Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

Davacı ise, 15.07.1991 tarihli satış sözleşmesine dayanmaktadır. Satın alma tarihi olan 15.07.1991 tarihinden öncede dava konusu taşınmazın tapuda kayıtlı bir yer olduğu belirlenmiştir. Daha sonra yenileme kadastrosunu görmüş ve bu kadastro işleminden sonra oluşan 2530 ada 318 sayılı parselde kayıt sahibi bulunan ve yukarıda ismi verilen kişiden harici satış senedinde yazılı miktarda taşınmazın satın alındığı saptanmıştır. Belirlenen bu olgular karşısında taşınmazın satın alındığı tarihte tapulu olması nedeniyle yapılan harici satışın TMK.nun 706, BK.nun 213, 2644 sayılı TK.nun 26 ve Noterlik Kanununun 60. maddesi gereğince resmi şekilde yapılmamış olması nedeniyle hukuken geçerli bir sonuç doğurmaz ve alıcıya herhangi bir hak bahşetmez. TMK.nun 706. maddesinde öngörülen resmi şekil bir geçerlilik koşulu olup, kanıtlanma koşulu değildir. Mahkemenin kararında gösterdiği gerekçe noterde düzenleme şeklinde yapılan gayrimenkul satış vaadi sözleşmeleri için söz konusu olabilir....

    "İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi Davacı vekili tarafından, davalılar aleyhine 10.12.2012 gününde verilen dilekçe ile harici satış sözleşmesine dayanan ... iptali tescil, 2. kademede tazminat talebi üzerine yapılan duruşma sonunda; davanın kabulüne dair verilen 06.05.2014 günlü hükmün Yargıtayca incelenmesi bir kısım davalılar vekşili ve davalı ... ve ... tarafından istenilmekle süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya ve içerisindeki bütün kağıtlar incelenerek gereği düşünüldü: K A R A R Dava; harici satın almaya dayanan ... iptali ve tescil, 2. kademede tazminat istemine ilişkindir....

      Davacı ise, 02.07.2010 (27.05.1992) tarihli satış sözleşmesine dayanmaktadır. Satın alma tarihi olan 02.07.2010 tarihinden öncede dava konusu taşınmazın tapuda kayıtlı bir yer olduğu belirlenmiştir. Daha sonra yenileme kadastrosunu görmüş ve bu kadastro işleminden sonra oluşan 2530 ada 318 sayılı parselde kayıt sahibi bulunan ve yukarıda ismi verilen kişiden harici satış senedinde yazılı miktarda taşınmazın satın alındığı saptanmıştır. Belirlenen bu olgular karşısında taşınmazın satın alındığı tarihte tapulu olması nedeniyle yapılan harici satışın TMK.nun 706, BK.nun 213, 2644 sayılı TK.nun 26 ve Noterlik Kanununun 60. maddesi gereğince resmi şekilde yapılmamış olması nedeniyle hukuken geçerli bir sonuç doğurmaz ve alıcıya herhangi bir hak bahşetmez. TMK.nun 706. maddesinde öngörülen resmi şekil bir geçerlilik koşulu olup, kanıtlanma koşulu değildir....

        Davacı ise, 06.05.1995 tarihli satış sözleşmesine dayanmaktadır. Satın alma tarihi olan 06.05.1995 tarihinden öncede dava konusu taşınmazın tapuda kayıtlı bir yer olduğu belirlenmiştir. Daha sonra yenileme kadastrosunu görmüş ve bu kadastro işleminden sonra oluşan 2530 ada 318 sayılı parselde kayıt sahibi bulunan ve yukarıda ismi verilen kişiden harici satış senedinde yazılı miktarda taşınmazın satın alındığı saptanmıştır. Belirlenen bu olgular karşısında taşınmazın satın alındığı tarihte tapulu olması nedeniyle yapılan harici satışın TMK.nun 706, BK.nun 213, 2644 sayılı TK.nun 26 ve Noterlik Kanununun 60. maddesi gereğince resmi şekilde yapılmamış olması nedeniyle hukuken geçerli bir sonuç doğurmaz ve alıcıya herhangi bir hak bahşetmez. TMK.nun 706. maddesinde öngörülen resmi şekil bir geçerlilik koşulu olup, kanıtlanma koşulu değildir. Mahkemenin kararında gösterdiği gerekçe noterde düzenleme şeklinde yapılan gayrimenkul satış vaadi sözleşmeleri için söz konusu olabilir....

          Mahkemece davanın zamanaşımına uğradığı gerekçesiyle reddedilmiş ise de, 07.06.1939 tarih, 1936/31 Esas ve 1939/47 Karar sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararına göre tapulu taşınmazın harici satış sözleşmesine konu edilerek ödenen satış bedelinin, sözleşmenin geçersiz olması nedeniyle geri iadesine ilişkin BK'nun 125. maddesine (6098 sayılı BK.nun 146.maddesine) göre 10 yıllık zamanaşımı süresinin başlangıç tarihi, satış bedeline ilişkin paranın verildiği tarih değil, sözleşme geçersiz olsa da satıcının rıza ve ihtiyariyle taahhüdünü her zaman yerine getirebileceği gözönüne alınarak bunun ifasını beklemek durumunda bulunan alıcı için ancak davaya konu taşınmazın tapuda ferağ ümidinin ortadan kalktığı veya ifanın imkansız hale geldiği tarihtir. Dosyadaki bilgi ve belgelerden, dava konusu taşınmazın davalı adına kayıtlı iken dava dışı üçüncü kişi ...'e 25.07.2007 tarihinde satıldığı anlaşılmaktadır....

