"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Tüketici Mahkemesi Davacı vekili tarafından, davalılar aleyhine 05.04.2006 gününde verilen dilekçe ile tapu iptali ve tescil istenmesi üzerine yapılan muhakeme sonunda; bozma ilamına uyularak, davanın reddine dair verilen 20.10.2009 günlü hükmün Yargıtayca, duruşmalı olarak incelenmesi davacı vekili tarafından davalı ... tarafından ise duruşmasız olarak temyiz edilmesi üzerine 27.04.2010 günü için yapılan tebligat üzerine temyiz eden davacı ... ve vekili Av. ... ve davalı ... ile karşı taraftan davalı ... vekili Av. ... geldiler. Açık duruşmaya başlandı. Süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra gelenlerin sözlü açıklamaları dinlendi. Duruşmanın bittiği bildirildi. İş karara bırakıldı....
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ DAVA TÜRÜ : TAPU İPTALİ VE TESCİL -KARAR- Mahkeme kararındaki nitelendirmeye göre, dava; asıl dava ölünceye kadar bakım aktine dayalı tapu iptali ve tescil, karşı dava ehliyetsizliğe dayalı sözleşmenin iptali istemine ilişkin olup, öncelikle sözleşmenin geçerli olup olmadığının tespiti gerekmektedir.. Yargıtay Birinci Başkanlık Kurulunun 20.01.2017 tarih ve 1 sayılı kararı ile aynen kabul edilen ve 27.01.2017 günü Resmi Gazetede yayımlanarak 01.02.2017 tarihinde yürürlüğe giren hukuk dairelerine ilişkin iş bölümü uyarınca bu davanın temyiz incelemesi Yargıtay 13.Hukuk Dairesine ait bulunmaktadır. Hâl böyle olunca, 2797 sayılı Yargıtay Kanunu'nun 23.07.2016 tarihinde yürürlüğe giren 6723 sayılı Kanun'un 21. maddesi ile değişik 60/3. maddesi gereğince dosyanın Yargıtay 13.Hukuk Dairesine GÖNDERİLMESİNE, 03.10.2017 tarihinde oybirliğiyle karar verildi....
Bunlar; aynen ifa veya gecikmeden dolayı tazminat isteme hakkı, aynen ifayı reddederek ademi ifa sebebiyle müspet zararının talep hakkı ve sözleşmeyi feshederek menfi zararını istemektir. Teslimde temerrüt halinde alacaklı, Borçlar Kanununun 106.maddesindeki seçimlik haklardan birini kullanabileceği gibi, Borçlar Kanununun 97/ilk maddesine dayanarak “ifaya izin” talebinde de bulunabilir. Borçlunun temerrüdüne, alacaklının seçimlik haklarına ilişkin bu genel açıklamalardan sonra, somut olaya gelince; Sözleşme, davacı tarafından feshedilmemiş, borçlu temerrüde düşmüş, alacaklı olan davacı Borçlar Kanununun 106.maddesindeki seçimlik haklarından “aynen ifa ve gecikmeden dolayı tazminat isteme” hakkını kullanmıştır. Bu bakımdan da davacı tescil istemiyle birlikte kira kaybı zararını da davalıdan isteyebilir....
Bunlar; aynen ifa veya gecikmeden dolayı tazminat isteme hakkı, aynen ifayı reddederek ademi ifa sebebiyle müspet zararının talep hakkı ve sözleşmeyi feshederek menfi zararını istemektir. Teslimde temerrüt halinde alacaklı, Borçlar Kanununun 106.maddesindeki seçimlik haklardan birini kullanabileceği gibi, Borçlar Kanununun 97/ilk maddesine dayanarak “ifaya izin” talebinde de bulunabilir. Borçlunun temerrüdüne, alacaklının seçimlik haklarına ilişkin bu genel açıklamalardan sonra, somut olaya gelince; Sözleşme, davacı tarafından feshedilmemiş, borçlu temerrüde düşmüş, alacaklı olan davacı Borçlar Kanununun 106.maddesindeki seçimlik haklarından “aynen ifa ve gecikmeden dolayı tazminat isteme” hakkını kullanmıştır. Bu bakımdan da davacı tescil istemiyle birlikte kira kaybı zararını da davalıdan isteyebilir....
Bunlar; aynen ifa veya gecikmeden dolayı tazminat isteme hakkı, aynen ifayı reddederek ademi ifa sebebiyle müspet zararının talep hakkı ve sözleşmeyi feshederek menfi zararını istemektir. Teslimde temerrüt halinde alacaklı, Borçlar Kanununun 106.maddesindeki seçimlik haklardan birini kullanabileceği gibi, Borçlar Kanununun 97/ilk maddesine dayanarak “ifaya izin” talebinde de bulunabilir. Borçlunun temerrüdüne, alacaklının seçimlik haklarına ilişkin bu genel açıklamalardan sonra, somut olaya gelince; Sözleşme, davacı tarafından feshedilmemiş, borçlu temerrüde düşmüş, alacaklı olan davacı Borçlar Kanununun 106.maddesindeki seçimlik haklarından “aynen ifa ve gecikmeden dolayı tazminat isteme” hakkını kullanmıştır. Bu bakımdan da davacı tescil istemiyle birlikte kira kaybı zararını da davalıdan isteyebilir....
