Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ -KARAR- Mahkeme kararındaki nitelendirmeye göre, dava inanç sözleşmesinden kaynaklanan kişisel hakka dayalı tapu iptali tescil istemine ilişkindir. Yargıtay Birinci Başkanlık Kurulunun 16.01.2016 tarih ve 1 sayılı kararı ile aynen kabul edilen ve 26.02.2016 günü Resmi Gazetede yayımlanarak 01.03.2016 tarihinde yürürlüğe giren hukuk dairelerine ilişkin işbölümü uyarınca temyiz incelemesi Yargıtay 14. Hukuk Dairesine ait bulunmaktadır. Hâl böyle olunca, 11.4.2015 tarihinde yürürlüğe giren, Yargıtay Kanunu ile Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nda Değişiklik Yapılması Hakkındaki 6644 sayılı Kanun gereğince dosyanın Hukuk İşbölümü İnceleme Kurulu'na GÖNDERİLMESİNE,07.04.2016 tarihinde oybirliğiyle karar verildi....

    Mahkemece, tapu iptali tescil ve tazminat istemlerinin reddine, taşınmazın tescili sırasında ödenen tapu giderlerinden davalı payına düşen 992,92 YTL.nin davalıdan alınmasına karar verilmiştir. Hükmü, davacı temyiz etmiştir. Dava, inanç sözleşmesine dayalı tapu iptali ve tescil isteğine ilişkindir. 05.02.1947 tarih 20/6 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararında belirtildiği gibi; inanç sözleşmesi, inanç gösterilene bir hakkın kullanılmasında davranışlarını, inanç gösterenin tespit ettiği amaca uydurmak borcunu yükler. Diğer bir anlatımla, inanç gösterilen kişi, inanç gösteren namına yapılacak bir işlemden sonra, taşınmazın mülkiyetini ona yani inanç gösterene geçirme yükümlülüğü altına girmiştir. Bu yükümlülüğün yerine getirilmemesi halinde, bunun dava yoluyla hükmen yerine getirilmesi istenebilir. İnanç sözleşmeleri anılan İçtihadı Birleştirme Kararı uyarınca ancak yazılı delil ile kanıtlanabilir....

      Bilahare dosya ve içerisindeki bütün kağıtlar incelenerek gereği düşünüldü: K A R A R Davacı, 8146 ada 28 parsel sayılı taşınmazı (eski 1117 ada 25 parsel) satın aldığını, davalı ile yaptıkları 27.09.1989 tarihli inanç sözleşmesi uyarınca davalı adına tescil edildiğini ileri sürerek tapu kaydının iptali ile 1/2 payının adına tescilini istemiştir. Davalı, 27.09.1989 tarihli belgedeki imzanın kendisine ait olmadığını, imza kendisine ait olsa bile açığa imza olduğunu ve davacı tarafından sonradan doldurulduğunu, belge içeriğinin de inşaat sözleşmesi niteliğinde olduğunu savunarak davanın reddini istemiştir. Mahkemece, taraflar arasında adi ortaklık bulunduğu ve bu ortaklığın bozulduğu, Borçlar Kanununun 583 maddesi uyarınca taşınmazın 1/2 payının davacı adına tescilinin gerektiği gerekçesi ile davanın kabulüne karar verilmiştir. Hükmü, davacı temyiz etmiştir. Dava, inanç sözleşmesine dayalı tapu iptali ve tescil isteğine ilişkindir....

        "İçtihat Metni"MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ DAVA TÜRÜ : SEBEPSİZ ZENGİNLEŞMEDEN KAYNAKLI RÜCUEN TAZMİNAT Dava, kadastro tespit tarihinden sonra yapılan harici satış sözleşmesinden (sebepsiz zenginleşme) kaynaklı rücuan tazminat istemine ilişkin olmakla, 2797 sayılı Yargıtay Kanunu'nun Geçici 14. maddesi ve Yargıtay Birinci Başkanlık Kurulu'nun 2015/8 sayılı iş bölümü kararı uyarınca temyiz inceleme görevinin Yargıtay 3. Hukuk Dairesine ait bulunması nedeniyle görevli dairenin belirlenmesi bakımından dosyanın, 6644 Sayılı Kanunla değişik 2797 Sayılı Yargıtay Kanunun 60/2 maddesi uyarınca Hukuk İşbölümü İnceleme Kurulu'na GÖNDERİLMESİNE, 22.02.2016 gününde oybirliği ile karar verildi....

          Dava, inanç sözleşmesine dayalı tapu iptali tescil, olmadığı takdirde alacak isteğine ilişkindir. İnançlı işlemler, inananın teminat oluşturmak veya yönetilmek üzere mal varlığı kapsamındaki bir şey veya hakkını, inanılana devretmesi ve inanılanın da inanç anlaşmasındaki koşullara uygun olarak inanç konusu şeyi kullanmasını, amaç gerçekleştiğinde ise belirlenen şekilde inanana iade etmesini içeren işlemlerdir. İnançlı bir işlem ile inanan, sahibi olduğu bir mülkiyet veya alacak hakkını inanılana kazandırıcı bir işlemle devretmekte ancak borçlandırıcı bir sözleşme ile de onu bazı yükümlülükler altına sokmaktadır. İnançlı işlemin taraflarını, inanan ve inanılan oluşturur. Bir hakkı ya da nesneyi, güvendiği bir kişiye inançlı olarak devreden kimseye “inanan” adı verilir. Devredilen hak veya nesneyi, kendisine ait bir hak olarak kendi yararına, doğrudan doğruya ve dolayı olarak kullanan kişiye de “inanılan” denir....

