Mahkemece, yukarıda açıklanan ilkeler ışığında 162 parsel sayılı taşınmaz üzerindeki muhtesatlar bakımından öncelikle tüm tarafların muhdesat iddiasını kabul edip etmediklerine dair beyanlarının tespit edilmesi, muhdesat konusunda ihtilaf bulunduğunda muhdesat iddiasında bulunan tapu kayıt maliki ...’e "Muhdesatın aidiyeti" konusunda dava açmak üzere 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 165. maddesi uyarınca uygun bir süre verilmesi, açıldığı takdirde sonucunun beklenmesi, tüm tarafların muhdesat iddiasını kabul etmesi veya muhdesatın aidiyeti davası açılıp da muhdesatın ...’e aidiyetine karar verilmesi halinde; muhdesata isabet eden kısmın muhdesat sahibi paydaşa, geri kalan bedelin ise payları oranında paydaşlara dağıtılması ve dağıtım oranlarının hükümde açıkça gösterilmesi; mahkemece verilen süre içerisinde dava açılmadığı takdirde o konuda uyuşmazlık yokmuş gibi davaya devam edilmesi gerekir....
Davanın kabulüne ilişkin kararın temyizi üzerine Dairece; “..hukukumuzda çifte mülkiyet kabul edilmemiş olup taşınmaz üzerindeki her türlü muhdesat ve yapılar arzın mülkiyetine tabidir. Başka bir deyişle bütünleyici parça niteliğindedir. Bu nedenle, binadaki belli bir bölümün bir tarafa aidiyeti ile onun adına tescili ayrık durumlar hariç (Kat Mülkiyeti Kanunu) yasal açıdan mümkün değildir. Ancak sonradan inşa edilen bölüm veya kat bakımından koşulların varlığı halinde bedel talep edilebileceği kuşkusuzdur. Kaldı ki; somut olayda taraflar arasında görülen ve çekişme konusu taşınmazdaki ortaklığın satış yoluyla giderilmesine ilişkin kesinleşen ilamda "çatı katına ilişkin yapı bedelinin" zemine ilişkin mülkiyet değerinden ayrı değerlendirmeye tabi tutulduğu görülmektedir....
yargılamanın 26.05.2015 tarihli celsesinde taşınmaz üzerinde bulunan evi muris babaları paydaş ... ’ın vefatından sonra birlikte yaptıklarını beyan etmişlerdir. Mahkemece yapılan 19.10.2015 tarihinde yapılan keşif sonucu dava konusu parsel üzerinde 2 adet ev bulunduğu, evlere ait sınırın duvar çekilerek ayrıldığı tespit edilmiştir. 17.12.2015 tarihli celsede taşınmaz üzerinde bulunan yapılar nedeni ile muhdesatın aidiyeti davası açılması için taraflara süre verildiği ancak, bu celseye muhdesatın aidiyeti iddiasında bulunan davalıların katılmadığı, muhdesatın aidiyeti konusunda görevli mahkemede dava açmak üzere HMK'nın 165. maddesi uyarınca uygun bir süre verildiği yönünde davalılara usulüne uygun meşruhatlı davetiyenin de çıkarılmadığı anlaşılmaktadır....
Davacı ayrıca 14.02. 2013 tarihli celsede, dava konusu taşınmaz üzerinde bulunan eve ilişkin muhtesatın aidiyeti davası açtığını belirterek bunun bekletici mesele yapılmasını istemiştir. Davalı vekili, takdiri mahkemeye bıraktığını belirtmiştir. Mahkemece; davanın kabulü ile, ortaklığın satış suretiyle giderilmesine karar verilmiştir. Hükmü, davalı vekili ile katılma yoluyla davacı vekili temyiz etmiştir. Paydaşlığın (ortaklığın) giderilmesi davaları iki taraflı, taraflar için benzer sonuçlar doğuran davalardır. Bu davalarda davalı da davacı gibi aynı haklara sahiptir Paydaşlığın (ortaklığın) satış yoluyla giderilmesi halinde dava konusu taşınmaz üzerinde bina, ağaç v.s. gibi bütünleyici parçalar (muhdesat) varsa bunların arzla birlikte satılması gerekir....
