Çekişmeli taşınmazın bulunduğu yerde tesbit tarihinden önce 1952 yılında 3116 sayılı Kanuna göre yapılıp kesinleşen orman kadastrosu ile daha sonra 1991 yılında yapılıp kesinleşen 3302 sayılı Kanuna göre aplikasyon ve 2/B uygulaması vardır. 1) Davalıların tapu iptali tescil davası yönünden temyiz itirazları bakımından; incelenen dosya kapsamına, kararın dayandığı gerekçeye, uzman orman bilirkişi tarafından kesinleşmiş orman tahdit haritasına dayalı olarak yöntemine uygun biçimde yapılan uygulama ve araştırmada, çekişmeli taşınmazın 2/B alanı içinde kaldığı, ancak, halen eylemli biçimde orman niteliğini koruduğu, davanın devamı sırasında Milli Emlak Müdürlüğünce tapuda taşınmazın niteliğinin orman olarak değiştirildiği, bu nedenle, tapu iptali ve tescil yönününden davanın konusuz kaldığı belirlenerek, yazılı biçimde hüküm kurulmasında bir isabetsizlik bulunmadığından hükmün ONANMASINA, 2) Davalıların, elatmanın önlenmesi davası yönünden temyiz itirazları bakımından; dava konusu...
Hükmüne uyulan bozma kararında özetle; [Mahkemece, çekişmeli taşınmazın eylemli biçimde orman olmadığı gerekçesiyle davacı gerçek kişilerin davasının kabulü ve 157 ada 11 sayılı parselin niteliğinin 2/B olarak tesbiti ile kullanıcıların davacı gerçek kişiler olduğunun şerhler hanesine yazılmasına karar verilmiş ise de, verilen kararın usûl ve kanuna aykırı olduğu, çekişmeli taşınmazın, Hazine adına orman sınırları dışına çıkarılmış yerlerden olduğu ve bu niteliği kesinleşmiş ise de, 4999 sayılı Kanunun 6. maddesi ile değişik 6831 sayılı Kanunun 11/5. maddesinde, “6831 sayılı Kanunun 1744 sayılı Kanunla değişik 2. maddesi ile 2896 sayılı ve 3302 sayılı kanunlarla değişik 2/B madde uygulamaları ile orman sınırları dışına çıkarılan, ancak, fiilen orman olduğu ...l Müdürlüğünce tesbit edilen yerler, talep üzerine ... Bakanlığınca ... Müdürlüğüne tahsis edileceği, tahsisi yapılan bu yerlerin Hazine adına tapuya orman vasfıyla tescil edileceği.” hükmü mevcuttur....
Mahkemece; tapu iptali ve tescil davasının kesin hüküm nedeniyle reddine, çekişmeli taşınmazın kesin hüküm nedeniyle ve hak sahibi olduğunun tespitine ilişkin davanın idareyi zorlayıcı dava açılamayacağı gerekçesiyle reddine karar verilmiş, hüküm davacı vekili Av. ... tarafından temyiz edilmiştir. Dava, tapu iptali ve tescil, 2/B niteliğinin tespiti ile müdahalenin önlenmesi istemine yöneliktir. İncelenen dosya kapsamına, kararın dayandığı gerekçeye göre, yerinde görülmeyen temyiz itirazlarının reddi ile usûl ve kanuna uygun olan hükmün ONANMASINA, aşağıda yazılı onama harcının temyiz edene yükletilmesine 01/04/2015 gününde oy birliği ile karar verildi....
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ : Asliye Hukuk Mahkemesi DAVA TÜRÜ : Taşınmazın orman niteliğinin çekişmeli olması nedeniyle Hazine ve Orman İdaresi taraf olup orman iddiasında bulundukları taşınmazın tapu iptali ve tescil isteğine ilişkindir. Yargıtay Kanunu 14. maddesi uyarınca Yargıtay Birinci Başkanlık Kurulu'nun 19.01.2015 tarih 2015/8 sayılı Kararı ile hazırlanıp, 22.01.2015 tarihli ve 29244 sayılı Resmi Gazete'de yayımlanarak yürürlüğe giren hukuk dairelerine ilişkin iş bölümü uyarınca, hükme yöneltilen temyiz itirazlarının incelenmesi Yargıtay (20.) Hukuk Dairesi'nin görevine girmektedir. 11 Nisan 2015 tarihi itibariyle Resmi Gazete'de yayımlanarak yürürlüğe giren 6644 sayılı Kanun'un 2. maddesi ile değişik 2797 sayılı Kanun'un 60. maddesinin 1. ve 3. fıkraları uyarınca dosyanın görevli daireyi belirlemek üzere HUKUK İŞBÖLÜMÜ İNCELEME KURULU'NA GÖNDERİLMESİNE, 26.06.2015 tarihinde oybirliğiyle karar verildi....
Dava, öncesi orman olan ve kesinleşen orman kadastrosu sınırları içinde kalıp, nitelik kaybı nedeniyle Hazine adına orman rejimi dışına çıkartılan taşınmazın tapu kaydının iptali ve tescil istemine ilişkindir. Çekişmeli taşınmazın bulunduğu yerde 1946 yılında 3116 sayılı Yasa hükümlerine göre yapılan ve kesinleşen orman kadastrosunda dava konusu parsel orman sınırları içinde bırakılmış, 1986 yılında yapılan ve 08.01.1987 tarihinde kesinleşen aplikasyon ve 2/B madde uygulaması ile Hazine adına orman rejimi dışına çıkartılmış, 1969 yılında yapılan arazi kadastrosunda ise taşınmazın daha önce yapılan orman kadastrosu sınırları içinde olduğu gözönünde bulundurulmadan ikinci kadastro yoluyla kişiler adlarına özel mülk olarak tespit ve yolsuz olarak tescil edilmiştir....