            "İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi Davacılar vekili tarafından, davalı aleyhine 27.07.2007 gününde verilen dilekçe ile inanç sözleşmesinden kaynaklanan tapu iptali ve tescil istenmesi üzerine bozmaya uyularak yapılan muhakeme sonunda; davanın kabulüne dair verilen 29.11.2007 günlü hükmün Yargıtayca, duruşmalı olarak incelenmesi davalı vekili tarafından istenilmekle, tayin olunan 01.07.2008 günü için yapılan tebligat üzerine temyiz eden davalı vekili Av. ... ile karşı taraf davacı vekili Av.... geldiler. Açık duruşmaya başlandı. Süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra gelenlerin sözlü açıklamaları dinlendi, duruşmanın bittiği bildirildi. İş karara bırakıldı. Bilahare dosya ve içerisindeki bütün kağıtlar incelenerek gereği düşünüldü: K A R A R Dava, inanç sözleşmesine dayalı tapu iptali ve tescil isteğine ilişkindir....

              "İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi Davacı vekili tarafından, davalı aleyhine 20.8.2007 gününde verilen dilekçe ile tapu iptali ve tescil istenmesi üzerine yapılan duruşma sonunda; davanın reddine dair verilen 10.4.2008 günlü hükmün Yargıtayca incelenmesi davacı vekili tarafından istenilmekle süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya ve içerisindeki bütün kağıtlar incelenerek gereği düşünüldü: K A R A R Dava, inanç sözleşmesine dayalı tapu iptali ve tescil isteğine ilişkindir. Mahkemece, dava reddedilmiş, hükmü davacı temyiz etmiştir. İnançlı işlemler, inananın teminat oluşturmak veya yönetilmek üzere mal varlığı kapsamındaki bir şey veya hakkını, inanılana devretmesi ve inanılanın da inanç anlaşmasındaki koşullara uygun olarak inanç konusu şeyi kullanmasını, amaç gerçekleştiğinde ise belirlenen şekilde inanana iade etmesini içeren işlemlerdir....

                İnanç sözleşmesinden doğan davalar için özel bir zamanaşımı süresi öngörülmediğinden Borçlar Kanununun 125. maddesi hükmü gereğince inanç sözleşmesinden kaynaklanan davalarda zamanaşımı süresi on yıl olarak kabul edilmektedir. Bu ilkeler ışığında somut olaya gelince; olayları açıklamak taraflara, hukuki nitelendirmeyi yapmak hakime aittir. Her ne kadar mahkemece, dava adi ortaklıktan kaynaklanan tapu iptali ve tescil olarak nitelendirilmiş ise de, uyuşmazlık inançlı işleme dayalı tapu iptali ve tescil talebine ilişkindir.Davacı taraf, inançlı işlemi yukarıdaki ilkelere göre yazılı delil veya yazılı delil başlangıcı ile birlikte diğer delillerle ispatlayabilir ise de dosyaya ibraz edilen ve davanın kabulüne dayanak yapılan 23.03.2011 tarihli protokolün fotokopi olduğu ve aslının dosyaya ibraz edilmediği, belge içeriğinin ve imzanın davalı yanca kabul edilmediği anlaşılmıştır....

                  İnanç sözleşmesinden doğan davalar için özel bir zamanaşımı süresi öngörülmediğinden Borçlar Kanununun 125. maddesi hükmü gereğince inanç sözleşmesinden kaynaklanan davalarda zamanaşımı süresi on yıl olarak kabul edilmektedir. Bu ilkeler ışığında somut olaya gelince; Dava, inanç sözleşmesine dayalı tapu iptali ve tescil isteğine ilişkindir. Dava konusu 13 no'lu mesken cinsli bağımsız bölüm, dava dışı ...'nün satışı suretiyle ... adına 27.04.2012 tarihinde, yine satış suretiyle davalı ... adına 06.12.2013 tarihinde tescil edilmiş olup, 18.12.2013 tarihinde Ziraat Bankasından 46.000 TL miktarında kredi çekilip ipotek tesis edilmiştir. Tarafların annesi ve ortak tanıkları ... keşif zaptındaki imzalı beyanını 27.01.2016 tarihli celsede tekrar etmiş, davalı asil de 27.01.2016 tarihli celsedeki imzalı beyanında anneleri tanık ...'un doğruyu söylediğini beyan etmiştir....

                    Mahkemece, davanın reddine karar verilmiş, hükmü davacı vekili ve davalı vekili temyiz etmiştir. 1-Dava, inanç sözleşmesine dayalı tapu iptali ve tescil isteğine ilişkindir. İnançlı işlemler, inananın teminat oluşturmak veya yönetilmek üzere mal varlığı kapsamındaki bir şey veya hakkını, inanılana devretmesi ve inanılanın da inanç anlaşmasındaki koşullara uygun olarak inanç konusu şeyi kullanmasını, amaç gerçekleştiğinde ise belirlenen şekilde inanana iade etmesini içeren işlemlerdir. İnançlı bir işlem ile inanan, sahibi olduğu bir mülkiyet veya alacak hakkını inanılana kazandırıcı bir işlemle devretmekte ancak borçlandırıcı bir sözleşme ile de onu bazı yükümlülükler altına sokmaktadır. İnançlı işlemin taraflarını, inanan ve inanılan oluşturur. Bir hakkı ya da nesneyi, güvendiği bir kişiye inançlı olarak devreden kimseye “inanan” adı verilir....

                      UYAP Entegrasyonu