarının reddine, 2-Dava 6183 sayılı Yasa’nın 24 ve devamı maddelerine dayalı tasarrufun iptali istemine ilişkindir. 6183 sayılı Yasa uyarınca borçlunun iptale tabi tasarrufları 27, 28, 29 ve 30. maddelerinde düzenlenmiştir. Sözkonusu iptale tabi tasarrufları düzenleyen yasa maddeleri gözönüne alındığında borçlu ile tasarrufta bulunan 3. kişi arasındaki iptale tabi tasarruflar ivazsız tasarruflar başlığı altında 27. maddesi, bağışlama sayılan tasarruflar başlığı altında 28. maddesi ve hükümsüz sayılan diğer tasarruflar başlığı altında 29. maddesinde düzenlendiği görülmektedir. Dördüncü ve diğer kişiler yönünden tasarrufun iptali 6183 sayılı Yasa'nın 30/I. maddesi uyarınca borçlunun içinde bulunduğu mali durumun ve zarar verme kastının bu kişilerce bilindiği veya bilinmesini gerektirir açık emarelerin bulunduğu hallerde sözkonusu olabilecektir....

            Dava 6183 sayılı Kanun’un 24 vd maddelerine dayalı tasarrufun iptali istemine ilişkindir. 6183 sayılı Kanun'un 30. maddesi ile malvarlığı borçlarına yetmeyen bir borçlunun, alacaklılarına zarar verme kastı ile yaptığı tüm işlemlerin, borçlunun içinde bulunduğu mali durumun ve zarar verme kastının, işlemin diğer tarafınca bilindiği veya bilinmesini gerektiren açık emarelerin bulunduğu hallerde iptal olunacağı öngörülmektedir. Somut olayda, dava konusu taşınmazın davalı ... tarafından davalı ...'a satışı işleminde davalı ...'ye vekaleten borçlu davalı ...'nın hareket etmiş olması, söz konusu satışın 30.01.2008 tarihinde gerçekleşmiş olmasına karşın taşınmazı kiralayan sıfatı ile ortağı olduğu ... Madencilik San. Tic. Ltd....

              Somut olayda borçlu tarafından ödeme emrinin iptali için ...Vergi Mahkemesinin 2008/351 E – 2008/1990 K esasında kayıtlı davanın temyiz aşamasında olup henüz kesinleşmediği anlaşıldığından öncelikle mahkemenin bu dosyanın sonucunu beklemesi, red kararının onanması halinde davalılar arasındaki tasarrufun 6183 sayılı Kanunun 27, 28, 29 ve 30. maddeleri gereğince iptale tabi olup olmadığını değerlendirerek sonucuna göre karar vermesi; red kararının bozularak ödeme emrinin iptali halinde ise davanın ön şart yokluğundan reddine karar verilmesi gerekirken eksik incelemeye dayalı hüküm tesisi isabetli görülmemiştir. SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulüyle, hükmün BOZULMASINA, 12.11.2012 gününde oybirliğiyle karar verildi....

                İstinafa konu karar, 27/10/2022 (23/11/2022) tarihli ihtiyati haciz kararına itirazın reddine yönelik ara karar olduğundan, davacının ilk talebinin İcra İflas Kanunun 277.maddesine dayalı olarak açılan tasarrufun iptali talebi olduğu anlaşıldığından ara kararı inceleme görevi 5. Hukuk Dairesine aittir. KARAR: 1- Hakimler ve Savcılar Kurulu'nun 01/07/2022 tarih 1047 sayılı kararı ile belirlenen ve 01/09/2022 tarihinden itibaren geçerli olan Hukuk Daireleri iş bölümü kararı gereğince; "İcra İflas Kanunu ve 6183 sayılı Kanun’dan kaynaklanan tasarrufun iptali davaları sonucu verilen hüküm ve kararlar ile ilgili uyuşmazlıklara 5. Hukuk Dairesi bakmakla görevli olduğundan, Hukuk Daireleri İş Bölümü ortak hükümleri 3....

                Mahkemece bozmaya uyularak yapılan yargılama sonunda ise dava konusu taşınmazın borçlu tarafından borcun doğumundan sonraki tarihte rayicinden çok düşük bir bedelle davalı 3.kişiye satıldığı, satışın alacaklıdan mal kaçırma amacıyla yapıldığı gerekçesiyle davanın kabulü ile tasarrufun takip konusu alacak ve ferileriyle sınırlı olacak şekilde iptaline; birleştirilen davada ise asıl davanın kabul görmüş olması nedeni ile birleştirilen davanın reddine karar verilmiş; hüküm, davalı 3.kişi vekili ile davalı borçlu vekilince temyiz edilmiştir. 1-Dava, 6183 Sayılı Kanunun 27 vd maddeleri uyarınca kamu alacağından dolayı alacaklı İdare tarafından açılan tasarrufun iptali davası ile birleştirilen haciz şerhinin kaldırılması davasına ilişkindir....

                  Asliye Hukuk Hakimliğince verilen 22.04.2008 gün ve 80-108 sayılı hükmün Yargıtayca incelenmesi davacı vekili tarafından istenilmekle dosyadaki kağıtlar okundu gereği konuşulup düşünüldü: - K A R A R - Taraflar arasındaki uyuşmazlık, İİK’nın 277. vd. maddelerine göre açılan tasarrufun iptaline ilişkindir. Yargıtay Başkanlar Kurulu’nun 29.01.2007 gün ve 1 sayılı kararı uyarınca İcra İflas ve 6183 Sayılı Kanunlardan kaynaklanan tasarrufun iptali kararlarının temyiz incelemesinin 01.02.2007 tarihinden itibaren 17. Hukuk Dairesi’nce yapılmasına karar verildiğinden dosyanın Yargıtay Yüksek 17. Hukuk Dairesi’ne gönderilmesi gerekmiştir. SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle dosyanın görevli Yargıtay Yüksek 17.Hukuk Dairesi Başkanlığına GÖNDERİLMESİNE, 13.11.2008 gününde oybirliğiyle karar verildi....

                    UYAP Entegrasyonu