Bunlar; aynen ifa veya gecikmeden dolayı tazminat isteme hakkı, aynen ifayı reddederek ademi ifa sebebiyle müspet zararının talep hakkı ve sözleşmeyi feshederek menfi zararını istemektir. Teslimde temerrüt halinde alacaklı, Borçlar Kanununun 106.maddesindeki seçimlik haklardan birini kullanabileceği gibi, Borçlar Kanununun 97/ilk maddesine dayanarak “ifaya izin” talebinde de bulunabilir. Borçlunun temerrüdüne, alacaklının seçimlik haklarına ilişkin bu genel açıklamalardan sonra, somut olaya gelince; Sözleşme, davacı tarafından feshedilmemiş, borçlu temerrüde düşmüş, alacaklı olan davacı Borçlar Kanununun 106.maddesindeki seçimlik haklarından “aynen ifa ve gecikmeden dolayı tazminat isteme” hakkını kullanmıştır. Bu bakımdan da davacı tescil istemiyle birlikte kira kaybı zararını da davalıdan isteyebilir....
Bunlar; aynen ifa veya gecikmeden dolayı tazminat isteme hakkı, aynen ifayı reddederek ademi ifa sebebiyle müspet zararının talep hakkı ve sözleşmeyi feshederek menfi zararını istemektir. Teslimde temerrüt halinde alacaklı, Borçlar Kanununun 106.maddesindeki seçimlik haklardan birini kullanabileceği gibi, Borçlar Kanununun 97/ilk maddesine dayanarak “ifaya izin” talebinde de bulunabilir. Borçlunun temerrüdüne, alacaklının seçimlik haklarına ilişkin bu genel açıklamalardan sonra, somut olaya gelince; Sözleşme, davacı tarafından feshedilmemiş, borçlu temerrüde düşmüş, alacaklı olan davacı Borçlar Kanununun 106.maddesindeki seçimlik haklarından “aynen ifa ve gecikmeden dolayı tazminat isteme” hakkını kullanmıştır. Bu bakımdan da davacı tescil istemiyle birlikte kira kaybı zararını da davalıdan isteyebilir....
Bunlar; aynen ifa veya gecikmeden dolayı tazminat isteme hakkı, aynen ifayı reddederek ademi ifa sebebiyle müspet zararının talep hakkı ve sözleşmeyi feshederek menfi zararını istemektir. Teslimde temerrüt halinde alacaklı, Borçlar Kanununun 106.maddesindeki seçimlik haklardan birini kullanabileceği gibi, Borçlar Kanununun 97/ilk maddesine dayanarak “ifaya izin” talebinde de bulunabilir. Borçlunun temerrüdüne, alacaklının seçimlik haklarına ilişkin bu genel açıklamalardan sonra, somut olaya gelince; Sözleşme, davacı tarafından feshedilmemiş, borçlu temerrüde düşmüş, alacaklı olan davacı Borçlar Kanununun 106.maddesindeki seçimlik haklarından “aynen ifa ve gecikmeden dolayı tazminat isteme” hakkını kullanmıştır. Bu bakımdan da davacı tescil istemiyle birlikte kira kaybı zararını da davalıdan isteyebilir....
Bunlar; aynen ifa veya gecikmeden dolayı tazminat isteme hakkı, aynen ifayı reddederek ademi ifa sebebiyle müspet zararının talep hakkı ve sözleşmeyi feshederek menfi zararını istemektir. Teslimde temerrüt halinde alacaklı, Borçlar Kanununun 106.maddesindeki seçimlik haklardan birini kullanabileceği gibi, Borçlar Kanununun 97/ilk maddesine dayanarak “ifaya izin” talebinde de bulunabilir. Borçlunun temerrüdüne, alacaklının seçimlik haklarına ilişkin bu genel açıklamalardan sonra, somut olaya gelince; Sözleşme, davacı tarafından feshedilmemiş, borçlu temerrüde düşmüş, alacaklı olan davacı Borçlar Kanununun 106.maddesindeki seçimlik haklarından “aynen ifa ve gecikmeden dolayı tazminat isteme” hakkını kullanmıştır. Bu bakımdan da davacı tescil istemiyle birlikte kira kaybı zararını da davalıdan isteyebilir....
Hükmü, davacı ve davalılar ... vekili temyiz etmiştir. 1- Yapılan yargılamaya, toplanan delillere ve tüm dosya içeriğine göre, davacının aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan diğer temyiz itirazları yerinde görülmemiş, reddi gerekmiştir. 2- Davada biçimine uygun düzenlenen 12.05.2004 günlü taşınmaz satış vaadi sözleşmesine dayanılmıştır. Sözleşmenin ifa olanağı bulunduğu sürece vaad borçlusu olan kişiden ifa isteminde bulunulabilir. Ancak ifanın olanaklı bulunmaması durumunda aynen ifa yerine tazminat da istenebilir. Bu tazminata doktrinde ve uygulamada akdi tazminat denilmektedir. Akdi tazminatın dayanağı ise Borçlar Kanununun 96. maddesidir. Gerçekten anılan hüküm uyarınca alacaklı hakkını kısmen veya tamamen elde edemezse borçlu kendisine hiçbir kusurun isnat edilemeyeceğini ispat etmedikçe bundan kaynaklanan alacaklı zararını tazmin ile mükelleftir. Davacı, 12.11.2006 tarihli dilekçesinde; tazminat talebinde bulunmuş ve bunun nedenlerini de açıklamıştır....