            Davacı, davalıdan haricen satın aldığı tapulu taşınmazın tapuda kendisine devredilmemesi ve davalının satıştan vazgeçmesi nedeni ile ödediği satış bedelinin kendisine iade edildiğini, ancak bedelin davalıda kaldığı süre için kendisine faiz ödenmediğini ileri sürerek , faiz talebinde bulunmuştur. Taraflar arasında yapılan tapulu taşınmazın haricen satışı, yasanın aradığı şekil şartlarına uyularak, resmi merciler önünde yapılmış bir satış sözleşmesi olmadığından, yapılan sözleşme MK.706,BK.213 Tapu Kanunun 26. maddesi hükmüne göre geçersizdir. Bu nedenle taraflar ancak verdiklerini isteyebilirler. Satıcı sattığı ve teslim ettiği taşınmaz için satış bedelini iade etmediği sürece alıcıdan taşınmazın kullanım bedelini, alıcıda yaptığı ödeme ile ilgili taşınmazı satıcıya iade etmedikçe faiz talebinde bulunamaz. Harici satış sözleşmesine konu taşınmazın zilyedliğinin davacıya devredildiği dosya içeriği ile sabittir....

              maddesine göre, terekenin tamamı veya bir kısmı üzerinde miras payının devri konusunda mirasçılar arasında tapulu taşınmazlar bakımından yapılacak sözleşmeler, yazılı olması koşulu ile geçerlidir. Somut olayda taraflar arasında taşınmaz satışına ilişkin 16.01.1964 tarihli sözleşme bulunmaktadır. Sözleşmenin incelenmesinde, satıcıların 1086 sayılı HUMK'un 297. maddesi düzenlemesine uygun parmak izi ve imzalarının mevcut olmasına rağmen ve davacı ...’ın satışa itirazı olmadığı halde imzasının bulunmaması nedeniyle satış sözleşmesine değer verilmeyerek mahkemece eksik inceleme ve araştırmayla karar verilmesi doğru görülmemiştir....

                "İçtihat Metni" MAHKEMESİ :Sulh Hukuk Mahkemesi Davacı vekili tarafından, davalılar aleyhine 16.10.2006 gününde verilen dilekçe ile tapu iptali tescil istenmesi üzerine yapılan duruşma sonunda; davanın reddine dair verilen 13.03.2006 günlü hükmün Yargıtayca incelenmesi davacı vekili tarafından istenilmekle süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya ve içerisindeki bütün kağıtlar incelenerek gereği düşünüldü: K A R A R Dava , inanç sözleşmesine dayalı tapu iptali ve tescil isteğine ilişkindir. Mahkemece davacı yapılan harici satış sözleşmesine de dayanmış ise de satış tarihi itibari ile dava konusu taşınmazın tapu kaydının bulunduğu , tapulu taşınmazların harici satışının geçersiz olduğu , geçersiz harici satış sözleşmesine dayalı olarak tescil istenemeyeceği belirtilmek sureti ile davanın reddine karar verilmiş, hükmü davacı temyiz etmiştir....

                  Taraflar arasında satım sözleşmesine konu taşınmazın tapulu olduğu yönünde de bir uyuşmazlık bulunmamaktadır. Tapulu taşınmazın satışına ilişkin sözleşme resmi biçimde yapılmadığından hukuken geçersizdir (MK.706, BK.213, Tapu K.26 ve Noterlik K.60 maddeleri). O nedenle geçerli sözleşmelerde olduğu gibi taraflarına hak ve borç doğurmaz. Bu durumda taraflar verdiklerini haksız iktisap kuralları gereğince geri isteyebilirler. Davalı her ne kadar, geçersiz satış sözleşmesine konu taşınmazın bedeli için yaptığı icra takibi sonucunda, davacıya ait bir taşınmaz üzerine haciz konularak ihale ile satışı sonucunda kendisinin aldığını sonradan ihale ile aldığı bu taşınmazı iade edip, geçersiz 2006/16009-2007-3526 satışa konu kendi taşınmazını geri aldığını, geçersiz satış nedeniyle kendisine ödenen bir bedel bulunmadığını savunmuş ise de, bu savunmasını yazılı delillerle ispat edememiştir....

                    "İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Sulh Hukuk Mahkemesi _K A R A R_ Dava; tapulu taşınmazda harici satış yolu ile oluşan zilyetliğe dayalı tapu iptali ve tescil istemine ilişkin bulunduğundan, 2797 sayılı Yargıtay Kanununun 14.maddesi gereğince temyiz incelemesi 8.Hukuk Dairesine ait bulunmaktadır. Yukarıda belirtilen nedenle dosyanın görevli sözü edilen Yüksek Daire Başkanlığına gönderilmesine, 18.10.2010 tarihinde oybirliği ile karar verildi....

                      UYAP Entegrasyonu