Paydaşlığın (Ortaklığın) satış yoluyla giderilmesi halinde dava konusu taşınmaz üzerinde bina, ağaç v.s. gibi bütünleyici parçalar (Muhdesat) varsa bunların arzla birlikte satılması gerekir. Ancak muhdesatın bir kısım paydaşlara (Ortaklara) ait olduğu konusunda tapuda şerh varsa veya bu hususta bütün paydaşlar ittifak ediyorlarsa ve muhdesat arzın değerinde bir artış meydana getiriyorsa bu artışın belirlenmesi için dava tarihi itibariyle arzın ve muhdesatın değerleri ayrı ayrı tespit edilir. Belirlenen bu değerler toplanarak taşınmazın tüm değeri bulunur. Bulunan bu değerin ne kadarının arza ne kadarının muhdesata isabet ettiği yüzdelik (%...) oran kurulmak suretiyle belirlenir. Satış sonunda elde edilecek bedelin bölüştürülmesi de bu oranlar esas alınarak yapılır. Muhdesata isabet eden kısım muhdesat sahibi paydaşa, geri kalan bedel ise payları oranında paydaşlara (Ortaklara) dağıtılır....
Somut olaya gelince; davalı ..., dava konusu 385 ada 40 parsel sayılı taşınmaz üzerinde bulunan muhdesatta hak sahibi olduğunu ileri sürmüş olup, davanın tüm taraflarının muhdesat iddiasını kabul edip etmediklerine dair bir beyanları alınmamıştır....
Davacı vekili, tarafların paylı hisse ile malik oldukları 180 ada 6 parsel sayılı taşınmaz üzerindeki ortaklığın satış suretiyle giderilmesini talep etmiştir. Davalı ... vekili yargılama aşamasında tarafların anlaşma ihtimallerinin olduğunu beyan etmiş; ... vekili ise muhdesatın aidiyeti yönünden dava açtıklarını beyanla, davanın bekletici mesele yapılması talebinde bulunmuştur. Mahkemece, dava konusu taşınmaz üzerindeki ortaklığının satış suretiyle giderilmesine karar verilmiştir. Hükmü, davalılar ..., ..., ... ..., ... ortak vekili temyiz etmiştir. Paydaşlığın (ortaklığın) satış yoluyla giderilmesi halinde dava konusu taşınmaz üzerinde bina, ağaç v.s. gibi bütünleyici parçalar (muhdesat) varsa bunların arzla birlikte satılması gerekir....
nün, taşınmaz üzerinde bulunan iki katlı binanın kendisine ait olduğunu belirterek muhdesat iddiasında bulunduğu, tarafların talebi üzerine mahkemece, muhdesatın aidiyeti hususunda anlaşma sağlanması için taraflara süre verildiği, ancak taşınmazdaki binanın davalı ...'ye ait olduğu konusunda tarafların ittifak sağlayamadıkları anlaşılmıştır. Bu durumda mahkemece, dava konusu taşınmaz üzerindeki muhdesatın aidiyeti hususunda tarafların ittifak sağlayamadıkları göz önüne alınarak, muhdesat iddiasında bulunan davalı ...'...
Tüm bu sebeplerle; a-İlk derece mahkemesince bir kısım davalılar vekiline muhdesat aidiyeti davası açması hususunda duruşmada usulüne uygun olarak kesin süre verilerek, dosya safahatına göre muhdesatın aidiyeti hususunda bir dava açılır ise bu dava sonucunda verilecek hükmün kesinleşmesinin beklenmesinden sonra; b-Mahkemece mahallinde yeniden keşif yapılarak muhdesat şerhinde belirtilen yapılarla,muhdesat şerhinde gösterilen yapılar haricinde başkaca muhdesat iddiasına konu yapı varsa ayrıca bu yapıların da haritasında fen bilirkişisince işaretlenmeli ve bu yapılar ile müştemilatının aidiyeti hususunda gerektiğinde taraflara tanıklarını dinletme imkanı tanınmalı,muhdesat aidiyetine ilişkin açılmış bir dava var ise bu dava sonucunda kesinleşecek mahkeme ilamı ile bu ilamın dayanağı olan muhdesata ilişkin haritası zemine ayrıca uygulanmalı, muhdesatlar ve müştemilatları detaylı bir biçimde haritaya bağlanıp ve fen bilirkişisince de fotoğrafları çekilmek ve bu fotoğraf numaraları harita üzerinde...
Öte yandan bilindiği üzere, tapusuz taşınmazın tescili istemiyle açılan davalarda taraflar arasındaki uyuşmazlığın konusu taşınmazın arzının mülkiyetine ilişkin olup, davacı tarafından taşınmaz üzerinde meydana getirilen muhdesatın, davacıya aidiyeti hususunda bir ihtilaf bulunmamaktadır. Dosya içeriğine göre, reddedilen ve temyize konu edilen toplam dava değeri 19.954,22 TL olup Bölge Adliye Mahkemesinin karar tarihi itibari ile kesinlik sınırı olan 58.800 TL’nin altında kalmaktadır. SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenle, davacının temyiz dilekçesinin REDDİNE, peşin alınan temyiz harcının istek halinde ilgiliye iadesine, dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin de kararı veren Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine, 12.01.2022 tarihinde kesin olmak üzere oybirliğiyle karar verildi....