Mahkemece dava konusu taşınmazın hukuki niteliğinin belirlendiği tarihte davacının kazandırıcı zamanaşımı zilyetliği iddiası ile itirazda bulunmadığı, bu nedenle zilyetliğin en ... tespit tarihinde başladığının kabulü gerektiği ve tespit tarihi olan 17.01.1997 tarihi ile davanın açıldığı 14.07.2006 tarihine kadar 20 yıllık zilyetlik süresi dolmadığından davanın reddine karar verilmiş; hüküm davacı ... tarafından temyiz edilmiştir. Dava dilekçesindeki açıklamaya göre dava kazandırıcı zamanaşımı zilyetliğine dayalı olarak açılan tapu iptali tescil davası niteliğindedir. Çekişmeli 1057 parsel sayılı taşınmazın 1996 yılında orman niteliği ile Hazine adına tespit gördüğü ve taşınmazın bazı bölümlerine orman sayılmayan yerlerden olduğu iddiası ile kadastro mahkemesinin 1997/31, 35, 36, 37, 38 ve 39 sayılı dosyaları ile açılan davaların husumet nedeniyle red edilerek taşınmazın orman niteliği ile Hazine adına tesciline karar verilmiştir....
Dava dilekçesindeki açıklamaya göre dava, 2/B madde uygulamasına dayalı tapu iptali ve tescil istemine ilişkindir. Çekişmeli taşınmazın bulunduğu yerde 10.11.1945 tarihinde kesinleşen orman kadastrosu bulunmaktadır. Daha sonra 06.11.1995 tarihinde kesinleşen aplikasyon ve 2/B uygulaması ile 1966 yılında kesinleşen arazi kadastrosu bulunmaktadır....
"İçtihat Metni" MAHKEMESİ :SULH HUKUK MAHKEMESİ DAVA TÜRÜ : TAPU İPTALİ VE TESCİL KANUN YOLU: TEMYİZ Davacı tarafça genel kadastro ile oluşan tapu kaydının iptali ve tescil istemi ile tapu kaydına dayanılarak açılan dava sonucunda verilen hükmün Yargıtay'ca incelenmesi istenilmekle; temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldı, inceleme raporu ve dosyadaki belgeler okundu, GEREĞİ GÖRÜŞÜLDÜ : Kadastro sonucunda ... Köyü 260 ada 1 parsel sayılı 18.049,98 ve 261 ada 1 parsel sayılı 1.397,76 metrekare yüzölçümündeki taşınmazlar, kadastro sırasında şantiye yeri ve arsası ve depo ve bahçe vasfı ile Hazine adına tespit ve tescil edilmiştir. Davacı ..., tapu kaydı ve kazandırıcı zamanaşımı zilyetliği nedeniyle 261 ada 1 parselin tamamı ile 260 ada 1 parselin sınırları içerisinde gösterilen bölümün tapu kaydının iptali ve adına tescili talebi ile dava açmıştır....
Asliye Hukuk Mahkemesinde açtığı mülkiyetin tesbiti davası (1997/527-165) ve yine Bursa 6. Asliye Hukuk Mahkemesinde Belediye, Orman Yönetimi ve Hazine arasında görülen tapu iptali tescil davalarında (1997/243-397) taşınmazın mülkiyetinin Hazineye ait olduğuna ve orman kadastrosu yoluyla oluşan 3586 sayılı parsel tapusunun geçerli esasa dayandığından mükerrer olarak oluşan 3289 sayılı parsel ve gittilerinin tapu kayıtlarının iptaline karar verildiği, böylece orman kadastrosu sonucu Hazine adına orman niteliğiyle oluşturulan 3586 sayılı parselin tapu kaydının geçerliliğini koruduğu, askı ilan süresi içinde ... ve Köyişleri Bakanlığı tarafından Orman Yönetimine husumet yönelterek dava konuusu parselin niteliğinin değiştirilmesi amacıyla açılan ve Belediyenin de katıldığı Kadastro Mahkemesinin 1996/63 sayılı davasının reddine dair verilen kararın 20....
Ne var ki; çekişmeli taşınmazın, kadastro mahkemesinin 2004/24-2005/3 sayılı eylemli olarak orman niteliğinde olduğunun belirlendiği, Hazinenin dava dilekçesinde taşınmazın keşifte belirlenecek niteliğine göre temyiz dilekçesinde de orman niteliğiyle Hazine adına tescil edilmesini istediği, 6831 Sayılı Yasanın 4999 Sayılı Yasayla değişik 11/5. maddesi “… 1744 ve 2896 Sayılı Yasaların uygulamaları ile orman sınırları dışına çıkartılan, ancak fiilen orman olduğu Orman Genel Müdürlüğünce tespit edilen yerlerin, talep üzerine Maliye Bakanlığınca Orman Genel Müdürlüğüne tahsis edileceği ve tahsisi yapılan bu yerlerin Hazine adına tapuya orman vasfıyla tescil edileceğini” hükmünü içerdiğinden taşınmazın orman niteliğiyle Hazine adına tesciline karar verilmesi gerekirken hüküm yerinde niteliğinin belirtilmemiş olması doğru değil ise de, bu husus hükmün bozulmasını ve yeniden yargılama yapılmasını gerektirmediğinden hükmün bu nedenle düzeltilerek onanması uygun görülmüştür....